Özel Hukuk Bölümü Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/71
Browse
Browsing Özel Hukuk Bölümü Tezleri by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 156
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Motorlu taşıtlar sektöründe rekabeti sınırlayan anlaşmalar (2005/4 sayılı grup muafiyeti tebliği çerçevesinde bir inceleme)(2008) Erturan, Ela; 01. Çankaya Üniversitesiİşbu çalışmada, motorlu taşıtlar sektöründe rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar, Rekabet Kurulu’nun 2005/4 sayılı Motorlu taşıtlar Sektöründeki Dikey anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere ilişkin Grup Muafiyeti Tebliği çerçevesinde incelenmiştir. 2005/4 sayılı Tebliğ ve bu Tebliğ öncesinde yürürlükte olan 1998/3 sayılı Tebliğ, Kurul’un sektöre yönelik olarak muafiyet verdiği ilk grup muafiyeti Tebliği’dir. Çalışmamızın ilk bölümünde, motorlu taşıtlar sektörü, bu sektörde faaliyet gösteren kişiler, dağıtım sistemleri ve ekonomik durum açısından genel olarak incelenmiştir. Bu çerçevede özellikle, sektör içinde yer alan temel kişi ve kavramlar ile 2005/4 sayılı Tebliğ ile getirilen niteliksel ve niceliksel seçici dağıtım sistemleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, rekabetin sınırlanması kavramından başlanarak, rekabete aykırı anlaşmalar ve bu anlaşmaların 4054 sayılı Kanun’un 4. Maddesindeki yasaktan grup olarak muaf tutulmasının Şartları belirlenmiştir. Bu çerçevede, muafiyet sistemi anlatıldıktan sonra, motorlu taşıt sektöründeki grup muafiyeti düzenlemeleri ele alınmıştır. Üçüncü ve son bölümde, 2005/4 sayılı Tebliğ’deki muafiyetten yararlanılmasının genel Şartları ile ağır sınırlamalar ve özel hükümler tek tek incelenmiştir.Master Thesis Sivil hava araçlarının verdiği zararlardan doğan sorumluluk (taşıyanın ve işletenin sorumluluğu)(2008) Kutlu, Ahmet; 01. Çankaya ÜniversitesiHava Özel Hukuku, hava araçları ile yapılan taşımacılık dolayısı ile kişiler arasında doğan hukuki ilişkileri düzenleyen hükümlerin incelendiği hukuk dalıdır. Hava özel hukuku kuralları, uluslararası hukuk kuralları ve iç hukuk kurallarından oluşmaktadır. Uluslararası hukuk kuralları olarak; Akdi alanda 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu ile başlayan, Varşova/La Haye sistemi hükümlerini; Akit dışı alanda ise 1952 tarihli Roma Konvansiyonu hükümlerini söyleyebiliriz. İç hukuk kurallarının başında da 14.10.1983 tarihinde kabul edilen 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümleri gelmektedir. Hava hukukunun en önemli meseleleri olarak, hava taşıma sözleşmesinden doğan, taşıyanın sorumluluğu (özleşmesel sorumluluk) ile hava aracı işleteninin diğer kişi ve mallara verdiği zararlardan doğan sorumluluğunu(Haksız Fiil Sorumluluğu) belirtebiliriz. Bu çalışmada Türk Sivil Havacılık Kanunu‘nun taşıyanın ve İşletenin sorumluluklarına ilişkin hükümlerini inceledim. Bu hükümler Kanun‘un Dördüncü kısmında iki Bölüm halinde 120 – 140‘ıncı maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk Sivil Havacılık Kanunu‘nun Dördüncü Kısmı‘nın Birinci Bölümü‘nde 120 – 132 maddeler arasında taşıyanın taşıma sözleşmesinden doğan sorumluluğu; İkinci Bölümü‘nde 133 – 140‘ıncı maddeler arasında ise uçaklar tarafından üçüncü kişilere verilen zararlar bakımından işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Bu inceleme; 1929 yılında başlayan ve en son olarak ta 1999 yılında imzalanan Montreal sözleşmesi de dâhil olmak üzere Varşova/La Haye sisteminden ve üçüncü kişilere verilen zararların düzenlendiği 1952 tarihli Roma Konvansiyonundan da bahsedilmek suretiyle yapılmıştır. Ancak konudan daha önce hava aracı kavramından bahsedilmiş; Hava aracının tanımı, hukuki mahiyeti, tabiiyeti ve mülkiyeti gibi hususlar anlatılmıştır.thesis.listelement.badge