Çankaya GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Özel Hukuk Bölümü Tezleri

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/71

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 152
  • Article
    Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma
    (2016) Sapan, Oğuzhan
    Türk hukukunda özel boşanma sebeplerinden sayılan suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, gerek 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nde gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenleme altına alınmıştır. Kaynak kanun İsviçre Medeni Kanunu’ndan diğer özel boşanma sebepleriyle birlikte 1998 yılında çıkartılan bu boşanma sebebi, Türk kanun koyucusu tarafından 4721 sayılı Yeni Türk Medeni Kanunu’nda küçük değişikliklerle muhafaza edilmiştir. Bu çalışmada, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma; şartları, dava hakkının ileri sürülebilmesi ve sonuçları bağlamında incelenmiştir.
  • Master Thesis
    İşçi sendikası yöneticiliği ve güvenceleri
    (2023) Bilgi, Ömer
    Tarihsel süreç içinde sanayi devrimi, küreselleşme gibi gelişmeler karşısında çalışma koşulları ağırlaşan işçiler, örgütlenmeleri halinde haklarını daha iyi koruyabilecekleri düşüncesi ile sendikalaşma hareketlerini başlatmıştır. Başlangıçta çeşitli baskılara maruz bırakılan sendikalaşma hareketleri zamanla yasal zemine kavuşmuş; çalışma bilincinin artmasıyla daha da güçlenmiştir. İşçiler sendikaya üye olmanın yanı sıra sendikanın faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkına sahiptir. Demokratik örgütler olan sendikalarda, sendikanın temsil ve iradesini üstlenen yönetim kurulunun üyeleri kural olarak seçimle göreve gelir. Ancak işçilerin yönetime katılma hakkını tam anlamı ile kullanabilmeleri için birtakım güvencelere sahip olması gerekmektedir. Çalışmanın ilk bölümünde; sendika kavramından başlayarak sendikalara ilişkin temel kavramlar, sendika türleri, sendikalara ilişkin ilkeler incelenerek sendikal özgürlük incelenecektir. İkinci bölümünde, sendika yöneticiliği kapsamlı olarak ele alınarak, sendika yöneticisi olma koşulları, türleri ve yöneticiliğin sendikalardaki fonksiyonu incelenecektir. Üçüncü bölümde sendika yönetim kurulunun oluşumu, seçilebilme yeterliliği, seçimlere ilişkin hususlar ele alınacaktır. Son bölümde ise sendika yöneticilerine tanınan güvenceler ve sonuçları emsal yargı kararları doğrultusunda değerlendirilecektir. Çalışmanın amacı, işçi sendikası yöneticiliği ve güvencelerini ayrıntılı bir biçimde ele alarak, sendikal bilincin artırılmasına katkı sağlamaktır.
  • Master Thesis
    Singapur Sözleşmesi kapsamında arabuluculuk sonucunda yapılan milletlerarası sulh anlaşmalarının icra edilebilirliği
    (2023) Çetin, Ercan
    Arabuluculuk, gelişen dünya düzeninde yaşanacak uyuşmazlıkları en kısa zamanda çözüme kavuşturabilecek bir alternatif çözüm yollarından birisidir. Arabuluculuk sonucu yapılan milletlerarası nitelik taşıyan sulh anlaşmalarının başta devletlerde icra edilebilirliğini sağlamak üzere "Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Uluslararası Sulh Anlaşmalarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi" kabul edilmiştir. Singapur Sözleşmesi olarak da bilinen bu sözleşme, alternatif çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuğun milletlerarası platformda geliştirilmesini sağlayacak bir sözleşme olarak görülmektedir. Bu çalışma ile Singapur Sözleşmesinin uygulamada yaşanabilecek fayda ve eksikleri incelenmeye çalışılacaktır.
