Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Yayın Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/249
Browse
Browsing Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Yayın Koleksiyonu by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 78
- Results Per Page
- Sort Options
Article 100. Sayı Münasebetiyle Liberal Düşünce Dergisi Hakkında Bir Değerlendirme(2020) Demirel, Tanel; 4812Elinizdeki bu sayı Liberal Düşünce Dergisi’nin 100. sayısı. Türkiye gibi anti-liberal düşünce ve siyaset geleneklerinin güçlü olduğu bir toplumda “liberal” olduğunu net bir biçimde vurgulayan bir misyon dergisinin 100. sayıya ulaşması bir başarı öyküsü. Dergi liberal kelimesinin alerji yarattığı bir dönemde, özellikle gençler için cesaretlendirici önemli bir platform oldu. 2001 yılında yardımcı doçentliğe atanmam için rapor yazmakla görevlendirilen bir siyaset profesörünün, Liberal Düşünce Dergisi’nde yayınlanmış biri Frederick Hayek diğeri Mancur Olson hakkındaki iki yazıma işaret ederek, bölüm başkanını “bir ‘devlet düşmanı’nı bölüme alıyor olabilirsiniz, yeniden düşünün” diye uyardığını belirtmem gerekiyor. Böyle bir atmosferde derginin bugünlere gelmesinde emeği geçen herkes kutlanmayı hak ediyor.Book 1908 Devrimi(İletişim Yayınları, 2023) Kansu, Aykut; 5315Bu kitapta 1908 Devrimi'ne giden yolun hikâyesi anlatılıyor. Türk tarih yazımında kabullenilmiş "2. Meşrutiyet" tanımı, 1908'de yaşanan siyasal dönüşümün çapını yansıtmaktan uzaktır. Zira 1908'de "meşrutiyet" çerçevesini aşan bir siyasal rejim değişikliği olmuştur. Hükümet artık yalnızca halk tarafından seçilmiş bir meclise karşı sorumlu hale gelmiştir. Mutlakiyetçi monarşi ve ona hizmet eden bürokrasi ilk kez siyasal süreçten dışlanmaya başlamıştır. Aykut Kansu, bu yönleriyle 1908'in Türkiye tarihinde 1923'ten daha önemli, "gerçek" dönüm noktası olduğunu ileri sürüyor. Bunu derken, resmî tarihçiliğin -hem de yerleşik muhalif tarihçiliğin- bu dönüm noktasına küçümseyici bakışının radikal bir eleştirisini de yapıyor. Kitabın esas konusu, 1908 Devrimi'ni hazırlayan süreç. Bu sürecin geniş coğrafyaya ve farklı toplumsal kesimlere yayılan ciddi bir toplumsal muhalefet akımına tanıklık ettiğini görüyoruz. 1908'i doğuran bu muhalefet dalgasının çok zengin malzemeye dayanan tasviri, tarihin en bilge öğretmen ve en eğlenceli roman olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. 1908 Devrimi, Aykut Kansu'nun yakın dönem tarihimizi "deşen" çalışmalarının ilk halkasını oluşturuyor.Book Part 20. yüzyıl Başı Türk Düşünce Hayatında Liberalizm(2001) Kansu, Aykut; 5315Article 2018 LDT Liberal Düşünce Kongresi Açılış Konuşması(2019) Demirel, Tanel; 4812Değerli Özgürlük Dostları, Bildiğiniz gibi LDT'nin faaliyetleri birbiriyle yakından bağlantılı üç ana hat üzerinden ilerliyor.Article 25. Yılında Liberal Düşünce Topluluğu: Eleştirel Bir Değerlendirme(2018) Demirel, Tanel; 4812Bu makale Türkiye’de liberal düşünce ve liberal düşüncenin önde gelen savunucusu olarak LDT’nin halihazırda olduğundan daha etkili olabilmesi için bir dizi fikri tartışmaya açmayı amaçlıyor. Tek bir liberalizmden ya da liberal gelenekten söz etmenin yanıltıcı olduğu vurgulanıyor. Belli zaman ve mekanın ürünü olan, dolayısıyla o zaman ve mekanın dertleri, bakış açıları ve kısıtları ile şekillenmiş farklı liberal gelenekler var. Bu farklı liberal gelenekler, birkaç çok temel ilke dışında her zaman her yerde geçerli “evrensel” reçeteler sunmuyorlar. İkincisi Türkiye’ye dair analiz ve okumalarımızın karşılaştırmalı tarih ve sosyal bilimler birikiminden beslenirken aynı zamanda hakiki bir yerellik kaygısı taşıması gerektiği de iddia ediliyor. Ve nihayet, topluluk