Taşınmazlar Üzerinde Mülkiyeti Devir Amacı Güden İşlemlerde Muvazaa(2008) Çavuşoğlu, Erhan; 01. Çankaya ÜniversitesiCompatibility of the will and its explanation, one of the most important components of the legal processes and transactions, directly affect the validity of the transaction. In this context, compatibility of the will and its explanation is a condition which is compulsory on establishing the transaction in a valid way. There is an incompatibility created deliberately by the owner of the will and the opposing party between the will and its explanation in collusion. The legal transaction constituting the subject matter of the collusion does not result in the judgment and conclusions. This situation is seen especially in the transactions which are aimed at transferring an immovable property and assets. That the transaction aimed at transferring an immovable property does not comply with the actual will of the parties is invalid due to the fact that the secret transaction is against the formal procedure. Collusion in transfer of immovable propertiesMaster Thesis Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi(2009) Karaman, Şeyma; 01. Çankaya ÜniversitesiArsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi borçlar kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş olan bir sözleşme tipi değildir. Borçlar kanunu’nda düzenlenmiş olan istisna (eser) sözleşmesi ile taşınmaz satım sözleşmesinin unsurlarını barındıran karma nitelikli bir sözleşmedir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde sözleşmenin taraflarından arsa (iş) sahibi arsanın belirli paylarını müteahhide devretmek borcu altına girmekte, müteahhit ise arsa üzerine inşa edeceği binanın belirlenen bağımsız bölümlerini arsa sahibine teslim etme borcunu üstlenmektedir. Dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri mevcuttur. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde eserin ayıplı olması halinde müteahhidin ayıba karşı tekeffül borcu doğar ve arsa sahibi bundan doğan haklarını kullanabilir. İmkansızlık hallerinde sözleşme sona ereceği gibi sözleşmeye aykırı davranan veya edimini ifada temerrüde düşen taraf hakkında edim alacaklısı sözleşmeyi feshedebilir.Master Thesis Konut finansmanı (mortgage) sözleşmesi tüketicinin korunması hakkında kanun kapsamında bir inceleme(2009) Özyılmaz, Gülşen; 01. Çankaya ÜniversitesiKonut finansmanı sistemi ülkemizde 5582 Sayılı Konut Finansmanı Sistemine ilişkin çeşitli Kanunlarda değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 21.02.2007 Tarihinde yürürlüğe girmesi ile uygulama alanı bulmuştur. Konut finansmanı sözleşmesi hukuki niteliği itibariyle, tüketicinin konut edinmesi amacı ile kredi veren kurumun kredi temin ettiği, temin edilen kredi nedeniyle tüketicinin kredi veren kuruma borçlandığı ve bu borca karşılık kredi veren kurum lehine, sözleşmeye konu olan gayrimenkul üzerine ipotek tesis edildiği tam iki tarafa borç yükleyen bir tüketici kredisidir. Konut finansmanı sözleşmesinin tüketici ve konut finansmanı kuruluşu olmak üzere iki tarafı bulunmaktadır. 5582 Sayılı Kanun ile tarafların hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş, bu sayede sisteme işlerlik kazandırmak amaçlanmıştır. Konut finansmanı sözleşmesi, sözleşmenin taraflarca eksiksiz olarak ifa edilmesi, ölüm, fiil ehliyetinin kaybı, iflas ve sözleşmenin feshi ile sona ermektedir. Sözleşmenin sona ermesi ile tarafların birbirinden olan tüm hak ve alacakları sona ermektedir. Konut finansmanı sözleşmesi bir tüketici kredisi niteliğinde olduğundan sözleşme nedeniyle taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir. Konut finansmanı sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda yetkili mahkeme ise kural olarak davalının ikametgahı mahkemesidir. Ancak sözleşme ile konut finansmanı sözleşmesinden doğacak uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin belirlenmesi de mümkündür. 