Hukuk Bölümü Yayın Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/266
Browse
Browsing Hukuk Bölümü Yayın Koleksiyonu by Journal "Ankara Barosu Dergisi"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Article Baro seçimlerinde "Mecburi oy" kuralı ve seçme hakkının demokratik ilkeleri(2008) Zabunoğlu, Yahya K.; Kayaçağlayan, MetinArticle Birlikte Kira(2019) Bayram, Aziz Erman; 224220Kira sözleşmesinin en az bir tarafında birden fazla kişinin bulunması, birliktekirayı meydana getirir. Birlikte kira, sözleşmenin kurulması, kurulan sözleşmenindeğiştirilmesi ya da kira ilişkisinde yaşanan değişiklikler yoluyla oluşabilir.Kira sözleşmesinin kiraya veren tarafında birden fazla kişinin bulunmasınıntipik örnekleri, kiralanana elbirliğiyle veya belli paylarla malik olmaktır. Kirasözleşmesinin kiracı tarafında birden fazla kişinin bulunmasının tipik örnekleriise, kiracılar arasında elbirliği veya evlilik birliği ilişkisinin bulunması ya dakiracıların evli olmamakla birlikte aynı konutta birlikte yaşamasıdır. Birliktekirada iç ilişkide geçerli olan hukuk kuralları, kiracıların ya da kiraya verenlerinoluşturduğu topluluk bakımından geçerli olan kurallardır. Birlikte kirasözleşmesinde dış ilişkide geçerli olan hukuk kuralları, her iki tarafında da tekbir kişi bulunan kira sözleşmesinden kural olarak farklılık göstermez. Birliktekirada, kiraya verenlerin ve kiracıların her biri, kira sözleşmesinin tarafı vedolayısıyla sözleşmenin alacaklısı ve borçlusudur. Birlikte kiraya verenlerin yada kiracıların müteselsilen borçlu veya alacaklı olduğu, sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsaya da kanundan doğan bir müteselsil borçluluk ya da alacaklılıkbulunmuyorsa, kiraya verenler ya da kiracılar kısmen borçlu veya alacaklıdır.Birlikte kira sözleşmesinin birkaç kiracı ya da kiraya veren tarafından yahutbirkaç kiracı ya da kiraya verene karşı feshedilmesi mümkün değildir; birliktekira sözleşmesinin bir bütün olarak feshedilmesi gerekir.Article Ceza Muhakemesi Hukukunda Gözlem Altına Alma(2015) Keçelioğlu, Elvan; 143426Gözlem altına alma kurumu, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 74. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre suçu işlediği konusunda kuvvetli şüphe bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığının ve eğer akıl hastası ise ne zamandan beri akıl hastası olduğunun ortaya çıkarılması gerekmektedir. Ceza hukuku sistemi içerisinde yapılacak olan bu inceleme için, öncelikle uzman bir hekimin bu konuda önerisi olmalı ve bu öneri üzerine hâkim veya mahkeme, şüpheli veya sanığın resmi bir sağlık kuruluşunda kusur ehliyetinin incelenmesine karar vermelidir. Bu inceleme süre ile sınırlanmıştır. Gözlem süresi ancak üç hafta olabilecek, resmi sağlık kuruluşunun talebi üzerine bu süre üç aya kadar uzatılabilecektir. Temel hakları kısıtlama özelliği dolayısıyla kurum, bir koruma tedbiri olarak nitelenebilir.Article Feshe itiraz davası(2013) Mazlum, İsmet; 17756İş güvencesini gerçekleştirmeye yarayan en önemli araçlarından biri de feshe itiraz davasıdır. Feshe itiraz davası, işverence geçerli sebep gösterilmeden ya da kanunda öngörülen usule uyulmadan yapılan fesihlere karşı işçilerin başvurabileceği bir itiraz yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Feshe itiraz davası ile feshin geçersiz olduğu tespit edilebilmekte ve bunun sonucunda işçinin işe iadesi sağlanabilmektedir. Feshe itiraz davası iş güvencesi kapsamında işçiyi korumayı amaçlayan araçların başında gelir. Ancak bu dava medeni usul hukukunun temel ilkeleri