Hukuk Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/265
Browse
Browsing Hukuk Fakültesi by Scopus Q "N/A"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Article Adî Konkordatoda Rehinli Malın Satış Yasağı Ve İstisnaları(2021) Konca, Nesibe Kurt; Selçuk, Seyhan; 467137101 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun konkordatoya ilişkin maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden birisi konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağını düzenleyen İİK m. 295/I hükmüdür. İlgili düzenlemeye göre, rehin alacaklısı konkordato mühleti içerisinde borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatabilir ancak, rehinli mal muhafaza altına alınamaz ve satışı yapılamaz. Bununla birlikte 7327 sayılı Kanun ile İİK m. 295’e ikinci fıkra eklenmek suretiyle rehnin paraya çevrilmesi yasağına birtakım istisnalar getirilmiştir. Bu çalışmada, öncelikle konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağı ve söz konusu yasağın geçerli olacağı zaman aralığı üzerinde durulmuştur. Daha sonra ise, yasağın kapsamına giren rehinli alacaklılardan ne anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, mühlet içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağının istisnaları, satışa izin verilmesi ve satışın ne şekilde yapılacağı ile satıştan elde edilen gelirin nasıl ödeneceği konuları ele alınmıştır.Article Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Borçlar Hukuku Açısından Değerlendirilmesi(2021) Badur, Emel; Badur, Emel; 52568; HukukArabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (HUAK) kabulü ve yürürlüğe girmesiyle birlikte 2012 yılında Türk Hukuku’na dahil olmuş, nispeten yeni bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. HUAK’ın kabulünden sonra, Türk Hukuku’na üç ayrı dava şartı arabuluculuk eklenmiştir. Bu düzenlemeler Türk Hukuku açısından arabuluculuğun önemini ve yaygınlığını arttırmıştır. Arabuluculuk faaliyeti sonrasında, uyuşmazlığın tarafları arasında anlaşma sağlanacak olursa, bu anlaşmaya ilişkin arabuluculuk anlaşma belgesinin düzenlenmesi mümkündür. Arabuluculuğun tarafları, arabuluculuk anlaşma belgesinin içeriğini belirlemek konusunda serbesttir. Ancak bu belge borçlar hukuku açısından bir sözleşme olarak nitelendirildiğinden, sözleşme serbestisinin sınırlarına uygun olmalıdır. Arabuluculuk anlaşma belgesi, taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Geçerli bir arabuluculuk anlaşma belgesinden söz edilebilmesi için, arabuluculuk faaliyeti sonrasında ulaşılan bir anlaşma olması ve tarafların iradelerini yansıtması gereklidir. Arabuluculuk anlaşma belgesinin, akde aykırı davranış, ehliyetsizlik, irade sakatlığı veya sahtelik iddialarıyla yargılamaya konu edilebilmesi mümkündür.Article Arabuluculuk Sürecinde Tapu Siciline Tasarrufu Kısıtlayıcı Şerh Konulması(2023) Badur, Emel; Badur, Emel; Konca, Nesibe Kurt; 52568; 46713; HukukYakın tarihli bir yasama faaliyetiyle Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) 17/B maddesi eklenmiştir. Eklenen madde ana hatlarıyla taşınmazın devrine ve taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözümlenmesini konu almaktadır. Arabuluculuk faaliyeti devam ederken, yaşanması muhtemel hak kayıplarının önüne geçilmesi amacıyla, taraflara tapu siciline şerh konulmasını sağlama imkanı da tanınmıştır. Bu şerhin konulabilmesi için taşınmazın aynına ilişkin bir uyuşmazlığın çözülmesi amacına yönelmiş ve devam eden bir arabuluculuk faaliyeti bulunmalı; uyuşmazlığın tarafları şerhe dair yazılı bir anlaşma yapmalı; arabulucu hazırladığı bir tutanakla tarafların şerh sözleşmesini belgelemeli ve tapu siciline şerh talebinde bulunmalıdır. Açıklanan yöntemle konulan şerh, arabuluculuk süreci