  • Master Thesis
    Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi halinde değer artış payı ve artık değere katılma
    (2023) Şahin, Alperen
    01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin kural yani yasal mal rejimi olacağını düzenleyerek 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin düzenlemiş olduğu yasal mal rejimi olan mal ayrılığından vazgeçmiştir. Yapılan bu değişiklik ile özellikle eve emeğiyle katkı sağlayan kadın eşin bu emeğinin karşılığını mal rejimi sona erdikten sonra alabilmesi amaçlanmıştır. Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi eşlerden birinin ölümü, eşlerin boşanmaları, evliliğin iptali veya eşlerin başka bir mal rejimini seçmeleriyle sona erecektir. Eşler arasında uygulanan edinilmiş mallara katılma rejimi sona erdiği takdirde eşlerin birbirlerinden talep edebilecekleri alacak kalemleri ortaya çıkacaktır. Edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken eşlerin diğer eşin malvarlığında bulunan bir mala yönelik olarak o malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması halinde 227. maddede düzenlenmiş olan değer artış payı alacağına hak kazanacak ve bu alacağına mal rejiminin tasfiyesi sonucunda ulaşabilecektir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi halinde eşlerin talep edebilecekleri bir diğer alacak kalemi olan artık değere katılma alacağı için gerekli olan tek şart ise eşler arasında bu mal rejiminin uygulanmış olmasıdır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi halinde artık değere katılma alacağına hak kazanacak eşin değer artış payı alacağında olduğu gibi doğrudan doğruya bir katkısının olması gerekmemektedir. Bu durum edinilmiş mallara katılma rejiminin en önemli özelliğidir. Anahtar Kelimeler: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi, Değer Artış Payı Alacağı, Artık Değere Katılma Alacağı.
  • Master Thesis
    Transport documents in the law of transportation
    (2023) Keskin, Elif
    Eşya taşımalarında kullanılan taşıma belgeleri, taşımaya ve yüke ilişkin önemli bilgileri içerdiğinden taşımanın sorunsuz ve güvenli bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmediği söz konusu belgelerden anlaşılır. Bu sebeple, belgelerin tam ve doğru bir şekilde hazırlanması ile doğru kullanılması son derece önemlidir. Aksi takdirde taşıma ilişkisinin taraflarının sorumluluğu gündeme gelebilir. Birinci bölümde, Taşıma Hukukunun genel esasları; taşıma kavramı, taşıma türleri, eşya taşıma sözleşmesinin unsurları, tarafları ve hukuki niteliği irdelenmiştir. İkinci bölümde, taşıma belgelerinin milletlerarası Konvansiyonlarda ve Türk Hukukunda düzenlenme biçimleri karşılaştırmalı olarak açıklanmıştır. Bu açıklama yapılırken taşıma türleri dikkate alınmış ve kara, demir, deniz ve hava yolu taşımalarına ilişkin taşıma belgeleri farklı başlıklar altında incelenmiştir. Üçüncü bölümde, taşıma belgelerinden doğan sorumluluk ve sorumluluktan kurtuluş halleri, ikinci bölümdeki sistematik takip edilerek incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Taşıma Hukuku, Eşya Taşıma Sözleşmesi, Taşıma Belgeleri, Taşıyıcı, Gönderen, Taşıyan, Taşıtan.
  • Master Thesis
    Rekabet Kurulunun ve Avrupa Toplulukları komisyonunun bilgi isteme ve yerinde inceleme yetkileri
    (2013) Gürs Karaçadır, Birgül
    4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun?un 14. maddesinde düzenlenen Rekabet Kurulu?nun bilgi isteme ve 15. maddesindeki yerinde inceleme yetkisi ile ilgili olan bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; inceleme ve araştırmanın başlaması, delillerin toplanması aşaması, sözlü savunma ve karara karşı gidilecek yargı yolu hakkında genel açıklamalarda bulunulmuştur. İkinci bölümde; Rekabet Kurulu?nun bilgi isteme ve yerinde inceleme yetkileri incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Avrupa Toplulukları Komisyonu?nun bilgi isteme ve yerinde inceleme yetkileri açıklanmış, bununla birlikte çalışma içerisinde Danıştay kararlarına da yer verilmiştir. Gerek uygulamadaki durum gerekse doktrin ele alınmış, yazarların konuyla ilgili düşüncelerine yer verilmiştir. Ayrıca kanuna eleştiriler getirilerek önerilerde bulunulmuş, Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı?na da yer verilmiştir. Her ne kadar bilgi isteme ve yerinde inceleme ile ilgili kanundaki eksiklikler tasarıya alınmış olsa da bu konuyla ilgili yeterince kaynak olmaması nedeniyle tezin içeriği yönünden genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır.
