Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/414
Browse
Browsing Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce) by Department "Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ann Radcliffe’S Life Described As “Helpless Maiden” and the “(Un)Conventional Woman” in the Mysteries of Udolpho(Slovenska Vzdelavacia Obstaravacia, 2015) Koç, Ertuğrul; Karabulut, Tuğba; 6497Ann Radcliffe, an important pioneer of the Gothic genre, is a representative of her culture in terms of revealing the features of the male-dominant 18th century world as acceptable to her audience in The Mysteries of Udolpho. Dealing covertly with the validity of the established values of the patriarchal society, she hardly suggests alternative norms and behaviour types to women. Therefore, if analysed from the biographical and psychological perspectives, Radcliffe can be said to have constructed Emily, the major female character in Udolpho, like herself: Emily is committed to masculine ideas (and ideals), and is submissive to patriarchal authority. By constructing such a character, Radcliffe, in fact, gives hints about her own life which we know little about. The parallelisms between the lives and viewpoints of Radcliffe and her heroine indeed unveil the author’s inner world and her wish fulfilment over the major character. Happy with the masculine civilization, her heroine, like herself, remains anodyne and unengaging.Article Avrupa Türk Edebiyatı ve bir temsilcisi: Emine Sevgi Özdamar(Çankaya Üniversitesi, 2007) Ekiz, Tevfik; 6769Almanya’da yaşayan ve Almanca yazan Türk kökenli yazarlarımızın edebi ürünlerinin nasıl sınıflandırılacakları ve hangi edebiyata dahil edilecekleri konusu Türk ve Alman edebiyat bilimcilerini meşgul etmiştir. Bugüne kadar genellikle “göçmen edebiyatı” kullanılmasına karşın, herkesin üzerinde uzlaştığı bir tanımlama hala yapılamamıştır. Söz konusu edebiyatın bu çalışmada “Avrupa Türk Edebiyatı” olarak tanımlanmasının doğru olacağı görüşü, bu edebiyatın temsilcilerinden Emine Sevgi Özdamar’ın eserlerinden hareketle önerilmektedir; çünkü, onun tüm eserlerinde belirleyici öge Türk Kültürü’dür.Book Part Cultural Intersections in Stoker’s Dracula: Transylvanian and Ottoman Identities as the Vampiric “Other(s)” of Victorians(Cambridge Scholars Publishing, 2019) Koç, Ertuğrul; 6497This volume investigates identity discourses and self-constructions/de-constructions in various texts through imagological readings of films, narratives, and art works, examining different layers of cultural identities, on the one hand, and measuring the literary reception of ethnic identity constitution to reveal both the self and hetero images, on the other. The book features theoretical and analytical approaches with insights borrowed from multiple disciplines, and mainly focuses on the application of imagological perspectives in the fields of literature and translation, and specifically in literary works “carried over” from one culture to another. It will be of interest for scholars and researchers working in the fields of literature, translation, cultural studies, and imagology, as well as for students studying in these fields.Article Dehen Altıner’in Sevgili Üniversite romanında kurmaca gerçeklik üzerine(Çankaya University, 2015) Ekiz, Tevfik; 6769Kurmaca ve Gerçeklik kavramları Dehen Altıner’in Sevgili Üniversite romanından hareketle irdelenmiştir. Roman, 1933 yılı Nazi iktidarı sonrası Almanya’dan ve Almanca konuşulan ülkelerden Türkiye’ye gelen ve Türk üniversitelerinin gelişimine katkı sağlayan çoğu Yahudi asıllı göçmen üniversite hocalarının Türk üniversitelerindeki yaşantılarını ve o dönemi konu edinmektedir. Çalışma, romanın kurmaca gerçeklik