çevresinin siyasi aktörlerle mesafeyi koruma, kendi bünyesindeki çoğulculuğu koruma ve geliştirme, yerleşik LDT ve liberal algısının dönüştürülmesi ve ayrıca LDT âdâbı da diyebileceğimiz bir kurumsal kültürün pekişmesi için daha fazla gayret göstermesi gerektiği de savunuluyor.Article AB’nin Bağımsız Bir Güvenlik Ve Savunma Politikası Geliştirme Düşüncesi Ve Stratejik Pusula(2023) Akşemsettinoğlu, Gökhan; 104466Soğuk Savaş Dönemi’nde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü – North Atlantic Treaty Organization (NATO) odaklı bir güvenlik ve savunma politikası benimsemek zorunda kalan Avrupa Birliği (AB), üzerinde uzun zamandır tartıştığı bağımsız bir güvenlik ve savunma politikası geliştirme düşüncesini hayata geçirme fırsatı bulamamıştır. Ancak Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemin yapısının değişmesi, tehditlerin farklılaşması ve AB’nin özellikle son on yıl içinde yaşadığı iç ve dış krizler, üye devletlerin bağımsız bir güvenlik ve savunma politikası geliştirme konusundaki girişimlerini önemli ölçüde artırmıştır. Bu çalışmanın amacı, AB’nin bağımsız bir güvenlik ve savunma politikası geliştirme düşüncesini, zaman içinde duyurduğu stratejiler çerçevesinde hangi düzeyde hayata geçirebildiğini araştırmaktır. Çalışma, AB’nin bağımsız bir güvenlik ve savunma politikasını ABD ve NATO’ya rağmen değil, ABD ve NATO ile işbirliği içinde gerçekleştirebileceğini ortaya koymaktadır. Çalışma, bu varsayımı desteklemek için de kısa süre önce duyurulan Stratejik Pusula ile açıklanan yeni yaklaşıma vurgu yapmaktadır. Nitel araştırma metodu içinde yer alan nitel veri toplama yöntemlerinden doküman/metin analizini kullanan bu çalışma sonuç olarak, Stratejik Pusula ile duyurulan yeni anlayışın AB’nin bağımsız bir güvenlik ve savunma politikası geliştirme düşüncesini, ABD ve NATO ile işbirliği içinde ileri taşıyabileceğini ortaya koymaktadırArticle Ab’nin normatif kapasite sorunu, Akdeniz için birlik ve Türkiye(2012) Ataç, Cemile Akça; 17826Genel kanının aksine, 2008 yılında 43 ülkenin katılımı ile Barselona Süreci’nin yeni ayağı olarak başlatılan Akdeniz için Birlik (AiB) henüz Avrupa Birliği (AB) ve Akdeniz’deki muhatapları için tam anlamıyla başarısızlıkla nihayetlenmiş değil. Akdeniz ülkelerinin bile gündeminden düşen, finansal açıdan Barselona Süreci’nin 2006-2013 bütçesindeki payı ile yetinmek zorunda olan ve toplantıları katılım azlığı nedeniyle üst üste ertelenen AiB’nin mevcut haliyle üyeleri için parlak bir gelecek vaat etmediği kesin. Ancak, AB’nin Akdeniz Politikası tartışmalarının yarattığı ilgisizlik, bıkkınlık ve güvensizlik duygularından arındırılmış içeriğe odaklı bir bakış açısı, AiB’den ümit kesilmemesi, bu girişimin bölgeye uyum ve istikrar adına somut başarılar getirebileceği üzerine daha özenli düşünmemizi sağlayacaktır. “Arap Baharı” sonucunda gerçekleşmesi öngörülen politik ve ekonomik dönüşümün de AiB’in önemini arttırması beklenmelidir. Bu çalışma, somut projeler aracılığı ile yaratılan faydanın ölçülebilmesi ilkesi üzerine kurulan AiB’nin, onbeş yıllık Barselona Süreci’ne gereksinim duyduğu taze kanı sağlama olasılığının AiB ülkeleri, dolayısıyla Türkiye tarafından göz ardı edilmemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu bağlamda, AB’nin normatif aktörlük kapasitesine referansla AiB’nin içeriği, nitelikleri ve potansiyeline odaklanarak Türkiye’nin sürece, sürecin Türkiye’ye katkılarını değerlendirmeyi amaçlamaktadır.Book Adalet Partisi İdeoloji ve Politika(2004) Demirel, Tanel; 4812Adalet Partisi (AP), 27 Mayıs 1960 sonrasından 12 Eylül 1980'e dek Türkiye'nin siyasal hayatına damgasını vuran bir olgu. Bu dönemin