devam ettiği sürece ve en fazla konulduğu tarihten itibaren üç aylık bir süre için etkiye sahiptir. Arabuluculuk sürecinin son bulması, tarafların şerhin kaldırılması konusunda anlaşması veya sürenin dolması şerhin etkisini sonlandırır. Eklenen maddedeki şerh, Türk Medeni Kanunu dışında yer alan, yeni bir tasarruf yetkisi kısıtlaması şerhinin, HUAK kapsamında düzenlenmesi olarak nitelendirilmelidir.Article Birlikte Kira(2019) Bayram, Aziz Erman; Bayram, Aziz Erman; 224220; HukukKira sözleşmesinin en az bir tarafında birden fazla kişinin bulunması, birliktekirayı meydana getirir. Birlikte kira, sözleşmenin kurulması, kurulan sözleşmenindeğiştirilmesi ya da kira ilişkisinde yaşanan değişiklikler yoluyla oluşabilir.Kira sözleşmesinin kiraya veren tarafında birden fazla kişinin bulunmasınıntipik örnekleri, kiralanana elbirliğiyle veya belli paylarla malik olmaktır. Kirasözleşmesinin kiracı tarafında birden fazla kişinin bulunmasının tipik örnekleriise, kiracılar arasında elbirliği veya evlilik birliği ilişkisinin bulunması ya dakiracıların evli olmamakla birlikte aynı konutta birlikte yaşamasıdır. Birliktekirada iç ilişkide geçerli olan hukuk kuralları, kiracıların ya da kiraya verenlerinoluşturduğu topluluk bakımından geçerli olan kurallardır. Birlikte kirasözleşmesinde dış ilişkide geçerli olan hukuk kuralları, her iki tarafında da tekbir kişi bulunan kira sözleşmesinden kural olarak farklılık göstermez. Birliktekirada, kiraya verenlerin ve kiracıların her biri, kira sözleşmesinin tarafı vedolayısıyla sözleşmenin alacaklısı ve borçlusudur. Birlikte kiraya verenlerin yada kiracıların müteselsilen borçlu veya alacaklı olduğu, sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsaya da kanundan doğan bir müteselsil borçluluk ya da alacaklılıkbulunmuyorsa, kiraya verenler ya da kiracılar kısmen borçlu veya alacaklıdır.Birlikte kira sözleşmesinin birkaç kiracı ya da kiraya veren tarafından yahutbirkaç kiracı ya da kiraya verene karşı feshedilmesi mümkün değildir; birliktekira sözleşmesinin bir bütün olarak feshedilmesi gerekir.Book Citation - Scopus: 0Current issues in economy and management: Multidisciplinary perspectives(Verlag Peter Lang AG, 2020) Pehlivanli, R.; Bilici, Nurettin; Bilici, N.; 8285; HukukThe editors of this book combine new approaches in economy and business administration. The topics of this book range from tax policy, accounting information systems, banking in Turkey, work safety, gender pay gaps and social media marketing to e-municipality processes and Islamic indices. © Peter Lang GmbH Internationaler Verlag der Wissenschaften Berlin 2019. All rights reserved.Article Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Değer Artışına Katılma(2021) Belge, Ayşe Merve; Belge, Ayse Merve; HukukEdinilmiş mallara katılma rejiminde değer artışına katılmaya ilişkin iki farklı kanuni düzenleme bulunmaktadır. Bunlardan biri Türk Medeni Kanunu’nun 227. maddesinde yer alan değer artış payı alacağına ilişkin düzenleme; diğeri ise Türk Medeni Kanunu’nun 230. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan denkleştirme alacağına ilişkin düzenlemedir. Her iki düzenleme de bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına yönelik olarak yapılan katkı sonucunda, katkıda bulunulan malda bir değer artışının meydana gelmesi durumunda, bir alacak hakkına sahip olunacağını hüküm altına alarak değer artışına katılmayı öngörmektedir. Bu iki hüküm arasında bu gibi birtakım benzerlikler bulunduğu gibi farklılıklar da bulunmaktadır. Çalışma, anılan hükümlerde düzenlenen, değer artış payı alacağı ve denkleştirme alacağına ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle bu iki hükmün karşılaştırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda öncelikle, değer artış payı alacağı, daha sonra denkleştirme alacağına ilişkin açıklamalara, yalnız karşılaştırma faaliyetine hizmet edeceği ölçüde yer verilmiştir. Son olarak ise bu iki alacak üzerinden, hükümler arasındaki benzerlik ve farklılıklar ele alınmıştır. Bu benzerlik ve farklılıklar, kanunda ele alınış tarzları, hukuki nitelik, alacağın özgüleneceği mal grubu ve hesaplama yöntemi noktalarında toplanmıştır.Article Eşlerin Evlilik Birliğini Temsil Yetkisinin Kaldırılması Veya Sınırlanması(2022) Bayram, Aziz Erman; Bayram, Aziz Erman; 224220; HukukEşlerin evlilik birliğini temsil yetkisi, kanun koyucu tarafından, ailenin sürekli ihtiyaçlarının kesintiye uğramaksızın karşılanmasını sağlamak üzere öngörülmüştür. Eşlerden her biri, evlilik birliğini temsil yetkisini kullanarak tek başına hukukî işlemler yapabilir ve diğer eşi müteselsil sorumluluk altına sokabilir. Kanundan doğan evlilik birliğini temsil yetkisi, sınırsız değildir. Eşler, evlilik birliğini temsil yetkilerini, kanundaki sınırlamalara uygun olarak kullanmakla yükümlüdür. Ayrıca, eşlerin, evlilik birliğini temsil yetkisini kullanmada yetersiz kalmamaları da gerekir. Aksi hâlde, eşlerden her biri, diğer eşin temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlanmasını, mahkemeden isteyebilir. Eşlerden birinin evlilik birliğini temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlanması, ciddi bir önlemdir. Temsil yetkisinin kaldırılmasından önce, her eş, evlilik birliğini temsilen tek başına ve bağımsız olarak hukukî işlemler yapabilirken; temsil yetkisinin kaldırılmasından sonra, sadece temsil yetkisi devam eden eş, evlilik birliğini temsilen hukukî işlemler yapabilir. Diğer yandan, eşin evlilik birliğini temsil yetkisinin kaldırılmasından önce, onun birliği temsilen yaptığı hukukî işlemin karşı tarafı, yapılan işlemden her iki eşi de sorumlu tutabilirken; temsil yetkisinin kaldırılmasından sonra, yapılan işlemden, kural olarak, sadece hukukî işlemi yapan eş sorumlu tutulabilir. Bu nedenle, hâkim tarafından, evlilik birliğini temsil yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlanmasına ancak, önlemin amaca uygun olması hâlinde karar verilebilir. Karar, mahkeme tarafından ilân edilebilir ve yapılan ilân, üçüncü kişilerin iyiniyetini ortadan kaldırır.Article Fikri Haklar Açısından Araştırma Geliştirme Sözleşmeleri(2022) Badur, Emel; Badur, Emel; Doğan, Gülmelahat; 52568; HukukAr-Ge sözleşmelerinin, bilimsel ve teknolojik gelişme sağlayan çalışmalar ile insan ve toplumun bilgi dağarcığının arttırılması ve bunun sonucu bilimsel ve teknolojik gelişme sağlanması amacını taşıyan ve tam iki tarafa borç yükleyen, isimsiz sözleşmeler olarak tanımlanması mümkündür. Ar-Ge sözleşmelerin konusunu, yapılacak araştırma sonucunda mevcut bir ürünün geliştirilmesi ya da yeni bir ürünün elde edilmesi oluşturmaktadır. Ar-Ge Sözleşmelerinin amacı ve konusu göz önünde bulundurulduğunda, bu sözleşmelerin ifası sırasında veya sonucunda fikri haklar açısından incelenmeye açık bazı unsurların ortaya çıkması muhtemel görülmektedir. Çalışmada ağırlıklı olarak kamu, üniversite ve sanayi işbirliği çerçevesinde yürütülen Ar-Ge projelerde fikri hakların durumu irdelenmiştir.Book Citation - Scopus: 0Global issues in social sciences: Different perspectives - multidisciplinary approaches(Peter Lang AG, 2018) Bilici, N.; Bilici, Nurettin; Akgül, B.; Pehlivanli, R.; 8285; HukukWithin a globalized scientific community, sciences are changing to worldwide perspectives and multidisciplinary approaches. The authors of this book illustrate this trend by looking at different study areas of the social sciences. They pay attention to economic developments in the