Doktora Tezleri
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/1645
Browse
Browsing Doktora Tezleri by Language "eng"
Now showing 1 - 20 of 28
- Results Per Page
- Sort Options
Item Citation Count: Alameen Alameen, Omar Ali (2020). A methodology for sustainable housing policy in libya case: City of Tripoli / Sürdürülebilir konut politikası üzerine bir metodoloji çalışması örnek: Trablus şehri. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.A methodology for sustainable housing policy in libya case: City of Tripoli(2020) Alameen Alameen, Omar Ali; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Mimarlık BölümüBu tez sürdürülebilir konut politikası ile ilgilidir. Konut en temel insani ihtiyaç olarak, insanların en önemli günlük gereksinimidir. Birleşmiş Milletlerin Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde belirtildiği gibi "Her birey ve aile sağlıkları ve refahları için gerekli yaşam standartlarına sahip olmalıdır ve bu standartlar gıda, giyim, konut, sağlık ve gerekli sosyal hizmetleri kapsar" (UNHR, 2009). Yaşam ve barınma hakkı insanların en temel ihtiyaçları arasındadır ve konut edinme toplumun yaşam standartının bir göstergesidir. Henilane'e (2015) göre bir konut rahat, ekonomik, bakımı yapılabilir, mimari yönden anlamlı ve çevreyle uyumlu olmalıdır. Bu temel hakkın devamlılığı ancak "Sürdürülebilir Konut Politikası" üretmekle sağlanabilir. Edwards'a (2000) göre herkesin uygun bir konuta ulaşma şansı olduğu takdirde ve bu sosyal kaynaşma, refah ve kişisel özgürlüğü sağlarsa, bir konut sürdürülebilir olarak kabul edilir. Sürdürülebilir konut "Bugünün insanlarının ihtiyaçlarını karşılayan ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamaları konusunda taviz vermeyen konut" olarak tanımlanır. Bu tezin amacı Libya'daki sürdürülebilir konut politikasının gerçekleştirilmesi ile ilgili çalışmaların sonuçlarından-özellikle Trablus ve Libya'nın geneli için konut sürdürülebilirliğinin ilkelerinin uygulanması amacı ile-yarar sağlamaktır. İlave olarak bu tez paydaşlar "profesyoneller ve kullanıcılar" için sürdürülebilirlik kavramları ve bunların konut sorununa ciddi çözümler üretmek konusundaki önemleri hakkında iyi bir zemin hazırlamayı amaçlamaktadır. Ayrıca önceki Libya hükümetlerinin başarılı konut politikaları hakkında konut kullanıcılarının memnuniyetini değerlendirmektir. Anketlerde sağlanan bilgiler ile konunun üç önemli boyutu "çevresel, sosyal ve ekonomik yönleri" araştırılarak ve konutların bir Libya ailesinin nazarında şimdiki ve gelecekteki uygunluğu sorularak edinilmiştir. Gelecekteki konut projelerinin uygulanmasında dikkate alınması gereken karakteristik unsurlar da dahil edilmiştir. Aynı zamanda bu tez bir örnek olay incelemesini de konu alarak kullanıcı memnuniyetini ölçmeyi de içermektedir. Bu çalışma Trablus'da gerçekleştirilen dört konut projesini içermektedir.Item Citation Count: Gökçe, Muhsin Caner (2016). Beam shaping effects on MIMO free-space optical communication systems / Çok-girişli çok-çıkışlı serbest uzay optik haberleşme sistemlerinde optik hüzme şekillendirmenin etkileri. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.Beam shaping effects on MIMO free-space optical communication systems(Çankaya Üniversitesi, 2016) Gökçe, Muhsin Caner; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Anabilim DalıMultiple Input Multiple Output (MIMO) systems are employed in Free Space Optical (FSO) communication links to improve the link reliability in the presence of atmospheric turbulence. In this thesis, we consider a MIMO FSO system with practical transmitter and receiver configurations that consists of a radial laser array with Gaussian beams and a detector array with Gaussian apertures. Using the extended Huygens-Fresnel principle in weak atmospheric turbulence, we have derived formulations