5582 Sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelerle konut finansmanı sisteminin sağlıklı bir Şekilde uygulanması amaçlanmıştır. Ancak konut finansmanı sisteminin ülkemizde başarı ile uygulanabilmesi ülkedeki ekonomik istikrarın varlığı ile doğru orantılıdır.Master Thesis Tıbbi müdahale ve tedavide malpraktisten doğan hukuki sorumluluk(2009) Günday, Rezzan; 01. Çankaya ÜniversitesiBu araştırma, tıbbi müdahale ve tedavinin her basamağındaki tıbbi malpraktisin incelenmesini içerir. Tıbbi malpraktiste asıl sorumluluk doktor’a ait olmakla birlikte adam çalıştırma sorumluluğu ile yardımcı personele ya da hizmet kusuru ile sağlık hizmeti sunucusuna gitmenin hukuki yolları araştırılmıştır. İlk bölümde Tıbbi Müdahale Tedavi’nin tanımı ve tarihinde sonra sözleşmedeki yerine değinilmiştir. Sağlık hizmeti sunucusunun özel ya da kamu hizmeti olması durumundaki değişen sorumluluklar anlatılmıştır. İkinci bölümde tıbbi malpraktisin tanımı, tarihi gelişimi ve hukukumuzdaki yeri incelenmiştir. Araştırmamızın asıl konusu olan tıbbi malpraktisin her basamaktaki hukuki sorumluluk ayrı ayrı incelenmiştir. Doktorun hukuki sorumluluğunun paylaştırılması esasında ilaç üreticisinin ve eczacının sorumluluğuna gidilmesinin esasları değerlendirilmiştir. Tıbbi malpraktiste “aydınlatılmış Onam” tüm ayrıntılar ve bu belgedeki doktor, hastane, yardımcı personelin kusurları ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Doktorun sorumsuzluğuna neden olan tıbbi bir kavram olan komplikasyon incelenerek, hangi durumlarda kusur, hangi vakalarda komplikasyon ile kusursuzluğa gidileceğine değinilmiştir.Tıbbi malpraktisin önlenmesinde hem hukuki hem de ekonomik gerekçeler incelenmiştir. Ülkemizde henüz tam anlamıyla yerine getirilmeyen, raporlama ve kayıt sisteminin gerekliliği, tıbbi malpraktis sigorta sisteminin aşama ve usulleri V. Bölümde yer almıştır. Tüm dünyada tıbbi malpraktisin minimuma indirilmesinde öngörülen sigortalama sistemine değinilmiştir.Master Thesis Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden hak kazanan üçüncü kişinin hukuki durumu(2009) Coşkun, Gürkan; 01. Çankaya ÜniversitesiÇalışmamızın konusu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden hak kazanan üçüncü kişilerin hukuki durumudur. Çalışmamız üç bölüm altında incelenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, üçüncü kişinin kazanımının dayanağını oluşturan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi incelenmiştir. Bu incelemeye dayanılarak, üçüncü kişinin hak kazanım biçimleri tespit edilmiş ve bunların sonuçları değerlendirilmiştir. İkinci bölümde, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin sona ermesi durumunun üçüncü kişiler bakımından sonuçları incelenmiştir. İlk olarak, uygulamada sıklıkla görülen yüklenicinin temerrüdü nedeniyle sözleşmenin sona ermesinin sonuçları ve üçüncü kişinin kazanım biçimi de göz önüne alınarak, üçüncü kişinin kazanımı sorunu üzerinde durulmuş; ikinci olarak ise ifa imkansızlığının üçüncü kişinin kazanımına etkileri değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin Şekil koşuluna ve geçersizliğine değinildikten sonra, Şekil eksikliği nedeniyle geçersiz sözleşmenin geçerli bir sözleşme gibi sonuç doğurması durumu incelenmiş ve söz konusu durumların üçüncü kişi bakımından sonuçları belirlenmiştir.Master Thesis Eser sözleşmesinde ayıplı ifa nedeniyle iş sahibi ve yüklenicinin karşılıklı sorumlulukları(2009) Hatipoğlu Ünsal, Ayşe; 01. Çankaya ÜniversitesiGünümüz ticari hayatının en önemli hukuksal düzenlemelerinden olan Eser sözleşmesi (istisna Akdi), iş sahibi ile yüklenici (müteahhit) arasındaki