context of globalization such as industry 4.0, new manufacturing methods, socio-technical modelling, cloud technology and accounting, international taxation, and financial literacy. Furthermore, the collection of articles covers issues of communication, media, and women's studies. © Peter Lang GmbH. Internationaler Verlag der Wissenschaften. Frankfurt am Main 2017. All rights reserved.Article Güncel Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Haksız Çıkma Zammının Mükellef Hakları Kapsamında Degerlendirilmesi(2023) Öden, Begüm Dilemre; 19824Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeden önce, 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin 5. fıkrasında, “İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir ” hükmü yer almaktaydı. “Haksız çıkma zammı” adı verilen bu uygulamanın temel amacının; tahsil aşamasına gelmiş bulunan kamu alacaklarının tahsilini hızlandırmak, tahsilin geciktirilmesini önlemek, belirli bir kanuni sebebe dayanmadan yargı organında itirazlarda bulunmayı zorlaştırmak olduğu ileri sürülmekteydi. Anayasa Mahkemesi’nin de iptal kararı öncesinde görüşü bu yöndeydi. Ancak uygulama bu amaçları yerine getirmekten uzaktı. Aksine bu uygulama, Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ve 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırılık taşımaktaydı. Nitekim Anayasa Mahkemesi de güncel bir iptal kararıyla eski görüşünü değiştirmiş ve haksız çıkma zammına ilişkin olan 6183 sayılı Kanun’da yer alan hükmü mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkına aykırılık gerekçesiyle iptal etmiştir. İlaveten güncel bir bireysel başvuru kararında da Mahkeme, benzer değerlendirmelerde bulunarak ihlal kararı vermiştir. Çalışmada Anayasa Mahkemesi’nin güncel kararları ışığında haksız çıkma zammının mükellef hakları kapsamında değerlendirmesinin yapılması amaçlanmaktadır.Article Kasa Kiralama Sözleşmesi(2022) Bayram, Aziz Erman; Bayram, Aziz Erman; 224220; HukukKasa kiralama sözleşmesi, hukukî niteliği itibariyle, kira ve vekâlet sözleşmesine ait unsurların bir araya getirildiği karma nitelikli bir sözleşmedir. Kasa kiralama sözleşmesinde bankanın, kasanın kullanılmasını müşteriye bırakma, müşterinin kasaya erişmesinde iş birliğinde bulunma, kasanın güvenliğini sağlama ve sır saklama yükümleri bulunmaktadır. Kasa kiralama sözleşmesinde banka, borçlarını sadâkat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Bankanın özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, kasa kiraya verme işini üstlenen basiretli bir bankanın göstermesi gereken davranış esas alınır. Sorumluluğun koşullarının gerçekleşmesi üzerine, banka, müşterinin maddî ve manevî zararını gidermekle yükümlüdür. Kasa kiralama sözleşmesinde müşteri, sözleşme bedelini ve kararlaştırılmışsa depozitoyu ödemekle yükümlüdür. Müşteri, sözleşme bedelini ödemezse, banka, müşteriye karşı borçlunun temerrüdünün hükümlerini işletebilir, müşteriye yazılı olarak bir süre verip bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir. Müşteri, ayrıca, kasayı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmakla yükümlüdür; aksi hâlde, banka, müşteriye önceden ihtarda bulunmaksızın sözleşmeyi hemen feshedebilir ve müşteriden, meydana gelen zararının giderilmesini isteyebilir.Article Noterlerin Taşınmaz Satış Sözleşmesi Düzenlemesine İlişkin Hukuki Esaslar(2023) Tanrıver, Süha; Tanrıver, Süha; Ergüne, Mehmet Serkan; 9203; HukukNoterlik Kanununda yapılan değişiklikle noterlere de tapu müdürlüklerinin yanı sıra taşınmaz satış sözleşmesi yapma yetkisi verilmiştir. Noterlik Kanunu m. 61/A hükmü, taşınmaz mülkiyetinin nakli sürecinde sadece borçlandırıcı işlem (satış sözleşmesi) safhasına ilişkin olması gerektiği hâlde