Hukuk Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/265
Browse
Browsing Hukuk Fakültesi by Author "19006"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Citation Count: Duran Uzun, C.; Akgün, M.H.; Sümer, F., "2017'de hukuk ve insan hakları", 2017'de Türkiye, Ankara, Seta Yayın, pp 260-297 ,2018.2017'de hukuk ve insan hakları(Seta Yayın, 2018-02-12) Duran Uzun, Cem; Akgün, Mert Hüseyin; Sümer, Fatma; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Bölümü, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı2017 Türkiye’nin birçok alanda önemli gelişmeler yaşadığı ve bu gelişmelerin hukuk, yargı ve insan hakları alanlarında kendisini gösterdiği bir yıl oldu. “2017’de Hukuk ve İnsan Hakları” başlıklı bu bölümde ilk olarak yasama faaliyetleri incelenecek daha sonra yargı ve insan hakları alanlarında geride bıraktığımız senede yaşanan önemli gelişmelere değinilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 2017 yılında yasama faaliyetleri açısından yoğun bir dönem geçirdi. Meclisin bu yılki en önemli gündemini Anayasa değişikliği oluşturdu. Türkiye 1961 Anayasası’nın kabulünden bu yana hükümet sistemi ve 1982 Anayasası’nın yürürlüğe girmesinden kısa süre sonra da sivil anayasa arayışları içine girmişti. Bu arayışların sonucu olarak çeşitli girişimlerde bulunulsa da tatmin edici bir sonuç alınamamıştı. 2016’nın son aylarında ise AK Parti ve MHP temel olarak hükümet sistemi değişikliğini amaçlayan 22 maddelik Anayasa değişikliği teklifini hazırladı ve bu teklif 10 Aralık 2016 tarihinde TBMM’ye sunuldu. Mecliste 21 Ocak’ta Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kabul edilen teklif 1982 Anayasası’nın yaklaşık yetmiş maddesini değiştirmekte ve parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi sağlamaktadır. TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Anayasa değişikliği hakkında 16 Nisan’da halk oylaması yapılmıştır. Anayasa değişikliği referandum sonucunda yüzde 51,41 evet oyu ile kabul edilmiştir. Değişiklik yürütmenin yanı sıra yargıya dair de önemli hükümler içermektedir. Anayasa değişikliğinin özellikle hükümet sistemine ilişkin olan hükümleri birlikte yapılacak ilk Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından yürürlüğe girecektir. Cumhurbaşkanının siyasi parti üyesi olabilmesi, askeri yargının kaldırılması ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yeniden yapılandırılması gibi düzenlemeler ise referandumun ardından uygulamaya konmuştur. Yoğun bir yasama dönemini geride bırakan TBMM’nin Aralık 2015–Aralık 2016 tarihleri arasında kabul ettiği yasa sayısı 113 iken geçtiğimiz yılda toplam 285 kanun kabul edilmiştir. Anayasa değişikliği dışında bu yıl çıkarılan kanunların büyük kısmını iki veya çok taraflı uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına ilişkin yasalar oluşturmaktadır. Yasama faaliyetlerinin daha çok uluslararası anlaş- 262 2017’DE TÜRKİYE setav.org malara dair olması iç hukuka ilişkin düzenlemelerin çoğunlukla kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) yapılmasından kaynaklanmaktadır. 2017 yılında Meclis tarafından olağanüstü halin (OHAL) süresinin uzatılması, İçtüzük değişikliği ve sınır ötesi askeri harekatlarda hükümetin yetkilendirilmesi konuları başta olmak üzere 37 Meclis kararı alınmıştır. Uzun yıllardır gündemde olan TBMM İçtüzük değişikliği de bu yıl gerçekleşmiştir. 2017 yılında istinaf mahkemelerinin daha etkin bir seviyeye gelmesi ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yaygınlaştırılmasıyla yargı reformu süreci devam ettirilmiştir. Diğer yandan yargı başta Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olmak üzere terör örgütleriyle yoğun şekilde mücadele edilen bu dönemde etkin bir rol üstlenmiştir. Nitekim halihazırda 15 Temmuz darbe girişimine dair açılan 300’ü aşkın dava bulunmaktadır. Ana davalardan darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunulmasına ilişkin dava sanıklara verilen ağır cezalar ile neticelenmiştir. Diğer darbe davalarının da önümüzdeki yıl büyük oranda karara bağlanması beklenmektedir. Darbe girişimine yönelik bu davaların dışında FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasına yönelik ülke genelinde binlerce soruşturma ve kovuşturma da devam etmektedir. Bu yıl insan hakları alanında özgürlük-güvenlik dengesinin çok fazla anlam kazandığı bir dönem olmuştur. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ ile etkin mücadele amacıyla ilan edilen OHAL dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 15. maddesi çerçevesinde temel hak ve özgürlükler alanında olağan döneme göre daha ileri tedbirler alınmıştır. Bununla beraber tehdidin ağırlığıyla orantılı olarak başlangıçta alınan ağır önlemlerin zamanla yumuşatıldığı görülmüştür. Örneğin OHAL’in yürürlüğe girmesinden sekiz gün sonra ilan edilen bir KHK ile azami gözaltı süresi otuz güne çıkarılmış ve gözaltına alınan şüphelinin avukatıyla görüşme hakkının beş gün süreyle kısıtlanabileceği öngörülmüştür. Tehdidin ilk günlere nazaran azalması üzerine 23 Ocak 2017’de yeni bir KHK ile gözaltı süresi yedi güne düşürülmüş ve şüphelinin müdafii ile görüşme hakkına ilişkin sınır kaldırılmıştır. OHAL uygulamasının doğası itibarıyla karşılaşılan tehdidi bertaraf etmek amacıyla temel hak ve hürriyetlerle ilgili birtakım tedbirler alınsa da terörle mücadelenin hukuki meşruiyetini korumak ve mağduriyetleri giderebilmek için 23 Ocak 2017’de kabul edilen 685 sayılı KHK ile kamuoyunda kısaca OHAL Komisyonu olarak bilinen “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu” kurulmuştur. Komisyon ile OHAL KHK’ları kapsamında haklarında işlem tesis edilen kişilerin başvuru yapabilecekleri bir idari itiraz yolu oluşturulmuştur. Ayrıca Komisyonun kararlarına karşı yargı yoluna da gidilebileceği için Anayasa gereği yargısal denetime kapalı olan KHK’lar ile yapılan işlemler idare mahkemelerinin denetimine açılmıştır. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) OHAL Komisyonunu Köksal/Türkiye kararında tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olarak tanımıştır. setav.org 263 2017’De HUKUK ve İNSAN HAKLARI OHAL Komisyonunun kurulması ve Komisyonun AİHM tarafından iç hukuk yolu olarak tanınmasıyla birlikte 31 Ekim itibarıyla Türkiye aleyhindeki derdest başvuru sayısı 24 bin 600’den 8 bin 300’e düşmüştür. Adalet Bakanlığı bu sayının önümüzdeki dönemde düşmeye devam edeceğini öngörmektedir. Türkiye 2017 yılında mülteci politikası ile gösterdiği eşi görülmemiş insani duyarlılığını sürdürmüş ve dünyada en çok mülteci barındıran ülke haline gelmiştir. Bununla birlikte Suriyelilerin eğitim ve çalışma koşullarını iyileştirecek düzenlemeler de hayata geçirilmiştir.Item Citation Count: Uzun, Cem Duran (2018). "6771 Sayılı kanunla anayasada yargıyla ilgili yapılan düzenlemeler", Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Vol.6, No.11, pp.409-433.6771 Sayılı kanunla anayasada yargıyla ilgili yapılan düzenlemeler(2018-06) Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim DalıItem Citation Count: Uzun, Cem Duran (2018). "6771 Sayılı Kanunla Anayasada Yargıyla İlgili Yapılan Düzenlemeler", Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Vol. 6, No. 11, pp. 409-433.6771 Sayılı Kanunla Anayasada Yargıyla İlgili Yapılan Düzenlemeler(2018) Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Bölümü6771 sayılı Kanunla Anayasada kapsamlı değişiklikler yapıldı ve hükümet sistemi parlamenter sistemden Türkiye’ye özgü bir başkanlık sistemine dönüştürüldü. Bunun yanında yargı ile ilgili de önemli değişiklikler yapıldı. Yargının tarafsızlığı bağımsızlığının yanına eklendi, askeri yargı kaldırıldı ve Hakimler ve Savcılar Kurulu yeniden yapılandırıldı. Yapılan bu değişikliklerin bazıları yerinde olmakla beraber özellikle Hakimler ve Savcılar Kurulunun oluşumuna ilişkin bazı hükümlerinin yeni hükümet sisteminin gerekleri doğrultusunda yeniden ele alınması gerekecektir. Yargının tarafsızlığı, yargının bağımsızlığı ve hakimlik teminatları gibi temel bir ilke olarak Anayasaya eklenmiştir. Yargının bağımsızlığı ile yakın ilişkili olan tarafsızlık kavramının Anayasada açıkça yer almasa da çok sayıda kanunda yer bulduğunu görmekteyiz. Ayrıca insan hakları sözleşmelerinde ve AİHM kararlarında tarafsız mahkeme kavramı adil yargılanma hakkının önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan tarafsızlığın anayasaya eklenmesi yerinde olmuştur. Askeri yargının kaldırılması uzun süredir konuşulmaktaydı ve yeni anayasa çalışmalarında bu konuda genel bir görüş birliği oluşmuştu. Bu sebeple hem askeri yüksek yargının hem de ilk derece askeri mahkemelerin kaldırılması konusunda herhangi bir tartışma olmamıştır. Hakimler ve Savcılar Kurulunun oluşumunda adliyelerde yapılan seçimlerin kaldırılması adliyeleri siyasallaştırması ve kamplaşmaya sebep olması sebebiyle yerinde olmuştur. Ancak Kurulun oluşumunda yargı organlarına hiç yer verilmemesi ve tamamen TBMM ve Cumhurbaşkanının yetkili olması eleştirilere sebep olmuştur.Item Citation Count: Uzun, C. D. (2012). Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu başlarken beklentiler ve risklerir. Çankaya University Journal of Law, 1(9), pp. 69-93.Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu başlarken beklentiler ve risklerir(Çankaya Üniversitesi, 2012-05) Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk BölümüAnayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla Kabul edildi ve 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren başvurular kabul edilmeye başlandı. Bu makalede öncelikle bireysel başvuruya ilişkin beklentilerin neler olduğu incelenecek. Sonrasında ise Anayasadaki ve Kanundaki bireysel başvuru ile ilgili sorunlar ve riskli alanlar tespit edilmeye çalışılacaktır. Son olarak beklentilerin karşılanması için gerekli bazı önerilerde bulunulacaktır.Item Citation Count: Uzun, Cem D. (2011). "Anayasa önerilerinde siyasi partilerin finansmanı ve yeni bir öneri", Türkiye Barolar Birliği Dergisi, No.94, pp.235-258.Anayasa önerilerinde siyasi partilerin finansmanı ve yeni bir öneri(2011) Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk BölümüSon yıllarda ülkemizde Anayasa değişiklikleri ve yeni bir Anayasa hazırlama tartışmaları hiç bitmeden devam etmektedir. Bu açıdan hem siyaset hem de hukuk dünyasının en önemli tartışma konularından birisi de hazırlanacak Anayasa'ya ilişkin yeni hükümler olmaktadır. Bu çalışmada, çeşitli kurumlar tarafından daha önceden hazırlanmış olan Anayasa önerilerinde siyasi partilerin finansmanı konusundaki öneriler incelenecek ve Anayasa çalışmalarına katkıda bulunmak maksadıyla yeni bazı öneriler sunulmaya çalışılacaktır.Item Citation Count: Uzun, Cem Duran (2020). "Hâkim Parti Sistemi ve Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı", Ar. Gör. Ceren DAMAR ŞENEL Armağanı, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Vol. 5/3, No. 1, pp. 3429-3451.Hâkim Parti Sistemi ve Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı(2020) Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Bölümüİki binli yıllarda Türk siyasal sisteminde önemli değişimler yaşanmış ve parti sistemi değişime uğramıştır. Çok partili hayata geçilen 1946 seçimlerinden 1960 yılına kadar iki partili bir sisteme sahip olan Türk siyasal hayatı, 1961’den itibaren 2002 yılına kadar çok partili sistemin çeşitli tonlarına şahit olmuştur. 2002 seçimleri ile tek başına iktidara gelen AK Parti sonraki bütün seçimleri kazanarak iktidarını korumasını başarmıştır. Böylece Türkiye’nin parti sisteminin değiştiği ve hâkim parti sisteminin doğduğu tartışılmaya başlanmıştır. Bu makalede öncelikle parti sistemleri ayrımı ve hâkim parti sisteminin temel özellikleri ele alınacaktır. Sonrasında ise karşılaştırmalı örnekler bağlamında AK Parti iktidarı döneminde bir hâkim parti doğduğu tartışmalarına cevap aranacaktır.Item Citation Count: Uzun, Cem Duran. Siyasi Partilerin Finansmanı, Ankara: Adalet Yayınları, p. 284, 2010.Siyasi Partilerin Finansmanı(Adalet Yayınları, 2010) Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk BölümüItem Citation Count: Gülener, Serdar; Uzun, Cem Duran. "Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (Tarihsel Perspektiften Olaylar, Kişiler, Kararlar)", Ankara: Onikilevha Yayıncılık, s. 328, 2020.Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (Tarihsel Perspektiften Olaylar, Kişiler, Kararlar)(Onikilevha Yayıncılık, 2020) Gülener, Serdar; Uzun, Cem Duran; 19006; Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk BölümüBu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin tarihi; olaylar, kişiler ve kararlar üzerinden ele alınmıştır. Öncelikle anayasa yargısının anayasacılık fikri içerisindeki önemi ve Dünyada anayasa yargısının gelişimi değerlendirilmiş, sonrasında Türk Anayasa Mahkemesi "1961 öncesi dönem", "1962-1971 dönemi", "1971-1982 dönemi", "1982-2010 dönemi" ve "2010 sonrası dönem" olmak üzere beş evreye ayrılarak incelenmiştir. Her dönem kendi içinde Mahkeme başkanlarının görev süreleri dikkate alınarak alt bölümlere ayrılmıştır. Her bir başkan dönemi ise norm denetimi ve bireysel başvuru (1982 Anayasası dönemi için) kararlarından dönemin gazetelerine yansıyanlar belirlenerek özetlenmiştir.