Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce) Yayın Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/415
Browse
Browsing Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce) Yayın Koleksiyonu by Access Right "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Item Citation Count: Koç, Ertuğrul, "Alchemy revived: Fraudulent evolution of power politics from Dr. Frankenstein to Dr. Huntington", Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Vol. 26, No. 2, pp. 133-153, (2009).Alchemy revived: Fraudulent evolution of power politics from Dr. Frankenstein to Dr. Huntington(2009) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)Mary Shelley’nin Frankenstein, Samuel P. Huntington’ın Clash of Civilizations ve Who Are We? adlı eserleri yazıldıkları dönemler, tür ve içerikleri ile taşıdıkları politik söylemler göz önüne alındığında, birbirlerinden tamamen farklıymış gibi görünebilir. Ancak, Huntington’ın “medeniyetler çatışması” projesi ve “Batı’nın kimlik sorunu” söyleminin daha iyi algılanması için Mary Shelley’nin eserindeki iki karakter arasında (Dr. Frankenstein ve Monster) yarattığı çatışmayı ve bu çatışmanın sebeplerini ve anlamını incelemek gerekir. Çünkü bu karakterler Huntington’ın öngördüğü Doğu ve Batı paradigmaları arasındaki daimi çatışma ve iki medeniyetin kendini karşıtıyla tanımlaması gerektiği tezine uymaktadır. Bu makalede, Huntington’ın yeni dünya düzeni, Mary Shelley’nin Frankenstein adlı eserinde kullandığı mecazdan yola çıkarak, Huntington’ın “çatışma” projesine yeni bir ahlaki bakış önerilmektedir. Mary Shelley’nin bakış açısından kimlik sorunu ve çatışma, oluşturulmuş olgulardır. Bu görüş ışığında Huntington’ın eserleri değerlendirilecek olursa, Doğu ve Batı paradigmalarının yüz yüze kaldığı kimlik bunalımı ve çatışma, iktidardaki oligarşi tarafından amaçlı bir şekilde yaratılmaktadır. Böylesi bir kimlik sorunu yaratan plütokratik yapı da, her zaman yapay ve zorlama siyasi oluşumları ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla, bu makalede; gücü istemenin ve kullanmanın ardındaki sosyal ve psikolojik dinamikler araştırılmakta ve Frankenstein adlı eserde Dr. Frankenstein’ın hem kendisinin hem de ailesinin yok oluşuna sebep olan canavarı nasıl oluşturduğu ile Huntington’ın toplu yok oluşa neden olabilecek muhtemel “çatışan dünya” tezi arasında paralellikler kurulmaktadır. Makale, Huntington’ın tezinin aslında emperyalizm ve kolonyalizm kavramlarının yeni bir boyut kazanmasına hizmet ettiğini ortaya koymakta; Batı medeniyetinin tıpkı Dr. Frankenstein gibi yapay oluşumlar peşinde koştuğunu; Batı’nın, inşa ettiği Doğu dünyası sayesinde kendini tanımlama yoluna gittiğini ve bunu yaparken de 21. yy. da hegemonyasını devam ettirmenin asıl amacı olduğunu anlatmaktadır. Mary Shelley’nin bakış açısından böylesi bir “simyagerlik,? emperyal Batı medeniyetinin ahlaki çöküşünün bir belirtisi ve aynı zamanda Doğu dünyasını ikiyüz yıldır dönüştüren Batı paradigmasının sapkın psikolojisinin bir göstergesidir.Item Citation Count: Ekiz, T. (2007). "Alımlama Estetiği mi Metinlerarasılık mı?", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Vol.47, No.2, pp.119-127.Alımlama Estetiği mi Metinlerarasılık mı?(2007) Ekiz, Tevfik; 6769; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercumanlık (İngilizce) BölümüEdebî metinlerin yorumlanma ve çözümlenmesinde yazar ya da metin merkezli çözümleme çalışmalarına karşı olarak, alımlama estetiği kuramı “okur”u alımlayıcıyı birincil konumda tutmaktadır. Metinlerin, öncel metinlerle Prätext bağıntı içerisinde olduğu anlayışından hareket eden ve bu bağıntıyı inceleyen metinlerarasılık kuramı da aynı şekilde “okur” merkezlidir. Okur, metin içerisinde çok çeşitli türlerde karşımıza çıkan ilişkileri, bağıntıları açığa çıkarmak durumundadır. Alımlama estetiği kuramcılarına göre; pasif alımlayıcı konumundan aktif, anlam üreten alımlayıcı konumuna geçiş, metinlerdeki boşlukların doldurulmasıyla, somutlanmasıyla mümkündür. Tüm metinlerin birbirleriyle örüntü içerisinde olduğu temel görüşünden hareket eden metinlerarasılık kuramına göre de, bu örüntüyü açığa çıkarmaya çalışmak, metinlerin