to find the average power and the power correlations on the finite sized detectors. This lets us to quantify the performance metrics such as the power scintillation index, the aperture averaging factor and the average bit error rate () as a function of system parameters, i.e., transmitter and receiver ring radius, number of Gaussian laser beams, number of detectors, laser source size, detector aperture radius, degree of source coherence, link distance and the structure constant of atmosphere. At first, by the help of the derivations the performance of multiple-input single-output (MISO) FSO system is investigated using both for coherent and for partially coherent Gaussian sources. Then, we improve our derivations and investigate the performance of MIMO FSO systems. In this way, the performance of MIMO FSO system is compared to that of MISO FSO, single-input multiple-output (SIMO) FSO and single-input single-output (SISO) FSO systems. MISO systems are then employed in underwater wireless optical communication (UWOC) links to mitigate the degrading effects of oceanic turbulence. To quantify the scintillation index of the MISO UWOC system, the Huygens - Fresnel principle is used with the novel equivalent structure constant of atmosphere. The oceanic turbulence parameters such as rate of dissipation of mean-squared temperature, rate of dissipation of kinetic energy per unit mass of fluid, Kolmogorov microscale, the ratio of temperature to salinity contributions to the refractive index spectrum, link distance and the wavelength which are expressed by the novel equivalent structure constant of atmosphere. Using the Matlab program, we present graphs and investigate the effect of system parameters on the performance metrics.Item Citation Count: Avcı, Ayşe Nihan (2022). Circadian lighting design: Effects of OLED lighting conditions on visual comfort and well-being in an indoor office environment / Sirkadiyen aydınlatma tasarımı: OLED aydınlatma koşullarının iç mekan ofis ortamında görsel konfor ve refah düzeyi üzerindeki etkileri. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Circadian lighting design: Effects of OLED lighting conditions on visual comfort and well-being in an indoor office environment(2022) Avcı, Ayşe Nihan; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Mimarlık Bölümüİnsan ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çeşitli aydınlatma armatürleri geliştirilmiştir. Akkor ve deşarjlı lambalar yaygın olarak kullanılmaya devam ederken, katı hal aydınlatma ailesinin bir üyesi olan organik ışık yayan diyot (OLED) paneller gibi daha yeni teknolojiler daha avantajlı hale gelmiştir. OLED'ler, sirkadiyen sistem dostu olma, düşük güç tüketimi, uzun ömür ve mavi ışık riski taşımama gibi diğer yapay aydınlatma alternatiflerine göre çok sayıda avantajla birlikte tamamen yeni bir yapay aydınlatma olanakları seti sunmaktadır. Aydınlatma, insan değerlendirmelerine dayalı olarak görsel ve görsel olmayan açılardan insan ve çevre arasındaki ilişkiyi etkilemektedir. Vurgu, iç mekanlarda insanın görsel konforuna ve refahına fayda sağlayan konforlu ve sağlıklı aydınlatmanın sağlanmasıdır. OLED aydınlatma ile insan sirkadiyen sistemi, görsel konfor ve ofis iç mekanlarında refah arasındaki ilişki üzerine çalışmalar sınırlıdır. Bu tez, OLED aydınlatma koşullarının kapalı bir ofis ortamında insan sirkadiyen sistemini, görsel konfor seviyesini ve refahını nasıl etkilediğini araştırmaktadır. Deney, Çankaya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden 31 gönüllü ile yapılmıştır. Tam ölçekli ofis ortamı, OLED aydınlatmanın iki farklı renk sıcaklığı (CCT), yani 3000 K ve 4000 K ile tasarlanmıştır. OLED aydınlatma koşullarının insan sirkadiyen sistemi üzerindeki etkilerini gerçek anlamda araştırmak için bilek aktigrafisi kullanılmışır. İki