Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/414
Browse
Browsing Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce) by Access Right "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Article Alımlama Estetiği mi Metinlerarasılık mı?(2007) Ekiz, Tevfik; 6769; Yabancı Diller BölümüEdebî metinlerin yorumlanma ve çözümlenmesinde yazar ya da metin merkezli çözümleme çalışmalarına karşı olarak, alımlama estetiği kuramı “okur”u alımlayıcıyı birincil konumda tutmaktadır. Metinlerin, öncel metinlerle Prätext bağıntı içerisinde olduğu anlayışından hareket eden ve bu bağıntıyı inceleyen metinlerarasılık kuramı da aynı şekilde “okur” merkezlidir. Okur, metin içerisinde çok çeşitli türlerde karşımıza çıkan ilişkileri, bağıntıları açığa çıkarmak durumundadır. Alımlama estetiği kuramcılarına göre; pasif alımlayıcı konumundan aktif, anlam üreten alımlayıcı konumuna geçiş, metinlerdeki boşlukların doldurulmasıyla, somutlanmasıyla mümkündür. Tüm metinlerin birbirleriyle örüntü içerisinde olduğu temel görüşünden hareket eden metinlerarasılık kuramına göre de, bu örüntüyü açığa çıkarmaya çalışmak, metinlerin anlamlandırılma ve yorumlanmasının temelini oluşturmaktadır.Article An interpretive approach to translation: Can Yücel’s translation of The Great Gatsby(2020) Akat, Bülent; Akat, Bülent; 18404; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkBu çalışmada, F. Scott Fitzgerald’ın The Great Gatsby adlı romanının Can Yücel tarafından Türkçe’ye çevirisi -Muhteşem Gatsby - genelde Yorumlayıcı Kuram, özelde ise Jean Delisle’nin çeviri prosedürleri (Genişletme ve Ekonomi) ışığında incelenmiştir. Romanın çevirisinde çevirmen, orijinal metinde kullanılan sözcük ve ifadelerden sıyrılarak mesajın ‘anlamını’ bilişsel olarak kavradıktan sonra kaynak metni hedef kültürün söylemi çerçevesinde yeniden biçimlendirmeye dayalı bir strateji uygulamıştır. Can Yücel sadece dilsel düzeyde eşdeğerleri bulmaya yönelik bir çeviri tarzı benimsemek yerine, sahip olduğu dil içi ve dil dışı bilgi birikimini kaynak metinde verilen mesajın altında yatan ‘açık’ ve ‘kapalı’ anlamı ortaya çıkarmak için kullanmış ve daha sonra bu duyguyu hedef dilin söylemiyle yeniden oluşturmuştur. Bu strateji, kaynak metindeki ifadelere karşılık olarak erek dilde bire bir sözcük ve kelime öbekleri bulmaya çalışmak yerine, çeviride metinsel ve bağlamsal anlamda eşdeğerlikler kurmaya dayanır. Bu düşünceler ışığında, makalede, Yorumlayıcı Kuramın temel ilkelerini yansıtan özellikler taşıdığı görülen Can Yücel çevirisinde kullanılan stratejileri ortaya koymak amacıyla erek metinden seçilen örnekler incelenmiştir. Bu çerçevede, Delisle’nin çeviri prosedürlerinin erek metne uygulanması suretiyle yapılan analizler, söz konusu prosedürler ile çevirmen tarafından uygulanan stratejilerin örtüştüğünü göstermiştir.Article Citation - Scopus: 0Ann Radcliffe’S Life Described As “Helpless Maiden” and the “(Un)Conventional Woman” in the Mysteries of Udolpho(Slovenska Vzdelavacia Obstaravacia, 2015) Koç, Ertuğrul; Koç, E.; Karabulut, T.; Karabulut, Tuğba; 6497; İngilizce Mütercimlik ve Tercümanlık; Yabancı Diller BölümüAnn Radcliffe, an important pioneer of the Gothic genre, is a representative of her culture in terms of revealing the features of the male-dominant 18th century world as acceptable to her audience in The Mysteries of Udolpho. Dealing covertly with the validity of the established values of the patriarchal society, she hardly suggests alternative norms and behaviour types to women. Therefore, if analysed from the biographical and psychological perspectives, Radcliffe can be said to have constructed Emily, the major female character in Udolpho, like herself: Emily is committed to masculine ideas (and ideals), and is submissive to patriarchal authority. By constructing such a character, Radcliffe, in fact, gives hints about her own life which we know little about. The parallelisms between the lives and viewpoints of Radcliffe and her heroine indeed unveil the author’s inner world and her wish fulfilment over the major character. Happy with the masculine civilization, her heroine, like herself, remains anodyne and unengaging. © 2015 Slovenska Vzdelavacia Obstaravacia. All rights reserved.Article Avrupa Türk Edebiyat› ve bir temsilcisi: Emine Sevgi Özdamar(2007) Ekiz, Tevfik; 6769; Yabancı Diller BölümüAlmanya’da yaşayan ve Almanca yazan Türk kökenli yazarlarımızın edebi