kanun koyucu, tapu uygulamasının etkisiyle bunu aşacak şekilde düzenleme getirmiş; satış sözleşmesinin içinde tek taraflı tasarruf işlemi olan tescil talebinin de yer alacağını kurgulamıştır. Taşınmaz satış sözleşmesinin noterler tarafından da yapılabilmesi imkânının bir sonucu olarak noterlerin ağırlaştırılmış kusursuz sorumluluğu, bu işlemlerden doğabilecek zararı kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu çalışmada evvela, noterlere taşınmaz satış sözleşmesi düzenleme imkânı getiren hüküm, eleştirel bir bakış açısıyla irdelenmiş; düzenlemede öngörülen hukuki yapı bütün yönleriyle ele alınmıştır. Ardından noterlerin taşınmaz satış sözleşmesi düzenlerken uyması gereken usûl ve esaslar açıklanmıştır. Çalışmanın son başlığında, taşınmaz satış sözleşmesinin düzenlenmesinden dolayı oluşan zarardan noterlerin sorumluluğunun hukuki niteliği ve bu sorumluluğun doğumu için aranan koşullar incelenmiş; noterin diğer sorumlularla birlikte zarar görene karşı müteselsil sorumlu olup olmadığı ortaya konmuştur.Article Prevlaka Yarımadası Uyuşmazlığı ve Deniz Alanları Sınırlandırmasına Yansımaları(2022) Bayıllıoğlu, Uğur; Bayıllıoğlu, Uğur; 19327; HukukPrevlaka Yarımadası üzerindeki egemenlik uyuşmazlığı, Eski Yugoslavya’nın iki cumhuriyeti olan Hırvatistan ile Karadağ arasında halen sürmekte olan bir uyuşmazlıktır. Taraflar arasında imzalanan 10 Aralık 2002 tarihli Antlaşma ile Yarımada’nın geçici olarak statüsü düzenlenmiş ve Kotor Körfezi dışında, geçici karasuları sınırlandırması yapılmıştır. Söz konusu Antlaşma, münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırlandırması yapmamıştır. Hırvatistan son dönemde hidrokarbon faaliyetleri ve münhasır ekonomik bölge ilanını içeren tek taraflı eylem ve işlemler icra etmektedir. Karadağ ise bu konularda itirazını bildirmekte tarafların daha önce mutabık kaldıkları Uluslararası Adalet Divanı seçeneği üzerinde ısrar etmektedir. Eğer uyuşmazlık uluslararası yargıya arz edilirse, uti possidetis juris ilkesinin karada ne şekilde uygulanacağı ve denizde, hangi deniz alanında uygulanabileceği soruları tartışma konusu olacaktır. Sınırlandırma hukuku açısından ise kesme etkisiyle, adaların sınırlandırmaya etkisinin ön plana çıkacağı; ilaveten seyrüsefer çıkarları ve sahil uzunlukları meselelerinin tartışılacağı açıktır. Uyuşmazlığın çözümünde, Karadağ’ın Avrupa Birliği üyeliği perspektifi de Avrupa Birliği’nin tutumuna bağlı olarak önemli rol oynayabilecektir.Article Sırf Hareket Suçu Soyut Tehlike Suçu Mudur?(2021) Keçelioğlu, Elvan; Keçelioğlu, Elvan; 143426; HukukZarar ve tehlike suçları ile sırf hareket suçları ve neticeli suçlara ilişkinteorik sorulara cevap verilmesi, hem yasa koyucuya yol göstermesi hem de suçunişlendiği yer, zamanaşımı, teşebbüs gibi bazı ceza hukuku kurumlarının uygulamasıaçısından büyük önemi haizdir. Özellikle zarar ve tehlike suçları ayrımının hangiölçüt üzerinden yapılacağı ve sırf hareket suçlarının soyut tehlike suçu olup olmadığısorularına verilen cevaplar, bu sorunlara tatmin edici bir çözüm sunmaktan uzaktır.Bu çalışma kapsamında savunulan düşünce, zarar ve tehlike suçları ayrımının maddikonu değil, hukuki konunun objesi kavramını da içerisine alan bir suçun konusukavramından hareketle yapılması gerektiğidir. Bu şekilde her sırf hareket suçunun birsoyut tehlike suçu olduğu, ancak her soyut tehlike suçunun zorunlu olarak sırf hareketsuçu olmadığı sonucuna varılacaktır.Article Tasarım Hukukunda Bilgilenmiş Kullanıcı Kavramı(2021) Koşer, Nihal; Koşer, Nihal; HukukBir tasarımın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında öngörülen hukuki korumadan yararlanabilmesi, yeni ve ayırt edici nitelikte olmasına bağlıdır. Bu niteliklere sahip bir tasarımın