  • Master Thesis
    Bir kamu vesayeti organı olarak vasi ve vasinin hukuki sorumluluğu
    (2022) Tuncay, Burak
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Aile Hukuku kitabının üçüncü kısmında düzenlenmiş olan vesayet kurumu, esas itibariyle velayet kurumunun kanun yoluyla ihdas edilmiş hukuki bir ikamesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişisel ve ekonomik menfaatlerini koruma gücünden mahrum ve velayet koruması altında bulunmayan küçükler ile ergin olmakla birlikte velayet altına alınamayan korunmaya muhtaç durumdaki kişilerin korunmasını amaçlayan vesayet kurumu, koruma görevini birtakım organlar vasıtasıyla yerine getirmektedir. Bu çalışmada genel itibariyle vesayet kurumu ve vesayet hukukuna egemen olan ilkelere ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra vesayet kurumunun asli nitelikli organı olarak vasi ve vasinin görevlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Bu bağlamda TMK'da detaylı şekilde düzenlenmiş olan vasinin görevlerinin yanı sıra anılan görevlerden dolayı vasinin hukuki sorumluluğu incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca kanun koyucu tarafından ihdas edilmiş olması ve bu bakımdan bir kamu hukuku kurumu olmasından dolayı devletin hukuki sorumluluğuna dair değerlendirmelere de yer verilmiştir. Uygulamada vasi ile vesayet altına alınan kişi arasındaki akrabalık ve benzeri nitelikteki organik bağlar nedeniyle vasinin hukuki sorumluluğunun etkili şekilde uygulanması söz konusu olmamaktadır. Bununla birlikte devletin sorumluluğu hususu vesayet hukuku bağlmanıda en etkin sorumluluk türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu surette çalışmanın sonuç kısmında vesayet kurumunun TMK'da öngörüldüğü şekilde etkin bir işlevselliğe kavuşturulması için önerilere de yer verilmiştir.
  • Master Thesis
    Eser sözleşmesinde eksik ifa ve hukuki sonuçları
    (2021) Karademir, İrem
    Eksik ifa, Türk Hukukunda açıkça belirtilmemekle birlikte, öğretide yüklenici tarafından, sözleşmede kararlaştırılan ya da dürüstlük kuralı gereği yapılması gereken işlerin bir kısmının hiç yapılmaması şeklinde tanımlanmaktadır. Çalışmamızda, eser sözleşmesi ve yüklenicinin borçları incelendikten sonra eksik ifanın açıklanabilmesi için eksik ifanın kavramı, benzer kavramlar ile karşılaştırması, eksik eserin teslim edilip edilemeyeceği meselesi, eksik ifa halinde eksikliklerin tabi olacağı hükümler, eksik ifaya rağmen teslimin gerçekleştiği hallerde iş sahibinin sahip olacağı haklar incelenmiştir. Eksik ifa kavramı bakımından özel bazı haller ve öğretide yer alan tartışmalı görüşler ile uygulamada sıkça eksik ifa kavramının daha çok ayıplı ifa karıştırılması nedeniyle ortaya çıkan farklılıklar incelenmiştir. Çalışmamız ile amaçlanan eksik ifa nedeniyle iş sahibi lehine ortaya çıkan hak ve alacaklar hakkında, yargı kararları çerçevesinde uygulanan hükümlere göre açıklık getirmektir.