ürünlerinin nasıl sınıflandırılacakları ve hangi edebiyata dahil edilecekleri konusu Türk ve Alman edebiyatbilimcilerini meşgul etmiştir. Bugüne kadar genellikle “göçmen edebiyatı” kullanılmasına karşın, herkesin üzerinde uzlaştığı bir tanımlama hâlâ yapılamamıştır. Söz konusu edebiyatın bu çalışmada “Avrupa Türk Edebiyatı” olarak tanımlanmasının doğru olacağı görüşü, bu edebiyatın temsilcilerinden Emine Sevgi Özdamar’ın eserlerinden hareketle önerilmektedir; çünkü, onun tüm eserlerinde belirleyici öge Türk Kültürü’ dürArticle Çevirinin dilbilimsel yönleri üzerine(2021) Kırca, Mustafa; Bal, Evren; Kırca, Mustafa; 33693; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkArticle Eın Rezeptıonsversuch Von Thomas Manns Roman 'Der Zauberberg' In Der Corona-Pandemıe(2021) Ekiz, Tevfik; 6769; Yabancı Diller BölümüThe semi-autobiographical novel "Der Zauberberg" (The Magic Mountain) was published in 1924 by Thomas Mann as a "satire" and "humorous byproduct" of his work "Death in Venice". It provides an example, as so often in his novels, of the narrative techniques of the Bildungsroman (novel of personal development), and may be understood through a variety of interpretative approaches. In this work Thomas Mann deals intensively with the concepts of health and illness, and indeed life and death, which are issues highly relevant to mankind during the Corona pandemic. In the work the protagonist Hans Castorp, who has just finished his engineering qualifications, intends to make an educational journey and a three-week visit to his ill cousin in a Davos sanatorium for patients with lung disease, but ends up being diagnosed with tuberculosis and staying for seven years. In this article his observations in the sanatorium are placed in relation to the present Corona pandemic. An attempt will be made to show that an understanding of psychoanalysis and the pandemic, as well as of illness and death, should be the means to self-knowledge. Focusing on Sigmund Freud’s approach, which assumes that human behaviour cannot be explained without reference to unconscious processes, the study gives examples from the novel. It concludes with an appeal that mankind should hold on to life, in the midst of this unforeseen Corona pandemic, and never give up hope.Article Fear and Wish-fulfilling Flights of Fancy: Walpole’s Nightmare of Class Conflict and the Restoration of Aristocracy in The Castle of Otranto(2014) Koç, Ertuğrul; Atcan Altan, Neslihan; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkThis article discusses The Castle of Otranto by Horace Walpole as the first gothic work dramatizing, through the theme of “usurpation”, the emergence of the new but “greedy” bourgeoisie in England in the eighteenth century as a threat against the long-established, and from Walpole’s perspective, “divinely ordered” aristocratic system. Au fait with the worries and expectations of aristocracy, for he is the son of Robert Walpole (the first Prime Minister of England), and a member of nobility and the Parliament, Walpole, in his work, cannot help defending the established system against the emerging bourgeois paradigm. In the article, Walpole’s concern with the chaotic state of his country, which he reveals through building a devastating class conflict in Otranto, will be analyzed with the help of biographical, historical, and Marxist approaches. Finally, by referring to the Freudian theory of “wish-fulfillment through dreams”, Walpole’s solution for the conflict will be shown to be a self-gratifying one, satisfying the author’s aristocratic selfArticle İçbütünlük Sorunu ve Modern Politik Ahlak(2008) Aral, Halide; İngiliz Dili ve EdebiyatıBu makale, modern politik ahlakın içbütünlük erdemini dışlamasını ve yozlaşmasını Machiavelli’nin faydacı politik felsefesine; Sorokin’in deyimiyle, Duyumcul üstkültüre ve Schubart’ın deyimiyle, Prometheuscu kültüre bağlar. Makalenin amacı, ilkeliliği ve dürüstlüğü politikanın jargonundan tümüyle çıkaran güç politikasının aksine, içbütünlük erdeminin politik ahlakın merkezine yerleştirilmesinin gereğini savunmaktır.Article Page or Stage? A Comparative Study on the Two Turkish Versions of Oscar Wilde's The Importance of Being Earnest(2023) Akat, Bülent; Akat, Bülent; Kümbül, Tuba; 18404; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkTiyatro metni çevirisi bazı yönleriyle diğer çeviri türlerinden farklılık gösterir. Tiyatro