anlamlandırılma ve yorumlanmasının temelini oluşturmaktadır.Item Citation Count: Koç, E.; Karabulut, T.,"Ann Radcliffe’S Life Described As “Helpless Maiden” and the “(Un)Conventional Woman” in the Mysteries of Udolpho",Xlinguae, Vol. 8, No. 1, pp. 68-78, (2015).Ann Radcliffe’S Life Described As “Helpless Maiden” and the “(Un)Conventional Woman” in the Mysteries of Udolpho(Slovenska Vzdelavacia Obstaravacia, 2015) Koç, Ertuğrul; Karabulut, Tuğba; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüAnn Radcliffe, an important pioneer of the Gothic genre, is a representative of her culture in terms of revealing the features of the male-dominant 18th century world as acceptable to her audience in The Mysteries of Udolpho. Dealing covertly with the validity of the established values of the patriarchal society, she hardly suggests alternative norms and behaviour types to women. Therefore, if analysed from the biographical and psychological perspectives, Radcliffe can be said to have constructed Emily, the major female character in Udolpho, like herself: Emily is committed to masculine ideas (and ideals), and is submissive to patriarchal authority. By constructing such a character, Radcliffe, in fact, gives hints about her own life which we know little about. The parallelisms between the lives and viewpoints of Radcliffe and her heroine indeed unveil the author’s inner world and her wish fulfilment over the major character. Happy with the masculine civilization, her heroine, like herself, remains anodyne and unengaging.Item Citation Count: Yemenici, Alev, "Ardıl çeviri eğitiminde dikkat yönetimi ve çalışma belleği dinamikleri", RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, pp. 297-313, (2019).Ardıl çeviri eğitiminde dikkat yönetimi ve çalışma belleği dinamikleri(2019) Yemenici, Alev; 100753; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)The process of consecutive interpreting is an extremely challenging process that requires the interpreter to control and manage her top-down attention, bottom-up attention, default-mode network along with the working memory so that information can enter the working memory to be processed effectively. Thus, the interpreter perceives the speech while the information is being analyzed and recognized in the brain and comes to an understanding of what it means. While making every effort to control her top-down processing to focus only on the speech, the interpreter has to manage her default-mode network and bottom-up attention so that these two types of attention would not negatively affect her verbal output. Only then can the incoming information enter the working memory to be processed and integrated with the interpreter's prior knowledge, which leads to fluent and reliable translation of the speech. Main points of focus in this article are dynamics of memory and attention, with strategies that help the interpreter encode and retrieve information, and suggestions that will assist the interpreter to avoid/manage loss of attention that may result from unexpected problems. Within the context of the dynamics of memory and attention and how to manage them, factors such as stress, strategies to cope with problems, and metacognitive awareness, which is essential in the management of memory systems and attention, are also examined.Item Citation Count: Ekiz, T. (2007). "Avrupa Türk Edebiyat› ve bir temsilcisi: Emine Sevgi Özdamar", Cankaya University Journal of Arts and Sciences, Vol.1, No.7, pp.33-47.Avrupa Türk Edebiyat› ve bir temsilcisi: Emine Sevgi Özdamar(2007-08-01) Ekiz, Tevfik; 6769; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüAlmanya’da yaşayan ve Almanca yazan Türk kökenli yazarlarımızın edebi ürünlerinin nasıl sınıflandırılacakları ve hangi edebiyata dahil edilecekleri konusu Türk ve Alman edebiyatbilimcilerini meşgul etmiştir. Bugüne kadar genellikle “göçmen edebiyatı” kullanılmasına karşın, herkesin üzerinde uzlaştığı bir tanımlama hâlâ yapılamamıştır. Söz konusu edebiyatın bu çalışmada “Avrupa Türk Edebiyatı” olarak tanımlanmasının doğru olacağı görüşü, bu edebiyatın temsilcilerinden Emine Sevgi Özdamar’ın eserlerinden hareketle önerilmektedir; çünkü, onun tüm eserlerinde belirleyici öge Türk Kültürü’ dürItem Citation Count: Jakobson, Roman (2021). "Çevirinin dilbilimsel yönleri üzerine", çeviren: Bal, Evren; Kırca, Mustafa, WLS, Vol. 1, No. 1, pp. 64-72.