  • Master Thesis
    Toplu iş sözleşmelerinde işçi sendikalarının yetkisi
    (2019) Yeniay, Onur Özcan
    Bu çalışma Türk iş hukukunda işçi sendikalarının yetkisini mevzuat üzerinden inceleyen bir çalışmadır. Sendikal örgütlenme modelleri ve bunun yansıması olan yetki sürecinin yasal boyutu, tüm güncellemeleri ile ele alınmış ve kapsamlı bir literatür taraması yapılmış, Yargıtay kararları ile desteklenmiştir. Bu çalışmada mevzuat değişiklikleri kronolojik sıra ile takip edilmiş ve torba yasalar ile hukuk sistemine dâhil edilen tüm süreçler izlenmiş, işkolları farklı sendikaların işyeri ve işletmelerle imzaladığı bazı toplu iş sözleşmesi örnekleri incelenerek son hali verilmiştir. Anahtar kelimeler: İş Hukuku, Toplu İş Sözleşmesi, Sendika, Yetki Sözleşmesi, İşçi
  • Master Thesis
    Kuruluştan doğan eksiklikler sebebiyle anonim şirketin feshi
    (2016) Ulukaya, Özge
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 353. maddesine göre anonim şirketin yokluğuna veya butlanına karar verilmesi mümkün değildir. Bu düzenlemenin temel amacı anonim şirketin geçmişe etkili olacak şekilde sona ermesini engellemek böylece işlem güvenliğini sağlamaktır. Kuruluştan doğan eksiklikler sebebiyle açılacak anonim şirketin feshi davası da aynı maddede tescilin iyileştirici etkisinin istisnası olacak şekilde düzenlenmiştir. Söz konusu dava şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmesi ile birlikte alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamunun menfaatlerinin önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmesi şartıyla, yönetim kurulu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve ilgili alacaklılar veya pay sahipleri tarafından açılabilir. Bu çalışmanın temel amacı anonim şirketin tescil edilmesi ile birlikte gündeme gelecek iyileştirici etki ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığının anonim şirketlere ilişkin yetkilerine değinilerek kuruluştan doğan eksiklikler sebebiyle açılacak fesih davasını tüm yönleriyle incelemektir. Anahtar Kelimeler: Anonim Şirket, Çıkar Grupları, Devletin Etkisi, İyileştirici Etki, Fesih Davası.
  • Master Thesis
    Elektrik sözleşmelerinin hukuki niteliği ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nda işlem görmesi
    (2012) Zengin, Yasemin
    Özellikle 1980'li yıllardan sonra dünyada enerji alanında büyük oranda serbestleştirme ve özelleştirme çabaları başlatılmış olup elektrik enerjisi de bu dönüşümden nasibini almıştır. Liberal piyasaların gerektirdiği rekabet ortamının elektrik piyasalarında tahsis edilmesiyle sistem verimliliğinin artışının sonucu olarak, rekabetçi ortamda belirlenen fiyatlar insan merkezli yapıda belirlenen fiyatlara nispeten daha düşük olmakta, ancak belirsizlikler neticesinde büyük dalgalanmalar görülebilmektedir. Görülen bu fiyat dalgalanmaları neticesinde elektrik üreticileri, tüketicileri ve tüccarları gibi elektrik piyasası katılımcıları önemli riskler yüklenmektedir. Elektrik vadeli sözleşmeleri, bu katılımcıların rekabetçi elektrik piyasalarında risklerden korunmalarına ya da riskleri yönetmelerine imkân tanımaktadır. Birçok mal ve hizmet için 100 yılı aşkın bir süredir yaygın bir şekilde kullanılan vadeli işlemler, elektrik sektöründe 1990'lı yıllardan itibaren kullanılmaya başlanmasına rağmen kısa süre içerisinde büyük bir gelişme kaydederek piyasa katılımcılarının tercih ettikleri bir risk yönetimi aracı olmuştur.Bu çalışmada, gerek elektrik enerjisinin üretimden tüketiciye sunulmasında oluşan hukuki durum, gerekse de elektrik sözleşmelerinin vadeli işlem sözleşmesi olarak işlem gördüğünde oluşan hukuki durum irdelenmiş ve hem ülkemiz hem de elektrik sektörü için yeni olan bu konuda, ilgilisi için önemli bir kaynak oluşturulmaya çalışılmıştır.