kavramı temelinde ele alınması gerektiğini amaçlamaktadır. Bir başka deyişle, Yahudi bilim insanlarının ülkemizde yaşadıkları gerçekliklerle, romandaki gerçeklikler arasında koşutluklar kurmaya çalışmanın kurmaca bir uğraş olduğu gösterilmeye çalışılmıştır.Article Re- creating the doppelganger in peter ackroyds the casebook of victor frankenstein(2015) Kırca, Mustafa; Munar, Hazal; 33693İngiliz çağdaş romancılarından Peter Ackroyd, Victor Frankensteinin Vaka Defteri (2008) adlı eserinde, Mary Shelleynin 1818de yazdığı ve artık kanon olarak kabul edilen İngilizce adıyla Frankenstein, or The Modern Prometheus romanını yeniden kaleme alarak gotik eserlerde karşımıza çıkan kötücül ikiz karakterler (doppelganger) yaratma geleneğine yeni bir yorum getirmiştir. Bu kötücül ikiz, Ackroydun eserinde roman kahramanı olan Victor Frankensteinın bastırılmış dürtülerinin bir dışa vurumu olarak kendisini gösterir. Psikolojik sorunları olan kahramanının yaşadıklarının anlatıldığı bir vaka defteri olarak sunulan bu eserinde romancı, post- modern döneme ait gotik cinayet romanı örneği sunmaktadır. Bu yönüyle, Ackroydun romanı gerçek ile kurmaca arasındaki ilişkiyi sorunsallaştırması bakımından günümüz okurunun be klentilerini karşılayan ve bilinen bir öykünün yeniden yorumlanması da olsa özgün kabul edebileceğimiz bir eserdir.Article The mysteries of udolpho: Ann Radcliffes gothic eutopiafor the female of the eighteenth century(2014) Koç, Ertuğrul; Güvenç, Özge; 6497; 18329Tarihsel, Marksist, ve feminist bakış açıları ile yorumladığımızda, Ann Radcliffein Udolphonun Gizemleri adlı romanında, tarihin feodal sistemden kapitalist düzene ilerleme sürecinde kadının durumunu ana tema yaparak, bu geçiş dönemini tasfir ettiği söylenebilir. Radcliffe eski sistemi Apollonian (yani akıl ve uyum) olarak kabul ederken, yeni düzeni de Dionysian (yani içgüdü ve karmaşa) ile bağdaştırmıştır. Yazarın yarattığı outopiada (olmayan yer) ana karakter Emily ve diğer iyi karakterler yerleşik feodalitenin doğrularını temsil ederken, Montoni ve arkadaşları ise onsekizinci yüzyılın gelişmekte olan kapitalizmini ve bu yapının yıkıcılığını anlatmaktadır. Romanın sonunda eski sistemin yeni düzene karşı kazandığı zaferin üzerinde önemle durulmasına rağmen, Radcliffein önerdiği çözüm tatmin edici değildir; çünkü ana kahraman Emily basmakalıp bir karakter olarak kalmış, aidiyet hissettiği erkek-egemen toplumda halen bir erkeğin korumasına muhtaç, savunmasız bir genç kız tiplemesinden öteye gidememiştir. Bu yüzden Radcliffe, kendine güveni yüksek, devrimci bir karakter yaratamamış ve dolayısıyla kadın kimliğini koruyup destekleyen daha gelişmiş bir kültürel yapıyı eserinde ortaya koyamamıştır.Article Wutheringheights: a hybrid that rejects classification(Çankaya Üniversitesi, 2007) Koç, Ertuğrul; 6497Much has been said about Wuthering Heights and Emily Bronte. Literary criticism that surrounds the work and its author, however, still continues to haunt the situations of both the novel and the novelist. Rejecting the formal tone and abstract subject matter of the criticism produced so far, I, in this article, analyze the text and its author from deconstructive, biographical, and reader response perspectives. Bronte wrote Wuthering Heights in the Victorian Age, when literary trend was concerned with the urban life. Despite being much discussed in literary circles and appreciated for its out-of-tradition themes, the work is neither the product of the age, nor does it belong to the anterior romantic (or gothic) tradition. The novel is down to earth within the unique conditions it was written, and this is because the writer was a unique personality to produce such an unclassifiable masterpiece.