Psikoloji Ana Bilim Dalı Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/4917
Browse
Browsing Psikoloji Ana Bilim Dalı Tezleri by Department "Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Bölümü"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Citation Count: Öztürk, Çağlar (2022). Are there bright sides of the dark side? Effects of managers' dark triad personality traits on organizational outcomes and moderating roles of organizational culture / Karanlığın aydınlık tarafları var mıdır? Yöneticilerin karanlık üçlü kişilik özelliklerinin örgütsel sonuçlara etkisi ve kurum kültürünün düzenleyici rolü. Yayımlanmış yüksek lisans tezi,. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Are there bright sides of the dark side? Effects of managers' dark triad personality traits on organizational outcomes and moderating roles of organizational culture(2022) Öztürk, ÇağlarBu çalışmada, yöneticilerin karanlık üçlü kişilik özelliklerinin (Makyavelizm, narsisizm ve psikopati; Paulhus ve Williams 2002; 557) astlarına sağladıkları psikososyal destek ve kariyer desteği üzerindeki etkileri (Volmer et al. 2016: 414) ve bilgi gizleme (Teo ve Lim 2018: 37) davranışlarına olan etkileri incelenmiştir. Ayrıca önerilen ilişkilerde örgüt kültürünün düzenleyici etkileri araştırılmıştır. Çalışmanın verileri 53 yönetici ve 223 asttan çevrimiçi anketler kullanılarak toplanmış ve farklı sektörlerde çalışan 223 yönetici-ast çifti elde edilmiştir. Sonuçlar, büyüklenmeci narsisizmin bağımlı değişkenlerin hiçbiriyle ilişkili olmadığını ortaya çıkarmıştır. Kırılgan narsisizmin, hem bilgi saklama davranışları hem de psikososyal destek ile pozitif ilişkili olduğu bulunmuştur. Psikopatinin, hem bilgi saklama davranışlarıyla pozitif, hem de yöneticilerin astlarına sağladıkları psikososyal ve kariyer desteği ile negatif ilişkili olduğu bulunmuştur. Beklendiği gibi, Makyavelizmin, bağımlı değişkenlerin hiçbiriyle ilişkili olmadığı bulunmuştur. Hipotez edildiği gibi, rol ve destek kültürleri, yöneticilerin karanlık üçlü kişilik özelliklerinin zararlı etkilerini azaltmıştır. Spesifik olarak, rol kültürü, Makyavelizm eğilimi yüksek yöneticilerin bilgi saklama davranışlarının azalmasına yol açmıştır. Ayrıca destek kültürü, kırılgan narsiszm eğilimleri yüksek yöneticilerin astlarına kariyer ve psikososyal destek sağlama niyetlerinde artışa yol açmıştır. Destek kültürü, psikopati ve Makyavelizm eğilimleri yüksek yöneticilerin bilgi saklama davranışlarının da azalmasına yol açmıştır. Öte yandan, güç ve başarı kültürlerinin, yöneticilerin karanlık üçlü kişilik özelliklerinin zararlı etkilerini arttırdığı ortaya konmuştur. Güç kültürü, psikopati eğilimleri yüksek olan yöneticilerin astlarına kariyer ve psikososyal destek sağlama niyetlerinde azalmaya yol açmıştır. Ayrıca güç kültüründe, yüksek karanlık üçlü kişilik özelliklerine sahip yöneticilerin, astlarına psikososyal destek sağlama niyetlerinin düşük olduğu bulunmuştur. Güç kültürü, kırılgan narsisizm ve Makyavelizm eğilimleri yüksek yöneticilerin bilgi saklama davranışlarını da artırmıştır. Son olarak, başarı kültürü, narsist yöneticilerin astlarına kariyer desteği sağlama niyetlerinde azalmaya yol açmıştır. Çalışmanın bulguları, teoriye yaptığı katkılar, gelecek çalışmalar için öneriler ve uygulamaya yönelik çıkarımlar çerçevesinde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Karanlık üçlü kişilik özellikleri, Bilgi saklama davranışı, psikososyal destek, kariyer desteği, kurumsal kültür.Master Thesis Citation Count: Cengil, Betül Beyza (2023). Development of Turkish DRM lists and comparing false memory differences across discrete emotions / Türkçe DRM listelerinin geliştirilmesi ve ayrık duyguların sahte anı üretimi açısından karşılaştırılması. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Development of Turkish DRM lists and comparing false memory differences across discrete emotions(2023) Cengil, Betül BeyzaSahte anı literatüründe kullanılan en yaygın paradigmalardan biri DRM paradigmasıdır. Kelime listelerinden oluşan bu paradigma uzun zamandır kullanılsa da duygunun bu paradigmaya dâhil edilmesi daha yakın zamanda olmuştur. Literatürdeki duygusal DRM listelerinin çoğu döngüsel modele göre geliştirilmiş olsa da literatürde farklı duygu teorileri de mevcuttur. Bu teorilerden biri olan ayrık duygular teorisi, her duygunun ortak bazı özellikleri olsa da diğer açılardan birbirlerinden ayrıştıklarını ileri sürmektedir. Bu teori bellek ve sahte anı çalışmalarında çalışılmış olsa da DRM listelerinde kapsamlı bir şekilde çalışılmamıştır. Bu çalışma kapsamında beş ayrık duygu ele alınarak toplamda 25 Türkçe DRM listeleri geliştirilmiştir. Çalışmada ele alınan tiksinti, korku, üzüntü, öfke ve mutluluk duyguları aynı zamanda temel duygular olarak görülmektedir. Çalışmaya 18 – 26 yaş aralığında (M= 21.38, SD= 1.74) 71 üniversite öğrencisi (41K, 30E) katılmıştır. Çalışmada katılımcılara bilgisayar üzerinden seçkisiz olarak seçilmiş, her duygu grubundan üç liste olmak üzere, 15 listeye ait kelimeler gösterilmiş, ara bir görevin ardından tanıma görevi verilmiştir. Tanıma görevi üç farklı türden kelime içermektedir: çalışılan liste kelimelerinin anlamsal olarak çağrıştırdığı kritik çeldiriciler, listede olup daha önce çalışılmış eski kelimeler ve liste kelimelerinden bağımsız yeni kelimeler. Çalışma sonucunda, üzüntü ve öfke içerikli kritik çeldiricilerin tiksinti, korku ve mutluluk içerikli kritik çeldiricilere kıyasla daha fazla sahte anı üretimine sebep olduğu bulunmuştur. Çalışmada tanıma görevi 6'lı güven aralığı kullanılarak yapılmıştır. Bunun sonucunda Sinyal Tespit Kuramı kapsamında duyarlılık ve tepki yanlılığı ile ilişkili analizler de yapılmıştır. Bu analizler isabet (eski kelimeye verilen eski tepkisi) ve yanlış alarm (yeni kelimeye verilen eski tepkisi) oranları hesaplanarak yapılmıştır. Çalışmada yanlış alarmlar hem kritik çeldiricilerden hem de yeni kelimelerden elde edilebildiği için, ikisinin de yanlış alarm olarak ele alındığı analizler yapılmıştır. Kritik çeldiricilerin yanlış alarm olarak ele alındığı analizlerde, duygular arasında duyarlılık ve tepki yanlılığı açısından bir fark çıkmamıştır. Ancak yeni kelimeler yanlış alarm olarak ele alındığında, duygular arası ayrışmalar gözlemlenmiştir. Katılımcıların duyarlılığının korku ve mutluluk koşullarında, diğer duygulara kıyasla daha düşük olduğu bulunmuştur. Tepki yanlılığında ise, katılımcıların mutluluk koşulunda liberal, tiksinti, korku, üzüntü ve öfke koşullarında ise muhafazakâr bir tepki yanlılığı gösterdiği bulunmuştur. Özetle, sonuçlar ayrık duygular arasında gözle görülür farklılıklar olduğunu vurgulamaktadır. Bu çalışma, duygular ve sahte anılar arasındaki karmaşık bağlantının daha derin bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlamakla beraber aynı zamanda DRM paradigması çerçevesinde nasıl etkileşime girdiklerini daha iyi anlamamıza katkıda bulunmaktadır Anahtar Kelimeler: Ayrık duygular, DRM paradigması, Sinyal Tespit Kuramı, Tanıma görevi, Sahte anı.Master Thesis Citation Count: Özcan, Dilek (2022). Effects of sexism orientations and target attractiveness on perceived leadership effectiveness of woman managers portraying different leadership styles / Cinsiyetçilik yönelimlerinin ve yöneticinin fiziksel çekiciliğinin farklı liderlik stillerine sahip kadın yöneticilerin etkililiğine yönelik algılara etkileri. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Effects of sexism orientations and target attractiveness on perceived leadership effectiveness of woman managers portraying different leadership styles(2022) Özcan, DilekLiderlik, yeni beceriler kazanma ve verilen rolün gereklerine göre kendi tarzını uygulama gibi birçok beklentiyi içerir ve liderliğin etkililiği, astların tutum ve kalıp yargılarından etkilenir. Tezimin ilk amacı, çalışanların cinsiyetçilik yönelimlerinin, çalışan cinsiyetinin düzenleyici rolü ile kadın yöneticiler için algılanan liderlik etkililiği üzerindeki etkilerini incelemektir. Kararsız cinsiyetçilik teorisinin önermeleri doğrultusunda (Glick& Fiske 1996) Çalışma 1 hem düşmanca hem de korumacı cinsiyetçilik yönelimlerinin, kadın yöneticiler için algılanan liderlik etkililiği ile olumsuz bir şekilde ilişkili olacağı ileri sürülmektedir. Kadın yöneticiler için cinsiyetçilik derecelendirmeleri ile algılanan liderlik etkililiği arasındaki ilişki, babacan, dönüşümcü, görev odaklı, ilişki odaklı liderlik (BL, DL, G-O, İ-O) olmak üzere farklı liderlik stilleri için analiz edilmiştir. Ayrıca, çalışanların cinsiyetçilik yönelimleri ile kadın yöneticiler için algılanan liderlik etkililiği arasındaki ilişkilerde çalışan cinsiyetinin düzenleyici rolü incelenmiştir. 407 katılımcıdan veri toplanmıştır. Sonuçlar, değerlendiricilerin düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçiliği ile BL- DL ve İ-O tipi liderlik stili sergileyen kadın yöneticilerin algılanan liderlik etkililiği arasında pozitif yönde ilişki olduğunu göstermektedir. Çalışma 2, 'baştan çıkaran kadın' etkisi ile kadın yöneticilerin algılanan liderlik etkililiği arasındaki ilişkiye ışık tutmayı amaçlamıştır. 425 katılımcıdan veri toplanmıştır. Katılımcılar, fotoğraftaki yöneticinin çekiciliği (çekici-çekici değil) ve cinsiyet (kadın-erkek) koşullarına rastgele olarak atanmıştır. Sonuçlar, korumacı ve düşmanca cinsiyetçilik ile liderlik etkililiğii ve BL stili için tercih derecelendirmeleri arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ayrıca, korumacı cinsiyetçilik, liderlik etkililiği derecelendirmeleri ve İ-O tarzı tercih derecelendirmeleriyle pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Bununla birlikte, düşmanca cinsiyetçilik, kadın yöneticiler için İ-O stili için liderlik etkililik derecelendirmeleri ve İ-O tarzı tercih derecelendirmeleriyle de pozitif yönde ilişkilidir. Son olarak, G-O liderlik tarzına sahip yöneticiler için düşmanca cinsiyetçilik ve etkililik arasında anlamlı bir bağlantı bulunmuştur. Bulgular, teorik ve pratik çıkarımlarla birlikte cinsiyetçilik ve kadın yöneticiler için algılanan liderlik etkililiği üzerine gelecekteki çalışmalara yönelikönermelerlebirlikte tartışılmıştır.Master Thesis Citation Count: Tülüce, Tokat (2022). Effects of supervisory discrimination on employees' organizational attitudes: Moderating roles of leadership styles, leader-group prototypicality, and employees' demographic characteristics / Yöneticinin ayrımcılık davran ışlarının çalışanların kurumsal tutumlarına etkileri: Liderlik stilleri, lider-grup benzerliği ve çalışanların demografik özelliklerinin düzenleyici rolleri. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Effects of supervisory discrimination on employees' organizational attitudes: Moderating roles of leadership styles, leader-group prototypicality, and employees' demographic characteristics(2022) Tülüce, TokatAyrımcı eylemler, belirli bir gruba ait oldukları için insanlara karşı eşit olmayan muamele olarak tanımlanmaktadır (Goldman ve ark. 2006: 795). Ayrımcılık davranışlarının yaygın olduğu kurumlarda yönetimsel yozlaşma, profesyonelliğin azalması, çalışanların bilinçli olarak işe geç gelme ve kaytarma eğilimlerinin artması ve neticesinde kurumun veriminin düşmesi gibi problemlerle karşılaşılabilir (Boy 2018: 51). Sosyal psikoloji alanyazınında uzun yıllardır önyargının sonucu olarak algılanan ayrımcılığa dair araştırmalar yapılıyor olmasına karşın (ör., Stainback & Irvin 2012: 657; Schmitt vd. 2014: 921) endüstri ve örgüt psikolojisi ile örgütsel davranış alanyazınında kurumsal ayrımcılığı ve yöneticinin ayrımcılık davranışlarını ele alan çalışmaların sayısı son derece azdır (James vd. 1994: 1574). Türkiye'de bu konuda yapılmış tek çalışmada Sümer ve arkadaşları (2019), Türkiye'de işyerlerinde