Sosyal Bilimler Enstitüsü
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/31
Browse
Browsing Sosyal Bilimler Enstitüsü by Department "Çankaya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Özel Hukuk Anabilim Dalı"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Afet riski altındaki yapının yeniden değerlendirilmesi(Çankaya Üniversitesi, 2018) Konkan, SelçukÜlkemizde kentsel dönüşümün can alıcı parçasını afet riski altındaki yapıların yeniden değerlendirmesi oluşturmaktadır. Tez konum ise afet riski altındaki bir yapının yeniden değerlendirilmesidir. Çalışmamın birinci bölümünde kentleşme ve kentsel dönüşümün tarihi ile kentsel dönüşümün anayasal haklar konusunda değerlendirmesi yer almaktadır. Bu bölümde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları, Avrupa Kentsel Şartı, Anayasa Mahkemesi kararlarından faydalanılmıştır. İkinci bölümde, riski yapının tespiti, tahliyesi ve yıkımı incelenmiştir. Bu bölüm idare hukukunun konusu olduğundan Danıştay kararlarından faydalanılmıştır Üçüncü ve dördüncü bölümde, afet riski altındaki yapının dönüşüm uygulaması süreci incelenmiştir. Bu bölümde maliklerin karar verme süreci ve özel hukukun konusu olan kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi incelenmiştir. Anahtar kelime: kentsel dönüşüm, kentsel yenileme, riskli yapı, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi incelenmiştir.Master Thesis Avukatın borca veya yüküme aykırı davranıştan sorumluluğu(Çankaya Üniversitesi, 2018) Bozkurt, BuketÇalışmamızda yargının bir parçası olan avukatın, taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesine dayanarak sunmuş olduğu hizmetin niteliklerine, avukatlık sözleşmesi ve vekâlet sözleşmesi arasındaki farklara, yapılan hizmet neticesinde kendisine yüklenen borç ve yükümlere değinilmiştir. Bahsedilen borç ve yükümlere aykırılığın sonucunda gündeme gelen müspet zarar ve varsa eğer manevi zarar üzerinde durulmuştur.Master Thesis Evlilik birliğinin korunması(Çankaya Üniversitesi, 2018) Kavak, Ayşe Kıvılcımİnsanlık tarihi kadar eski, bütün medeniyetlerin ve toplumların en küçük sosyal birimi ve yapı taşı olan aileye, insanın içinde bulunduğu en önemli hayat merkezi olması sebebiyle tüm inanç ve hukuk sistemleri tarafından özel ilgi ve önem verilmiştir. Türk Milletinde, göçebe bir toplum iken de, İslam Dini ile birlikte yerleşik hayata geçtikten sonra da aile her zaman ön planda yer almıştır. Türk Ailesinin oluşumunda Türklerin İslam dini ile tanışmaları kuşkusuz en önemli dönüm noktalarından birisidir. İslamiyet, Türk ailesinin günümüze ulaşan temel özelliklerinin yerleşmesindeki en etkili unsurdur. Türk Aile yapısının oluşumunda önemli bir başka dönüm noktası ise Osmanlı/Türk İmparatorluğunun batılılaşma hareketleri ve bunun zirvesi olan Cumhuriyet Dönemidir. Cumhuriyet Dönemi ile başlayan hukuk devriminde en radikal değişimlerin başında 1926 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanun yer almaktadır. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün açtığı yolda, Türk Milletini hak ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için çabalayan evlatları bu amaçla Türk Kadının hak ettiği değeri görebilmesi, kadınların korunması ve haklarının teslimi için Uluslararası alanda gerçekleşen gelişmeleri yakında takip etmekte ve bu alanda öncü olmaya çalışmaktadır. Çalışmamızın konusunu Türk Kadının gerek evlilik birliği içerisinde gerekse de evlilik bağı olmadan korunmasına ilişkin Türk Hukuk Mevzuatında yer alan düzenlemeler oluşturmaktadır. Çalışmamız 3 bölümden ibarettir. Birinci bölümde "Aile ve Evlilik Birliği Kavramları" başlığı altında aile kavramı, Türk Medeni Kanununda tanımlanan aile kavramları, evlilik birliği ve evlilik birliğinin eşlere yüklemiş olduğu yükümlülükler incelenecektir. İkinci bölümde "Türk Medeni Kanununda Ailenin ve Evlilik Birliğinin Korunması" başlığı altında, kanun koyucunun evlilik birliğinin korumasındaki amaç, evlilik birliğinin korunmasında ilkeler, eşlerin hukuksal işlem ve tasarruflarına ilişkin kanuni sınırlamalar ve evlilik birliğinin hakimin müdahalesi yoluyla korunması incelenecektir. Çalışmamızın üçüncü bölümünde ise 6284 Sayılı Kanun ile evlilik birliğinin korunmasına ilişkin yasal düzenlemeler incelenecektir.Doctoral Thesis Hegemony, class antagonism and capitalist policies in higher