önemli bir bölümünde iktidar veya iktidar ortağıydı AP. Dönemin siyasal ve ideolojik tartışmaları içinde mayalanan sağ-sol kutuplaşmasının bir tarafıydı. DP'nin selefi ve ANAP/DYP (hatta devamında AKP) çizgisinin halefi olarak, AP'nin, Türkiye'de sağcılığın inşasını gerçekleştirdiği söylenebilir. Tanel Demirel bu kitapta AP'nin politik ve ideolojik kimliğini analiz ediyor. Partinin, modernleşme, demokrasi ve özgürlükler, kalkınma konularındaki tutumunu; buralardaki gerek 'tutarlılıkların' gerekse 'çifte-standartların' saiklerini ortaya koyuyor. Bu bağlamda, Türkiye'de liberal siyasal ideolojinin açılımlarını ve kısıtlarını sorguluyor. AP'nin siyasal elitten ve Kemalist ideolojiden kopuş noktaları ve onunla devamlılıklar da, çalışmasının önemli bir tartışma eksenini oluşturuyor. Bu yanıyla kitap, Türkiye'nin siyasal kültürü hakkında da zengin gözlemler sunuyor. AP, aynı zamanda, 1960 sonrası Türkiye siyaset tarihinin 'kalıcı' bir figürü olarak Süleyman Demirel'in siyasal liderlik kariyerinin doğuşuna ebelik yaptı. Kitap, Demirel'in görüşlerine ve AP liderliğindeki ideolojik stratejisine dair bir inceleme niteliği taşıyor, aynı zamanda.Article Americanization of Political Campaigns: A Comparison of the Cases of Forza Italia and the Young Party(Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, 2010) Türk, Hasan Bahadır; 18664Similar to political institutions and structures, political campaigns have also undergone dramatic transformations. The Americanization of political campaigns, which are characterized by certain peculiarities, such as the personalization of politics, weakening of party organizations, wide use of media channels in the political marketing process, need for specialization, primacy of opinions over ideologies and conceptualization of citizens as policy consumers, is a by-product of these dramatic transformations. This paper aims to compare Forza Italia and the Young Party through the Americanization of political campaigns with special emphasis on the connection between the transformation of political campaigns and the crisis of representative democracy.Article Avrupa bütünleşme projesinin ve genişleme sürecinin değişen dinamikleri(2022) Akşemsettinoğlu, Gökhan; 104466Genişleme ve Derinleşme yapısı üzerine kurulu olan Avrupa bütünleşme projesi, yeni katılan üyelerin getirdiği kurumsal yükler ve Birliğin karar alma mekanizmasında ortaya çıkan sorunlar sebebiyle zaman içinde farklı dinamikleri geliştirmek zorunda kalan ve uluslararası sistemin değişen özelliklerine göre hızlı bir şekilde evrimleşen bir süreç haline gelmiştir. Bu anlamda Avrupa Birliği’nde bir süredir üzerinde tartışılmakta olan “farklılaştırılmış bütünleşme” düşüncesi, içinde barındırdığı “kurumsal revizyonlar” ve “çokkültürlülük” gibi yeni unsurlarla üye ülkelerin gündemini daha fazla meşgul etmeye başlamıştır. Buna göre, Avrupa Birliği yetkilileri söz konusu yeni unsurlar çerçevesinde yeni düzenlemeler yapmaya ve yeni politikalar üretmeye başlamışlardır. Farklı kültürlerin önem kazanmaya başladığı yeni uluslararası sistemde, faydacı bir bütünleşme yapısı öngören bu yeni unsurlar, bundan sonraki yeni genişleme dönemleri ve genel anlamda bütünleşme süreci için olumlu şartları hazırlayacak gelişmelerdir.Article “Aydınlık Bir Adam: Korkut Boratav” Üzerine Bir Değinme(2011) Demirel, Tanel; 4812Korkut Boratav gerek Türkiye iktisat tarihi ve gerekse siyasal ekonomi alanında dikkate alınması gereken çalışmalara imza atmış iktisatçılarımızdan biri. Neoklasik iktisat anlayışına karşı mesafeli tutumu, iktisadın başta tarih olmak üzere diğer sosyal bilimlerle bağlantılarını vurgulaması, sınıf