gözlemlenen ayrımcılık davranışlarını incelemişler ve iş yerlerindeki ayrımcılığın aile ve medeni durum, cinsel yönelim, yaş, statü, inanç/dünya görüşü/ideoloji, engellilik, aidiyet ve dış görünüş temelli olmak üzere farklı alt boyutları olduğunu bulmuşlardır. Bu çalışmada ilk olarak, Sümer ve arkadaşları (2019) tarafından geliştirilmiş olan kurumsal ayrımcılık ölçeğinden yararlanılarak, yöneticilerin sergilediği ayrımcılık davranışları ölçeği oluşturuldu. İkinci olarak, sosyal kimlik kuramının (social identity theory, Tajfel ve Turner 1979: 33) önermelerinden yola çıkarak, yöneticilerin sergilediği ayrımcılık davranışları ile çalışanların örgütsel bağlılığın farklı boyutlarındaki (devam bağlılığı, normatif ve duygusal bağlılık) düzeyleri, üç boyuttan oluşan adalet algıları (işlemsel, kişilerarası ve bilgisel adalet algıları), arasındaki ilişkiler önerilen regresyon modeli çerçevesinde test edilmiştir. Bunun yanı sıra, belirtilen ilişkilerde iki farklı liderlik stilinin (babacan liderlik ve iş-odaklı liderlik) ve lider-grup benzerliğinin (leader-group prototypicality, Hogg 1996: 295) düzenleyici etkileri araştırılmıştır. Babacan liderlik stilini baskın olarak gösteren yöneticilere sahip olan çalışanların, yöneticilerinin yüksek seviyede ayrımcılık davranışları sergilemeleri durumunda bile, babacan liderlik stilinde düşük skor alan yöneticilerin astlarına kıyasla daha yüksek düzeyde örgütsel bağlılık ve adalet algısı rapor etmeleri beklenmektedir. Diğer yandan, iş odaklı liderlik stili baskın olan yöneticilere sahip olan çalışanların, yöneticilerinin yüksek seviyede ayrımcılık davranışları sergilemeleri durumunda, bu liderlik stilinde düşük seviyede değerlendirilen yöneticilere sahip olan çalışanlara oranla daha düşük düzeyde örgütsel bağlılık ve adalet algısı rapor etmeleri beklenmektedir. Ek olarak, yöneticinin lider-grup benzerliğinin yüksek olması durumunda, yöneticinin ayrımcılık davranışları ile çalışanların örgütsel bağlılık, adalet algıları arasındaki negatif yönlü ilişkilerin, yöneticinin lider-grup benzerliğinin düşük olduğu duruma kıyasla daha zayıf olması beklenmektedir. Ayrıca, çalışanların yaş ve cinsiyetinin, yöneticinin ayrımcılık içeren davranışları ile sonuç değişkenleri arasındaki ilişkilerdeki düzenleyici etkileri incelenmiştir. Çalışma verisi 720 çalışandan toplanarak, verinin analizleri (tanımlayıcı istatistikler, çoklu uç skorlar, korelasyon analizleri) IBM SPSS programı kullanılarak yapılmıştır. Yöneticinin ayrımcı davranışları ile çalışanların örgütsel adaleti, örgütsel bağlılığı, iş tatmini ve psikolojik iyilik halleri arasında negatif korelasyon test edilmiştir. Ek olarak, moderasyon hipotezlerinin çoğu desteklenmiştir. Çalışmanın bulguları, teoriye yaptığı katkılar, gelecek çalışmalar için öneriler ve uygulamaya yönelik çıkarımlar çerçevesinde tartışılmıştır.Master Thesis Citation Count: Çil, Fatmanur Esma (2022). Effects of the big five, Machiavellianism, and Narcissism onpersonnel selection methods and leader preferences / Büyük beşli kişilik özellikleri ile Makyavelizm ve Narsisizmin personel seçim süreçleri ve lider tercihlerine etkisi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Effects of the big five, Machiavellianism, and Narcissism onpersonnel selection methods and leader preferences(2022) Çil, Fatmanur EsmaMevcut araştırmalar, Beş Büyük kişilik özelliğinin, Makyavelizm ve narsisizmin altı farklı personel seçim yöntemi (özgeçmiş, görüşme, kişilik testi, genel bilişsel yetenek testi, referans mektubu, bir iş örneğindeki performans) tercihleri ve dört farklı liderlik stili (Dönüşümcü liderlik, Babacan liderlik, İlişki Odaklı liderlik ve Görev Odaklı liderlik) tercihleri üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Çalışma 1'de Türkiye'nin farklı bölgelerinde okuyan 460 üniversite öğrencisinden veri toplanmıştır. Çalışma 2'de, Türkiye'de çalışan 479 yetişkinden veri toplanmıştır. Sonuçlar