İlişkileri düzenlemektedir. İş sahibine teslim ederin çeşitli nedenlerden dolayı Ayıplı olması, Eser sözleşmesi kapsamında ele alınan önemli bir konu başlığıdır. Bu tez çalışmasının esas konusu, Eser sözleşmesi kapsamında, iş sahibi ve Yüklenici ayıplı ifa nedeniyle karşılıklı sorumluluklarıdır. İş sahibi ve Yüklenicinin karşılıklı sorumlulukları, kapsamlı bir literatür taraması, yargı Kararları ve doktrindeki görüş ayrılıkları bağlamında incelenmektedir.Master Thesis Elektronik sözleşmelerin tüketicinin korunması açısından değerlendirilmesi(2010) Gümgüm, Behice Bengi; 01. Çankaya ÜniversitesiElektronik sözleşmeler Borçlar Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş olan bir sözleşme tipi olmadığından a tipik bir sözleşmedir. Bu nedenle de Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerle gerekli düzenlemeler yapılarak tüketicinin korunması sağlanmaktadır. Elektronik sözleşmelerde sözleşmenin taraflarından alıcı (tüketici) satın almış olduğu Şeyin parasını ödemek borcu altına girmekte, satıcı ise parası ödenen Şeyi tüketiciye teslim etme borcunu üstlenmektedir. Dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri mevcuttur. Elektronik sözleşmelerde taraflar sözleşmenin kurulması sırasında karşılıklı hazır olmadıkları için tarafların bir takım yükümlülükleri de bulunmaktadır. Öncelikli edim yükümlüsü alıcı yani tüketici olduğu için tüketicinin korunmasına ilişkin tedbirler ve tüketicinin hakları da bu açıdan önem arz etmektedir.Master Thesis Olumlu miras sözleşmesi(2010) Özbey, Serap; 01. Çankaya ÜniversitesiOlumlu miras sözleşmesi, miras bırakanın mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girdiği bir ölüme bağlı tasarruftur. Olumlu miras sözleşmesi hukuki niteliği itibariyle sözleşmedir. Sözleşmenin konusu olabilecek başlıca tasarruflar, mirasçı atama ve belirli mal bırakmadır. Ayrıca sözleşme koşullu ve yüklemeli de yapılabilmektedir. Olumlu miras sözleşmesi resmi şekilde kurulabilmektedir. Sözleşmeyi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak ve kısıtlı olmamak gerekmektedir. Olumlu miras sözleşmesi kural olarak iki tarafın anlaşması ile sona erdirilebilmektedir. Genel kural bu olmakla birlikte, Kanun’da düzenlenen bazı hallerin gerçekleşmesi durumunda, miras bırakanın sözleşmeden dönmesi de mümkündür. Sözleşmenin sakat olması durumunda ise, sözleşme miras bırakan tarafından iptal ettirilebilmektedir. Olumlu miras sözleşmesinin ile saklı paya sahip mirasçıların payları ihlal edilmişse, tenkis davası açılabilmektedir. Bazı hallerde, mirasçılar tarafından iptal davası açılabilmektedir. Nihayet miras bırakanın olumlu miras sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına karşı, diğer tarafın dava açarak itiraz etme hakkı bulunmaktadır.Master Thesis Fikir ve sanat eserleri hukukunda lisans sözleşmesi(2010) Tunçer, Ramazan Onur; 01. Çankaya ÜniversitesiLisans sözleşmesi Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku’nda özel olarak düzenlenen sözleşme tipleri arasında yer almamaktadır. Sözleşme, sağladığı yetkinin kapsamına göre, “basit lisans” ya da “tam lisans” olarak isimlendirilmektedir. Lisans sözleşmesi, genellikle her iki tarafa da borç yükleyen ve taraflar arasında sürekli borç ilişkisi kuran sui generis bir sözleşmedir. Lisans sözleşmesinde lisans veren taraf, gayri maddi hakkın kullanımını karşı tarafa devrederken, lisans alan taraf da kural olarak bir bedel ödeme yükümlülüğü altına girer. Lisans sözleşmesi, diğer sözleşmeleri de sona erdiren genel sebeplerle sona erebileceği gibi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenen bir takım özel sebeplerle de sona erebilir.Master Thesis Kredi kartı sözleşmesi(2010) Yalçın, Ali Onur; 01. Çankaya ÜniversitesiBu çalışmada, günümüzdeki ekonomik gelişmelere bağlı