education: Post-war campus novels by Kingsley Amis, Malcolm Bradbury and David Lodge(Çankaya Üniversitesi, 2018) Erbayraktar, SibelThis study aims at analysing six post-war campus novels Lucky Jim (1954) by Kingsley Amis, Eating People is Wrong (1959) and History Man (1975) by Malcolm Bradbury as well as David Lodge's campus trilogy consisting of Changing Places (1975), Small World (1984) and Nice Work (1988) within the framework of post-war class dynamics and hegemonic power relationships among academics. Based on the analyses, it is concluded that the books touch upon many dysfunctional aspects of higher education with direct and indirect references to the education policies of the time and the penetration of the capitalist ideology into the universities. The education acts, reports, procedures, as well as the governmental stance in each period will be examined in relation to how socio-political dynamics is criticised in the novels. Within these discussions, the theories of Antonio Gramsci, Louis Althusser, Raymond Williams, Pierre Bourdieu, T.S Eliot and Michael Young will be utilized. In each novel, the residues of the old class-based system in English academia, hegemony resulting from class antagonism, and capitalist competition will be the focus together with carnivalesque elements, such as excessive drinking and sexual affairs at the parties. The first novel, Lucky Jim, narrates the struggle of a lower-class academic, who tries to secure his position at a provincial university in England. However, he is excluded from the academic circle in various forms specifically by the bourgeois academics who find his manners vulgar. His reaction to culture and art is tested by the upper class whose sophistication and intellectuality are already suspicious because of their pretentious attitudes. His senior, professor Ned Welch also abuses Jim Dixon by assigning him all the petty and boring works at the department; thus, building a hegemonic pressure upon him using his seniority and prestige. Malcolm Bradbury's Eating People is Wrong which is again a novel from the fifties, deals with a very similar case, the exclusion of lower-class humanities professor, Treece, and one of his undergraduate students, Louis Bates, by the upper-class academics at his university. Starting from the seventies, the rise of a lower-class academic in Bradbury's History Man connotes that lower-class move up the social ladder via education, yet goes through a painful process in which he sometimes loses his organic ties with his own class by imitating the life style of bourgeoisie. The implication that the lower-class feel stuck between their working-class origins and bourgeois luxuries goes on in David Lodge's Trilogy with characters who display similar hesitant attitudes in defending egalitarian philosophy but adapting a bourgeois life style. Within the discussion of meritocracy, the lower-class academics in David Lodge's trilogy try to rise up the social scale through education. A common observation in all novels is that since majority of academics who find the prestigious positions at universities have already got the necessary network and educational background, the skilful candidates from lower class cannot find equal opportunities of employment at universities. The post-war campus novels, which are mainly considered as satirical and light comedies of their time, are specifically chosen for this study to exemplify the problems of the academics such as low-salaries, rivalry, hegemony and the exploitation of their labour power. The books also picture the conditions of post-war provincial universities, which welcome lower classes or financially disadvantaged individuals. However, it is observed in the novels that these universities cannot resist against capitalisation in higher education, and start to get smaller by losing their funds and members in time. Briefly, universities in England witnessed drastic economic and social changes during the post-war period, and the campus novels selected for this study include subtle criticisms of the fluctuations in higher education.Master Thesis İnternet ortamında kişilik haklarına saldırıdan doğan hukuki sorumluluk(Çankaya Üniversitesi, 2018) Kılıç, NurettinTeknoloji ve internet insanlara her geçen gün yeni imkânlar