eserleri kimi zaman, tiyatro eserlerini içeren kitaplarda yer alacak şekilde çevrilirken, kimi zaman da sahnede kullanılmaya uygun metinler olarak tercüme edilir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı, Oscar Wilde'ın The Importance of Being Earnest adlı oyununun Murat Erşen ve Can Yücel tarafından yapılan iki tercümesini (Ciddi Olmanın Önemi ve Maksat Samimiyet) tiyatronun temel kavramları olan okunabilirlik, konuşabilirlik ve sahnelenebilirlik terimleri çerçevesinde karşılaştırmaktır. Bu makalede, Susan Bassnett'in tiyatro çevirisi stratejileri ışığında tiyatro eserinin orijinal metni ve iki çevirisinden seçilen alıntılar incelenmiştir. Önerilen beş stratejiden özellikle ikisi -basılı sayfa için çeviri ve sahne için çeviri- bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Alıntılar karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, Murat Erşen'in ağırlıklı olarak kaynak metin odaklı bir yaklaşım benimsediği, Can Yücel'in ise genellikle erek metin odaklı bir yaklaşım izlediği görülmektedir. Nitekim Erşen'in çevirisi, edebiyat okurları için çevrilmiş bir metin izlenimi verirken, Yücel'in çevirisinin sahnede kullanılamaya uygun bir çeviri olduğu söylenebilir.Article Citation - Scopus: 3Sadness Metaphors and Metonymies in Turkish Body Part Idioms(Bogazici University Press, 2019) Baş, M.; Nalan Büyükkantarcıoğlu, S.; 5837This study examines the conceptualizations of the negative emotion sadness in Turkish body part idioms. More specifically, it addresses two main problems: (i) distribution of the body part terms used in idioms to express sadness, and (ii) conceptual metaphors and metonymies underlying the body part idioms that express sadness. The data of the study includes the idioms, which contain body part terminologies and communicate sadness. Conceptual metaphors and metonymies were identified following Barcelona (1997) and Kövecses (2000). The findings reveal that the body parts heart (yürek, kalp) and liver/lung (ciğer) are more productive in Turkish for the conceptualization of sadness. Among the conceptual mappings identified, PHYSICAL DAMAGE is the most typical one with the highest number of linguistic items. Turkish data provide insights on the cultural-cognitive model of sadness, as well as on the embodied nature of emotions. © 2019 Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul.Article Tarihi Dizilerin Dil İçi ve Dillerarası Altyazı Uygulamaları Üzerine Bir Çalışma(2018) Dalbudak, Şerife; 178573; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkGörsel-İşitsel çevirinin önemli türlerinden biri olan altyazı uygulamaları ve bu uygulamaların çeşitliliği konusunda yazılmış birçok makale ve kitap bulunmaktadır. Fakat farklı kaynak görsel-işitsel çeviri türlerinin üzerinden, altyazı uygulamaları sırasında karşılaşılan kısıtlar ve televizyon dizilerinin altyazı uygulamalarında izlenmesi gereken olası yöntemler ve bulunması gereken çözümler konusuna pek değinilmemiş, pek fazla ilgi gösterilmemiştir. Örneğin, günümüzde bütün dünyada beğeni kazanmış ve çok fazla izleyiciye ulaşma şansını yakalamış olan tarihi dizilerin altyazı uygulamalarının nasıl yapılacağı konusunda pek fazla çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla, bu çalışmada, öncelikle gerek dil içi gerekse dillerarası altyazı uygulamalarındaki kısıtlar ve bu görsel-işitsel türünün kendisine özgü özellikleri dikkate alınarak tarihi dizilerin altyazı uygulamalarına bir izlence önerisi sunulacaktır. Bu alanın çevirinde tarihi uzaklığın öneminin vurgulandığı kısa bir girişin ardından, çeviri sırasında kullanılan dilbilimsel, kültürel ve söylemsel ögeler ve altyazı kısıtları örneklenmiş, ayrıca tarihi bir dizinin (Mehmed Bir Cihan Fatihi) ve bu dizinin Sağır ve işitme engelli izleyiciler için yapılan Türkçe ayrıntılı altyazı ve ayrıca İngilizce altyazı uygulamalarının karşılaştırmalı incelenmesi yoluyla irdelenmiştir. Görselliğin sağladığı bilgilerin aktarılmasından sonra eski dilin nasıl çevrildiği örneklere dayanarak incelenmiştir. Bir yandan dilin söylemsel, zamansal ve coğrafi değişkenlerinin nasıl yorumlandığına, öte yandan askeri, dini, imparatorlukla ilgili ögelerin ve sosyal sınıfların nasıl verildiğine dair yöntemler üzerinde durulmasına özen gösterilmiştir. Sonuç olarak, yapılan bu çalışma ile tarihi dizilerin hem dil içi ayrıntılı hem de dillerarası altyazı uygulamalarına, tarihi dizilerde tarihsel uzaklık