İşletme Bölümü Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/152
Browse
Browsing İşletme Bölümü Tezleri by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Algılanan dönüşümcü liderlik ile insan kaynakları yönetimi etkililiği algısı ilişkisi: bilgi ve iletişim teknolojileri çalışanları üzerinde bir araştırma(Çankaya Üniversitesi, 2018) Köker, Fatma ZehraBu çalışmanın amacı algılanan dönüşümcü liderlik ile insan kaynakları yönetimi (İKY) etkililiği algısı ilişkisini incelemektir. Çalışmada algılanan dönüşümcü liderlik ile İKY etkililiği algısı alt boyutları arasındaki ilişkiler yapısal eşitlik modeli (YEM) ile analiz edilmiştir. Araştırmanın örneklemini, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) sektöründe faaliyet gösteren; 3 büyük ve 10 orta-ölçekli işletmenin çalışanları oluşturmaktadır. Tüm işletmelerin İK birimleri vardır ve sektörün önde gelen temsilcilerindendir. Yöneticileriyle beraber 407 çalışandan elde edilen verilerle görgül analiz yapılmıştır. Analizlerler sonucunda, algılanan dönüşümcü liderlik ile İKY etkililiği algısının birbiriyle pozitif ilişkili olduğu ve bu ilişkilerin tüm alt boyutlarda görüldüğü anlaşılmıştır. Oluşturulan model yardımıyla bulgulardan biri algılanan bireysel ilgi ve destek İKY etkililiği algısını daha fazla etkilemektedir. Diğeri eğitim ve geliştirme uygulamalarının etkililiği algılanan dönüşümcü liderlikten daha fazla etkilenmektedir.Master Thesis Analysis of buying tendencies of online shoppers(2019) Kulaksız, SinemBu çalışma, Internet üzerinden alışveriş yapanların satın alma eğilimlerini analiz etmekte ve çevrimiçi alışverişin avantajları ile dezavantajlarını değerlendirmektedir. Aynı zamanda, e-ticaretin analizi, özellikleri ve ödeme yöntemleri ile alışveriş yapanlar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri üzerinde durmaktadır. Internet üzerinden yapılan alışveriş, tüketicilere büyük kolaylıklar sağlamasının yanı sıra, zorlayıcı alım eğilimlerine neden olarak kişileri olumsuz yönde etkileyebilir. Bu tez, satın alma eğilimleri ve davranışlarını tüketicilerin bakış açısından incelemektedir. Bunun yanı sıra, internetten alışverişi teşvik eden faktörler ve dürtü ile yapılan satın alma davranışlarının unsurları tartışılmaktadır. Çalışma dahilinde, tüketicilerin demografik özellikleri ve dürtü ile yapılan alışverişlerin arkasındaki psikolojik faktörler analiz edilmektedir. Düşünmeden hareket eden müşteriler ile dürtü etkisiyle satın alan tüketicilerin profilleri analiz edilmektedir. Bu analize dayanarak, tez, düşünmeden ve dürtü ile yapılan alışverişlerin nedenleri ile bu tüketim kültürünün olumsuz sonuçlarını tartışmaktadır. Tez ayrıca, potansiyel Internet tabanlı güvenlik sorunları, Internet erişimi güçlükleri ve müşteri güveni sorunları gibi olumsuz riskleri vurgulamaktadır. Bu teze özel olarak, Internet üzerinden alışveriş yapan müşterilerin eğilimlerini ve alışverişin müşteriler üzerindeki etkisini anlamak için bir anket düzenlenmiştir. Son olarak, analitik çalışmaların sonuçlarına bağlı olarak önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevrimiçi alışveriş, dürtüsel alışveriş, statü tüketimi, hazcı tüketimMaster Thesis Bireyci ve toplulukçu değerler acısından kurumsal sosyal sorumluluk algısı(2017) Turhan, Dilşah YağmurKurumsal sosyal sorumluluk temelinde, örgütlerin toplumdan aldığını topluma geri kazandırma görüşünü savunmaktadır. Bu bağlamda örgütler kurumsal sosyal sorumluluğu toplumun refah seviyesini artırmak için de kullanmaktadır. Ayrıca kurumsal sosyal sorumluluk, örgütlerin temel görevleri dışında, gönüllü bir şekilde toplumun yararına faaliyetlerde de bulunmaktadır. Örgütler sadece kendi amaçlarını gerçekleştirmeyip bulunduğu toplumun sorunlarına ve refahına katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda farklı kültürlerin farklı kurumsal sosyal sorumluluk algısı bulunmaktadır. Araştırma kapsamında bireylerin kurumsal sosyal sorumluluk algılamaları incelenmekte ve bu algıların, çalışanların bireyci ve toplulukçu değerler ile ilişkisi araştırılmaktadır. Araştırmada niteliksel veri toplama yöntemlerinden anket uygulamasına başvurulmuştur. Araştırma için yerli sermayeli teknoloji ve beyaz eşya sektöründe faaliyet gösteren beyaz eşya firmasının Ankara ve Eskişehir de bulunan fabrikasında beyaz ve mavi yakalı 234 kişi üzerinde uygulanmıştır. Araştırma sonucunda bireylerin kurumsal sosyal sorumluluk algıları ile toplulukçu değerlere sahip olma algısı arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki bulunmuştur. Bu bağlamda toplulukçu değerlere sahip bireyler, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarını desteklemektedir. Bireylerin kurumsal sosyal sorumluluk algıları ile bireyci değerlere sahip olma algısı arasında anlamlı ve negatif bir ilişki vardır. Bu bağlamda bireyci değerlere sahip bireyler, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarını desteklememektedir.Doctoral Thesis Dönüşümcü liderlik ile iş tatmini arasındaki ilişkinin incelenmesi: Kuşaklar arası farklılık(Çankaya