SPSS programında korelasyon analizi yapılarak hesaplanmıştır. Bulgular, sorumluluk puanı yüksek olan öğrencilerin personel seçim sistemlerinde bilişsel yetenek testi yöntemini tercih ettiklerini göstermiştir. Benzer şekilde nevrotiklik ve Makyavelizm puanları yüksek olan öğrenciler bilişsel ve iş yeteneği test yöntemlerini tercih etmişlerdir. Ayrıca nevrotiklik puanı yüksek çalışan yetişkinler mülakat ve referans mektubu yöntemlerini tercih etmişlerdir. Ayrıca, "bana benzer" etkisi, varsayıldığı gibi, öğrenci örnekleminde kısmen destek bulurken; çalışan yetişkin örnekleminde tam olarak desteklenmiştir. Diğer bir deyişle, katılımcılar kendilerine benzeyen liderleri/yöneticileri tercih etmişlerdir. Uyumluluk puanları yüksek olan öğrenciler babacan liderlik stilini tercih etmişlerdir. Ayrıca Makyavelizm puanları yüksek olan öğrenciler görev-odaklı liderlik stilini tercih etmişlerdir. Aynı şekilde dışadönüklük, deneyime açıklık ve sorumluluk puanları yüksek olan çalışan yetişkinler dönüşümcü liderlik stilini tercih etmişlerdir. Narsisizm puanı yüksek çalışan yetişkinler, dönüşümcü ve görev-odaklı liderlik tarzlarını tercih etmişlerdir. Benzer şekilde, uyumluluk konusunda yüksek puan alan çalışan yetişkinler, ilişki-odaklı liderlik stilini tercih etmişlerdir. Bulgular, gelecekteki araştırmalar için önerilerle birlikte teorik katkıları ve pratik çıkarımları ile ilgili olarak tartışılmaktadır.Master Thesis Citation Count: Çobanoğlu, Fatma Öykü (2022). Examining relationships among information processing speed, selective attention, working memory, and set shifting in obese people with regular binge eating / Sürekli tıkınırcasına yeme eğilimi olan obez bireylerde bilgi işleme hızı, seçici dikkat, çalışma belleği ve set değiştirme süreçleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Examining relationships among information processing speed, selective attention, working memory, and set shifting in obese people with regular binge eating(2022) Çobanoğlu, Fatma ÖyküBu çalışma, sürekli tıkınırcasına yeme örüntüsüne sahip olan ve olmayan obez ve normal kilolu bireylerde bilgi işleme hızı, seçici dikkat, çalışma belleği ve set değiştirme süreçlerine duyarlı nöropsikolojik test profillerini karşılaştırmayı ve erkek katılımcı sayısını arttırarak önceki çalışmalardan elde edilen bulguların genellenebilirliğini arttırmayı amaçlamaktadır. Çalışma, amaca yönelik üst düzey bilişsel becerilerden sorumlu olan yürütücü işlevlerin ve bu işlevlerle ilişkili bilişsel bozulmaların bireylerdeki sürekli tıkınırcasına yeme davranışı, obezitenin varlığını değerlendiren Beden Kütle İndeksi (BKİ) ve cinsiyet gibi faktörlere göre nasıl farklılaştığını sistematik olarak incelemiştir. Çalışmaya 18 ila 35 yaş arası 176 gönüllü katılmıştır. Katılımcılar BKİ değerleri ve sürekli tıkınırcasına yeme davranışlarının varlığına göre dört ayrı gruba ayrılarak incelenmiştir. COVID-19 pandemisi sebebiyle katılımcılar Adımlı İşitsel Seri Ekleme Testi (PASAT), Sembol Sayı Modaliteleri Testi (SDMT), Stroop Testi TBAG Formu, Wechsler Bellek Ölçeği-Geliştirilmiş Formu'nun Genel Bilgi ve Yönelim Soruları, Sayı Uzamı, Görsel Bellek Uzamı alt testleri ile İz Sürme Testi olmak üzere beş farklı nöropsikolojik testi, çalışmaya özel olarak PHP 4.0 kodlama dili ile oluşturulmuş bir web sitesi üzerinden online olarak tamamlamışlardır. Beklenildiği üzere, obez gruplar normal kilo grubuna göre nöropsikolojik testlerde anlamlı derecede düşük bilişsel performans sergilemiştir. Sürekli tıkınırcasına yiyen ve yemeyen gruplar arasında bilgi işleme hızı ve bilgi işleme hızı ile ilişkili olan çalışma belleği performansı açısından anlamlı bir fark bulunurken, dikkat ve set değiştirme performanslarında genel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bununla birlikte nöropsikolojik test profillerinde kadın ve erkekler arasında bilişsel ve alt-bilişsel performansları açısından anlamlı