OLED aydınlatma koşulunun görsel konfor üzerindeki etkilerini değerlendirmek için Ofis Aydınlatma Anketi kullanılmış ve iki OLED aydınlatma koşulunun, katılımcıların refahını değerlendirmek için Küller'in Çevresel Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Veri toplama süreci, her katılımcı için 3000K ve 4000K OLED aydınlatma koşulları olmak üzere iki farklı gün ile 10:00-15:00 saatleri arasında çalışma saatlerinin büyük bir bölümünü almıştır. Toplanan veriler daha sonra çok değişkenli istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlarla ilgili olarak, insan sirkadiyen sistemi, sıcak beyaz (3000 K) OLED aydınlatmaya maruz kaldığında çalışma günü boyunca etkili olmaya devam etmiştir. Ayrıca sıcak beyaz (3000 K) OLED aydınlatma, sirkadiyen ritmik aktivite ve aydınlık düzeyinde nötr beyaz (4000 K) OLED aydınlatmaya göre daha etkilidir. Görsel konfor koşulları açısından, sıcak beyaz (3000 K) OLED aydınlatma, nötr beyaz (4000 K) OLED aydınlatmaya göre daha konforlu bulunmuştur. Refah açısından, her iki OLED aydınlatma koşulu da ölçeğin pozitif ucuna doğru derecelendirilmiş; ancak katılımcılar, sıcak beyaz (3000 K) OLED aydınlatmaya maruz kaldıklarında, nötr beyaz (4000 K) OLED aydınlatmaya göre daha sakin, tatmin olmuş, meraklı, ilgili ve enerjik hissetmişlerdir. Çalışmanın bulguları, OLED aydınlatmanın sirkadiyen aydınlatma tasarımında etkili olduğunu göstermektedir; burada görsel olmayan yönleri de hesaba katarak insanların görsel konforunu ve refahını iyileştirmek amacıyla iç mekanlardaki aydınlatmayı optimize etmek için önemli bir referans görevi görmektedir. Bulgular ayrıca, insan sirkadiyen sistemi ile iç mekanlardaki farklı aydınlatma türleri arasındaki ilişkiyi araştırmak için iç mimari ve aydınlatma tasarımı üzerine gelecekteki çalışmalarda bilek aktigrafisinin kullanılması gerektiğini düşündürmektedir. Bu, sirkadiyen aydınlatma tasarım yöntemleri hakkında ilginç bulgulara ve tartışmalara yol açabilir.Item Citation Count: Ali Faraj, Hiba Faraj (2019). Comparative analysis of vector quantization methods used in speech processing / Konuşma işlemede kullanılan vektör nicemleme metotlarının karşılaştırmalı analizi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen bilimleri enstitüsü.Comparative analysis of vector quantization methods used in speech processing(2019) Ali Faraj, Hiba Faraj; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği BölümüVektör nicemleme teknikleri konuşma sinyalini sıkıştırmada hayati bir öneme sahiptir. Çok çeşitli vektör nicemleme metotları mevcuttur. Herbir teknik kendine has avantaj ve dezavantajlar içermektedir ve tüm yönleriyle mükemmel sonuçlar veren bir vektör nicemleme metodu henüz yoktur. Bu tez çalışması, mevcut vektör nicemleme tekniklerinin performansını yeni metotlar uygulayarak iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Bu tezde mevcut metotlardan hareketle melez vektör nicemleme teknikleri uygulanmıştır. Tasarlanan vektör nicemleyicilerin performansı, spectral distorsiyon, hesapsal karmaşa ve hafıza gereksinimleri bakımından değerlendirilmiştir. Bu tez çalışması kapsamında Çok aşamalı vektör nicemleme (MSVQ) metodu, Split vektör nicemleme (SVQ) metodu, Artık sinyal vektör nicemleme (RVQ) metodu, ve sesli/sessiz artık sinyal vektör nicemleme metodu (VUV_RMSVQ) analiz edilmiştir. VUV_RMSVQ metodu en iyi test sonuçlarını verdiğinden, bu metotla optimum kod tablosu tasarlamada yeni metotlar bulabilmek için araştırma derinleştirilmiştir. Daha sonra, tüm tasarlanan vektör nicemleme metotlarının performansları var olan metotlarla karşılaştırılmıştır. Tüm çalışma standart TIMIT veritabanı kullanılarak ve bu veritabanında temiz ve gürültülü ses verileri kullanılarak yürütülmüştür. Herbir vektör nicemleme metodu için bir Doğrusal öngörülü kodlama (LPC) tabanlı kod tablosu