  • Master Thesis
    Aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması
    (2022) Ortakaya Yüzügüllü, Ayşe Mina
    Borcun en önemli kaynağı sözleşmedir. Sözleşme, en az iki tarafın birtakım menfaatlere ulaşma beklentisiyle, birbirlerine güvenmeleri neticesinde kurulur. Geçerli olarak kurulan bir sözleşmenin tarafları, sözleşmede kararlaştırılan kurallara uygun davranmak zorundadır. Bu zorunluluk, sözleşmeye bağlılık ilkesi olarak ifade edilir. Kendilerini sözleşmeyle birbirine bağlayan taraflar, kararlaştırdıkları kurallar uyarınca haklarını kullanırken veya borçlarını yerine getirirken, makul, orta zekada, dürüst bir kimse gibi davranmak zorundadır. Bu zorunluluk, dürüstlük ilkesi olarak ifade edilir. Özgür bir toplumda bireyler menfaatlerini en iyi biçimde korur. Hukuken eşit durumda olan bireylere dışarıdan gelebilecek her türlü müdahale, onlar arasındaki eşitlik ve özgürlük ilkelerini zedeler. Gerçekten bireylerin özgürlüğünü ve eşitliğini azami ölçüde temin eden bir hukuk düzeninde, onlara diledikleri gibi sözleşme yapabilme imkânı tanınır. Bu imkâna sözleşme özgürlüğü denir. Sözleşmeyle borç ilişkisi kuran taraflar, diledikleri gibi belirledikleri şartlara uyarak, ilişkinin konusu olan edimlerini yerine getirmek zorundadırlar. Tarafların, menfaatlerini gözeterek belirledikleri edimler arasında sözleşmenin kuruluş anında, edimlerine atfettikleri değer doğrultusunda bir denge durumu oluşur. Edimler arasındaki bu denge, sonradan meydana gelen ve taraflardan kaynaklanmayan olağanüstü değişikliklerden dolayı, tarafların başlangıçta yüklendikleri doğal riskler dışında, tahammül edilemeyecek şekilde bozulabilir. Bu durumda edimler arası denge aleyhine bozulan tarafın imkânı olmakla birlikte, edimini ifa etmesi dürüstlük ilkesine aykırılık teşkil edebilir. İşte bunun gibi istisnai durumlarda sözleşmeye bağlılık ilkesinin, adaletsiz sonuçlara yol açtığı tecrübe edilmiş ve bunun önlenmesi adına sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması gerektiği kabul edilmiştir. Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması, Türk Borçlar Kanunu m. 138'de, aşırı ifa güçlüğü başlığı altında düzenlenmiştir. Çalışmamızda hükmün hangi şartlar altında ne şekilde uygulanabileceği, borçlar hukukunun temel ilkeleri esas alınarak incelenmiştir.
  • Master Thesis
    Milletlerarası Özel Hukukta haksız fiil bağlamında kişisel verilerin korunması
    (2022) Coşkun, Cemrenur
    Kişisel veri, kimliği belli bir kişi ile ilişkilendirilebilen her türlü bilgidir. Kişisel veriler, günümüzde ekonomik bir değer taşımakta olup gelişen teknoloji karşısında kişisel verilerin işlenmesi giderek kolaylaşmaktadır. Bu sebeple de işlenen kişisel veri miktarı katlanarak artmaktadır. Bu durum kişisel verilerin korunması ile ilgili düzenlemelerin getirilmesini gerekli kılmıştır. Kişisel verilerin korunması hakkı, Türk hukukunda kişilik hakkı kapsamında yer almaktadır. Kişisel verilerin işlenmesi suretiyle gerçekleşen kişilik hakkının ihlâli, haksız fiil sorumluluğunu doğurabilmektedir. Dijitalleşme ile kişisel verilerin uluslararası dolaşımı gün geçtikçe artmakta ve bu durum haksız fiil bağlamında kişisel verilerin korunması hakkı ihlâllerinden kaynaklanan yabancı unsurlu uyuşmazlıkları da arttırmaktadır. Kişisel verilerin işlenmesinden kaynaklanan yabancı unsurlu uyuşmazlıklara uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecektir. Kişisel verilerin işlenmesi veya kişisel veriler hakkında bilgi alma hakkının sınırlandırılması yolu ile kişilik hakkı ihlâline uygulanacak hukuka ilişkin bağlama kuralı, MÖHUK m. 35/3 hükmü ile özel olarak düzenlemiştir. Bu tür uyuşmazlıklarda, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi ise MÖHUK m. 40 gereğince, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına göre tayin edilecektir.