olarak adlandırılan ögeyi irdeleyerek ve altyazı uygulamalarında aslında konuşmaların değil kültürün aktarıldığını dikkate alarak, pratik çözümler geliştirmek amaçlanmaktadır.Article The Affective Domains in L2 Writing Research in Terms of Causality and Correlation: A Scoping Review(2020) Yağız, Oktay; Yiğiter, Kemalettin; Büyükkantarcıoğlu, Nalan; 5837This scoping review aimed at reviewing the research into the affective issues in L2 writing in terms of causality and correlation and to find out any gaps for further studies. Scoping reviews are recognized as useful studies for meta-analyses since they display value and inadequacy in a research theme. Results showed that relevant research focused on writing anxiety and tended to ignore other affective variables The studies often used quantitative research designs. Causal and correlational research supports that affective constraints negatively affect writing achievement. Correlational studies concluded that there is a negative correlation between the impact of these affective variables, writing performance and process. The need of piloting, different and larger participant groups was also highlighted.Article The Use of Idiomatic Language as a Strategy for Receptor-Oriented Translation: A Study on Tomris Uyar’s Rendering of Flannery O’Connor’s Grotesque Stories: “The Lame Shall Enter First” and “The Comforts of Home”(Research Gate, 2019) Akat, Bülent; 18404; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkThis study is concerned with an analysis of Tomris Uyar’s rendering of two grotesque stories by the American fiction writer Flannery O’Connor, “The Lame Shall Enter First” and “The Comforts of Home”, translated into Turkish as “Önce Sakatlar Girecek” and “Yuvanın Nimetleri” respectively. The article mainly focuses on the translator’s use of idiomatic language in the rendering of these grotesque stories as a strategy for conveying the semantic content of the stories to the receptor audience as well as for evoking in them the feelings and responses similar to those created in the source-text reader. In her translations, Tomris Uyar adopts a receptororiented strategy closely associated with Eugene A. Nida’s concept of Dynamic Equivalence. Out of a desire to achieve an easy, natural, and fluent style in translation, the translator relies heavily on the use of idioms in receptor language, thus creating in the reader the feeling that these stories were originally written in Turkish.Article (Western)Word / (Eastern)Image in My Name is Red: An Imagological Reading of Orhan Pamuk’s Ekphrastic Reimagination(2022) Kırca, Mustafa; Kirca, Mustafa; 33693; İngilizce Mütercimlik ve TercümanlıkBu çalışmanın amacı, Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı romanını görsel yansıtma biçimlerinin ve Osmanlı minyatür eserlerinin konu edildiği imgemetin ve ekfrastik anlatı olarak incelemektir. Pamuk’un bu eserinde ekfrastik anlatı, Osmanlı ve İranlı üstatların minyatürlerinde yer alan imgelerin roman karakterlerine ve anlatıcılarına dönüşmesi ve bu sayede sürdürdükleri sanat ve gerçeklik ilişkisi üzerine tartışmalarıyla gerçekleşir. Romanda farklı anlatıcı-karakterler, 16. Yüzyıl Osmanlı minyatür resmi ve aynı dönemlerde Batı resim sanatında en bilinen örneklerini veren perspektifi ikili karşıtlık olarak tartışır. Böylece görsel olan romanda anlatının konusu haline gelir. İmge ve söz arasındaki ayrımın netliğini kaybettiği ve her ikisinin de hiyerarşik olmayan bir düzlemde yer aldığı Benim Adım Kırmızı, imgemetin kavramına örnek oluşturur. Ayrıca Pamuk’un bu romanı imgesel olanın yazılı metne aktarıldığı göstergeler arası bir çeviri olarak da değerlendirilir. Romanda, Frenk ya da Venedik üslubu olarak adlandırılan Rönesans perspektif kullanımı objektif gerçekliğe en yakın yansıtma biçimi olarak görülür. Minyatür ise resmettiği nesnelerin gerçeğine benzemeleriyle değil, “anlamı” yansıtma çabası bakımından daha üstün olarak görülür. Romanın konusunu oluşturan bu iki sanat türünün ve onların gerçekliği görme biçimlerinin Doğu-Batı zıtlığı içerisinde sunulması, “biz ve öteki” imgelerinin yeniden şekil aldığı farklı okumalara açar. İmgebilimin de konusunu oluşturan bu türden kimlik çalışmalarının dinamiğini belirleyen öz ve ötekini tanıma/tanımlama için imge yaratımı, Benim Adım Kırmızı adlı romanda birbirine karşıt olarak verilen görme ve resmetme biçimleri üzerinden tartışılmaktadır.