farklar bulunmuştur. Gruplar arası tıkınırcasına yeme örüntüsü ve yeme tutumları da ayrıca karşılaştırılmıştır. Bulgular her bir ölçeğin ve nöropsikolojik testin ölçtüğü bilişsel ve alt-bilişsel süreçler açısından değerlendirilmiş; gelecekteki çalışmalar için öneriler ve uygulamalara yönelik çıkarımları açısından tartışılmıştır.Master Thesis Citation Count: Bostan, Esra (2022). "Is the effect of prequestions on learning from reading passages due to attention? An eye-tracking study / Okuma parçalarının öğrenilmesinde ön soruların etkisi dikkatten mi kaynaklanıyor? Bir göz izleme çalışması. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Is the effect of prequestions on learning from reading passages due to attention? An eye-tracking study(2022) Bostan, EsraÖnceki çalışmalar, ön soru sormanın öğrenme için etkili bir strateji olduğunu göstermiştir, ancak ön soruların neden öğrenme üzerinde genel bir faydaya yol açtığını gösteren yeterli kanıt yoktur. Bu ihtiyaçtan hareketle bu çalışmanın amacı, göz hareketi ölçümlerini kullanarak ön soruların öğrenme çıktılarına etkisini araştırmak ve bu yararın altında yatan nedenleri ortaya çıkarmaktır. Ön soruların etkilerini incelemek için rastgele seçilen katılımcıların yarısı metni okumadan önce soruları yanıtlamış (Ön soru Grubu, n = 12) ve geri kalanına ise herhangi bir ön soru verilmemiştir (Kontrol Grubu, n = 12). Bu çalışma, ön soruların hem önceden sorulan hem de sorulmayan maddelerin öğrenilmesine fayda sağladığını göstermiştir. Ön soru Grubundaki katılımcıların, yukarıdan-aşağıya dikkat süreçleri nedeniyle Kontrol Grubuna kıyasla, önceden sorulan maddelerde daha yüksek son test puanına, tam sabitlenme süresine ve sabitlenme sayısına sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca, Ön soru Grubu, entegrasyon süreçleri nedeniyle, önceden sorulan maddeler arasında Kontrol grubuna göre daha yüksek bakış geçişlerine sahiptirler. Bununla birlikte, Ön soru Grubu, önceden sorulmayan maddelerde Kontrol Grubundan daha düşük tam sabitleme süresi ve sabitleme sayıları gösterse de bu maddelerde daha iyi son test puanlarına sahip olduğu bulunmuştur. Bu nedenle dikkat, önceden sorulan maddelerde ön soruların etkisini açıklayabilirken, önceden sorulmayan maddelerde ön soruların etkisini açıklamak için dikkat yeterli değildir. Anahtar Sözcükler: Ön Soru Etkisi, Göz İzleme, Yukarıdan Aşağıya Dikkat, Entegrasyon Süreçleri, ÖğrenmeMaster Thesis Citation Count: Türker, Dilara (2023). Recall memory performance for refugee-related words in refugees with and without Post-traumatic Stress Symptoms: The effects of emotional valence and age / Travma Sonrası Stres Semptomları olan ve olmayan mültecilerde mültecilikle ilgili kelimeler için hatırlama belleği performansı: Duygusal değerliğin ve yaşın etkileri. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Recall memory performance for refugee-related words in refugees with and without Post-traumatic Stress Symptoms: The effects of emotional valence and age(2023) Türker, DilaraBu çalışmanın amacı, mültecilerde kelimelerin değerliğinin, travma sonrası stress bozukluğu (TSSB) semptomlarının varlığının ve yaşlanma etkisinin mültecilerle ilgili kelimeleri kullanarak serbest hatırlama belleği performansını etkileyip etkilemediğini TSSB semptomları olan mülteciler, TSSB semptomları olmayan mülteciler ve kontrol grubu olmak üzere üç koşulda incelemektir. Çalışmaya 18-59 yaşları arasında 91 yetişkin gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılarda TSSB semptomlarının varlığını ölçmek için Travma Sonrası Tanı Ölçeği kullanılmıştır. Sonuçlar, bellek performansı üzerinde herhangi bir duygu etkisi bulunmadığını göstermiştir. Ancak, mülteciler çalışmada kullanılan kelimeleri değerliğine göre yeniden kategorize ettikten sonra, hatırlama belleği performansı üzerinde bir duygu etkisi bulunmuştur. Negatif ve pozitif kelimeler, nötr kelimeler göre daha iyi