Çevirinin dilbilimsel yönleri üzerine(2021-06) Jakobson, Roman; Bal, Evren; Kırca, Mustafa; 33693; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüItem Citation Count: Ekiz, T. (2021). "Eın Rezeptıonsversuch Von Thomas Manns Roman 'Der Zauberberg' In Der Corona-Pandemıe", Alman Dili Ve Kültürü Araştırmaları Dergisi, Vol.3, No.5, pp.67-77.Eın Rezeptıonsversuch Von Thomas Manns Roman 'Der Zauberberg' In Der Corona-Pandemıe(2021) Ekiz, Tevfik; 6769; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)The semi-autobiographical novel "Der Zauberberg" (The Magic Mountain) was published in 1924 by Thomas Mann as a "satire" and "humorous byproduct" of his work "Death in Venice". It provides an example, as so often in his novels, of the narrative techniques of the Bildungsroman (novel of personal development), and may be understood through a variety of interpretative approaches. In this work Thomas Mann deals intensively with the concepts of health and illness, and indeed life and death, which are issues highly relevant to mankind during the Corona pandemic. In the work the protagonist Hans Castorp, who has just finished his engineering qualifications, intends to make an educational journey and a three-week visit to his ill cousin in a Davos sanatorium for patients with lung disease, but ends up being diagnosed with tuberculosis and staying for seven years. In this article his observations in the sanatorium are placed in relation to the present Corona pandemic. An attempt will be made to show that an understanding of psychoanalysis and the pandemic, as well as of illness and death, should be the means to self-knowledge. Focusing on Sigmund Freud’s approach, which assumes that human behaviour cannot be explained without reference to unconscious processes, the study gives examples from the novel. It concludes with an appeal that mankind should hold on to life, in the midst of this unforeseen Corona pandemic, and never give up hope.Item Citation Count: Ekiz, Tevfik. (2018). "Emine Sevgi Özdamar’ın Eserlerinde “Sol”", Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, No.28, pp.131-147.Emine Sevgi Özdamar’ın Eserlerinde “Sol”(2018) Ekiz, Tevfik; 6769; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)Emine Sevgi Özdamar, Almanya’da yaşayan ve ağırlıklı olarak Almanca eserler veren bir Türk yazardır. Eserleri Almanya’da, “Göçmen Edebiyatı” kapsamında ele alınmaktadır. Özellikle dil kullanımı yönüyle Alman okur kitlesinin beğenisini kazanan ve çok sayıda edebî ödüle değer görülen Emine Sevgi Özdamar’ın eserleri büyük oranda otobiyografik izler taşır. Bilindiği üzere tarih, roman kurgusunda başvurulan kaynakların başında gelmektedir. Emine Sevgi Özdamar da romanlarında Türk ve Alman tarihine ilişkin çok sayıda toplumsal ve tarihsel olaya yer verir. Bütün bu olayların aktarımında “sol”, bir kurgu ögesi olmanın dışında yer tutar. Bu çalışmada Emine Sevgi Özdamar’ın Hayat Bir Kervansaray İki Kapısı Var Birinden Girdim Birinden Çıktım, Haliçli Köprü ve Tuhaf Yıldızlar Dünyaya BakıyorlaItem Citation Count: Koç, Ertuğrul; Atcan Altan, Neslihan (2014). "Fear and Wish-fulfilling Flights of Fancy: Walpole’s Nightmare of Class Conflict and the Restoration of Aristocracy in The Castle of Otranto", Zagadnienia Rodzajów Literackich, Vol. 57, No. 1.Fear and Wish-fulfilling Flights of Fancy: Walpole’s Nightmare of Class Conflict and the Restoration of Aristocracy in The Castle of Otranto(2014) Koç, Ertuğrul; Atcan Altan, Neslihan; Çankaya Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)This article discusses The Castle of Otranto by Horace Walpole as the first gothic work dramatizing, through the theme of “usurpation”, the emergence of the new but “greedy” bourgeoisie in England in the eighteenth century as a threat against the long-established, and from Walpole’s perspective, “divinely ordered” aristocratic