üretim algoritması tasarlanmıştır. Vektör nicemleme LPC analiz ve sentez arasında gerçekleştirilen bir işlemdir. Vektör nicemleme için gerekli konuşma parametreleri çizgi spectrum frekanslarıdır (LSF) ve bunlar LPC katsayılarından elde edilirler. Tez çalışmasının başlangıcında, MSVQ ve SVQ metotları ile kod tabloları tasarladık ve bunları spectral distorsiyon bakımından karşılaştırdık. MSVQ metodu ile tasarlanan kod tablolarının daha iyi sonuçlar verdiğini gördük. Daha sonra, kod tablosu tasarlamak için RMSVQ ve RSVQ metotlarını kullandık. Sonuçlardan görüldü ki en iyi sonuç RMSVQ metodu tarafından verildi. Sonuç olarak, RSMVQ metodu ile devam ettik ve spectral distorsiyon için en iyi performansı başarabilmek için sesli/sessiz karar metodunu RSMVQ metodu ile birleştirdik. Test sonuçlarına göre, en iyi performansın VUV_RMSVQ metodu ile başarıldığı görüldü.Item Citation Count: Azeez Al-Mihrab, Mohammed Abdulrezzaq (2021). Design and analysis of multiband circularly polarized antenna for modern wireless applications / Modern kablosuz uygulamalar için çok bantlı dairesel polarize antenin tasarımı ve analizi. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Design and analysis of multiband circularly polarized antenna for modern wireless applications(2021) Azeez Al-Mihrab, Mohammed Abdulrezzaq; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümüBu tezde, yeni beş kompakt çok bantlı baskılı anten tasarlanmış ve analiz edilmiştir. İlk iki anten çok yönlü dairesel polarizasyona sahipken diğerleri tek yönlü dairesel polarizasyondur. İlki, kısmi bir zemin düzleminde iki basamak şeklinde yarığı olan açık döngülü altıgen tek kutuplu bir radyatör temel alınarak tasarlanmıştır. Farklı polarizasyona sahip beş çalışma bandı elde edilir. Bu beş banttan üç tanesi dairesel olarak polarize edilirken (CP) diğeri doğrusal olarak polarize edilmiştir. -10 dB empedans bant genişlikleri (IBW'ler) (1.55-1.72 GHz), (2.51-2.64 GHz), (3.1-3.31 GHz), (4.08-5.83 GHz) ve (6.14-6.7 GHz) iken 3 dB Eksenel oran bant genişlikleri (ARBW'ler) (1.6-1.75 GHz), (4.54-4.9 GHz) ve (6.21-6.49 GHz) şeklindedir. Ayrıca, bu anten üçlü bir duyu olan (sağ el, sol el, sağ el) CP, çift yönlü radyasyon modellerini gösterir. Ölçülen kazançlar sırasıyla 1.65 GHz, 2.55 GHz, 3.20 GHz, 4.75 GHz ve 6.35 GHz frekanslarında 1.75 dBi, 3.72 dBi, 3.2 dBi, 5.87dBi ve 7.61 dBi'dir. Genel boyutlar 65 mm × 45 mm × 1,6 mm'dir. Kısmi zemin düzlemine bir çift dikdörtgen şeritle başka iki merdiven şeklindeki yarık eklenmiştir. IBW'ler (empedans bant genişlikleri) sırasıyla (1.478-1.714 GHz), (2.54-2.72 GHz) ve (4.29-4.89 GHz) şeklindedir. Ölçülen 3-dB eksenel oran bant genişlikleri (ARBW'ler), alt ve üst bant için sırasıyla (1.510-1.606 GHz) ve (4.035-5.07 GHz) 'dir. Ölçülen kazançlar sırasıyla 1.575 GHz, 2.55 GHz ve 4.5 GHz frekanslarında 2.5 dBi, 3.6 dBi ve 5 dBi'dir. Bu antenin yan uzunluğu 70 mm'ye çıkarıldı. Önerilen son üç anten, 40 mm × 40 mm × 1 mm boyutlarında CPW ile beslenir. Bu üç antenden biri, karşılıklı köşede bulunan iki dikdörtgen şeritli yarıklı kare bir halkadır ve üç bant elde edilir. IBW'ler şunlardır: (3.59-5.01 GHz), (7.64 - 8.43 GHz) ve (10.81 - 11.28 GHz) 3-dB'deki ARBW'ler: (3.15-4.69 GHz), (7.77-8.17 GHz) ve (10.84 - 11.25 GHz) GHz. Simüle edilen kazançlar, sırasıyla 4.5 GHz, 8 GHz ve 11 GHz merkez frekanslarında 3.75 dBi, 3.2 dBi ve 4.62 dBi'dir. İlk güncellenen antende, önceki antende güçlü olmadığından radyatörün uzak köşesindeki zemin düzlemine ters çevrilmiş bir L-şeridi eklenerek, ilk banttaki CP özelliği artırıldı. Üç bant için IBW'ler: (3.2-5.39 GHz), (7.55 - 8.21 GHz) ve (10.79 -11.31 GHz) iken ARBW: (3.32-4.58 GHz) ve (10.79-11.13 GHz)'dir. Simüle edilen kazançlar sırasıyla 3.6 GHz, 8 GHz ve 11 GHz merkez frekanslarında 2.65 dBi, 3.9 dBi ve 5.3 dBi'dir. İkinci değiştirilmiş