  • Master Thesis
    Sosyal medyada kişiliğin korunması
    (2022) Gülkanat, Melis
    Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle beraber sosyal medya kullanımı artmıştır. Sosyal medya artık bir iletişim aracı, gelir kapısı, sosyalleşme ortamı haline de gelmiştir. Sosyal medya kullanımının artması ve bu platformlarda kişilerin fotoğraf, video, ses, yazı vb. içerikleri paylaşması nedeniyle kişilik hakkına saldırılar oluşmaya başlamıştır. Sosyal medya yoluyla yapılan saldırılar suç teşkil etmekle birlikte aynı zamanda haksız fiile de neden olmaktadır. Sosyal medya yoluyla kişiliğe karşı yapılan saldırılar kişilik hakkının ihlaline yol açmakta olup bu nedenle kişiler, Türk Medeni Kanun'un kişilik hakkının korunmasına ilişkin hükümlerine göre hukuki koruma yollarına başvurabilecektir. Bunun yanı sıra sosyal medya yoluyla kişilik hakkı ihlallerinde daha etkin bir koruma yolu sağlamak amacıyla 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile özel hükümler çerçevesinde de koruma altına alınmıştır. Sosyal medya ve sosyal medya platformlarında yapılan kişilik hakkı ihlalleri ve bu ihlallere karşı başvuru yolları güncel bir konu olması sebebiyle oldukça önem arz etmektedir. Bu nedenle 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 29 Temmuz 2020'de Meclis'te kabul edilmiş ve 31 Temmuz 2020'de Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Uzun zamandır gündemde olan ve toplumda sosyal medya kanunu olarak anılan bu düzenleme ile birçok esaslı değişikliğe gidilmiştir. Bu çalışmada kişilik hakkının konusunu oluşturan değerler, sosyal medya ve süjeleri ve sosyal medya yoluyla yapılan kişilik hakkı ihlallerine karşı Türk Medeni Kanunu ve 5651 Sayılı Kanun kapsamında başvurulabilecek hukuki koruma yolları incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Sosyal Medya Süjeleri, Kişilik Hakkı, Kişilik Hakkı İhlali, Kişiliğin Korunması, 5651 Sayılı Kanun
  • Master Thesis
    Yabancıların Türkiye'de çalışma hakkından yararlanma hak ve hürriyeti
    (2022) Eyibilen, Fatma Aslıhan
    Yabancıların çalışma izinleri, devletlerin egemenlik yetkisinin kapsamında yer alan bir konu olması nedeniyle her devletin konuyu düzenlemesi farklıdır. Türk hukukunda, bir yabancı eğer kanun ya da uluslararası sözleşme ile çalışma izni almaktan muaf tutulmamışsa, Türkiye'de çalışabilmek için çalışma izni ya da çalışma izni muafiyeti almak zorundadır. Yabancıların çalışma izinlerinin nasıl düzenleneceği, nasıl değerlendirileceği ve başvuru usullerinin nasıl olacağı konusunda 2016 yılında 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu çıkartılmıştır. Kanun hem genel olarak başvuru usullerini düzenlemekte hem de gerek statüsü gerek yaptığı iş nedeniyle özellik arz eden yabancıların farklı hükümlere tabi olmasını öngörmektedir. Ayrıca uygulama açısından pek çok sıkıntıya sebebiyet veren çalışma izni almaksızın çalışan yabancıların, yabancılar hukuku bakımından hangi yaptırımlara tabi olacağını belirtmektedir.
  • Master Thesis
    Mirasçıların tereke borçlarından sorumluluğu
    (2022) Ayalp, Ridade Tuba
    Miras hukukunun temel kavramlarından biri olan tereke, ölen bir kişinin geride bıraktığı; intikale elverişli mallarının, haklarının, alacak ve borçlarının tümünü ifade etmektedir. Mirasbırakan, ölüm olgusunun gerçekleşmesi neticesinde malvarlığını mirasçılarına intikal ettiren gerçek kişidir. Gerçek bir kişinin ölmesi ya da kişiliğinin sona ermesi neticesini doğuran olayların gerçekleşmesiyle miras açılır. Mirasın açılması neticesinde de, mirasbırakanın terekesinde yer alan haklar ve borçlar mirasçılara intikal eder. Türk miras hukukunda mirasın kazanılmasında kabul edilen kendiliğinden iktisap ilkesince, mirasçının terekeyi kazanmasında herhangi bir irade açıklaması aranmayacaktır. Ayrıca Türk miras hukukunda kabul edilen bir diğer ilke olan külli halefiyet ilkesince de, mirasbırakanın ölümüyle terekedeki hak ve borçlar bir kül halinde mirasçılara intikal edecektir. Bu iki ilke neticesinde mirasçılar, mirasbırakanın ölümüyle hak ve borçlarına sahip olacaklardır. Mirasçılara intikal eden mirasbırakanın borçları tereke içerisinde yer alarak; terekenin borcunu oluşturacaktır. Bu borçlar; mirasbırakanın ölümü anında mevcut olan borçları ve ölümünden sonra ortaya çıkan borçlarıdır. Mirasçılar bu borçlardan kanundan doğan miras ortaklığı neticesinde müteselsilen sorumlu olmalarının yanı sıra şahsi malvarlıklarıyla da sorumlu olacaklardır. Anahtar Kelimeler: Mirasbırakan, Mirasçı, Tereke, Tereke Borçları, Miras Ortaklığı, Müteselsilen ve Şahsi Malvarlığı ile Sorumluluk.