system. Au fait with the worries and expectations of aristocracy, for he is the son of Robert Walpole (the first Prime Minister of England), and a member of nobility and the Parliament, Walpole, in his work, cannot help defending the established system against the emerging bourgeois paradigm. In the article, Walpole’s concern with the chaotic state of his country, which he reveals through building a devastating class conflict in Otranto, will be analyzed with the help of biographical, historical, and Marxist approaches. Finally, by referring to the Freudian theory of “wish-fulfillment through dreams”, Walpole’s solution for the conflict will be shown to be a self-gratifying one, satisfying the author’s aristocratic selfItem Citation Count: Aral, Halide. (2008). "İçbütünlük Sorunu ve Modern Politik Ahlak", Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi,Journal of Arts and Sciences, No.10, pp.11-17.İçbütünlük Sorunu ve Modern Politik Ahlak(2008-12) Aral, Halide; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüBu makale, modern politik ahlakın içbütünlük erdemini dışlamasını ve yozlaşmasını Machiavelli’nin faydacı politik felsefesine; Sorokin’in deyimiyle, Duyumcul üstkültüre ve Schubart’ın deyimiyle, Prometheuscu kültüre bağlar. Makalenin amacı, ilkeliliği ve dürüstlüğü politikanın jargonundan tümüyle çıkaran güç politikasının aksine, içbütünlük erdeminin politik ahlakın merkezine yerleştirilmesinin gereğini savunmaktır.Item Citation Count: Yılmaz Kurt, Z. (2010). İngilizce yazılan yakın dönem araştırmalarında Alevilik. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 56, 191-202.İngilizce yazılan yakın dönem araştırmalarında Alevilik(Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2010) Yılmaz Kurt, Zeynep; 103796; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüTürkiye’de azımsanmayacak bir nüfusu oluşturan Aleviler, Türkiye tarihinde uzun yüzyıllardır yer alırlar. Daha çok XVI-XVIII. yüzyıllardaki Osmanlı-Safevi siyasi çekişmeleriyle gündeme gelmiş olsalar da, Alevilerin Türkiye tarihindeki yeri Büyük Selçuklulara kadar dayanır. Ancak bu tarih yeterince araştırılmış değildir. Gelişen teknoloji ve iletişim ağlarının oluşturduğu küreselleşme sonucunda, bin dokuz yüz seksenlerden sonra bir “Alevi uyanışı” gerçekleşmiştir. Bu çalışma, son dönemlerde hem Türkiye’de hem de yurtdışında yoğun ilgi odağı olan Alevilik ile ilgili yapılmış ve İngilizce yayınlanmış kaynakları irdelemektir. İngilizce yayınlanan araştırmaların sadece Alevilerin toplum yapıları, tarihi ve dini gelenekleri ile ilgilenmediği, özellikle yurt dışındaki Alevilerin de uyum ve kimlik sorunlarını ele aldığı sonucuna varılmıştırItem Citation Count: Dalbudak, Şerife, "İşitme Engelliler için Dil İçi Ayrıntılı Altyazı Uygulamaları", Çeviribilim ve Uygulamaları Dergisi, No. 26, pp. 60-76, (2019).İşitme Engelliler için Dil İçi Ayrıntılı Altyazı Uygulamaları(Research Gate, 2019) Dalbudak, Şerife; 178573; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)Sağır ve işitme engelliler için ayrıntılı altyazı çevirisi gibi yeni çeviri türleri veya uygulamalarının çeviribilim sınıflarına taşınmasında çeşitli zorluklar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki, piyasadaki aktörlerin, çevirmenlerin ve kanalların tek tip bir uygulama benimsememeleridir. Her kanal, izleyicilerinden aldığı dönüt ışığında, kendi doğru bulduğu yöntemleri izleyerek belli uygulamaları benimsemektedir. Bu durum yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada geçerlidir. Dolayısıyla, evrensel bir ayrıntılı altyazılama kılavuzu veya uygulanması gerekenlerin sıralandığı bir kitapçık yoktur. Bu koşullar altında, uygulayıcılar, en başarılı buldukları uygulamaları benimserler. Çalışmanın giriş bölümünde, öncelikle ayrıntılı altyazı uygulamalarının tarihçesi ve türün gelenekleri üzerinde durulmuştur. Girişin ardından, bu çalışma kapsamında, çeviribilim sınıflarında, ayrıntılı altyazı eğitiminde öğrencilere farklı uygulamaların örnek gösterilmesi yoluyla verilen eğitimin önemi, derste incelenen iki diziden (Engelsiz Kanal D’de yayınlanan Arka Sokaklar ve Netflix’te yayınlanan Elementary