olarak ülkemizde yaygın bir uygulama alanı bulan ve toplumun neredeyse her kesimini doğrudan ilgilendiren kredi kartı sözleşmeleri incelenmiş; kredi kartı sözleşmelerinin uygulanması sırasında taraflar arasında ortaya çıkan sorunlar üzerinde durulmuştur. Çalışmada, sözleşmenin kanunun öngördüğü Şekil Şartlarına aykırı olarak akdedilmesine bağlanan sonuçlar ile anlaşma unsurunun sağlanmadığı durumlara bağlanan sonuçlar irdelenmiştir. Kredi kartı sistemini oluşturan tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Borçlar Kanunu kapsamında incelenmiş; ilgili yerlerde kefilin sorumluluğuna değinilmiştir.Master Thesis Haksız fiil halinde müteselsil sorumluluk(2010) Akdoğaner, Elvan; 01. Çankaya ÜniversitesiHaksız Fiil Sorumluluğu; sözleşme dışı, hukuka aykırı, kusurlu bir davranışla bir kimseye verilen zararın giderilmesini düzenler. Hukuka aykırı olarak bir kimsenin şahsına veya mal varlığına zarar veren fiile haksız fiil denir. Haksız fiil borç kaynaklarından birisi kabul edilmiş olup, zararı veren zararı tazminle sorumludur. Haksız fiil sorumluluğu, akit dışı, hukuka aykırı, kusurlu bir davranışla bir kimseye verilen zararın giderilmesidir, Haksız fiilin unsurları; davranış, zarar, uygun nedensellik bağı kusur ve hukuka aykırılığın oluşturur. Borçlar Kanunu haksız fiilin borç kaynağı olması ile ilgilenmiş olup buna göre “tazminat isteyen zararını ispat etmeye mecburdur.” kuralı getirilmiştir. BK m.50‟de birlikte zarara neden olan birden fazla kişinin sorumluluğu düzenlemiştir. Buna göre ortada bir zararın mevcut olması ve bu zarardan eylemcilerin müteselsilen sorumlu tutulabilmeleri için asıl eylemci, kışkırtıcı veya yardımcı ilişkisi içinde davranmış olması gerekmektedir. BK m. 50‟den doğan sorumluluğun kapsamında müteselsil sorumluluk kavramı, zarara birlikte neden olan kişilerin sorumluluğu bir zarara birlikte neden olmanın hüküm ve sonuçları anlatılmaya çalışılmış ve zararın giderilmesini talep için zaman aşımı süreleri belirtilmiştir.Master Thesis Avukatın malpraktis sorumluluğu(2011) Boz, Onur; 01. Çankaya ÜniversitesiBu çalışmada, yargının bir parçası olarak, müvekkiline hukuki yardımda bulunmak ve onu temsilen hukuki işlem yapma yetkisine sahip olan avukatın, mesleki ve hukuk kurallarına uymayarak müvekkiline maddi veya manevi zarar getirmesi ve bunun sonuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ilk bölümünde, avukatlık mesleğinin özellikleri, vekalet sözleşmesi, avukatlık sözleşmesi ile vekalet sözleşmesi arasındaki farklar ve avukatın sorumlulukları anlatılacaktır. Çalışmanın ikinci kısmında ise, malpraktis kavramı, avukatın özen yükümlülüğü ve avukatın malpraktisine bağlanan sonuçlar ve Avukatlık Mesleki Sorumluluk Sigortası incelenecektir.Master Thesis Alacağın temlikinin hüküm ve sonuçları(2011) Diren, Duygu; 01. Çankaya ÜniversitesiAlacağın temliki kurumu, Borçlar Kanunu’nun Birinci Kısmı’nı oluşturan “Genel Hükümler” kısmı içerisinde hükme bağlanmış; alacaklı, borçlu ve üçüncü kişi arasında meydana gelen bir müessesedir. Farklı amaçlara dayanarak uygulanabilen alacağın temlikinin; alacaklıya, amacını gerçekleştirebilmesi için büyük bir imkân sağlaması ve bu niteliği nedeniyle uygulamada çok sık kullanılan bir kurum olması, bu çalışmanın hazırlanmasının başlıca nedeni olmuştur. Bir borç ilişkisinde, ilişkinin tarafları, alacaklı ve borçludur. Bu ilişkinin pasif tarafını borçlu; aktif tarafını ise alacaklı oluşturmaktadır. Alacağın temlikin de ise bu taraflara bir de üçüncü kişi dâhil olmakta; aktif olan alacaklı taraf değişmektedir. Çalışmamız giriş, üç ana bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Konuya giriş yapıldıktan sonra birinci bölümde, konunun zeminini oluşturan alacağın temliki kavramının tanımı yapılmış, türleri, şartları saptanmış; temlik