çatışmaları ve bölüşüm meselelerini merkeze alan yaklaşımı Boratav’ı farklı bir yere koymamızı gerektiriyor.Article Bağımsızlık, Özerklik, İkiye Bölünmüşlük Arasında Sancak:Geçmişten Günümüze Genel Bir Bakış(2015) Ekinci, Fatma Didem; 17316Article “Başkanlık için Wonder Woman!”: 2016 Amerikan Başkanlık Seçimleri, Hillary Clinton ve Feminist Gelecek(2017) Ataç, Cemile Akça; 17826Bu çalışma, Amerikan siyasetindeki kadın başkan tartışmalarını, ilk ideal kadın başkan prototipi olaraksunulan çizgi roman kahramanı Wonder Woman’ın ortaya çıkış hikayesi ile feminizm tarihinin kesiştiğinoktalar ekseninde, özellikle ikinci dalga feminist hareket bağlamında ele almaktır. Bunu yaparkenWonder Woman’ın süper gücü olan hakikat ile feminist siyaset arasındaki ilişkiyi, ikinci dalgasürecinde patriyarkal siyasetin hakikatle verdiği en kötü sınavlardan biri olan Watergate Skandalı’nı dadahil ederek inceleyecektir. Wonder Woman’ın bir çizgi roman kahramanı olarak elde ettiği kurgusaladaylığa gerçek hayatta 2016 seçimlerinde ilk defa Hillary Clinton erişmiştir. Bu nedenle, önceliklehakikate karşı tutumuna referansla, Clinton’ın avukatlıktan başkanlık adaylığına uzanan kariyerifeminist siyaset bağlamında ele alınacak, başkanlık kampanyasının başarısız olma sebepleri feministgelecek için siyasal dersler çıkarmak amacıyla tartışılacaktır.Article Bosna-Hersek’te Devlet İnşası Anlaşmazlığında Enerji Güvenliğini Kavramak: Arafta Bir Bosna-Hersek mi?(2019) Ekinci, F. Didem; 17316This paper addresses energy security promotion, one of the most significant aspects of state building in BiH, in the framework of the concept of state building in connection with the state building actor in the country, the EU. Following the description of state building, energy security and Dayton Peace Agreement; it identifies three fundamental problems in the energy security building in BiH. First, it exposes how the “state within state” condition leads to fragmented and disharmonious energy policy choices and outcomes in the state building in BiH. Second, and emanating from the factor above, it dwells on the creation of additional problems emanating from the establishment of independent cooperation in the oil and natural gas sectors by the two entities (Federation and Bosnian Serb Republic/Republika Srpska) with their respective old, established external partners, in the state building process. Third, it exemplifies via the Chinese case that the state building, manifesting long duration and stagnation, will result in the possibility of the involvement of foreseeen or unforeseen actors in the process. In the final analysis, it acknowledges the necessity on the part of the EU to offer unilateral concessions in the energy security aspect of the state building in BiH and offers certain future prospects.Article Çarlık Dönemi’nden Günümüze Rusya ve Kuzey Kafkasya: Siyasî Davranış, Tehditler, Algılar(2015) Ekinci, Fatma Didem; 17316Article Çatışan Küresel Güçler ve Karadeniz Güvenliği: Abhazya Üzerine Bir Değerlendirme(2014) Ekinci, Fatma Didem; 17316Karadeniz, bir alt bölge olarak kıyıdaş devletler ve küresel güçler arasındaki işbirliği ve çatışma dinamiklerinin mahalli olagelmiştir. Soğuk Savaş döneminde pek çoğu komünist olan kıyıdaş devletler, Karadeniz güvenlik mimarisini neredeyse sıfırdan yazan 1991 sonrası sorunları tecrübe etmek durumunda kalmıştır. Bu çerçevede Abhazya da ön plana çıkmıştır; ancak Abhazya’yı daha güç bir duruma sokan, devlet kurma çabasında kanlı bir savaş yaşamak zorunda kalmış olmasıdır. Gürcistan’da yerel bir etnik çatışma gibi başlayan bu çatışma, zamanla ABD ve Rusya’nın güvenlik söyleminde