hatırlanmıştır. Bu bulgu, duygusal bileşenler üzerindeki kültürel farklılıklara ilişkin önceki literatürü desteklemiştir. Ek olarak, duygudurum tutarlılık etkisi, 18-30 yaş arası mültecilerde bulunmuştur. TSSB semptomları olmayan mülteciler, TSSB semptomları olan mültecilere göre pozitif kelimeleri daha iyi hatırlamıştır. Bellek performansı üzerinde herhangi bir yaşlanma etkisi bulunmazken, 31-59 yaş arası TSSB semptomları olan mültecilerde olumluluk yanlılığı kaydedilmiştir. Sonuç olarak, çalışmanın bulguları, kelime değerliğinin mülteciler ve kontrol grubundaki katılımcılar arasında farklılaştığını, pozitif ve negatif kelimelerin nötr kelimelere göre daha iyi hatırlandığını, orta yaşlı yetişkinlerin genç yetişkinlere kıyasla daha fazla pozitif kelime hatırladığını ve TSSB semptomları olmayan mültecilerin, TSSB semptomları olan mültecilere göre duygudurum tutarlılığı etkisi açısından pozitif kelimeleri daha fazla hatırladığını ortaya koymuştur.Master Thesis Citation Count: Üste, Aleyna Nur (2023). The effects of attentional bias and executive dysfunction on sleep characteristics of healthy adults during covid-19 pandemic / Covid-19 pandemisi sırasında dikkat yanlılığı ve yönetici işlev bozukluğunun sağlıklı yetişkinlerin uyku özellikleri üzerindeki etkisi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.The effects of attentional bias and executive dysfunction on sleep characteristics of healthy adults during covid-19 pandemic(2023) Üste, Aleyna NurBu çalışma, sağlıklı yetişkin deneklerde Covid-19 pandemisi sırasında uyku kalitesi, yürütücü işlevler ve dikkat yanlılığı arasındaki ilişkiyi araştıran literatürde bir çalışmanın bulunmamasından kaynaklanan boşluğu doldurmayı amaçlanmıştır. Ayrıca dikkat yanlılığı ile düşük uyku kalitesi arasındaki ilişkide disinhibisyon ve COVID-19 kaygısının aracılık etkileri test edilmiştir. Araştırmaya 18-40 yaş arası 102 sağlıklı yetişkin gönüllü katılmıştır. Çalışmaya katılanlar Kısa Semptom Envanteri (KSE-53), Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PSQI), Epworth Uykululuk Ölçeği (ESS), Depresyon, Anksiyete ve Stres Ölçeği (DASS-42), COVID-19 Anksiyete Ölçeği (CAS) ile değerlendirilmiştir. Visual Dot- Probe Görevi, Görev Değiştirme Paradigması ve Yap/Yapma Görevi Deneysel paradigmaları yürütücü işlevleri ölçmede kullanılmıştır. Bulgular, dikkat yanlılığının uyku kalitesi ile ilişkisine Covid-19 kaygısı ve disinhibisyonun aracılık ettiğini göstermiştir. Katılımcıların uyku özellikleri puanlarının depresyon, anksiyete ve stres puanlarına göre farklılaştığı bulunurken; bilişsel esnekliğin uyku özellikleri ve psikolojik sıkıntı puanları ile ilişkili olmadığı sonucuna varılmıştır. Ek olarak, COVID-19 kaygısı dikkat yanlılığı ile anlamlı düzeyde ilişkili bulunmuştur. Son olarak mevcut çalışmadan elde edilen bulgular önceki literatür ışığında değerlendirilmiş ve gelecek çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur.Master Thesis Citation Count: Aydın, Öykü (2023). The effects of emotional valence and emotional arousal on event-based prospective memory in young adults / Genç yetişkinlerde duygusal değerlik ve duygusal uyarılmışlık boyutlarının olay temelli ileriye yönelik bellek performansı üzerindeki etkisi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.The effects of emotional valence and emotional arousal on event-based prospective memory in young adults(2023) Aydın, ÖyküMevcut araştırmanın temel amacı genç yetişkinlerde duygusal değerliğin ve duygusal uyarılmışlığın olay temelli ileriye yönelik bellek (OT-İYB) üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırmaya, 18-30 yaş aralığında toplamda 63 genç yetişkin katılmıştır. Araştırma iki aşamadan oluşmuştur. İlk aşamada katılımcılar, Demografik Bilgi Formu ve Beck Depresyon Envanteri (BDE)'ni içeren çevrim-içi anketi tamamlamışlardır. İkinci aşamaya katılan katılımcılar, son altı ay içerisinde herhangi bir