etme vaadi, temlik edilemeyen alacaklar ve alacağın temlikine ilişkin saklı tutulan hükümler üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, alacağın temliki kurumunun, benzer diğer kurumlarla olan ilişkisi ve bu kurumlarla arasındaki farklar inceleme konusu yapılmıştır. Üçüncü bölümde ise, ana konuya girilerek, alacağın temliki işleminin asli ve tali sonuçları üzerinde durulduktan sonra, alacağın temlikinin, ilgili taraflar açısından doğurduğu hüküm ve sonuçlar ayrıntılı olarak incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise, çalışma sonucunda elde edilen sonuçlar, özet halinde sunulmuştur.Master Thesis Yansıma yoluyla zarar(2011) Kılıçoğlu, Kumru; 01. Çankaya ÜniversitesiZarar, en geniş tanımıyla, bir kimsenin mal ya da şahıs varlığında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Kişi, yalnızca maddi açıdan değil, manevi açıdan da gözle görülmeyen, soyut olarak duygusal bütünlüğünde meydana gelecek şekilde de zarara uğrayabilir. Yansıma yoluyla zarar; hukuka aykırı bir fiil nedeniyle zarar uğrayan kişi dışında kalan başka bir kişinin uğradığı zarardır. Yansıma yoluyla zararda, haksız fiilin meydana getirdiği zarar, haksız fiile maruz kalan kişi dışında kalan ancak haksız fiil neticesinde zarar gören kişinin bu zararıyla bağlantılı olarak üçüncü kişilerin uğradığı zarardır. TBK ile BK arasında destekten yoksun kalma halinde maddi ve manevi zararda farklılıklar mevcuttur. Tezimizde detaylı olarak inceleyeceğimiz bu farklar, destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat talep edebilecek kişilerin sınırını genişletmiştir. Yansıma yoluyla zarar kavramı, genel olarak doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarıyla karıştırılmaktadır. Bu karışıklığın sebebi kavram karmaşasıdır. Doğrudan zararın mağduru doğrudan mağdur, dolaylı zararın mağduru ise dolaylı mağdur olarak düşünülmekte olduğundan; bu kavram karmaşası ortaya çıkmaktadır. Halbuki; doğrudan mağdur, doğrudan ya da dolaylı zarardan etkilenen kişidir. Dolaylı mağdur ise, yansıma yoluyla zarar nedeniyle zarara uğrayan kişidir. Bu kavram karmaşası nedeniyle, doğrudan zarar ve dolaylı zarar ile yansıma yoluyla zarar sıkça ve en çok karıştırılan kavramlardır. Bunun dışında, yansıma yoluyla zarar; birden fazla zarar görenler, müteselsil alacaklılık, üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme kavramı, üçüncü kişi lehine sözleşme ve matufiyet kavramıyla da sıkça karıştırılmaktadır. Bu kavramlar arasında, en çok matufiyet kavramı, yansıma yoluyla zarar ile karıştırılan, yakın bağlantısı olan kavram olup; haksız fiilin mağdurunu belirleyici etkiye sahiptir. Matufiyet genel olarak belirlilik anlamına gelmektedir. Yansıma yoluyla zarar kavramında, matufiyet, haksız fiilin mağdurunu dolayısıyla yansıma yoluyla zarara uğrayan kişinin belirlenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Yansıma yoluyla zarar kavramı, kanunda düzenlenmiş haller dışında kullanılamaz, yorum yöntemiyle genişletilemez. Zira, yorum yöntemiyle genişletilmesi mümkün olan bu kavram, kötü niyetli kişiler tarafından haksız kazanç kapısı olarak görülebilir. Tezimizde, yansıma yoluyla zarar kavramı, diğer benzer kavramlarla farkları, yansıma yoluyla zarara uğrayabilecek kişilerin TBK ve BK düzenlemeleriyle kimler olabileceği, TTK, TBK, BK, İBK, İMK, B.G.E., BGB ve Yargıtay kararları doğrultusunda yansıma yoluyla zarar kavramında zararın tazmini ve zaman aşımı detaylı olarak ele alınmış, kavram karmaşaları ve karışıklıkları irdelenmiştir.Master Thesis Noterin noterlik hizmetinden doğan hukuki sorumluluğu(2011) Uluğ, Ali Sedat; 01. Çankaya ÜniversitesiTezin Konusu ‘Noterin Noterlik Hizmetinden Doğan Hukuki Sorumluluğu’dur. Noterlik mesleği, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önleme