kazandığı korumanın kapsamı da yine sahip olduğu ayırt edici nitelikle doğru orantılı olarak belirlenmektedir. Her iki halde de ayırt edicilik değerlendirmesi; bilgilenmiş kullanıcı görüşü esas alınarak gerçekleştirilmektedir. Diğer bir deyişle, tasarım hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların çoğunun ayırt edicilik ile bağlantılı olması karşısında bunların çözümünde belirleyici konumda bulunan kişinin; bilgilenmiş kullanıcı olduğu söylenebilecektir. Buna karşın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu veya buna kaynak Avrupa Birliği hukuku düzenlemelerinde bilgilenmiş kullanıcı kavramının kapsam ve içeriğine ilişkin bir herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalışma kapsamında öncelikle bilgilenmiş kullanıcı kavramının ortaya çıkışı, işlevi ve konu olduğu hukuki düzenlemeler ele alınmıştır. Ardından unsurlar değerlendirilmiş ve doktrin ile uygulamada yapılan tanımlar çerçevesinde, bir tanım ortaya konulmuştur. Son olarak bilgilenmiş kullanıcının temel özellikleri açıklanmış ve bunların yorumunda ölçüt olarak kullanılan “ortalama tüketici” ve “uzman” kavramlarından farkları inceleme konusu yapılmıştır.Book Part Citation - Scopus: 0The reflection of the directive 2011/7 of EU on Turkish commercial code(Peter Lang AG, 2016) Ortaç, N.O.; Ölmez, B.K.; 24545Article Türk Borçlar Kanununa Göre Kefaletin Sona Ermesi(2022) Oğuz, Cemal; Oğuz, Cemal; 134143; HukukBu çalışmada 2012 yılında yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun kefalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin öngördüğü yeni hükümler incelenmeye çalışılmıştır. Kefilin uzunca bir süre yükümlülük altında tutulmasının yaratacağı sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla kanun koyucu, belirsiz bir süre için girişilmiş kefaletlerin öngörülen sürenin geçmesiyle ortadan kalkacağını düzenlemiştir. Makalemizin konusunu, kanunda kefalet sözleşmesinin öngörülen bu ve bunun dışındaki diğer sona erme sebepleri oluşturmaktadır. Kefalet fer’i niteliği itibarıyla kural olarak temin ettiği asıl borcun sona ermesiyle birlikte ortadan kalkar. Bunun yanı sıra kefalet sözleşmesi asıl borçtan bağımsız olarak kendisinden doğan sebeplerle de sona erebilir. Asıl borca bağlı sona erme sebepleri, TBK m. 598/I’de düzenlenmişken; bağımsız sona erme sebepleri TBK m. 598/II ilâ TBK m. 598/V arasında düzenlenmiştir. Bu bağımsız sona erme sebepleri arasında kanunda yeni bir hüküm olarak yer alan bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefaletin, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağına ilişkin düzenleme önem taşır. Kefalet, ayrı bir sözleşme olarak Kanun’un genel hükümlerine göre de sona erebilir. Kefaletin kendisinden kaynaklanan sona erme sebepleri ise TBK m. 598 ilâ TBK m. 602 arasında düzenlemiştir. Gelecekte doğacak bir borca kefalet bakımından da durum, kanunun ilgili hükmü çerçevesinde değerlendirilmekte ve kefile tanınan kefaletten dönme hakkı makalede ayrıca incelenmektedir.Article Uluslararası Adalet Divanı’nın Nikaragua–Kolombiya Kararında Düz Esas Hatlar Hakkındaki Tespitlerine İlişkin Bazı Gözlemler(2023) Bayıllıoğlu, Uğur; Bayıllıoğlu, Uğur; 19327; HukukUluslararası Adalet Divan’ı, Nikaragua ile Kolombiya arasındaki davada verdiği kararında, deniz hukukunun tartışmalı konularından biri olan düz esas hatlar hakkında önemli tespitler yapmıştır. Bu tespitler esas itibariyle önceki içtihatla ve doktrinle uyum arz etmektir. Bu bağlamda, BMDHS’nin düz esas hatlar üzerindeki dizaynı, makullük, istisnailik ve dar yorum üzerine bina edilmiştir. Böylece, çok özel bir coğrafyada, sınırlı bir uygulama alanına hasredilmiştir. Divan’ın ada dizisi şartı açısından zikrettiği 75 millik sayısal