Üniversitesi, 2017) Ergün Doğanbaş, Zeynep21. yüzyılda küreselleşmenin etkisiyle birlikte işletme yapılarından, liderlik anlayışına, teknolojik gelişmelerden, ekonominin büyümesine kadar her alanda hızlı ve köklü değişmeler yaşandığı görülmektedir. Bu değişime sürekli ayak uydurması ve kendini yenilemesi gereken alanlardan birisi de işletmelerdir. Yönetici veya liderin seçtiği davranış tarzı; örgütün başarılı olmasında, örgütün amaçlarına ulaşması yönünde ve işgörenin çalışma yaşamından tatmin olmasının temel belirleyicisidir. Bu çalışma kapsamında dönüşümcü liderliğin iş tatminine etkisi incelenerek çalışanların mensup oldukları kuşaklar (Baby Boomers, X, Y) bakımından bu ilişkilerde anlamlı farklılıklar bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Araştırmada niceliksel veri yöntemlerinden anket uygulamasına başvurulmuştur. Örneklem grubu Ankara ili sınırlarında çeşitli pozisyon ve kurumlarda çalışmakta olan 257 kişiden oluşmaktadır. Araştırma sonucunda dönüşümcü liderliğin tüm boyutlarının iş tatmini ile karşılıklı ilişki içerisinde oldukları belirlenmiştir. İş tatminine etki eden tek dönüşümcü liderlik boyutu zihinsel teşvik çıkmıştır. Çalışanların dönüşümcü liderlik ile ilgili algılarının iş tatmini düzeylerine etkisi, mensup oldukları kuşak grubu bakımından incelendiğinde ise şu bulgular elde edilmiştir. Dönüşümcü liderlik ile ilgili algılar Y kuşağına mensup çalışanlarda iş tatmini düzeylerini etkilememektedir. X ve Baby Boomers kuşağına mensup çalışanların zihinsel teşvik ile ilgili algıları iş tatmini düzeylerini etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Dönüşümcü Liderlik, İş Tatmini, Kuşak, Baby Boomers, X ve Y KuşağıMaster Thesis Dönüşümcü liderlik ve işten ayrılma niyeti ilişkisinde nepotizmin aracı rolü: Aile şirketleri örneği(2021) Pamuk, GökçeBu araştırmanın amacı, dönüşümcü liderlik tipinin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde, nepotizmin aracı rolünü aile şirketleri örnekleminde incelemektir. Çalışmada dönüşümcü liderliğin işten ayrılma niyetine etkisinde nepotizmin aracı rolü ilişkisel tarama modeli ile incelenmiş ve arasındaki ilişkiler yapısal eşitlik modeli (YEM) ile analiz edilmiştir. Araştırmanın örneklemini aile şirketlerinde çalışan yöneticiler oluşturmaktadır. Toplamda 239 yöneticiden elde edilen verilerle analiz yapılmıştır. Analizler sonucunda dönüşümcü liderlik ile nepotizm ve işten ayrılma niyeti arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bunun yanında nepotizm ve işten ayrılma niyeti arasında ise pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda işletmelerde dönüşümcü liderlik tipinin artmasının nepotizmi önlemede ve böylelikle işten ayrılma niyetlerini azaltmada etkili olacağı sonucuna varılmıştır. Bunlara ek olarak nepotizmin, örgütsel davranış biçimlerini olumsuz yönde etkilediği ve buna bağlı olarak da sergilenen liderlik tipine bakılmaksızın da işten ayrılma niyetini artıracağı sonucuna varılmıştır.Master Thesis Duygusal zeka ile tükenmişlik arasındaki ilişki: Kamu sektöründe bir uygulama(2016) Herece, Firdevs GökçeÇalışanların duygusal zekalarının yüksek olması işyerlerinde birçok olumlu sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Tükenmişlik ise çalışanların performansını olumsuz yönde etkileyen sorunlardan biridir ve çözümlenememesi durumunda maddi ve manevi kayıplara neden olabilmektedir. Bu nedenle, tükenmişliğe etki eden faktörlerin belirlenmesi önemlidir. Duygusal zeka ile tükenmişlik arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmalarda çoğunlukla sağlık ve eğitim sektörlerinde çalışanlara odaklanılmış olup, kamu kurumlarında yapılan çalışmalar az sayıdadır. Bu çerçevede, bu araştırmanın amacı, kamuda çalışanların duygusal zeka boyutlarının tükenmişlik seviyeleri üzerine olan etkisinin araştırılmasıdır. Bu çalışma ile Ankara ilinde yer alan köklü bir kamu kurumunda çalışanların duygusal zeka ve tükenmişlik seviyelerinin, cinsiyet ve meslek ile ilgili özelliklere farklılığı ve duygusal zekanın tükenmişlik üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Kurumda çalışan 343 kişi ile anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, kamu çalışanlarının cinsiyetlerine göre duygusal zeka seviyelerinde anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır; ancak çalışanların mesleklerine göre duygusal zeka seviyeleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Bununla birlikte, duygusal zekanın alt boyutlarından iyimserlik ile duyguların kullanımının, tükenmişliğin alt boyutlarından kişisel başarı hissi üzerinde anlamlı ve pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis İlkokul müdürlerinin ve öğretmenlerin liderlik uygulamalarına ilişkin algıları: Çankaya ilçesinde bir uygulama(2014) Kaya, KubilayGünümüz okul liderlerinin, hızla değişen ve gelişen toplum dinamiklerinin beklentilerini karşılayabilmek için, geçmişe oranla daha farklı uygulamalar sergilemeleri gerekmektedir. Okul yöneticilerinin, geleneksel bürokratik işlemler dizisini yöneten ve kontrol eden konumundan