için işlemlere resmiyet kazandıran, hukuk devletinin vazgeçilmez bir kurumudur. Noterlikler toplumsal, ekonomik ve ticari hayatın olmazsa olmaz kurumlarından biridir. Bu nedenle, noterlik kurumunun tarihi gelişimi, noterlik mesleği, noterliklerde yapılan iş ve işlemler, noterlerin yetki ve sorumlulukları ve noterliklerde yapılan işlemler nedeniyle meydana gelebilecek zararlardan dolayı noterlerin sorumluluklarının bilinmesi zorunluluğu vardır. Sorumluluk genel anlamda Borçlar Kanunu m. 41-60 arasında düzenlenmiştir. Bu maddeler hem haksız bir eylemden kaynaklanan sorumluluğu hem de hukuka uygun eylemler sonucu meydana gelen zarar ile kusursuz sorumluluk esasına dayanan durumlardan doğan zarar ile ilgili sorumluluğu düzenlemiştir. Noterlerin bir kamu hizmeti görmeleri nedeniyle kendilerine yüklenen sorumluluk oldukça ağırdır. Bu, noterlik kurumunun işlevinden, noterliklerde yapılacak işlemlerin eksik ya da yanlış yapılması halinde çok büyük zararlar doğması tehlikesinden ve noterlik işlemlerinin her zaman doğru ve sağlam yapılacağı yolunda noterlik kurumuna duyulan güvenden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Kanun Koyucu, Borçlar Kanunundaki sorumluluk ile ilgili genel düzenlemelerin yanı sıra Noterlik Kanunu ile ayrı bir düzenleme yaparak, Borçlar Kanunundaki sorumluluktan çok daha ağır bir sorumluluk getirmiştir. Noterlik Kanunu m. 162/I fıkrasında noterlerin kendi eylemlerinden ve yardımcılarının eylemlerinden sorumlu tutulabilmeleri için kusur şart kılınmamış, kurtuluş kanıtı sunma hakkı da tanınmamıştır. Bu nedenle buradaki sorumluluk ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu tez çalışmasında Borçlar Kanunu ve Noterlik Kanunu anlamında sorumluluk incelenmiş, noterin görevleri ile noterin hukuki sorumluluğunun kapsamı, niteliği, hangi şartlar altında sorumluluğunun doğacağı yargı kararları ışığı altında incelenmeye çalışılmıştır.Master Thesis Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumluluğunun kapsamı ve kefalet sözleşmesinin benzer hukuki ilişkilerden farkları(2011) Doğan, Gözde; 01. Çankaya ÜniversitesiBu çalışma kefalet sözleşmesinde kefilin sorumluluğunun kapsamı ve kefalet sözleşmesinin benzer hukuki ilişkilerden farkları hakkındadır. Bu bağlamda öncelikle kefilin sorumluluğunun kapsamı Borçlar Kanunu’nun konuyla ilgili 490. ve 484. hükümlerinin ışığı altında incelenmiş ardından kefalet sözleşmesinin benzer hukuki ilişkilerden farkları ele alınmıştır.Master Thesis Avukatın mesleki sorumluluk sigortası(2011) Taşar, Sultan Gözde; 01. Çankaya ÜniversitesiÇalışmamızda Türk Ticaret Kanunu'nda ayrıca düzenlenen sorumluluk sigortası kavramı ve avukatlık mesleği incelenmiştir. Ülkemizde uygulamasına pek rastlanmayan ancak gün geçtikçe önem kazanan mesleki sorumluluk sigortası kavramı 13.1.2011 tarihli 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 6085 sayılı Trafik Kanunu ile bu kanunun yerini alan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile uygulama alanı bulmuştur. Mesleki Sorumluluk Sigortası kavramı sigorta hukukunun önem kazanmasıyla 19.yüzyılın sonuna doğru önem kazanmaya başlamıştır. Avrupa'da oldukça yaygın uygulama alanı bulan mesleki sorumluluk sigortası, farklı meslek gruplarının rizikolarına karşı meslek sahiplerini koruma amacı taşımaktadır. Meslek gruplarından avukatlık grubu üzerinde durulan bu çalışmamızda, avukatların işlemlerini gerçekleştirirken karşılaşacakları zararların tazmini değil, bu zarardan dolayı kişilerin malvarlığında meydana gelen eksilmeleri önlemek amaçlanmıştır. Avukat mesleki yaşantısında ihmali, dikkatsizliği, tecrübesizliği veya kanun maddesini yanlış yorumlaması nedeniyle işini üstlendiği üçüncü şahıslara zarar verebilir. Modern yaşamın getirdiği yeniliklerle birlikte teknolojinin