  • Master Thesis
    Kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamlar
    (2022) Bülbül, Serhat
    Hukukumuzda derece mahkemeleri tarafından verilmiş olan kararlara karşı kanun yoluna başvurulmuş olsa da ilam alacaklısı kural olarak ilamlı icra yoluna başvurmak suretiyle henüz kesinleşmemiş olan ilamın icrasını sağlayabilmektedir. Bazı ilamların kesinleşmeden icra edilmesi durumunda ise birtakım olumsuzluklar meydana gelebilmektedir. Bu nedenle bu tür ilamların kesinleşmeden icra edilememesi uygulamaları ortaya çıkmıştır. Kanun koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda öngördüğü düzenleme ile bazı ilamların icra edilebilmesini kesinleşme şartına bağlamıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ilamların icra edilebilmesi açıkça kesinleşme şartına bağlanmıştır. Bunun yanında Yargıtay kararları doğrultusunda kesinleşmedikçe icra edilmeyen ilamların kapsamı genişletilmiştir. Çalışmamızda; ilamlı icra hakkında genel bilgi, kesinleşme kavramı ve kesinleşmeden icra edilememe uygulamasının amacı ele alındıktan sonra, farklı hukuk alanları kapsamındaki kesinleşmeden icra edilemeyen ilamlar, mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında incelenmiştir. Son olarak, kesinleşme şartına bağlı olan bir ilamın kesinleşmeden icraya konulması halinde başvurulabilecek hukuksal çare olarak şikâyet yolu ele alınmıştır.
  • Master Thesis
    Kripto paraların hukuki niteliği ve icra hukuku kapsamında değerlendirilmesi
    (2022) Sezgin, Gökmen
    Bu tez çalışmasının konusu, son yıllarda kullanımı oldukça artan kripto paraların hukuki niteliği ile icra hukuku açısından değerlendirilmesidir. Kripto paralar, herhangi bir merkezi otoriteye ihtiyaç duymaması, kişiler arası transferinin hızlı ve düşük maliyetli olması, gizlilik ve güvenliği sağlaması gibi özellikleri nedeniyle finans dünyasında önemli bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Kripto paraların hukuki niteliğine ilişkin genel kabul görmüş bir tespit henüz bulunmamaktadır. Kripto paraların hukuki niteliğinin belli olmaması, hukuk alanındaki uyuşmazlıkların çözümünü de zorlaştırmaktadır. Çalışmada, kripto paraların daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle para, elektronik para ve kripto para kavramları, tarihçeleri ve fonksiyonları ile blok zinciri teknolojisi ele alınmıştır. Daha sonra kripto paraların hukuki niteliği kapsamındaki ihtimaller değerlendirilerek, karşılaştırmalı hukuk açısından ülkelerin bu alandaki çalışmaları ve uygulamaları incelenmiştir. Kripto paraların icra hukuku açısından takibe ve hacze konu edilebilirliği değerlendirilerek, bu kapsamda önerilere yer verilmiştir. Son olarak, kripto paraların hukuk uygulayıcıları arasında bilinirliği ile icra hukuku uygulamaları hakkındaki hukuk uygulayıcılarının görüşlerinin belirlenmesi için bir anket araştırması yapılarak, elde edilen bulgular yorumlanmıştır.