sıyrılıp, değişimi okul ortamına getiren, değişimi yöneten ve yönlendiren, yenilikçi, çağın gereklerine uygun örgütsel yönetim anlayışına ve uygulamalarına sahip liderler olması bir zorunluluktur. Bu da ancak okul yönetiminde, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek liderlik uygulamalarının gerçekleştirilmesi ile mümkün olacaktır. Bu çalışmada, Ankara ili Çankaya ilçesi devlet okullarında görev yapan ilkokul müdürlerinin ve öğretmenlerin liderlik uygulamalarına ilişkin algılarının, Kouzes ve Posner'ın (2003) ortaya koydukları örnek liderlik uygulamalarının beş boyutu temelinde ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Çankaya İlçesi devlet okullarında görev yapan 63 ilkokul müdürü ve 637 ilkokul öğretmeni oluşturmuştur. Araştırma verileri Kouzes ve Posner (2003) tarafından geliştirilmiş Liderlik Uygulamaları Envanteri öz değerlendirme ve gözlemci formlarıyla toplanmış; veriler SPSS 15.0 programı ile analiz edilmiştir. Bu çalışmada veri analizi için ortalama, standart sapma, t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda ilkokul müdürleri ile öğretmenlerin ilkokul müdürlerinin liderlik uygulamalarına ilişkin algılarında belirgin farklılık olduğu, öğretmenlerin ilkokul müdürlerinin liderlik uygulamalarını daha düşük düzeyde gerçekleştirdikleri algısına sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Araştırmada dikkat çekici bir diğer sonuç ise erkek öğretmenlerin kadın müdürlerinin liderlik uygulamalarına ilişkin algılarının; kadın öğretmenlerin ise erkek müdürlerin liderlik uygulamalarını gerçekleştirmelerine ilişkin algılarının yüksek düzeyde olmasıdır.Master Thesis İş aile çatışması ile işkoliklik ve iş güvencesizliği arasındaki ilişki: Teknoparkta çalışan mühendisler üzerine bir araştırma(2020) Aktay, SametHer bir sanayi devrimi ile yaşanılan teknolojik gelişim safhası, çalışanların günden güne daha yoğun bir şekilde çalışmalarına neden olmaktadır. Nitekim bu teknolojik gelişmelerin getirmiş olduğu hızlı değişim ve hızlı karar alma zorunluluğu işverenleri ve çalışanları daha fazla çalışma yönünde güdüleyebilmektedir. Ayrıca bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler nedeni ile iş ve özel hayat sınırı birçok sektörde artık iyice belirsiz bir hal almaktadır. Ara vermeden, devamlı çalışmaya bağlı olarak ortaya çıkan bir duyguyu, sağlığı, mutluluğu ve diğer kişilerle olan ilişkileri negatif yönde etkileyecek düzeyde sürekli çalışmayı ifade eden işkoliklik kavramı, işverenler için verimlilik açısından olumlu gibi görünse de aslında uzun dönemde çalışanın iş aile çatışması yaşamasına neden olabilecek olumsuzlukları barındırmaktadır. Bununla birlikte, çalışanlar bazen kendi sorunları nedeni ile işyerinde daha fazla kalmak isterlerken bazen de iş güvencesizliği nedeni ile bunu bir zorunluluk olarak görebilmektedirler. Bu kapsamda, bu çalışmada Ankara'da bir Teknoparkta çalışan mühendislerin oluşturduğu örneklem üzerinden iş aile çatışması ile işkoliklik ve iş güvencesizliği arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu maksatla 153 katılımcı ile anket yöntemi ile elde edilen veriler, korelasyon ve çoklu regresyon analiz yöntemleri ile incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre, işkoliklik ölçeğinin alt boyutlarından aşırı ve kompulsif çalışma ile birlikte iş güvencesizliği ölçeğinin sadece niceliksel alt boyutu, iş aile çatışması ölçeğinin iş aile ve aile iş çatışması boyutları ile istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. İş güvencesizliğinin ikinci alt boyutu niteliksel iş güvencesizliğinin ise iş aile çatışması üzerinde anlamlı bir etkisi tespit edilememiştir. Ayrıca işkoliklik ve iş güvencesizliği kavramları birlikte incelendiğinde işkolikliğin iş güvencesizliğinin önüne geçerek iş aile çatışmasını yüksek düzeyde etkilediği görülmektedir.Master Thesis İşletmelerde insan kaynakları uygulamaları: Üst yönetim ve insan kaynakları uzmanlarının bakış açıları(2016) Erengil, AyşegülYoğun rekabetin yaşandığı, günümüz hızla değişen ve gelişen iş dünyasında işletmeler için ayakta kalabilmek ve rakipleri karşısında sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü elde etmek oldukça zordur.İşletmelerin başarıya ulaşmasında en önemli faktör sahip oldukları insan kaynağı ve bu kaynağı yönetebilme becerileridir. İnsan işletmenin en önemli yatırım kaynağıdır. İnsan kaynağının sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarmak ve ondan en yüksek verimi alabilmek yönünde uygulamalar geliştirmek, işletmelerin önemle üzerinde durması gereken bir konudur. İnsan karmaşık yapısıyla yönetilmesi zor bir varlıktır. Ancak iyi yönetildiğinde etkinliği ve verimliliği beklentilerin üzerine çıkabilmektedir. Bu sebeple son yıllarda insan kaynağının işletmeye olan bağlılığını artırmak, işletmenin stratejik hedefleri ile insan kaynağının hedeflerini bütünleştirmek, insan kaynağını şirket stratejileri doğrultusunda harekete geçirmek işletmeler için bir gereklilik halini almıştır. Bundan dolayı, birçok işletme bünyesine insan