değerin, her coğrafya açısından geçerli olmadığı açıktır. Yine de Divan’ın vurgusuna mazhar olması önemlidir. Zira ileride devletlerce benimsenme ve normatif değer kazanma potansiyeline sahiptir. Yine esas hatların iç sınırı oluşturmaları nedeniyle deniz alanlarının yan ve dış sınırlarını etkileyecekleri açıktır. Bu etkiyi yapan aşırı iddia ve uygulamalara karşı diğer devletlerin itirazı da devletlerin düz esas hatların istisnailiği konusundaki normatif tutumunu göstermektedir. Keza her zaman itiraza maruz kalmayan ve insanlığın ortak mirası statüsündeki deniz alanlarına tecavüz eden aşırı düz esas hat iddiaları da geçerlilik taşımamaktadır.Article Citation - WoS: 0Vatandaşlığa İlişkin Bazı Meseleler Hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları(Istanbul Univ, 2021) Tuncagil, Gulce Gumuslu; 45484Sovereign states shall decide who will acquire or maintain their nationality. Thus, the issue on acquisition and loss of nationality of a State falls within the exclusive competence of this State. In other words, the issue of nationality, in principle, is a reserved domain of states. States shall determine their conditions about acquiring and losing their nationality in their internal laws. However, fulfilment of the stipulated conditions in internal law does not mean that person has an absolute right for acquisition of nationality because states have discretionary power. This discretionary power should be used by States in accordance with international law. The terms of international law consists of international conventions, customary international law and the principles of law generally recognized. The main international document that adopted the right to a nationality as a human right is the United Nations Declaration of Human Rights (1948). Besides this, some of the conventions relating to nationality issues are from 12 April, The Hague Convention on Certain Questions relating to the Conflict of Nationality Laws (1930) and the European Convention on Nationality (6 November, 1997). In our paper, firstly, the articles on the right to nationality and loss and deprivation of nationality in these international legal documents will be examined briefly. After that, in our study, the approaches of the European Court of Human Rights to the decisions about loss of nationality against a person's will and the denial of naturalization requests are going to be examined. Notwithstanding the European Convention on Human Rights (ECHR) does not contain any provision on the right to a nationality.in the past, the European Commission of Human Rights rejected cases concerning loss or deprivation of citizenship or denial of naturalization request on the grounds of incompatible ratione materiae. The ECrtHR changed its judicial opinion about this issue.Article Yabancıların Türkiye’de Eğitim Hizmetinde Çalışması(2019) Tunçağıl, Gülce Gümüşlü; 45484Yabancıların Türkiye’de eğitim hizmetinde çalışabilmeleri, başta 13 Ağustos 2016 tarihinde yürürlüğe giren Uluslararası İşgücü Kanunu (UİK) olmak üzere, diğer ilgili sektörel hukukî düzenlemelere tâbi tutulmuştur. UİK, 2003 tarihli 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunu (YÇİHK) yürürlükten kaldırmıştır. Çalışmamızda yabancı öğretim elemanlarının ve yabancı öğretmenlerin Türkiye’de çalışabilmeleri için kabul edilen usul ve esaslar, YÇİHK ile UİK karşılaştırılarak tespit edilmiştir. Şöyle ki, çalışma izni vermede yetkili makam veya ön izin alınma usulü gibi konularda UİK ile değişikliğe gidilmiştir. Ayrıca, yabancı öğretim elemanları ile yabancı öğretmenlerin Türkiye’de çalışabilmelerine ilişkin usul ve esaslar, tâbi oldukları UİK ve sektörel düzenlemelere göre de farklılık arz etmektedir.