dizilerinden) alınan örnekler üzerinden gidilerek verilmiştir. Bu dizilerin ayrıntılı altyazı örneklerinin uygulamalarındaki mantık benzerlikleri ancak uygulama farklılıkları üç temel eksen (konuşmacının belirlenmesi, ses ve efektin belirlenmesi, nida, duygu ve vurgu aktarımı) esas alınarak incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise, farklı uygulamaların örneklendirilmesi yoluyla verilen eğitimin amacının, çeviribilim öğrencilerinin, hem piyasada farklılaşan uygulamalara hakim olması, hem de işveren kılavuzlarının ve bunlara uyulmasının önemi vurgulanmıştır. Çalışma, çeviribilim sınıflarında, özellikle engelsiz erişim gibi, yaygınlaşan, ancak her ülkenin kendi gelenekleriyle beslenen çeviri türlerinde uygulamadan çıkarımla, örneklerden hareketle ilkeleri benimsetmenin doğru bir yaklaşım olabileceğinin altını çizmek için kaleme alınmıştır.Item Citation Count: Akat, B.; Kümbül, T. (2023). "Page or Stage? A Comparative Study on the Two Turkish Versions of Oscar Wilde's The Importance of Being Earnest", Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi, Vol.13, pp.1-13.Page or Stage? A Comparative Study on the Two Turkish Versions of Oscar Wilde's The Importance of Being Earnest(2023-06-30) Akat, Bülent; Kümbül, Tuba; 18404; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Terümanlık BölümüTranslation of theatre texts differs from other kinds of translations in certain ways. In translation, dramatic works can be treated either as texts to be read or as texts that can readily be turned into scripts for theatrical performance. Within this context, this study aims to compare and contrast the Turkish versions of Oscar Wilde’s play The Importance of Being Earnest produced by two translators -Murat Erşen (Ciddi Olmanın Önemi) and Can Yücel (Maksat Samimiyet)- within the framework of the key concepts of drama: readability, speakability, and performability. In this article, extracts selected from the original play and its two translations have been analyzed in the light of Susan Bassnett's strategies of theatre translation. Especially, two of the five strategies proposed -translation for the printed page and translation for stage- form the basis of this study. A comparative analysis of the excerpts has demonstrated that Murat Erşen generally adopted a source-oriented approach while Can Yücel favored a target-oriented translation In fact, Erşen’s translation looks as if it was intended to be read, whereas Yücel’s translation lends itself better to stage performance.Item Citation Count: Yemenici, Alev, "Peace Education: Training for an Evolved Consciousness of Non-violence", All Azimuth-a Journal of Foreign Policy and Peace, Vol. 5, No. 1, pp. 5-25, (2016).Peace Education: Training for an Evolved Consciousness of Non-violence(Center Foreign Policy & Peace Research, 2016-01) Yemenici, Alev; 100753; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)This paper aims to present a preliminary, brain-based model of peace education. In addition to subjects that current peace education models emphasize such as human rights education, environmental education and conflict resolution education, this model aims to introduce another level, namely the cellular level, at which neurobiological causes of violence and its early prevention can be addressed. Specifically, the model advocates dissemination of information on neurobiological causes and prevention of violence, and the impact of early trauma on the developing brain during the pre-natal, birth, and postnatal periods. These early periods are when a foundation of love chemicals or chemicals of violence is established and the fundamental brain architecture is laid down. In other words, through the education of children, adolescents, and adults, the model opens up a cellular dimension where violence can be prevented.Item Citation Count: Baş, Melike; Büyükkantarcıoğlu, Nalan (2019). "Sadness Metaphors and Metonymies in Turkish Body Part Idioms", Dilbilim Araştırmaları Dergisi, Vol. 30, No. 2, pp. 273-294.Sadness Metaphors and Metonymies in Turkish Body Part Idioms(2019) Baş, Melike; Büyükkantarcıoğlu, Nalan; 