kaynakları bölümünü ve insan kaynakları uzmanlarını dahil etmiştir. İnsan kaynakları bölümleri ve insan kaynakları uygulamalarının Ankara ilinde faaliyet gösteren farklı büyüklükte ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerde ne derece anlaşıldığı ve üst yönetim tarafından ne derece desteklendiğinin belirlenmesi bu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. İnsan kaynakları süreçlerinin bir işletmede başarılı olması için üst yönetimin bu süreçlerin gerekliliğine inanıyor olması, bu uygulamalar için gerekli olan bütçeleri onaylaması ve stratejik kararlarda insan kaynakları bölümünü stratejik ortağı olarak görmesi gerekmektedir. Aynı zamanda işletmenin süreçleri etkin bir şekilde uygulayacak insan kaynakları uzmanlarına sahip olması gerekmektedir. Bu kapsamda, nitel araştırma yöntemlerinden mülakat tekniğinin kullanıldığı bu çalışmada Ankara ilinde üretim, inşaat ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren, 3 orta ve 9 büyük ölçekli şirkette üst yönetim bakış açıları ile insan kaynakları süreçlerinin uygulanma derecesi incelenmiştir. Bununla birlikte, araştırma kapsamında insan kaynakları uygulamalarının etkinliği ve başarısı ile insan kaynakları uzmanlarının konularındaki donanımlarının yeterliliği arasındaki ilişkiye de odaklanılmış olup, insan kaynakları uygulamalarının farklı sektörlerdeki ve uluslararası alanda faaliyet gösteren şirketlerdeki uygulanma biçimleri değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre üst yönetim bakış açıları ile insan kaynakları süreçlerinin uygulanması arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmıştır. İnsan kaynakları uzmanlarının konularında yeterli donanıma sahip olsalar bile üst yönetimin onaylamadığı ve gerekli görmediği hiçbir uygulamayı hayata geçiremedikleri anlaşılmıştır. Diğer taraftan insan kaynakları uygulamalarının farklı sektörlerde ve uluslararası alanda faaliyet gösteren şirketlerde uygulamada farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.Master Thesis Örgütsel bağlılığı açıklamada algılanan cam tavan etkisinin rolü(2019) Kurtaiş, Gülru DenizKadın çalışanların cam tavan sendromuyla örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan bu araştırmanın sorunsalı, cam tavan sendromu ile örgütsel bağlılık ilişkisi üzerine kurgulanmıştır. Kadın bireylerin cinsiyetleri sebebiyle birden fazla role sahip olmalarının yanında işletmelerde de görünmeyen bir takım engellere maruz kalmaktadırlar. Söz konusu bu görünmeyen engellerin bünyesinde çalıştığı işletmeye olan bağlılıklarını azaltacağı tahmininden kaynaklanmaktadır. Çalışma, üniversitede eğitim veren kadın akademisyenlerin cam tavan algılarıyla örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin açıklanması amacıyla yapılmıştır. Araştırma neticesinde, akademisyenlerin cam tavan algılarıyla örgütsel bağlılıkları arasında anlamlı ve negatif bir ilişki saptanırken; cam tavanın alt boyutlarından olan çoklu rol üstlenme, kadınların kişisel tercih algıları, örgüt kültürü, informal iletişim ağları, mesleki ayrım, stereotipler ve örgüt politikaları ile duygusal bağlılık arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.Master Thesis Örgütsel iletişim ve örgütsel bağlılığın örgütsel sessizliğe etkisi: Ankara'da faaliyet gösteren havacılık bakım merkezlerinde bir araştırma(Çankaya Üniversitesi, 2018) Saygılı, İhsanBu çalışma; örgütsel iletişim ve örgütsel bağlılığın örgütsel sessizliğe etkisini araştırmak, bu kapsamda örgütsel iletişim, örgütsel sessizlik ve örgütsel bağlılık kavramları arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Araştırma modelinde örgütsel iletişim (dikey iletişim, bilgi paylaşımı ve yönetici davranışları alt boyutlarıyla birlikte) bağımsız değişken, örgütsel sessizlik (kabullenilmiş sessizlik, savunma amaçlı sessizlik örgüt yararına sessizlik alt boyutlarıyla birlikte) ve örgütsel bağlılık (duygusal bağlılık alt boyutuyla) ise bağımlı değişkenler olarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamında, Ankara'da faaliyet gösteren havacılık bakım merkezlerinde görev yapan 324 çalışana anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; örgütsel iletişim ile örgütsel sessizlik arasında, ayrıca duygusal bağlılık ile örgütsel sessizlik arasında ters yönlü ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan örgütsel iletişimin çalışanların duygusal bağlılığını olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca örgütsel iletişim ile örgütsel sessizlik arasındaki ilişkide örgütsel bağlılığın (duygusal bağlılığın) aracı değişken olarak olumsuz etkisinin olduğu görülmüştür.Master Thesis Ortaöğretim kurumlarında örgütsel adaletin örgütsel bağlılığa etkisi (Ankara ili Mamak ilçesinde bir uygulama)(2014) Şentürk, NaimBu araştırmanın amaçı, ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlerin örgütsel adalet algılarının örgütsel bağlılık düzeylerine etkisinin olup olmadığını araştırmaktır. Araştırma için literatür incelenmiş ve çalışmada 5'li likert tipi anket kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2013-2014 