ayrı bir sorun olarak yerini almıştır. Abhazya’nın tartışmalı statüsü, iki süper gücün dış politika gündemlerini meşgul etmeye devam etmiş; Ağustos 2008 savaşından sonra ise birbirinin tamamen karşıtı yaklaşımları ortaya koymuştur. Bu çalışmada, ihtilaflı bir ortam yaratmış olmasına karşın, Abhazya’nın Rusya tarafından tanınmasının, geri dönüşün olmadığı bir süreç başlatmış olduğu tartışılmaktadır. Bu durum en azından kısa ve orta vadede ABD ve Rusya’nın Abhazya’ya dair anlaşmazlıklarının devam edeceğine işaret etmektedir.Article Çatışma Çözümleri ve Uzlaşma Süreçlerinde Kimlik: Suriye’de Mezhepsel Kimlikler ve Çatışma Sonrası Suriye(2022) Çoban Öztürk, Ebru; 105587Suriye çatışma çalışmaları literatüründe yer bulan önemli örneklerden birisidir. Suriye’deki olayların çok sayıda sebebi mevcut olsa da mezhepsel kimlikler, bu kimliklerle bağlantılı gelişen materyal kazanımlar ve bunun etrafında şekillenen bir çatışma döngüsü göze çarpmaktadır. Suriye’deki şiddet sona erdiğinde ya da farklı bir biçime dönüştüğünde çatışma öncesi ve sırasında olduğu gibi çatışma sonrası süreçlerde de kimlik vurgusu ve mezhepsel kimlikler, siyasi ve toplumsal hayatta yer bulmaya devam edecektir. Bu nedenle çatışma sonrası çözüm ve uzlaşma gibi süreçlerinin gerçekleştirilmesi ve bu süreçlerde kimliklerin ve kimlik dönüşümlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Ülkede kimliklerin araçsallaştırılarak çatışma unsuru haline getirilmesinin önüne geçilmesi önem arz etmektedir. Bu süreçler ülkede hakiki anlamda barışın gelmesi ve şiddetin tekrarlanmaması için gereklidir. Çatışma çözümleri ve uzlaşma literatüründe somut çözümlerle beraber kimlik dönüşümlerinin gerçekleştirilmesi en çok bahsedilen konulardan birisidir. Bu süreçler uygun şekillerde gerçekleştirilmezlerse şiddetin belli dönemlerde tekrar eden döngüsel bir niteliğe bürünmesi sık rastlanan bir durumdur. Çalışmada Suriye’deki mezhepsel kimlikler, çatışma sonrası beklenen çözüm ve uzlaşma süreçlerinde kimliğin yeri ve kimlik dönüşümleri ile olası toplumsal uzlaşma yaklaşımlarından bahsedilecektir.Article Çatışma Sürekliliği ve Çözülemeyen/ İnatçı Çatışma Kavramı Çerçevesinde 1915 Olayları, Yeni Sorunlar ve Uzlaşma(2017) Çoban Öztürk, Ebru; 105587Türk ve Ermeni toplumlar arasında geçmişten gelen ve çözümekavuşturulamayan somut sorunlar mevcuttur. Bu sorunlar yıllar içerisindederinleşmiş ve iki toplum arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyerek süreklilikarz eden bir çatışmaya dönüştürmüştür. Bu çatışma türü günümüzde fizikselşiddet içermemektedir fakat "çözülemeyen/ inatçı çatışmalar" (intractableconflicts) türüne dönüşmüş ve bu çatışmaların niteliklerini taşır halegelmiştir. Çalışmada iki toplum arasındaki ilişkiler bu çatışma türününnitelikleri çerçevesinde incelenecektir. Ayrıca bu çatışma türünde var olansosyopsikolojik altyapıya da yer verilecektir. Mevcut sosyopsikolojikaltyapı, var olan somut sorunlara ek yeni bir sorunlar kümesioluşturmuştur. Bu nedenle var olan çatışma türünü diğer çatışmatürlerinden ayırarak, çözülemeyen/ inatçı çatışma şeklinde incelemek,sorunu anlayabilmek ve çözümler üretebilmek için önem arz etmektedr. İkitoplum arasındaki ilişkilerin olumlu seyri için sadece bilinen sorunlaradeğil, çözülemeyen/ inatçı çatışma türündeki çatışmaların sosyopsikolojikaltyapısına da odaklanmak ve çözümler üretmek gerektiği anlatılmayaçalışılmaktadır. Sosyopsikolojik altyapının incelendiği çözülemeyen/ inatçıçatışmalar kavramı kullanılırken Daniel Bar-Tal'ın inceleme yöntemi uygulanacaktırBook Çoban ve Kral- Siyasetnamelerde İdeal Yönetici İmgesi(İletişim Yayınları, 2012) Türk, Hasan Bahadır; 18664Article