5837; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüThis study examines the conceptualizations of the negative emotion sadness in Turkish body part idioms. More specifically, it addresses two main problems: (i) distribution of the body part terms used in idioms to express sadness, and (ii) conceptual metaphors and metonymies underlying the body part idioms that express sadness. The data of the study includes the idioms, which contain body part terminologies and communicate sadness. Conceptual metaphors and metonymies were identified following Barcelona (1997) and Kövecses (2000). The findings reveal that the body parts heart (yürek, kalp) and liver/lung (ciğer) are more productive in Turkish for the conceptualization of sadness. Among the conceptual mappings identified, physical damage is the most typical one with the highest number of linguistic items. Turkish data provide insights on the cultural-cognitive model of sadness, as well as on the embodied nature of emotions.Item Citation Count: Dalbudak, Şerife, "Tarihi Dizilerin Dil İçi ve Dillerarası Altyazı Uygulamaları Üzerine Bir Çalışma", Journal of Social and Humanities Sciences Research, Vol. 5, No. 26 , pp. 2494-2505, (2018).Tarihi Dizilerin Dil İçi ve Dillerarası Altyazı Uygulamaları Üzerine Bir Çalışma(2018-10-28) Dalbudak, Şerife; 178573; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)Görsel-İşitsel çevirinin önemli türlerinden biri olan altyazı uygulamaları ve bu uygulamaların çeşitliliği konusunda yazılmış birçok makale ve kitap bulunmaktadır. Fakat farklı kaynak görsel-işitsel çeviri türlerinin üzerinden, altyazı uygulamaları sırasında karşılaşılan kısıtlar ve televizyon dizilerinin altyazı uygulamalarında izlenmesi gereken olası yöntemler ve bulunması gereken çözümler konusuna pek değinilmemiş, pek fazla ilgi gösterilmemiştir. Örneğin, günümüzde bütün dünyada beğeni kazanmış ve çok fazla izleyiciye ulaşma şansını yakalamış olan tarihi dizilerin altyazı uygulamalarının nasıl yapılacağı konusunda pek fazla çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla, bu çalışmada, öncelikle gerek dil içi gerekse dillerarası altyazı uygulamalarındaki kısıtlar ve bu görsel-işitsel türünün kendisine özgü özellikleri dikkate alınarak tarihi dizilerin altyazı uygulamalarına bir izlence önerisi sunulacaktır. Bu alanın çevirinde tarihi uzaklığın öneminin vurgulandığı kısa bir girişin ardından, çeviri sırasında kullanılan dilbilimsel, kültürel ve söylemsel ögeler ve altyazı kısıtları örneklenmiş, ayrıca tarihi bir dizinin (Mehmed Bir Cihan Fatihi) ve bu dizinin Sağır ve işitme engelli izleyiciler için yapılan Türkçe ayrıntılı altyazı ve ayrıca İngilizce altyazı uygulamalarının karşılaştırmalı incelenmesi yoluyla irdelenmiştir. Görselliğin sağladığı bilgilerin aktarılmasından sonra eski dilin nasıl çevrildiği örneklere dayanarak incelenmiştir. Bir yandan dilin söylemsel, zamansal ve coğrafi değişkenlerinin nasıl yorumlandığına, öte yandan askeri, dini, imparatorlukla ilgili ögelerin ve sosyal sınıfların nasıl verildiğine dair yöntemler üzerinde durulmasına özen gösterilmiştir. Sonuç olarak, yapılan bu çalışma ile tarihi dizilerin hem dil içi ayrıntılı hem de dillerarası altyazı uygulamalarına, tarihi dizilerde tarihsel uzaklık olarak adlandırılan ögeyi irdeleyerek ve altyazı uygulamalarında aslında konuşmaların değil kültürün aktarıldığını dikkate alarak, pratik çözümler geliştirmek amaçlanmaktadır.Item Citation Count: Yağız, Oktay; Yiğiter, Kemalettin; Büyükkantarcıoğlu, Nalan (2020). "The Affective Domains in L2 Writing Research in Terms of Causality and Correlation: A Scoping Review", Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Vol. 8, No. 1, pp. 147-162.The Affective Domains in L2 Writing Research in Terms of Causality and Correlation: A Scoping Review(2020) Yağız, Oktay; Yiğiter, Kemalettin; Büyükkantarcıoğlu, Nalan; 5837; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Matematik BölümüThis scoping review aimed at reviewing the research into the affective issues in L2 writing in terms of causality and correlation and to find out any gaps for further studies. Scoping