eğitim –öğretim yılında Ankara ili Mamak ilçesindeki resmi ortaöğretim okullarında görev yapan 307 öğretmen oluşturmaktadır. Öğretmenlere örgütsel bağlılık anketi, örgütsel adalet anketi ve kişisel bilgi ile ilgili anketler dağıtılmış daha sonra toplanan bu anketlerden veriler elde edilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde Anova, çoklu regresyon ve t-testi kullanılmıştır. Araştırmada, resmi ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeylerine işlemsel ve etkileşimsel adaletin anlamlı bir etkisinin olmadığı (P>0.05), ancak ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri üzerinde dağıtımsal adalet algısının anlamlı bir etkisi olduğu bulunmuştur (P<0.05).Master Thesis Özel eğitim mesleki eğitim merkezlerindeki yöneticiler ile öğretmenlerin iş doyumu düzeylerinin belirlenmesi: Ankara ili örneği(2015) Yaman, SerapBu çalışmada Ankara İli, Özel Eğitim Merkezi Eğitim Merkezlerinde görev yapan yöneticiler ile öğretmenlerin iş doyumu düzeyleri incelenmiştir. Araştırma; 2013-2014 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde, Ankara ili sınırları içinde bulunan, 9 ayrı resmi "Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi"nde görev yapan 22 yönetici ve 162 öğretmen olmak üzere toplam 184 eğitim çalışanını kapsamaktadır. Bu eğitim çalışanlarından, "ulaşılabilen örneklem grubu" olarak, anketlere katılım sağlayan, doğru ve eksiksiz olarak anketleri dolduran, 21 yönetici ve 71 öğretmen olmak üzere, toplam 92 kişinin verileri kullanılmıştır. Yapılan bu ankette iş doyum düzeylerini belirlemek amacıyla; 37 ifadenin yer aldığı, istek ve algılara yönelik "İş Doyum Ölçeği" ve katılımcılar hakkında bilgi almak amacıyla hazırlanan, 18 ifadenin yer aldığı "kişisel bilgi formu" kullanılmıştır. Yapılan anket yöneticiler ve öğretmenler olarak iki kısımda ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Her bir soruya verilen yanıtlar tek tek analiz edilip yorumlanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, SPSS 20 bilgisayar programı, frekans ve yüzde, aritmetik ortalama ve standart sapma, t-testi ve anova teknikleri ve coranbalh alpa teknikleri kullanılmıştır. Araştırmada iş doyumu değişkenlerinden yaş, cinsiyet, kıdem, mezun olunan program gibi bireysel etmenler ve örgüt ortamları, ücret, okul yönetimi ile çalışanlar arası ilişkiler gibi örgütsel etmenler ele alınmıştır. Araştırma sonucunda iş doyum ölçeğine göre, yönetici ve öğretmenlerin istek ve algı düzey puanlarının aritmetik ortalamaları arasında anlamlı bir farklılaşma, bulunmamıştır. İş doyum etken puanı ortalama değerleri alt alta sıralanmış ve her iki grupta da, iş doyum etkenlerine dönük istek ve algılara ilişkin ortalama değerlerde, çalışma koşulları, örgütsel ortamlar iş ve nitelik etkenlerinin, ücret, birlikte çalışılan kimseler ve gelişme yükselme olanakları iş doyum etkenlerine göre, daha yüksek ortalama değerler aldığı görülmüştür. Dolayısı ile istek ve algı sonuçları açısından anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Ortalama değerlere göre bakıldığında, "Orta Düzey" bir iş doyumu olduğu gözlenmiştir. Yaş, cinsiyet, kıdem ve mezun olunan program demografik değişkenlerine göre alınan puanlara bakıldığında, gruplar arasında istatistikî olarak anlamlı bir farklılaşma yoktur. Bu bulgular doğrultusunda, Ankara İli, Özel Eğitim Merkezi Eğitim Merkezlerinde görev yapan yöneticiler ile öğretmenlerin iş doyumu düzeyleri arasında, istatistikî olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı söylenebilir.Master Thesis Psikolojik sözleşme algısının örgütsel bağlılığa etkisi: Devlet okullarında görev yapan ilkokul ve ortaokul öğretmenleri üzerinde bir uygulama(2016) Çağlayan, BülentGüncel hayatta öğretmenler ile çalıştıkları kurum arasında maddi beklentilere dayalı olarak yapılan yazılı iş sözleşmelerinin yanında, yazılı olmayan ve karşılıklı olarak beklenti ve yükümlülüklerin oluşmasını mümkün kılan psikolojik sözleşmenin tarafları memnun edici aşamada şekillenmesi önemlidir. Öğretmenlerin beklenti ve yükümlüklerinin karşılanması örgütsel bağlılıklarının artmasına neden olacaktır. Bu çalışmada, Ankara ili Etimesgut ilçesinde görev yapan ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin çalışma hayatı boyunca algıladıkları psikolojik sözleşme düzeylerinin, örgütsel bağlılık seviyeleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu doğrultuda; 356 öğretmen ile anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, kamuda çalışan öğretmenlerin cinsiyetlerine göre sırasıyla; örgütsel bağlılık, psikolojik sözleşme ve psikolojik sözleşme ihlali seviyelerinde anlamlı bir farklılık bulunmadığı tespit edilmiştir. Ancak; öğretmenlerin psikolojik sözleşme algı düzeylerinin alt boyutları olan işlemsel ve ilişkisel türlerinin, örgütsel bağlılığın boyutları olan duygusal, normatif ve devamlılık bağlılığı üzerinde etkileri tespit edilmiştir. Bununla birlikte, psikolojik sözleşme ihlalinin; örgütsel bağlılığın alt boyutlarından duygusal ve normatif bağlılık üzerinde anlamlı ve negatif, devam bağlılığı üzerinde ise anlamlı pozitif etkisi olduğu belirlenmiştir.Master Thesis Ruhsal zeka ile karar verme stilleri ilişkisi: Yöneticiler üzerinde bir uygulama(Çankaya Üniversitesi, 2018) Yurttaş, EsraTarihte ve günümüzde zekayı etkili kullanma ile ilgili, insanların değişik stratejiler denediği yapılan bir çok araştırma ile ortaya konmuştur. 