ve özelliklerine uygunluk bağlamında bazı sorunlar içermektedir. Feshe itiraza ilişkin davalarda hükmün uygulanması bakımından tercihin davalıya bırakılmış olması bu davanın sınıflandırılmasını zorlaştırmış ve medeni usul hukukunda yer alan dava türlerinden ayrılmasına neden olmuştur.Article Kiracının Özenle Kullanma ve Komşulara Saygı Gösterme Borcu ile Komşuluk Hakkı ve Taşkınlıktan Kaçınma Ödevinin Birlikte Değerlendirilmesi(2013) Mamük, Damla; 323282Borçlar Kanununda düzenlenen kira sözleşmesinde kiracının özenle kullanma ve kiracılara saygı gösterme borcu teorik açıdan birçok yazarın dikkatini çeken ve üzerinde çok sayıda çalışmanın yapıldığı aynı zamanda uygulamada da yer bulan bir konudur. Bunun yanı sıra Türk Medenî Kanununda düzenlenen komşuluk hakkı ve taşkın kullanmadan kaçınma ödevi de tıpkı kiracının özenle kullanma ve kiracılara saygı gösterme borcu gibi teorik açıdan çok eski tarihlerden beri incelemelere konu olmuştur. Bu çalışmada kira sözleşmesinin tanımı ve özellikleri en ana hatlarıyla ilk bölümde ele alınmıştır. Yine ilk bölümde kiracının kiralananı özenli kullanma ve saygı gösterme borcu ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bunu takiben kiracının kiralananı özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borçlarının sürekli ihlali halinde kiralayanın fesih hakkı, bu hakkın şartları ve sonuçları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise komşuluk hakkı, taşkınlıktan kaçınma ödevi incelenmiştir. Bunun yanı sıra ikinci bölümde taşınmaz malikinin sorumluluğu, şartları ve tanınan davalar, davacı ve davalı olabilecek kişiler ele alınmıştır. Bu konularla ilgili Yargıtay kararları çalışmama ışık tutmuştur.Article Mirasçıların irade özgürlüğü ve bu özgürlüğün istisnaları(2013) Mamük, Damla; 323282Paylaşmayı isteme hakkı, Türk Medenî Kanunun 642. maddesinde düzenlenmiştir. Miras hukukunda mirasın paylaşılması açısından tanın irade özgürlüğü sayesinde mirasçılar her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilmektedir. Fakat mirasın paylaşılmasını isteme özgürlüğü sınırsız değildir. Makaleme irade özgürlüğünün neyi ifade ettiğini açıklamakla başladım. Genel olarak, bu özgürlüğün miras hukukundaki yerini inceledim. Mirasın paylaşılmasında irade özgürlüğünün sınırlarını; kanunun, mahkeme kararının, mirasbırakanın iradesinin ve son olarak mirasçıların anlaşmasının çizdiğini belirttim. Makalemin en önemli vurgusu ise kanunun paylaşmayı öngören hükümlerinin emredici nitelikte olmaması sebebiyle mirasbırakanın iradesinin kanundan üstün olduğu, mirasçılarının iradesinin ise her ikisinden de üstün olduğudur. Makalemde eski ve yeni kaynaklardan yararlanılmış, doktrinde egemen olan görüşler konun anlaşılması açısından çalışmama ışık tutmuştur.Article Ön Vasiyet (Mirasçı Lehine Vasiyet) Kavramı, Ön Vasiyetin Unsurları ve Özellikleri(2017) Ozanemre Yayla, Hatice Tolunay; 21756Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarruf şekillerinden vasiyetname veya miras sözleşmesi aracılığıyla, bir üçüncü kişi veya yasal ya da atanmış mirasçı lehine, bir malvarlığı avantajının kendisine kazandırılmasına ilişkin olarak bir talep hakkı tesis etmiş olabilir. Bu çalışmada vasiyet olarak nitelendirilen bu kurum, eğer yasal veya atanmış bir mirasçı lehine yapılırsa, ön vasiyet veya mirasçı lehine vasiyet olarak adlandırılır. Mirasbırakanın yasal veya atanmış mirasçısı lehine, miras payı dışında yaptığı bu kazandırma aracılığıyla lehtar kılınan mirasçı, vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan kişiye karşı ileri