getirileri artmakta ve yeni uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Avukatın mesleki sorumluluk sigortası da yeni gelişmelere karşı avukata koruma kalkanı niteliği oluşturmaktadır. Sigorta hukukundan yola çıkılarak kişilerin istemedikleri halde mesleki faaliyeti nedeniyle uğrayacağı zararlar nedeniyle kişilerin kendilerini koruma önlemi alma ihtiyacı nedeniyle mesleki sorumluluk sigortası kavramı ortaya çıkmıştır. Oluşan zarar nedeniyle kişilerin mahkemeye başvurması masraflı olmakta ve uzun sürmektedir. Bu yönden bakıldığında kişilerin mali yönden zararlarının en yakın zamanda karşılanması ve mesleki faaliyetlerinin devamı bakımından mesleki sorumluluk sigortası müessesi ortaya atılmıştır. Çalışmamın birinci bölümünde, sorumluluk sigortası kavramı ve unsurları, gelişimi, hukuki niteliği ve rizikolarına değinilmiştir. Sorumluluk sigortasının oluşumu, sistem içindeki yeri ve önemine değinilmiştir. İkinci bölümde mesleki sorumluluk sigortası kavramı üzerinde durulmuş, özellikleri ve hukuki niteliğine değinilmiştir. Mesleki sorumluluk sigortalarını oluşumunu sağlayacak poliçe ve düzenlenmesi belirtilmiştir. Mesleki riskler ve rizikoların yol açacağı zararlar için hukuki düzenlemeler incelenmiştir. Üçüncü bölümde, avukatın mesleki faaliyetlerine, yükümlülüklerine ve özelliklerine mesleki sorumluluk sigortasına göre teminat kapsamında tutulabilecek zararları göz önüne serilmiştir. Dördüncü ve son bölümde, avukatın mesleki sorumluluk sigortasının konusu, taraflar, sözleşmenin hukuki niteliğine değinilmiş, mesleki sorumluluk sigortasının yararları ve sakıncaları karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonunda ise, Mesleki sorumluluk sigortalarında davalara bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin hangi mahkemeler olacağı konusuna değinilmiştir.Master Thesis CMR sigortası(2011) Kargı, Ayşegül Gizem; 01. Çankaya Üniversitesiİş bu tezde, Orijinal adı “Convention Relative au Contrat de Transport International de Marchandises par Route” olan ve CMR olarak kısaltılan, Türkçe karşılığı “Karayolu ile Uluslararası Eşya Taşınmasına İlişkin Konvansiyon” kapsamında taşıyıcının sorumluluğunu teminat altına alınan CMR Sigortası incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Tezimizin ilk bölümünde, sigorta himayesi kavramından hareketle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nunda 1473üncü ve devamı maddelerde düzenlenen sorumluluk sigortalarına genel bakış ile kanunda ayrıca düzenlenmeyen, taşıyıcının kara, hava, deniz yoluyla yaptığı taşımalarda üstlendiği rizikoyu teminat altına alan taşıma sorumluluk sigortası üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, Karayolu ile Uluslararası Eşya Taşınmasına İlişkin Konvansiyon'un (Convention on the Contract for the İnternatıonal Carrıage of Goods by Road-CMR) doğuşu, kapsamı ve Türk Hukukundaki yeri açıklanarak, Konvansiyon hükümlerine göre yapılacak bir taşıma işinde taşıma sözleşmesi ile bu sözleşmesinin taraflarından hareketle; Kovansiyon hükümlerine göre taşıyıcının sorumluluğunu doğuran haller ve ortadan kaldıran haller ele alınmıştır. Üçüncü bölümde tezimizin temeli olan CMR Sigortası genel olarak açıklandıktan sonra, bu sigortaya uygulanacak hükümler ile CMR Sigortasının uygulama şartları tek tek sayılmıştır. Akabinde bu sigorta ilişkisinin tarafları ve sigortalanabilen menfaatin niteliği üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda; CMR Sigortasının Sigorta Hukuku içindeki yeri, Türk Ticaret Kanunu kapsamında Sorumluluk sigortası ve taşıyıcının mali sorumluluk sigortası ile birlikte değerlendirilmiştir. Dördüncü ve son bölümde de tezimizin konusu olan CMR Sigortası Yargı kararları ışığında değerlendirilmiştir. Tezimiz genel değerlendirme ve sonuç bölümü ile tamamlanmıştır.