2000'li yılların başından itibaren zeka ile ilgili hız kazanan araştırmaların bir çoğunda ise yöneticilerin, karar verme sürecinde çok farklı yöntemler kullandığı ve bu süreçte farklı zeka türlerinin etkili olduğu görülmektedir. Genel hayat sürecinin içerisinde insanların çoğu, zekalarının tüm boyutlarını değil sadece bilişsel veya duygusal zekalarını kullanmaya alışkındırlar. Bir çok çalışmada ise ancak üç zekanın Duygusal Zeka (EQ), Bilişsel Zeka (IQ) ve Ruhsal Zeka (SQ) bir arada kullanıldığında, olumlu verilere ve sonuçlara ulaşıldığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada, ruhsal zekanın daha fazla anlaşılması için, yöneticilerin Ruhsal Zekanın seviyelerinin Karar Verme Stilleri ile ilişki incelenmektir. Araştırmanın evreni, Ankara, Ostim Organize Sanayi bölgesinde bulunan Savunma, Havacılık, Metal ve Medikal sektörlerinde faaliyet gösteren 452 işletmenin kurucu üst düzey yöneticisi olarak belirlenmiş, araştırmanın örneklemini, 232 üst düzey yönetici oluturmuştur. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre yöneticilerin ruhsal zeka seviyeleri arasında cinsiyete ve eğitim seviyesine göre anlamlı bir farklılık bulunmadığı, ancak yöneticilerin ruhsal zeka seviyeleri arasında, yaşa ve çalışma sürelerine göre anlamlı farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Ruhsal zeka ile karar verme stilleri arasındaki ilişki araştırıldığında; kaçınmacı karar verme stili hariç; rasyonel, sezgisel, bağımlı ve ani karar verme stilleri ile ruhsal zeka arasında olumlu ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ruhsal zekanın alt boyutlarının karar verme stilleri üzerindeki etkisi değerlendirildiğinde, ruhsal zekanın öz-benlik ile amaç ve değerler boyutlarının rasyonel karar verme stilini olumlu yönde etkilediği ve ruhsal zekanın kabullenme boyutunun rasyonel karar verme stili hariç, diğer tüm karar verme stilleri üzerinde olumlu etkisinin olduğu ortaya çıkmıştırMaster Thesis Sosyal zekanın problem çözme becerisine etkisi: Ankara ilinde görev yapan siyasetçiler üzerinde bir uygulama(Çankaya Üniversitesi, 2018) Yıldırım, ZeynepSiyasetçiler için oldukça büyük önem taşıyan iki önemli yetenek sosyal zekâ ve problem çözme becerisidir. İletişimin siyasette önem kazanması sosyal zekâyı siyasetçiler için eskiye nazaran daha önemli hâle getirirken, siyasette gelişen rekabet de problem çözme yeteneklerini başarılı bir siyasetçi için zorunlu kılmaktadır. Sosyal zekâ ile problem çözme becerileri arasındaki ilişkinin tespitine yönelik gerçekleştirilen bu çalışma Ankara ilinde görev yapan siyasetçiler ile gerçekleştirilmiştir. Sosyal zekâ seviyesini belirlemek için kullanılan yöntemler arasından Tromso Sosyal Zekâ Ölçeği ile birlikte Problem Çözme Envanterine başvurulmuştur. Araştırma örneklemindeki siyasetçilerin sosyal zekâ ve problem çözme becerileri seviyelerinin yüksek seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, sosyal zekanın sosyal beceri boyutunun siyasetçilerin eğitim seviyesine göre; sosyal farkındalık boyutunun ise siyasetçilerin yaşları, kıdemleri ve eğitim seviyelerine göre farklılık gösterdiği; siyasetçilerin problem çözme seviyelerinin ise siyasetçilerin yaşları ve eğitim seviyelerine göre farklılık gösterdiği ortaya çıkmıştır. Araştırma bulguları üzerine yapılan analizler neticesinde sosyal zekâ ile problem çözme becerileri arasında anlamlı, pozitif yönlü ve orta düzeyli ilişki tespit edilmiştir.Master Thesis Stratejik insan kaynakları yönetimi ile örgütsel bağlılık ilişkisi: Millî Eğitim Bakanlığı örneği(2016) Öylek, NevzatBu çalışmada kamu örgütlerinin performansını etkileyen faktörler bağlamında insan kaynağının stratejik yönetimi ve örgütsel bağlılık konusu ele alınmıştır. Çalışmayla Millî Eğitim Bakanlığı'nın stratejik insan kaynakları yönetim konusundaki öğretmen algısı ile öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişki, öğretmen algısı ve bağlılığını etkileyen faktörlerin neler olduğunun ortaya konulmasına çalışılmıştır. Dört farklı hizmet bölgesinde çalışan 400 öğretmenin katılımı ile Millî Eğitim Bakanlığı'nın stratejik insan kaynakları yönetimi hakkındaki algıları ve örgütsel bağlılıkları konusunda veriler toplanmıştır. Stratejik insan kaynakları yönetimi, insan kaynakları uygulamalarının birbiriyle uyumunu ifade eden yatay boyutu ile bu uygulamaların kurum stratejileri ile uyumunu ifade eden dikey boyutu bakımından ele alınmıştır. Örgütsel bağlılık ise örgütte kalmanın etik bir zorunluluk olarak kabul edildiği normatif bağlılık, örgütten ayrılmanın maliyeti nedeniyle örgütte kalmayı ifade eden devamlılık bağlılığı ve bireyin örgüte karşı olumlu tutum geliştirerek örgütle özdeşleşmesini