Browsing by Author "Demir, Yağmur Sönmez"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article Christie’nin Ölümle Randevu ve Ölüm Adası Eserlerinde Doğulu Odaklanılanın Karşılaştırmalı Anlatıbilimsel Analizi(2024) Demir, Yağmur SönmezAgatha Christie’nin eserlerinin etkileri çok yönlüdür; ancak çağdaşlarının eserleri ile kıyaslandığında Christie’nin metinleri yeterince incelenmemiştir. Onun eserlerinde polisiye türünün genel nitelikleri, kadınların betimlenmesi ve sınıf hiyerarşilerinin temsili hakkında çeşitli çalışmalar mevcuttur. Ancak, metinleri nadiren anlatıbilimsel analize tabi tutulmuştur. Ölümle Randevu (1938) ve Ölüm Adası (1964) adlı polisiye romanları Britanya’nın eski sömürgelerinde geçer ve Christie Batılı anlatıcılar ve odak karakterler aracılığıyla Oryantalist bir bakış açısı sunar. Bu romanlarda izleyiciler ve anlatıcılar Batılılar iken, anlatılarının nesneleri ve kişileri Doğu manzaraları ve insanlarıdır. Edebi bir metinde okuyucuya sunulan odaklanma nesnelerinin imgesi odaklayıcılar tarafından inşa edildiğinden, anlatı odaklayıcıların öznel görüşleriyle doludur. Okur, bir metni dikkatlice inceleyerek odaklayıcı ve odaklanılanla ilişkisi hakkında içgörü kazanıp çeşitli görüşler elde edebilir. Bu romanlarda, Batı’nın Doğu üzerindeki hegemonyası ve Batılıların önyargılı algıları açıkça ortaya konmaktadır. Edward Said’in Oryantalizm kuramı ile Shohat and Stam’ın dörtlü taksonomisi bu çalışmanın teorik alt yapısını oluşturmaktadır. Bu romanlardaki odaklanılan nesneler ve insanların karşılaştırmalı anlatıbilimsel analizi yoluyla, Christie’nin romanlarının Batılıların Doğulu odaklanılanlara yönelik önyargılı tutumlarını nasıl ortaya koyduğunun farklı bir açıdan ele alınması amaçlanmaktadır.Article Genly’s Reformation of His Self through Intersubjective Encounter in The Left Hand of Darkness by Ursula K. Le Guin(2022) Demir, Yağmur Sönmez; 30410Bu çalışmanın amacı Ursula K. Le Guin’in Karanlığın Sol Eli adlı eserindeki ana karakter Genly Ai’nin benliğinde ve kimlik algısındaki değişimi metin analizi yaparak göstermektir. “Lanet bir gezegen” dediği Gethen’de iki yıl geçirdikten sonra, Genly (efendi) başkasını (köleyi) yani Estraven’i daha yakından tanıma fırsatı bulur ve öznelerarası karşılaşmayı deneyimler. Hegel’in diyalektiği açısından değerlendirildiğinde, Genly kendi benliğinin dışına çıkarak başkasını da kendisinden bağımsız bir benlik olarak kabul eder. Bu süreç onun benliğinde bir değişime sebep olur, ve Gethen gezegenine bağlılık hissetmesini ve kendini orada evde hissetmesini sağlar. Bu makale, başka bir gezegende uzaylı olan Genly’nin benliğini yolculuk, öznelerarası karşılaşma, ve evde hissetme aşamalarıyla yeniden oluşturduğunu öne sürer.Article Ian Mcewan’ın Benim Gibi Makineler Ve Annalee Newitz’in Otonom Romanlarında Robotik Bedenlerin Cinsiyetlendirilmesi(2023) Demir, Yağmur SönmezCinsiyetlerine bağlı olarak, insanların belirli şekillerde hareket etmeleri, konuşmaları ve davranmaları beklenir. Günümüzde robotik cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte, insan benzeri robotlar edebi eserlerin, özellikle de mevcut teknolojiden yola çıkan ve gelecekte toplumların nasıl düzenleneceğini ya da bireylere ne tür kurallar dayatılacağını temsil eden bilim kurgu eserlerinin baş kahramanları haline geldi. Ian McEwan'ın Machines Like Me (Benim Gibi Makineler, 2019) ve Annalee Newitz'in Autonomous (Otonom, 2017) adlı eserlerinde anlatının merkezinde yer alan insansı robotların, mekanik insan üretimleri olmalarına rağmen, heteronormatif cinsiyetlere sahip olmaları ve toplumsal cinsiyet rollerini yerine getirmeleri beklenir. Benim Gibi Makineler 'deki Adam ve Eve robotlar sınırlı sayıda her işi yapacak kapasitede üretilirken, Otonom'daki Paladin askeri bir robottur. Adam görünüş olarak klişe bir erkek olarak yaratılmıştır, dolayısıyla erkek rolünü oynaması beklenir ve o da bunu başarıyla gerçekleştirir. Paladin ise herhangi bir cinsiyete ait olmadan üretilmiştir; aslında omuzlarında bıçakları, gizli kalkanları ve silahları olan bir makinedir, ancak askeri alanda olması ve görünüşü nedeniyle, \"kadın beynine\" sahip olduğu anlaşılana kadar insanlar tarafından \"erkek\" olarak adlandırılır. Kadın beyni meselesi ortaya çıkınca Paladin bir kadın olarak kabul edilmiş ve toplumun kadınlık kimliği beklentilerine uymuştur. Bu çalışmada, yukarıda adı geçen romanlar cinsiyet kuramları çerçevesinden, özellikle de Judith Butler’in cinsiyet edimliliği ve Adrienne Rich’in zorunlu heteroseksüellik kavramı ışığında analiz edilecektir ve robotik bedenlerin de tıpkı insanlar gibi kültürel olarak yapılandırılmış cinsiyet rollerine uymaya zorlandıkları gözler önüne serilecektir.Article The Motif of Death in Percy Bysshe Shelley’s Short Poems(2024) Demir, Yağmur SönmezIn the early 19th century poetic tradition, there was a great emphasis on the poet as the creative genius, and subjectivity was cherished more than ever. As a poet of the Romantic Era, Percy Bysshe Shelley conveyed his emotions, philosophical beliefs, and religious convictions, as well as his fears and motivations, through his literary works. Death was an omnipresent theme in Shelley’s life, and he used poetry as a means to express his thoughts and feelings about it. The passing of those close to him, such as his wife Harriet and children Clara and William, confronted him with his own mortality. He responded to the death of his beloved ones by composing poems. In addition to expressing his grief over these losses, he also voiced the decrease of his life instincts and his death wish. This paper will examine Shelley’s short poems (“Death”, “On Death”, “To William Shelley”, “Stanzas Written in Dejection, near Naples” “Ode to the West Wind,” “To Night,” and “O world! O life! O time!”) through the lens of Sigmund Freud’s concepts of mourning and melancholy, as well as death wish. The chosen autobiographical poems reveal Shelley’s mourning process and his journey towards accepting death, showcasing his death drive, and reflecting his genuine emotions as well as his Neoplatonic philosophy.