Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/414
Browse
Browsing Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce) by Author "6497"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Item Citation Count: Koç, Ertuğrul, "Alchemy revived: Fraudulent evolution of power politics from Dr. Frankenstein to Dr. Huntington", Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Vol. 26, No. 2, pp. 133-153, (2009).Alchemy revived: Fraudulent evolution of power politics from Dr. Frankenstein to Dr. Huntington(2009) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü (İngilizce)Mary Shelley’nin Frankenstein, Samuel P. Huntington’ın Clash of Civilizations ve Who Are We? adlı eserleri yazıldıkları dönemler, tür ve içerikleri ile taşıdıkları politik söylemler göz önüne alındığında, birbirlerinden tamamen farklıymış gibi görünebilir. Ancak, Huntington’ın “medeniyetler çatışması” projesi ve “Batı’nın kimlik sorunu” söyleminin daha iyi algılanması için Mary Shelley’nin eserindeki iki karakter arasında (Dr. Frankenstein ve Monster) yarattığı çatışmayı ve bu çatışmanın sebeplerini ve anlamını incelemek gerekir. Çünkü bu karakterler Huntington’ın öngördüğü Doğu ve Batı paradigmaları arasındaki daimi çatışma ve iki medeniyetin kendini karşıtıyla tanımlaması gerektiği tezine uymaktadır. Bu makalede, Huntington’ın yeni dünya düzeni, Mary Shelley’nin Frankenstein adlı eserinde kullandığı mecazdan yola çıkarak, Huntington’ın “çatışma” projesine yeni bir ahlaki bakış önerilmektedir. Mary Shelley’nin bakış açısından kimlik sorunu ve çatışma, oluşturulmuş olgulardır. Bu görüş ışığında Huntington’ın eserleri değerlendirilecek olursa, Doğu ve Batı paradigmalarının yüz yüze kaldığı kimlik bunalımı ve çatışma, iktidardaki oligarşi tarafından amaçlı bir şekilde yaratılmaktadır. Böylesi bir kimlik sorunu yaratan plütokratik yapı da, her zaman yapay ve zorlama siyasi oluşumları ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla, bu makalede; gücü istemenin ve kullanmanın ardındaki sosyal ve psikolojik dinamikler araştırılmakta ve Frankenstein adlı eserde Dr. Frankenstein’ın hem kendisinin hem de ailesinin yok oluşuna sebep olan canavarı nasıl oluşturduğu ile Huntington’ın toplu yok oluşa neden olabilecek muhtemel “çatışan dünya” tezi arasında paralellikler kurulmaktadır. Makale, Huntington’ın tezinin aslında emperyalizm ve kolonyalizm kavramlarının yeni bir boyut kazanmasına hizmet ettiğini ortaya koymakta; Batı medeniyetinin tıpkı Dr. Frankenstein gibi yapay oluşumlar peşinde koştuğunu; Batı’nın, inşa ettiği Doğu dünyası sayesinde kendini tanımlama yoluna gittiğini ve bunu yaparken de 21. yy. da hegemonyasını devam ettirmenin asıl amacı olduğunu anlatmaktadır. Mary Shelley’nin bakış açısından böylesi bir “simyagerlik,? emperyal Batı medeniyetinin ahlaki çöküşünün bir belirtisi ve aynı zamanda Doğu dünyasını ikiyüz yıldır dönüştüren Batı paradigmasının sapkın psikolojisinin bir göstergesidir.Item Citation Count: Koç, E.; Karabulut, T.,"Ann Radcliffe’S Life Described As “Helpless Maiden” and the “(Un)Conventional Woman” in the Mysteries of Udolpho",Xlinguae, Vol. 8, No. 1, pp. 68-78, (2015).Ann Radcliffe’S Life Described As “Helpless Maiden” and the “(Un)Conventional Woman” in the Mysteries of Udolpho(Slovenska Vzdelavacia Obstaravacia, 2015) Koç, Ertuğrul; Karabulut, Tuğba; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüAnn Radcliffe, an important pioneer of the Gothic genre, is a representative of her culture in terms of revealing the features of the male-dominant 18th century world as acceptable to her audience in The Mysteries of Udolpho. Dealing covertly with the validity of the established values of the patriarchal society, she hardly suggests alternative norms and behaviour types to women. Therefore, if analysed from the biographical and psychological perspectives, Radcliffe can be said to have constructed Emily, the major female character in Udolpho, like herself: Emily is committed to masculine ideas (and ideals), and is submissive to patriarchal authority. By constructing such a character, Radcliffe, in fact, gives hints about her own life which we know little about. The parallelisms