ifade eden duygusal bağlılık olmak üzere üç boyutlu bağlılık yaklaşımıyla ele alınmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Örgütsel Bağlılık Ölçeği ve Kamuda Stratejik İnsan Kaynakları Yönetim Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS programı ile korelasyon, regresyon, tek örneklem t-testi, bağımsız örneklem t-testi ve ANOVA testi ile analiz edilmiştir. Öğretmenlerin stratejik insan kaynakları yönetimi algıları ve örgütsel bağlılıklarıyla ilgili hipotezler test edilmiş ve bunlar arasındaki ilişki stratejik insan kaynakları yönetiminin iki alt boyutu ile örgütsel bağlılığın üç alt boyutu bağlamında katılımcıların kişisel bilgileri ile birlikte analiz edilmiştir. Bu analizler sonucu stratejik insan kaynakları yönetiminin yatay ve dikey boyutları bağlamında Millî Eğitim Bakanlığı'nın stratejik insan kaynakları yönetiminin gereklerine göre yönetilmediği algısına sahip oldukları; öğretmenlerin stratejik insan kaynakları yönetimi algısının hizmet bölgelerine göre anlamlı derecede farklılık gösterdiği; öğretmenlerin Millî Eğitim Bakanlığı'na duygusal ve normatif bağlılıklarının düşük, devamlılık bağlılıklarının ise yüksek olduğu; öğretmenlerin Millî Eğitim Bakanlığı'na duygusal bağlılıklarının bölgeler arasında anlamlı derecede farklılaştığı; stratejik insan kaynakları yönetiminin dikey ve yatay boyut algıları ile örgütsel bağlılığın duygusal ve normatif boyutları ile doğru yönde, devamlılık boyutuyla ile ters yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Çalışmada stratejik insan kaynakları yönetimi ile örgütsel bağlılık ilişkisi ortaya konularak kamu örgütleri için yeni bir alan olan stratejik insan kaynakları yönetimi konusunda önerilerde bulunulmuştur. Ayrıca kamu kurumları için stratejik planlamanın zorunlu olduğu günümüzde insan kaynaklarının stratejik bir kaynak olarak görülmesi ve yönetilmesini sağlayacak veriler ortaya konularak kamu yöneticilerinin insan kaynakları yönetimi ile ilgili düzenlemelerde yararlanabilecekleri bilgiler üretilmiştir.Master Thesis The comparison of information security standards by using analytic hierarchy process(2015) Tatar, NurcanGünümüzde bilgi güvenliği büyük bir önem kazanmıştır. Bilgi güveliği ve bilgi güvenliği standartları konuları yaygın araştırma konuları arasında yerlerini almıştır. Bu tezin amacı, Analitik Hiyerarşi Metodunu kullanarak en iyi bilgi güvenliği standardını seçmektir. Araştırmada yer alan problem, çok ölçütlü karar verme yöntemine göre şekillendirilmiştir. Çok ölçütlü karar verme karmaşık problemlerin olduğu durumlarda kullanılan bir metottur. Yapılan çalışmada, öncelikli olarak, bilgi güvenliği standartları kullanım yaygınlıklarına göre seçilmiş olup, seçilmiş olan standartlar fikir vermesi açısından detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Daha sonra, standartlarda yer alan ortak kriterler belirlenmiştir. Son olarak, alternatifler Expert Choice Programı yardımı ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, seçilen kriterlere göre COBIT her ne kadar ISO 27001 ve ITIL'a göre üstünlüğe sahip olsa da, ISO 27000 serisinin COBIT ve ITIL ile karşılaştırıldığında bu kez ISO 27000 serisinin üstünlük kazandığı görülmüştür. Standartların hiçbiri tek başına kullanıldığında bilgi güvenliğinde yüzde yüz başarı temin etmemektedir. Bu sebeple, bilgi güvenliği etkinliğini arttırmak amacıyla söz konusu standartları birleştiren bir yol haritası hazırlanmıştır.Master Thesis Tükenmişlik ve öz yeterlilik inancı arasındaki ilişkide sosyal destek algısının aracı rolü: Akademik personel örneğinde kuşaklar arası farklılık(2019) Arslan, ErcanGünümüzde küreselleşme ve farklılaşan çalışma koşulları sonucu işgörenlerin tutum ve eylemlerinde değişiklikler görülmektedir. Bireyin motivasyonunun azalması, kendini işine verememesi, kendine ve etrafındakilere çeşitli zararlar vermesi belli nedenlerle açıklanabilir. Bu nedenler arasında Tükenmişlik öz yeterlilik inancını düşük olması ve sosyal destek algısının farklı olması gösterilebilir. Tükenmişliğe neden olan, yapılan işin özellikleri, mesleğin nitelikleri, örgütsel özellikler, demografik özellikler, kişilik özellikleri ve iş tutumları gibi pek çok değişken araştırmaya konu olmuştur. İş görenlerin öz yeterlilik inançları ve sosyal destek algıları, tükenmişliğin ana nedenleri arasında olan kişilik özellikleri ve örgütsel özellikler kapsamında değerlendirilebilir. İş görenlerin farklı kuşaklardan olması, tükenmişlik belirtilerini, öz yeterlilik inançlarını ve sosyal destek algılarını farklı düzeylerde etkiler. Bu farklılık Bireyin tükenmişlik yaşamasına öz yeterlilik inancının negatif etkilenmesine sosyal destek algısının düşük olmasına sebep olabilir. Bu bağlamda, bu tez çalışmasının temel amacı; bir vakıf üniversitesinde görev yapan akademik personelin tükenmişlik, öz yeterlilik inancı ve sosyal destek algısını düzeylerini belirleyerek, tükenmişlik ve öz yeterlilik inancı arasındaki ilişkide sosyal destek algısının aracılık rolünün etkisini belirlemek ve kuşaklara göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın örneklemi bir vakıf üniversitesinde çalışan 211 akademik personelden oluşmaktadır. Araştırma için hazırlanan anket, "Maslach Tükenmişlik Ölçeği", "Genel Öz Yeterlilik Ölçeği ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeğinden Oluşmaktadır. Araştırma örnekleminden elde edilen bilgiler, SPSS 22.0 programı ile ortalama, standart sapma, frekans, yüzde dağılımı, ANOVA, Pearson korelasyon ve YEM üzerinden yapılan regresyon analizi ile veriler değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Tükenmişlik ve Öz Yeterlilik İnancı birbiri ile negatif ilişkili olduğu ve bu ilişki Tükenmişliğin alt boyutlarında da görüldüğü belirlenmiştir (p<0,05). Yapısal eşitlik modeli üzerinden yapılan hiyerarşik regresyon modeline göre; duygusal tükenme ve öz yeterlilik arasında anlamlı negatif bir etkinin olduğu, sosyal destek algısı ile öz yeterlilik arasında anlamlı ve pozitif bir etkinin olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ayrıca öz yeterlilik inancı ile duygusal tükenme arasındaki ilişkide sosyal destek algısının alt boyutlarından, aile alt boyutunun kısmi aracılık ettiği görülmüştür. Son olarak kuşaklar arası farklılığı ölçmek için yapılan ANOVA testine göre, Y kuşağında olanların duygusal tükenmişlik puanı en fazla iken patlama kuşağının duygusal tükenme puanının en az olduğu belirlenmiştir. Sosyal destek algısı alt boyutlarından, özel bir insan ve arkadaş alt boyutu ile kuşaklar arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p<0,05). Y kuşağı sosyal desteği en fazla özel bir insan alt boyutundan alıyorken, Patlama kuşağının en az aldığı belirlenmiştir. Öte yandan Y kuşağının sosyal desteği en fazla arkadaş alt boyutundan aldığı belirlenmiştir. Patlama kuşağının ise sosyal desteği en az arkadaş alt boyutundan aldığı görülmüştür (p<0,05).Doctoral Thesis Yatırımcı duyarlılığı ile hisse senedi getirileri arasındaki ilişki: G7 ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerin karşılaştırmalı analizi(Çankaya Üniversitesi, 2017) Ergör, Zeynep Birce; İşletmeGeleneksel finans teorileri yatırımcıların rasyonel, finansal piyasaların ise etkin olduğunu ileri sürmektedir. Literatürde yapılan çok sayıda çalışmanın, geleneksel finans teorilerinin ortaya koyduğu modellerin gerçeği yansıtmadığını ileri sürmesiyle birlikte, 1980'li yılların başında yeni bir yaklaşım olan "Davranışsal Finans" adında bir dalın doğuşunu beraberinde getirmiştir. Yatırımcıların inanç ve tutumlarının, algılama şekillerinin, çevresel şartlara ilişkin gösterdikleri duyarlılığın, aşırı özgüven, korku, panikleme ve bunlar gibi yatırımcılara dair birçok bilişsel ve psikolojik unsurun finansal piyasalarda ve menkul kıymet fiyatlarında gözlenen hareketleri açıklayabildiğine dair bulgular, yatırımcı davranışlarını finans alanında en çok çalışılan konuların başına taşımıştır. 2000'li yıllarda küresel piyasalarda yaşanan finansal krizler "piyasa yapıcısı" olan yatırımcıların davranışlarının finansal piyasalardaki ve ekonomideki öneminin altını bir kez daha çizmiştir. Bu tez çalışması yatırımcı duyarlılığının hisse senedi getirileri üzerindeki etkisini gelişmiş G7 ülkeleri ile gelişmekte olan E7 ülkeleri kapsamında araştırmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, yatırımcı duyarlılığının gelişmiş (Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Kanada) ve gelişmekte olan (Brezilya, Çin, Endonezya, Hindistan, Meksika, Rusya ve Türkiye) finansal piyasalara sahip 14 ülkenin hisse senedi piyasa endeks getirilerine olan etkisi, Ocak 2004-Ağustos 2016 dönemi için, aylık ve günlük veriler kullanılarak analiz edilmiştir. Yatırımcı duyarlılığı, tüketici güven endeksi, hisse senedi piyasası işlem görme oranı ve VIX korku endeksi göstergeleri ile temsil edilmiştir. Yatırımcı duyarlılığı hisse senedi getiri ilişkisini aylık ve günlük olmak üzere iki farklı zaman boyutunu dikkate alarak geliştirilen modeller, dört farklı analiz sürecinden geçirilerek tahmin edilmiştir. Araştırmanın ilk aşamasında, model aylık veriler kullanılarak her bir ülke için ayrı ayrı en küçük kareler ve ARCH (1) yöntemleri ile test edilmiştir. İkinci aşamada, aynı model gelişmiş (G7) ve gelişmekte olan (E7) ülke grupları bazında Driscoll-Kraay sabit etki panel veri regresyon yöntemi ile analiz edilmiştir. Üçüncü ve dördüncü aşamalarda, en başta yapılan zaman serisi ve panel veri analizleri günlük veriler kullanılarak tekrarlanmıştır. Çalışmada yatırımcı duyarlılığı – hisse senedi piyasa getirisi arasındaki ilişkiyi ortaya koyan modellerin %95 güven düzeyinde anlamlı olduğu görülmektedir. Hem zaman serisi hem de panel veri analizlerinden elde edilen bulgular, yatırımcı duyarlılığının küresel piyasalarda hisse senedi getirileri üzerinde istatistiksel yönden anlamlı bir etkisi olduğunu göstermektedir. Anahtar kelimeler: Davranışsal finans, yatırımcı davranışları, yatırımcı duyarlılığı, hisse senedi piyasa endeks getirisi, gelişmiş (G7) ve gelişmekte olan (E7) ülkeler, zaman serisi analizi, panel veri analizi.