sürebileceği, mirasçılık sıfatından bağımsız bir talep hakkı elde etmiş olur. Bu çerçevede, çalışmada, ön vasiyet kavramı, ön vasiyetin unsurları ve özellikleri, öğretideki tartışmalar da işlenmek suretiyle belirlenmeye çalışılmıştır.Article Üçüncü Kişi Elinde Haczedilen ve Üçüncü Kişinin Üzerinde Mülkiyet İddiasında Bulunduğu Taşınır Mallar Üzerinde Alınacak Muhafaza Tedbirlerinin Kapsamı(2009) Konca Kurt, Nesibe; 46713İcra takibinde haczin konusu, borçluya ait mal ve haklardır. Ancak, haczedilebilen mal ve hakların, haciz sırasında borçlunun elinde bulunması şart değildir. Üçüncü kişinin elinde bulunan borçluya ait mal ve haklar haczedilebilir. Bu çalışmanın konusu, üçüncü kişinin elinde haczedilen ve üçüncü kişinin üzerinde mülkiyet iddiasında bulunduğu taşınır mallar üzerinde alınacak muhafaza tedbirlerinin kapsamının belirlenmesidir. Özellikle, alacaklı rıza göstermezse, haczedilen bu taşınırların, İcra ve İflâs Kanununun 88inci maddesine göre, üçüncü kişinin elinden alınmasının mümkün olup olmadığı hususu üzerinde durulacaktır.Article Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.3.2017 Tarih, 2017/4-1334 Esas ve 2017/545 Karar Sayılı Kararı Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım(2017) Öztan, Bilge; Tolunay Ozanemre Yayla, Hatice; 21756Eşlerden birinin evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklerden biri olan “sadakat yükümlülüğü”nü ihlâl etmesi hâlinde, diğer eşin, eşiyle birliktelik kurmuş olan üçüncü kişiye karşı tazminat dâvası açma hakkına sahip olup olmadığı ve bu çerçevede, gerek yükümlülüğünü ihlâl eden eşin gerek üçüncü kişinin, sadakat yükümlülüğünün ihlâli nedeniyle zarar gören eşe karşı sorumlulukları özellikleYargıtay Kararları çerçevesinde yeknesak olmaktan uzaktır. Yargıtay, vermiş olduğu bir Hukuk Genel Kurulu Kararı’nda (22.3.2017 t., 2017/4-1334 E. ve 2017/545 K.), sadakat yükümlülüğünün ihlâlinde, evli kişiyle cinsel birliktelik yaşayan üçüncü kişinin, yükümlülüğün ihlâlinden zarar gören eşe tazminat ödemesi gerektiğine çeşitli gerekçelerle karar vermiştir. Bu çerçevede çalışmada, ilgili Yargıtay Kararında yer alan hukuki dayanakların irdelenmesiyle, sadakat yükümlülüğünün ihlâlinde, yükümlülüğü ihlâl eden eş ile üçüncü kişinin hukuki açıdan sorumluluk durumları aydınlatılmaya çalışılacaktır.Article Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.3.2017 Tarih, 2017/4-1334 Esas ve 2017/545Karar Sayılı Kararı Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım(2017) Öztan, Bilge; Tolunay Ozanemre Yayla, Hatice; 21756Eşlerden birinin evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklerden biri olan "sadakat yükümlülüğü"nü ihlâl etmesi hâlinde, diğer eşin, eşiyle birliktelik kurmuş olan üçüncü kişiye karşı tazminat dâvası açma hakkına sahip olup olmadığı ve bu çerçevede, gerek yükümlülüğünü ihlâl eden eşin gerek üçüncü kişinin, sadakat yükümlülüğünün ihlâli nedeniyle zarar gören eşe karşı sorumlulukları özellikle Yargıtay Kararları çerçevesinde yeknesak olmaktan uzaktır. Yargıtay, vermiş olduğu bir Hukuk Genel Kurulu Kararı'nda (22.3.2017 t., 2017/4-1334 E. ve 2017/545 K.), sadakat yükümlülüğünün ihlâlinde, evli kişiyle cinsel birliktelik yaşayan üçüncü kişinin, yükümlülüğün ihlâlinden zarar gören eşe tazminat ödemesi gerektiğine çeşitli gerekçelerle karar vermiştir. Bu çerçevede çalışmada, ilgili Yargıtay Kararında yer alan hukuki dayanakların irdelenmesiyle, sadakat yükümlülüğünün ihlâlinde, yükümlülüğü ihlâl eden eş ile üçüncü kişinin hukuki açıdan sorumluluk durumları aydınlatılmaya çalışılacaktır.