  • Master Thesis
    Mirasbırakanın saklı payı azaltma kastıyla yaptığı sağlararası geçerli kazandırmalar ve hukuki sonuçları
    (2022) Saygılı, Merve
    Çalışmamızın konusunu mirasbırakanın saklı payı azaltma kastıyla yapmış olduğu geçerli kazandırmalar ve bu kazandırmaların tenkisi oluşturmaktadır. Hukukumuzda yasal mirasçıların bazılarının mirastan alacakları pay korunmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 505'inci maddesi ile tasarruf edilebilir kısım başlığı altında mirasçının altsoyu, ana ve babası veya eşinin bulunması durumunda mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında tasarruf özgürlüğüne sahip olduğu düzenlenmiştir. Kanun koyucunun miras payını koruduğu mirasçılara saklı paylı mirasçı denilmektedir. Bu çerçevede mirasçıların saklı payını azaltma kastıyla yapmış olduğu geçerli kazandırmaların saklı paylı mirasçıların saklı payını aşan oranda indirilmesi "tenkis" olarak isimlendirilmektedir. Mirasbırakanın ölüme bağlı kazandırmaları tasarruf nisabını aşması ve saklı payı ihlal etmesi şartıyla tenkise tâbi olurken sağlararası kazandırmalar sınırlı olarak tenkise tâbidir. Sağlararası bir kazandırmanın tenkise tâbi olabilmesi için öncelikle kanunda sayılan kazandırmalardan biri olması gerekmektedir. Tenkise tâbi sağlararası kazandırmalar Türk Medeni Kanunu'nun 565'inci maddesinde 4 bent halinde sayılmıştır. Maddenin 4'üncü bendi uyarınca, mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan sağlararası kazandırmalar tenkise tâbidir.
  • Master Thesis
    Medeni Yargılama Hukukunda hukuka aykırı yollarla elde edilmiş delil kavramı
    (2022) Toptaş, Pınar
    Hukuk devleti, hukukun çizdiği sınırlar içerisinde kalarak hukuk kurallarına bağlı olarak yönetilen ve bu yönetimde keyfiliğin önlenmesini amaçlayan ve yurttaşların güvenli olarak yaşamasını sağlayan devlettir. Hukuk devletinin temel unsurları, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alınması, hukuk kuralları karşısında eşitlik, yargının bağımsızlığı ve hak arama yollarının düzgün işlemesidir. Medeni yargılamada taraflar da hak arama özgürlüklerini kullanırken taraflarca getirilme ilkesi kapsamında iddialarını ispat etmek ve mahkemeyi haklı olduklarına inandırmak için birtakım deliller sunar. Taraflar, dayandıkları delillerle iddialarını ispat etmeye çalışırlar. İspat hakkı, sadece Türk hukukunda tanınan ve korunan bir hak olmayıp evrensel nitelikte bir haktır. İspat hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde, Anayasa'da, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle ispat hakkının tamamen engellenmesi veya belli ilkelere uyulmaksızın sınırlandırılması kişilerin evrensel nitelikte bir hakkının ihlal edilmesine neden olur. Diğer taraftan ispat hakkının sınırlandırılması ancak temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilmesi halinde somut olay kapsamında menfaat değerlendirmesi yapılarak ve ölçülülük ilkesinin uygulanması ile yapılabilir. Haklılığını ispat etmek isteyen taraf, mahkemeye delil sunarken hukuk kurallarının çizdiği sınırlar içerisinde kalmalıdır. Keza Türk hukukunda hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin bir vakıanın ispatında dikkate alınmaması kuralı benimsenmiştir. Hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin yargılamada hükme esas alınmaması, ispat hakkının sınırlandırılması anlamına gelmemektedir. Bu çalışmada özellikle, hukuka aykırı yollarla delil elde etme ve hukuka aykırı delil yaratma/üretme kavramı konuları üzerinde durulmuş ve bu iki hususun farkları açıklanmıştır. Hukuka aykırı yollarla elde edilen delilleri ifade etmek için yasak delil veya ispat yasağı gibi kavramlar da kullanılmaktadır. Bu çalışmada terim birliğinin sağlanabilmesi amacıyla hukuka aykırı yollarla elde edilen delil kavramı kullanılmış ve bununla esas olarak bir delilin hukuk düzeni tarafından korunmayan yollarla ele geçirilmesi kastedilmiştir. Çalışmada konu özel hukuk ve bu kapsamda medeni yargılama bağlamında ele alınmış; ceza yargılaması esas olarak inceleme alanı dışında bırakılmıştır. Çalışmada özellikle medeni yargılama alanına dâhil olan boşanma davaları, iş hukuku davaları ve alacak davaları inceleme konusu yapılmış ve bunlarla bağlantılı olarak hukuka aykırı yollarla elde edilen delil kavramı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Anayasa Mahkemesi kararları ve Yargıtay kararları ışığında incelenmiştir.