Psikoloji Bölümü Yayın Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/417
Browse
Browsing Psikoloji Bölümü Yayın Koleksiyonu by Journal "AYNA Klinik Psikoloji Dergisi"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Hafızanın Rekonsolidasyon Süreci ve Serbest Çağrışım Tekniği Arasındaki İlişki Üzerine Nöropsikanalitik Bir İnceleme(2022) Bıçakcı, OzanKlasik koşullanma işleminin sonucunda, en başta nötr olan ve kişinin kendisinde herhangi bir tepki yaratmayan bir uyaranın koşulsuz bir uyaranla eşlenmesiyle, bu uyarana koşullu bir tepki verilmesi sağlanır. Bu sürecin geri çevrilmesi için ise söndürme işleminin uygulanması gerekmektedir. Fakat söndürme işleminin sonucunda ortaya birtakım problemler çıkabilmektedir. Bu problemler koşullu tepkinin yenilenmesi (renewal), eski durumuna dönmesi (reinstatement) ve kendiliğinden geri gelmesi (spontaneous recovery) olarak özetlenebilir. Hafızanın rekonsolidasyonu yaklaşımının ise bu problemlere bir çözüm sunduğu görülmüştür. Şöyle ki hafızanın bir kereye mahsus olarak depolandıktan sonra hayatına sabit ve kararlı bir yapıda devam etmesinden ziyade, her yeniden aktive oluşu (reactivation) ile yeniden kararsız hale geldiği ve sonrasında protein sentezleri ile birlikte tekrardan kararlı bir yapıya büründüğü öne sürülmektedir. Bu kararsız hale gelinen aşamada yapılan müdahalelerin ise orijinal hafızada değişikliğe sebep olabileceği ve böylece de klasik söndürme işleminin yol açtığı problemlere bir çözüm sunabileceği gösterilmektedir. Bu derlemede, psikanalizin temel yöntemlerinden olan serbest çağrışım tekniğinin, yukarıda bahsedilen hafızanın yeniden aktive oluşu ve kararsız hale gelişi durumlarını sağlayıp sağlayamayacağı ve bu sayede orijinal hafızada değişikliklere sebep olup olamayacağı nöropsikanalitik alanyazın ışığında incelenmektedir.Article Mahler’in Ayrışma-bireyleşme Kuramına Göre Küçük Kara Balık Kitabı’nın İncelenmesi(2018) Demircioğlu, Zeynep Işıl; Demir, Koray; Fuçular, Emine Ezgi; Sülüngür, Orhun; Yalçın, Ezgi Selin; Topcu, Merve; 256656Bu çalışmanın amacı Küçük Kara Balık kitabındaki Küçük Kara Balık’ın yaşam olaylarının, bu yaşam olaylarına gösterdiği tepkilerin ve duygularının Mahler’in Ayrışma-Bireyleşme Kuramı kapsamında değerlendirilmesi, karakterin başından geçenlerin Mahler’in teorisi ile örtüşen ve çatışan yerlerinin tartışılmasıdır. Mahler’in kuramı ayrışma-bireyleşmeyi, farklılaşma, alıştırma, yeniden yakınlaşma ve bireyliğin pekişmesi ve coşkusal nesne sürekliliğinin başlangıcı olmak üzere dört alt evre üzerinden incelemektedir. Küçük Kara Balık kitabında asıl incelenen ve ana karakter olan Küçük Kara Balık, annesiyle yaşayan ve amacı dereden ayrılarak denize ulaşmak olan küçük bir balıktır. Çalışma boyunca Küçük Kara Balık karakterine özellikle son üç alt evre açısından odaklanılmış ve anne ile yaşanılan sorunların karakterin davranışları üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Karakterin öfke eşiğinin düşüklüğünün ve yaşadığı yutulma korkusunun anne ile öngörülen ilişkinin kurulamadığından kaynaklı olduğu, ancak bu durumun bireyleşme sürecinde kendisi için engelleyici bir faktör olmadığı düşünülmüştür.Article Türkiye’de Ruh Sağlığı Çalışanlarının Gey ve Lezbiyenlere Yönelik Tutumları(2019) Tuna, Ezgi; 163887Eşcinsellere yönelik tutumlar üzerine yapılan çalışmalar Türkiye'de üniversite öğrencileri ve çeşitli meslek grupları arasında cinsel azınlıklara yönelik genellikle olumsuz tutumların yaygın olduğunu göstermektedir. Ruh sağlığı çalışanlarının tutumlarını inceleyen çalışma sayısı ise oldukça azdır. Bu araştırma Türkiye'de hizmet veren psikolog ve psikolojik danışmanların gey ve lezbiyenlere yönelik tutumlarını ve bu tutumları yordayan değişkenleri ele almayı amaçlamaktadır. Bu amaçla katılımcılardan demografik ve mesleki bilgi formlarının yanı sıra eşcinsellere yönelik tutumları ve sosyal arzu edilirlik düzeylerini ölçen ölçekleri doldurmaları istenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, katılımcıların eşcinsellere yönelik genel olarak olumlu tutumlara sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca, cinsiyet, medeni durum ve eğitim düzeyine göre kişilerin tutumları arasında fark bulunmamıştır. Tutumları yordayan değişkenlere bakıldığında, yaş ve dindarlık seviyesi arttıkça eşcinselliğe yönelik olumsuz tutumların da arttığı bulunmuştur. Sonuçlar geçmiş çalışmalar ışığında tartışılmış ve cinsel azınlıklarla çalışırken göz önünde bulundurulması gereken bazı önerilerde bulunulmuştur. Gelecekteki çalışmaların tutumları ölçerken örtük ölçümlerden de yararlanmaları ve demografik değişkenlerin dağılımı açısından daha kapsayıcı örneklemler kullanmaları önerilmektedir.