psikiyatrik veya nörolojik rahatsızlık geçirmemiş, belirli içeriklere (örn., yılan, köpek, yükseklik vs.) yönelik şiddetli korkusu olmayan ve BDE'den 16 ve altında puan alan genç yetişkinler arasından seçilmiştir. Araştırmanın ikinci aşaması, Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (IAPS)'nden farklı duygu kategorileri (olumlu-yüksek uyarılmışlık, olumlu-düşük uyarılmışlık, nötr, olumsuz-yüksek uyarılmışlık ve olumsuz-düşük uyarılmışlık) dikkate alınarak seçilen resimler için İYB performansının incelendiği bilgisayar temelli bir OT-İYB görevinden oluşmuştur. OT-İYB görevi içerisinde, İYB görevi ile 1-geri çalışma belleği görevi eş zamanlı olarak sunulmuştur ve doğru tepkiler ile tepki süreleri kaydedilmiştir. Ayrıca, yönergeler ile OT-İYB görevi arasında ara görevler olarak Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği (PNDÖ) ile Şifre Testi sunulmuştur. Ek olarak katılımcılar, OT-İYB görevinden sonra tanıma testi ve Deney Sonrası Tarama Soruları'nı tamamlamışlardır. Sonuçlar, İYB doğru tepki oranları üzerindeki duygusal değerlik ve duygusal uyarılmışlığın temel etkileri ile bu iki boyutun etkileşim etkisinin anlamlı olduğunu göstermektedir. Ayrıca, bu iki boyutun İYB tepki süreleri üzerindeki temel etkileri de anlamlıdır. Öte yandan, bu boyutların tepki süreleri üzerindeki etkileşim etkisi anlamlı değildir. Ek olarak, İYB görevi ile 1-geri çalışma belleği görevi arasında tepki süreleri açısından anlamlı bir ilişki bulunmuşken, bu ilişki doğru tepki oranları açısından incelendiğinde anlamlı değildir. PNDÖ puanları incelendiğinde, yalnızca negatif duygu durum puanları ile toplam İYB doğru tepki oranları arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. PNDÖ puanları ile İYB performansı arasında başka anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular ilgili alan yazın kapsamında değerlendirilmiş ve tartışılmıştır.Master Thesis Citation Count: Mungan, Özlem (2023). The relationships of executive functions with cognitive emotion regulation strategies and psychological resilience / Yürütücü işlevlerin bilişsel duygu düzenleme stratejileri ve psikolojik sağlamlık ile ilişkisi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.The relationships of executive functions with cognitive emotion regulation strategies and psychological resilience(2023) Mungan, ÖzlemBu çalışmanın amacı, çalışma belleği, engelleyici kontrol ve bilişsel esneklik yürütücü işlevlerinin bilişsel duygu düzenleme stratejileri ve psikolojik sağlamlık ile ilişkisi olup olmadığını incelemektir. Çalışma örneklemi, herhangi bir psikiyatrik veya nörolojik durumu olmayan, bilişsel işlevlerini etkileyebilecek ilaç kullanmayan, en az lise mezunu, 20-45 yaş arası 80 gönüllüden oluşmuştur. Katılımcıları seçerken dışlama kriterleri bağlamında deneklerin uygunluğunu belirlemede SCL-90 toplam puan kullanılmıştır. Katılımcıların kullandıkları duygu düzenleme stratejilerini ve psikolojik sağlamlık düzeylerini belirlemek için bilişsel duygu düzenleme ve Connor-Davidson sağlamlık ölçekleri kullanılırken; çalışma belleği, engelleyici kontrol ve bilişsel esneklik performansını değerlendirmek için sırasıyla N-2 geri, durdurma sinyali ve görev değiştirme paradigmaları kullanılmıştır. Elde edilen veriler korelasyon, regresyon ve aracılık yöntemleri ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda, engelleyici kontrolün, uyumlu stratejilerden biri olan kabullenme duygu düzenleme stratejisi ile, bilişsel esnekliğin uyumlu duygu düzenleme stratejileri ve ek olarak plana yeniden odaklanma ve olumlu yeniden odaklanma stratejileri ile anlamlı düzeyde pozitif korelasyona sahip olduğu görülmüştür. Aynı zamanda aracılık analizi ile elde edilen bulgulara göre, bilişsel esneklik ile psikolojik sağlamlık arasındaki ilişkide olumlu yeniden odaklanma ve plana tekrar odaklanma uyumlu duygu düzenleme stratejilerinin tam aracılık değişken rolleri olduğu belirlenmiştir.