between the lives and viewpoints of Radcliffe and her heroine indeed unveil the author’s inner world and her wish fulfilment over the major character. Happy with the masculine civilization, her heroine, like herself, remains anodyne and unengaging.Item Citation Count: Koç, Ertuğrul. Birth of the English novel, Ankara: Çankaya University Publications, 2005.Birth of the English novel(Çankaya University Publications, 2005) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüItem Citation Count: Koç, Ertuğrul. "Cultural Intersections in Stoker’s Dracula: Transylvanian and Ottoman Identities as the Vampiric “Other(s)” of Victorians", Mapping Cultural Identities, (2019).Cultural Intersections in Stoker’s Dracula: Transylvanian and Ottoman Identities as the Vampiric “Other(s)” of Victorians(Cambridge Scholars Publishing, 2019-12-01) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüThis volume investigates identity discourses and self-constructions/de-constructions in various texts through imagological readings of films, narratives, and art works, examining different layers of cultural identities, on the one hand, and measuring the literary reception of ethnic identity constitution to reveal both the self and hetero images, on the other. The book features theoretical and analytical approaches with insights borrowed from multiple disciplines, and mainly focuses on the application of imagological perspectives in the fields of literature and translation, and specifically in literary works “carried over” from one culture to another. It will be of interest for scholars and researchers working in the fields of literature, translation, cultural studies, and imagology, as well as for students studying in these fields.Item Citation Count: KOÇ, E., (2006). Rebirth of the Gothic in the Metropolitan Legends. Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Journal of Arts and Sciences Say›: 6 / Aralık 2006Rebirth of the gothic in the metropolitan legends(Çankaya Üniversitesi, 2006-12) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüBu makale onsekizinci yüzyıl gotik roman geleneğinin yirminci yüzyıl grafik roman tarzında yeniden ortaya çıkışını irdelemekte ve gotik edebiyatın büyük sosyal dönüşüm süreçlerinin bir ürünü olduğunu iddia etmektedir. Makale bu tarzın ilk ya da son örnekleri olsun, bu eserlerin kapitalizmin ortaya çıkışı ve insanın bilinç kazanma sürecine paralel giden metaforik göndermeler olduğu değerlendirmesinde bulunmaktadır: Gotik roman tarzının ilk örneklerinde kapitalizm nasıl eleştirilmişse, yirminci yüzyıl grafik romanlarında da kapitalist sistem ve sistemin yarattığı materyalist bireye dolaylı atışar vardır. Sonuçta, bu tarzın örnekleri kapitalist kültüre ait bireyin manevi, ahlaki ve entellektüel boşluğunu dile getirmektedir.Item Citation Count: KOÇ. E., (2006). Rebirth of the gothic in the metropolitan legends. Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Journal of Arts and Sciences Sayı: 6, pp.111-125Rebirth of the gothic in the metropolitan legends(Çankaya Üniversitesi, 2006-12) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüBu makale onsekizinci yüzyıl gotik roman geleneğinin yirminci yüzyıl grafik roman tarzında yeniden ortaya çıkışını irdelemekte ve gotik edebiyatın büyük sosyal dönüşüm süreçlerinin bir ürünü olduğunu iddia etmektedir. Makale bu tarzın ilk ya da son örnekleri olsun, bu eserlerin kapitalizmin ortaya çıkışı ve insanın bilinç kazanma sürecine paralel giden metaforik göndermeler olduğu değerlendirmesinde bulunmaktadır: Gotik roman tarzının ilk örneklerinde kapitalizm nasıl eleştirilmişse, yirminci yüzyıl grafik romanlarında da kapitalist sistem ve sistemin yarattığı materyalist bireye dolaylı atışlar vardır. Sonuçta, bu tarzın örnekleri kapitalist kültüre ait bireyin manevi, ahlaki ve entellektüel boşluğunu dile getirmektedir.Item Citation Count: KOÇ, E., (2009). Tess of the d’Urbervilles: the Tragedy of Godless Human Existence. Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Journal of Arts and Sciences Sayı: 12, pp.127-140Tess of the d’Urbervilles: the tragedy of godless human existence(Çankaya Üniversitesi, 2009) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüIn Tess of the d’Urbervilles Thomas Hardy depicts a godless world where human consciousness is unable to comprehend the consciousness of the universe. Hardy shows that, having created God as the culmination of his own moral perception, man hopelessly expects mercy and poetic justice from his own creation. Tess’s catastrophe is not the work of Christian God, but the work of the powers beyond the understanding of the character. Although Hardy suggests the solution for the circle of tragedy in human solidarity, in the civilization of man, or in the social stratification of the Victorian world, however, there is no place for peace and harmony. Hence, from Hardy’s perspective, man is alone and defenseless in the face of the tragedy awaiting him. Criticizing in a sardonic way the patriarchal mentality and the ignorance of his main character Tess, Hardy reveals that human existence is tragic, and what defines the life of individual is crass-casualty.Item Citation Count: Koç, Ertuğrul; Güvenç, Özge, "The mysteries of udolpho: Ann Radcliffes gothic eutopiafor the female of the eighteenth century", Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, No. 42, pp. 37-44, (2014).The mysteries of udolpho: Ann Radcliffes gothic eutopiafor the female of the eighteenth century(2014) Koç, Ertuğrul; Güvenç, Özge; 6497; 18329; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüTarihsel, Marksist, ve feminist bakış açıları ile yorumladığımızda, Ann Radcliffein Udolphonun Gizemleri adlı romanında, tarihin feodal sistemden kapitalist düzene ilerleme sürecinde kadının durumunu ana tema yaparak, bu geçiş dönemini tasfir ettiği söylenebilir. Radcliffe eski sistemi Apollonian (yani akıl ve uyum) olarak kabul ederken, yeni düzeni de Dionysian (yani içgüdü ve karmaşa) ile bağdaştırmıştır. Yazarın yarattığı outopiada (olmayan yer) ana karakter Emily ve diğer iyi karakterler yerleşik feodalitenin doğrularını temsil ederken, Montoni ve arkadaşları ise onsekizinci yüzyılın gelişmekte olan kapitalizmini ve bu yapının yıkıcılığını anlatmaktadır. Romanın sonunda eski sistemin yeni düzene karşı kazandığı zaferin üzerinde önemle durulmasına rağmen, Radcliffein önerdiği çözüm tatmin edici değildir; çünkü ana kahraman Emily basmakalıp bir karakter olarak kalmış, aidiyet hissettiği erkek-egemen toplumda halen bir erkeğin korumasına muhtaç, savunmasız bir genç kız tiplemesinden öteye gidememiştir. Bu yüzden Radcliffe, kendine güveni yüksek, devrimci bir karakter yaratamamış ve dolayısıyla kadın kimliğini koruyup destekleyen daha gelişmiş bir kültürel yapıyı eserinde ortaya koyamamıştır.Item Citation Count: Koç, Ertuğrul. The Victorians and the novelists: from Dickens to Hardy. Barış Platin, p. 242, 2010.The Victorians and the novelists: from Dickens to Hardy(Barış Platin, 2010) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüItem Citation Count: KOÇ, E., (2007). Wuthering Heights: A Hybrid that Rejects Classification. Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Journal of Arts and Sciences Sayı: 7, pp.115-124Wutheringheights: a hybrid that rejects classification(Çankaya Üniversitesi, 2007-05) Koç, Ertuğrul; 6497; Çankaya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim Tercümanlık BölümüMuch has been said about Wuthering Heights and Emily Bronte. Literary criticism that surrounds the work and its author, however, still continues to haunt the situations of both the novel and the novelist. Rejecting the formal tone and abstract subject matter of the criticism produced so far, I, in this article, analyze the text and its author from deconstructive, biographical, and reader response perspectives. Bronte wrote Wuthering Heights in the Victorian Age, when literary trend was concerned with the urban life. Despite being much discussed in literary circles and appreciated for its out-of-tradition themes, the work is neither the product of the age, nor does it belong to the anterior romantic (or gothic) tradition. The novel is down to earth within the unique conditions it was written, and this is because the writer was a unique personality to produce such an unclassifiable masterpiece.