sunmaya devam etmektedir. İnternet üzerinden alışveriş, bilgiye anında ve kolaylıkla erişim sağlanması, ulusal ve uluslararası haberlere eşzamanlı erişim, insanlar arasındaki sosyal ilişkileri kuvvetlendirmesi gibi pek çok olanağıyla internet, insan yaşantısında vazgeçilmez bir öneme sahip hale gelmiştir. Sadece günlük yaşantıda değil, ticaret ve iş alanında da büyük kolaylıklar sağlamaktadır. İyiniyetli ve dikkatli bir yaklaşımla faydaları saymakla tükenmeyecek internet ortamının, her gün daha da artan kullanıcı sayısı da göz önüne alındığında hukuki anlaşmazlıklara, maddi ve manevi zararlara sebebiyet verecek olması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bazı kullanıcıların kötüniyetli davranışları, internet ortamının yüz yüzelikten uzak olması, çoğu zaman bu kişilerin tespit edilemeyeceklerini düşünmeleri ve bu yolla cesaret edinmeleri internet ortamında kişilik hakları ihlâli ve bu yolla işlenen suç sayılarını artırmaktadır. Tez çalışması ile kişilik hakları çeşitleri açıklanmıştır. İnternet ortamı hakkında teknik incelemeler yapılmış, kişilik haklarına bu ortamda yapılan saldırı çeşitleri örneklenmiştir. Kişilik hakları saldırıya uğrayan kişilerin, saldırının önlenmesi, saldırıya son verilmesi, zararlarının tazmin edilmesi kapsamında başvurabilecekleri dava yolları incelenmiştir.Master Thesis İş sözleşmesinde süre belirlenmesi(Çankaya Üniversitesi, 2018) Damar, CerenBir iş sözleşmesinin süresi, sözleşmeye uygulanacak kuralları ve bu kuralların sonuçlarını belirlemektedir. Bu etkisi nedeniyle, sözleşmeden kaynaklı bir uyuşmazlık çıkması halinde sürenin varlığı ve sürenin uzunluğunun tespiti önemlidir. Bu çalışmada belirli süreli iş sözleşmesinin tanımı yapılmış, geçerlilik koşulları ve belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesinin sınırları incelenmiştir. Bu çerçevede hangi hallerin iş sözleşmesinde süre belirleme olarak kabul edilebileceği, özel kanunlar da ele alınarak irdelenmiştir. Özellikle Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na, dayanılarak yapılan iş sözleşmeleri ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından verilen karar incelenmiştir. Bir iş sözleşmesinde hangi biçimde süre belirleneceği; belirlenen sürenin hangi hallerde belirli süre hangi hallerde belirsiz süre olarak kabul edileceği tartışılmıştır. Asgari ve azami süreli iş sözleşmelerinin süre açısından durumu ele alınmış ve iş sözleşmesinde sürenin sona ermesinin sonuçları incelenmiştir.Doctoral Thesis Medenî usûl hukukunda aslî müdahale(Çankaya Üniversitesi, 2018) Mazlum, İsmetGörülmekte olan yargılamanın tarafı dışındaki üçüncü kişinin, yargılamaya müdahalesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu içinde bazı kurumlar sayesinde mümkün olabilmektedir. Aslî müdahale kurumu, bunlardan biri olarak yargılama hukukunda yer alır. 2011 yılında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile aslî müdahale kurumu, ilk kez başlı başına bir kanun hükmünde düzenlenmiştir (HMK m. 65). Kurumun başlı başına bir kanun hükmü ile düzenlenmiş olması, kanun koyucunun aslî müdahaleye verdiği önemi göstermektedir. Aslî müdahale kurumunun esasını oluşturan aslî müdahale davası, üçüncü kişi tarafından, görülmekte olan yargılamanın taraflarına karşı açılan ayrı bir davadır. Aslî müdahale davası, görülmekte olan yargılamadan ayrı bir dava olarak açılmış bulunsa da, aslî müdahale davasının ve görülmekte olan yargılamanın konusunu oluşturan hak veya şey, görülmekte olan yargılamanın konusu ile aynıdır. Bir başka ifadeyle, üçüncü kişi, bir dava açmak suretiyle, görülmekte olan yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde bir hak iddiasında bulunmaktadır. İşte, üçüncü kişi, aslî müdahale kurumu sayesinde, tarafı olmadığı bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde, bir hak iddiasında bulunabilme imkânı kazanmaktadır.Master Thesis Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü(Çankaya Üniversitesi, 2018) Saltoğlu Arap, Hatice EsraBu çalışmanın konusunu, "Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü" oluşturmaktadır. Borçlar Hukuku, temel borç ilişkilerine dayalı bir hukuk dalıdır. Borç ilişkilerinde borca aykırılığın özel bir türünü ise temerrüt oluşturmaktadır. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde karşılıklı bir borç ilişkisi söz konusu olduğundan sözleşmenin her iki tarafı için de temerrüt hükümleri işlerlik kazanmaktadır. Zira taraflar birbirinin hem borçlusu hem de alacaklısıdır. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü genel hatları ile genel hükümlerde yer alan borçlunun temerrüdünün hüküm ve sonuçlarını da ihtiva etmektedir. Ancak sözleşmenin karşılıklı olması nedeniyle genel hükümlerden farklı şart ve sonuçları da vardır. Çalışmanın birinci bölümünde tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerin özellikleri, ikinci bölümünde temerrüdün çeşitleri ve şartları, üçüncü bölümünde ise hüküm ve sonuçları ele alınmıştır.Master Thesis Taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzlerin idari yoldan korunması(Çankaya Üniversitesi, 2018) Şahin, Veli AlperDörtte biri kara parçası olan Dünyamızda insanlar geçimlerini toprağa bağlı şekilde sürdürmektedir. Toprağa bağlılık, tarımsal faaliyetlerin yanı sıra yer altı ve yer üstü kaynaklarının kullanılmasıyla da ortaya çıkmaktadır. Her toplumda olduğu gibi Türkiye'de de insanlar geçimlerini toprağa dayandırmışlardır. Tapulama ve kadastro sisteminin tam olarak uygulanamaması masraflı ve külfetli olması sebebiyle Ülkemizde tapulama işlemleri istenilen noktaya getirilememiştir. Buna karşılık alışverişine devam eden vatandaşlar taşınmaz alım ve satımlarını kendi aralarında yapmışlardır. Aynı şekilde köylerden kentlere göç eden insanlarımız gittikleri yerlerde kendilerine yaşama alanı çevrelemişlerdir. Bu gibi işgaller sebebiyle taşınmaz mal zilyetlerinin hakları ihlal edilmiştir. Uyuşmazlıkların çözümünün Mahkemelerde olması yargılamaların uzun sürmesine ve adaletin geç sağlanmasına sebep olmuştur. Tez çalışması ile taşınmaz mal, zilyetlik, tecavüz ve müdahale kavramları incelenerek Kanun kapsamı belirlenmiştir. Aynı şekilde başvuru, soruşturma ve infaz aşamaları Medeni Hukuk, İdare Hukuku ve Ceza Hukuku normları ile değerlendirilerek örneklemeler yapılmıştır.Master Thesis Türk İş Hukukunda iş sözleşmelerinin haklı nedene dayanmayan feshi ve sonuçları(Çankaya Üniversitesi, 2018) Gülel, AslıBelirli süreli iş sözleşmesi ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımı, türlerine göre iş sözleşmelerinin ayrımının temelidir. 4857 sayılı İş Kanununda da bu temel ayrım yer almaktadır. Zira bu ayrım sözleşmeye uygulanacak kuralların tespiti ve sonuçları bakımından büyük önem taşımaktadır. Kanunlar çerçevesinde ve tarafların iradeleriyle kurulan belirli ve belirsiz iş sözleşmeleri bir takım nedenlerin varlığı durumunda sona ererler. Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmelerinin sona erme nedenleri; tarafların anlaşması (ikale), ölüm, mücbir sebep, belirli sürenin dolması ve fesihtir. Tüm bu sona erme nedenlerinden fesih büyük öneme sahip olup, onun bir türü olan süreli fesih sadece belirsiz süreli iş sözleşmeleri için söz konusudur. Buna karşılık, tarafların anlaşması, mücbir sebep ve haklı nedenle fesih türü ne olursa olsun bütün iş sözleşmeleri için geçerli nedenler olup ortak sona erme nedenleridir. İş sözleşmelerinin sona erme nedenlerinden biri olan fesih, taraflardan birinin tek taraflı irade açıklamasıyla geleceğe yönelik olarak iş akdini sona erdirmesidir. Fesih hüküm ve sonuçlarını doğurma anına göre, "bildirimli(süreli) fesih" ve "bildirimsiz(haklı sebeple) fesih" olmak üzere ikiye ayrılır. Bildirimli fesih, belirli süreli iş sözleşmelerinde başvurulabilen ve sözleşmeyi, İş Kanununda düzenlenen sürelerin geçmesinden sonra sona erdiren irade beyanıdır. Bildirimsiz fesih ise, taraflardan birinin belirli süreli veya belirsiz süreli olan iş sözleşmesini kanunda belirtilen haklı sebeplerden birisi ile derhal sona erdirmesidir. İşçi ve işveren açısından iş sözleşmesinin haklı nedenle derhal feshedilebilmesi, ancak kanunun 24. ve 25. maddelerindeki haklı nedenlerin varlığına bağlıdır. Haklı nedenin bulunmaması ya da haklı nedenin varlığının ispat edilememesi halinde yapılan fesih, haklı nedene dayanmayan fesihtir. Haklı nedene dayanan feshin hüküm ve sonuçları ile haklı nedene dayanmayan feshin hüküm ve sonuçları farklıdır. Haklı nedene dayanmayan feshin, işçi veya işveren tarafından yapılmasına göre, feshe konu olan iş sözleşmesinin belirli süreli veya belirsiz süreli iş sözleşmesi olmasına ve işçinin iş güvencesine tabi olup olmamasına göre de sonuçları değişiklik göstermektedir