reviews are recognized as useful studies for meta-analyses since they display value and inadequacy in a research theme. Results showed that relevant research focused on writing anxiety and tended to ignore other affective variables The studies often used quantitative research designs. Causal and correlational research supports that affective constraints negatively affect writing achievement. Correlational studies concluded that there is a negative correlation between the impact of these affective variables, writing performance and process. The need of piloting, different and larger participant groups was also highlighted.Item Citation Count: Akat, Bülent, "The Use of Idiomatic Language as a Strategy for Receptor-Oriented Translation: A Study on Tomris Uyar’s Rendering of Flannery O’Connor’s Grotesque Stories: “The Lame Shall Enter First” and “The Comforts of Home”", International Journal of Comparative Literature and Translation Studies, Vol. 6, No. 4, pp. 33-43, (2019).The Use of Idiomatic Language as a Strategy for Receptor-Oriented Translation: A Study on Tomris Uyar’s Rendering of Flannery O’Connor’s Grotesque Stories: “The Lame Shall Enter First” and “The Comforts of Home”(Research Gate, 2019-02) Akat, Bülent; 18404; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)This study is concerned with an analysis of Tomris Uyar’s rendering of two grotesque stories by the American fiction writer Flannery O’Connor, “The Lame Shall Enter First” and “The Comforts of Home”, translated into Turkish as “Önce Sakatlar Girecek” and “Yuvanın Nimetleri” respectively. The article mainly focuses on the translator’s use of idiomatic language in the rendering of these grotesque stories as a strategy for conveying the semantic content of the stories to the receptor audience as well as for evoking in them the feelings and responses similar to those created in the source-text reader. In her translations, Tomris Uyar adopts a receptororiented strategy closely associated with Eugene A. Nida’s concept of Dynamic Equivalence. Out of a desire to achieve an easy, natural, and fluent style in translation, the translator relies heavily on the use of idioms in receptor language, thus creating in the reader the feeling that these stories were originally written in Turkish.Item Citation Count: Kırca, M. (2022). "(Western)Word / (Eastern)Image in My Name is Red: An Imagological Reading of Orhan Pamuk’s Ekphrastic Reimagination", Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Vol.12, No.1, pp.33-42.(Western)Word / (Eastern)Image in My Name is Red: An Imagological Reading of Orhan Pamuk’s Ekphrastic Reimagination(2022-03-29) Kırca, Mustafa; 33693; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercumanlık Bölümü(İngilizce)This article aims to read Orhan Pamuk’s My Name is Red as an ekphrastic reimagination and the “imagetext” in which the visual representation is the object of the novelist’s verbal account of the sixteenth century miniature art and Renaissance perspectival painting shown in a diabolic opposition. Ekphrasis as the leading mode is also realized in the novel through incorporating certain figures and images from Ottoman and Persian miniatures as character narrators who in turn bring forth their individual comments on specific drawings in particular and on art’s relation to reality in general. In this new paradigm of the copresence of word and image in the novel, we are told the Frankish style of perspective is deemed closer to the outer reality than Islamic miniature, whereas miniature illustrations are intended to represent meaning rather than distinct objects themselves. The East-West dichotomy reshapes itself on a metaphorical level in Pamuk’s imagetext, suggesting imagological readings through this binarism between the two forms of the visual arts and their opposing ways of seeing and depicting the outer reality. The dynamic between the “self-image” defining the domestic, national identity and the “hetero-image” which typifies “the so-called Europeans” is reworked in My Name is Red on the very basis of the same conflict between the two dominant art forms.