anten 5,8 GHz civarında yeni bir bant gösterdi. Dört bant için IBW'ler şunlardır: (3.72-4.88 GHz), (5.62-5.89 GHz), (7.68-8.27 GHz) ve (10.83-11.33 GHz) ARBW'ler ise: (3.17-3.64 GHz), (5.62-5.89 GHz) ve (10.64-11.1 GHz). Simüle edilmiş kazançlarla ilgili olarak sırasıyla 3.6 GHz, 5.8 GHz, 8 GHz ve 11 GHz frekanslarında 2.6 dBi, 2.1 dBi, 3.6 dBi ve 4.4 dBi vardır. Son olarak, bu çalışmada önerilen tüm antenler, 4.4 nispi geçirgenliğe sahip bir FR4 substratı kullanılarak tasarlanmıştır. Simülasyon sonuçları, Anasys'in HFSS simülatörü kullanılarak değerlendirilmiştir.Item Citation Count: Abdulkhaleg, Nadhir Ibrahim (2017). Design of high performance low latency rateless codes / Yüksek performanslı düşük gecikmeli oransız kod tasarımı. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.Design of high performance low latency rateless codes(Çankaya Üniversitesi, 2017) Abdulkhaleg, Nadhir Ibrahim; Çankaya Üniveristesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Anabilim DalıLuby Transform (LT) codes are one of the best rateless codes mainly designed for binary erasure channel. The characteristics of such codes perfectly performing when used with bulk data files, however a performance degradation has been observed when using them with short length messages. In this thesis, we present a new design for rateless codes, particularly an efficient LT codes using robust soliton distribution (RSD) as a degree generation method and tested in both binary erasure channel (BEC) and noisy channels like the additive white Gaussian noise (AWGN) channel. First, a new proposed decoding technique is defined as belief propagation-pattern recognition (BP-PR) is implemented to enhance the decoding ability of the conventional (BP) algorithm to overcome the problem of losing degree-one coded symbols which caused early decoding termination. The simulation results approve the improvement of the BP-PR when used with LT-RSD and outperforms the bit error rate (BER) records for the state of art techniques like memory-based robust Soliton distribution using conventional BP (LT-MBRSD-BP) or the Gaussian elimination assisted belief propagation (LT-RSD-BP-GE) and improve the records for the BER when used with MBRSD, ISD and optimal degree distribution (ODD), to form the new code called (LT-MBRSD-BP-PR),(LT-ISD-BP-PR) and (LT-ODD-BP-PR) respectively. Second, a new efficient deterministic encoding technique using deterministic degree generator with random data selection (LT-DE) is applied for extremely short data lengths. The degree generation method is based on creating the degrees in a repeated frame with a limited upper value called repetition period (𝑅𝑝) and the data symbols are chosen sequentially from a truncated data file. The data file is truncated to segments of length (𝑅𝑝) and each segment is chosen based on a random sequence. Testing this (LT-DE) against (LT-RSD-BP-PR), (LT-MBRSD-BP-PR) and (LT-ODD-BP-PR) in a BEC environment had approved the superiority of such code over all the other mentioned techniques. It has the lower error floor and higher successful decoding rate with minimum overhead and computational cost. The formation of this (LT-DE) associates a mutual relation between the successive coded symbols which motivate us to present a new sequential decoding technique mainly used over (AWGN) channel. With such new encoding-decoding technique LT codes can approach the decoding complexity cost of Raptor codes with smaller overhead and less encoding complexity as well.Item Citation Count: Nasret Coran, Ali Najdet (2021). Design of robust speaker idintification with built-in noise immunity / Gürültü ayırıma özellikli hoparlör tasarımı. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Entitüsü.Design of robust speaker idintification with built-in noise immunity(2021) Nasret Coran, Ali Najdet; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği BölümüBu tez çalışmasında, Konuşma Tanıma Sistemindeki ses izlerine göre tanımlanmasını amaçlanmış, ses izler denetimli veya denetimsiz model içerisinde işlenmiştir. Konuşma sinyali zaman değişken niteliği olarak kabul edilip frekansları zaman içerisinde değişmeye devam etmektedir. Yani sıfır geçiş sayısı ve Fourier dönüşümü gibi geleneksel konuşma tanımla sistemleri konuşmanın belirsiz doğasına dayanamaz. Bu tez çalışması, iki hedefe ulaşmayı amaçlamıştır. Birincisi gürültüye dayanıklı konuşma tanıma sistemlerini ele almak için yapılmıştır. Önerilen sistem konuşmacıyı modüle etmek için temel frekans özelliği katsayısıyla artırılan değiştirilmiş MEL frekans spektrum (cepstrum) katsayıları metodunun içerilmesinden oluşur. İki yüz elli konuşma izinden oluşan veri seti önerilen sisteme uygulanır böylece veri seti elemanlarının etiketli döngüleri kullanan özellik çıkarma şemaları altında işlendiği için özellikler matrisi oluşturulur. Bu çalışma Rastgele Orman, Besleme İleri Sinir Ağı, Model Dondurma Besleme İleri Sinir Ağı, Parçacık Yığını Optimizasyon tabanlı besleme ileri sinir ağır gibi makine öğrenme algoritmalarının uygulanmasını içerir. Her bir algoritma özellikler matrisiyle öğrenmek üzere yapılır ve daha sonra her biri kısmi verilerle test edilir. ( özellikler matrisindeki verilerin yüzde ellisi). Konuşma algılama modelini artan doğrulukla uygulamak üzere bu algoritmalar invazif olarak ele alınmıştır. Doğruluğa ulaşmak için algoritma tarafından alınan Ortalama kare hatası, Kök Ortalama hatası ve zamanın yanında Performans izleme faktörleri(ölçütler) her bir algoritma için tekrar türetilmiştir. Sonuçlar Besleme İleri Sinir Ağı tabanlı Parçacık Yığını Optimizasyonu algoritmasının diğerlerinin arasında daha iyi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu modelle birlikte girdilerin yüzde doksan altısı göreceli daha kısa sürede doğru şekilde tanınmıştır. Sonuçlar Çok muhtemelen Parçacık yığını optimizasyonu yöntemi kullanarak konuşmacıların tanınmasında doğrulukta artış olduğunu gösterir, aynısı doğruluğu yüzde doksan altı seviyesine artırmıştır. Tezin ikinci aşamasında istenen sesi diğer seslerden ( Kokteyl parti etkisi olarak ifade edilir) odaklayabilen ve izole edebilen model önermektir. Problem motivasyon ise aynı anda bir çok kişinin konuşması ve ilave olarak TV, araçlar vb gibi farklı kaynaklardan sesler olması durumunda tüm bu akustiklere bağlı olarak bozulma ve kakafoni(ahenksizlik) ortaya çıkmasıdır. Spesifik bir sesi algılayabilmek için arka plandaki diğer tüm sesleri susturmak gerekir. Önerilen model kaynak ayrıştırması için Tam Evrişimli Ağ (FCN) ve İki Yönlü Kısa Süreli Hafıza(BLTSM) metotlarını birleştirerek her bir kişiyi ayrı ayrı tanıyabilecek derin öğrenme kullanır. FCN görüntü piksellerini piksel sınıflarına dönüştürmek için evrişimli sinir ağı kullanır. CNN'nin aksine FCN tahminlerin girdi görüntü için bire bir karşılık içermesini sağladığından emin olmak için dönüştürüşmüş evrişim (konvolüsyon) katmanı aracılığıyla girdi görüntü boyutu elde etmek için ara katman özellik haritasının genişlik ve yüksekliğini dönüştürür. BLSTM girdi/çıktı dizilerinden geçmiş ve gelecekten içeriksel bilgileri kullanan tekrarlayan NN'dir. Burada saklı katmanlar BLSTM katmanlarıdır ve LSTM çıkış katmanınıdır. FCN-BLSTM ağır tekli modele göre (FCN veya BLSTM) ses verilerinin spektro-zamansal özelliklerini daha iyi şekilde uygulayabilir. Bu yaklaşımda ilk olarak girdi dizisinde gelen spesifik kaynak büyüklük spektrogramının ilk öngörüsünü elde etmek üzere FCN uygulanır. Daha sonra FCN çıkış dizisini iyileştirmek için ilk öngörü BLSTM'ye geçer. Sonuçlar elde edilen ses sinyalinden elde edilen doğruluğun gösterdiği gibi istenen konuşmacı ses sinyalini diğer seslerden başarılı şekilde izole edebildiğini göstermektedir.Item Citation Count: Barani, Abdelhamed (2020). Developing a framework for coping with uncontrolled urban sprawl of war: A case study for environmentally resilient Benghazi city / Savaş kaynaklı kontrolsüz kentsel yayılma ile baş etmek için bir çerçeve geliştirmek: Çevresel bakımdan dayanıklı Bingazi şehri için vaka çalışması. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara. Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Developing a framework for coping with uncontrolled urban sprawl of war: A case study for environmentally resilient Benghazi city(2020) Barani, Abdelhamed; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Mimarlık BölümüBingazi'nin çeşitli bölgelerine sınırlı bir biçimde yayılan yeşil alanlarve tarlalar ile çevresel bileşenleri, şehir için en önemli kaynaklardan biridir. Bu ekosistemler, 2011 yılındaki Libya ayaklanmasından sonra patlak veren savaştan etkilenmiştir. Bu etki, çatışmalardan ve yıkıma uğrayan alanlardan şehrin çevresine kaçan nüfusun yer değiştirmesi sonucu olarak kentsel yayılma problem ile ortaya çıkmıştır. Mevcut literatür, çarpık kentleşme sorununu çeşitli boyutlarda ele almıştır, ancak savaşların ve sivil çatışmaların bir sonucu olarak kentsel yayılma sorununun şiddetlenişine ve bu durumun çevrede yarattığı sonuçlara değinmemiştir. Bu araştırma, şehrin, kontrolsüz kentsel olarak yayılması sonucunda büyük ölçüde etkilenmiş olan çevresel kaynaklarını tehdit eden risklere odaklanmıştır. Araştırmanın temel amacı, Bingazi kentini inceleyerek savaş sonucunda ortaya çıkan kontrolsüz kentsel yayılma ile başa çıkmak için çevresel bakımdan dayanıklı bir çerçeve geliştirmektir. Bu araştırma, kentsel yayılma sorununun nedenlerini ve şehirdeki iç savaşın bu problem ile ilişkisini araştırmaktadır. Araştırma aynı zamanda, şehrin çevresel boyuttaki yıkıma odaklanarak, savaştan ve kentsel yayılmadan kaynaklanan hasarı değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın amaçlarından biri de çevresel kırılganlıkları araştırmaktır. Çalışma, şehir vizyonunu ve hedeflerini tanımlamayı ve kentsel yayılmaya ve kentin çevresel yapısına duyarlı ve dayanıklı eylem planları önermeyi amaçlamaktadır. Şehrin çevresel kırılganlıkları ile başa çıkma kapasitesini artıran eylemler. Bu çevresel dayanıklılık strateji planı, eylem planının ve proje önceliklerinin hazırlanmasında toplumun ve karar vericilerin etkili katılımı sayesindesavaşınkent üzerindeki çevresel etkilerinin üstesinden gelmek ve çevresel kırılganlıkları azaltmak için bir başlangıç olacaktır. Çalışma, karma bir araştırma yaklaşımına sahiptir. Nicel ve nitel teknikler, tamamlayıcı bir yaklaşımla kullanılmıştır. Nicel veriler, şehir ve çevresine ilişkin ikincil verilerden toplanmış ve sekiz bölgede uzaktan algılama uydu görüntüleme, Pearson Ki kare ve Kentsel Genişleme Yoğunluk İndeksi yöntemlerinin sonuçları kullanılarak analiz edilmiştir. Nitel veriler, tartışma grupları ve görüşmeler yoluyla birincil verilerden elde edilmiş ve SWOT analiz yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada, kentüzerinde savaşın etkilerini anlamak, kentsel yayılma sorununu tanımlamak ve bunun nedenlerini ve etkilerini bilmek için nicel veriler kullanmıştır. Ayrıca, bu verilerin analiziyle kontrolsüz kentsel yayılmadan kaynaklanan çevresel kırılganlıklar çerçevesinde, çevresel boyuttaki yıkımı ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Nitel veriler üzerinde uygulananSWOT analizi, çevresel dayanıklılığa duyarlı şehir vizyonunu formüle etmek ve bu vizyonun sunduğu hedefler doğrultusunda başlangıç düzeyinde çevresel dayanıklılık eylem planını hazırlamak için kullanılmıştır. Çalışma, şehrin mevcut durumunu anlamak için birincil ve ikincil verilerin analiz sonuçlarını sentezleyerek; ikinci nesil planların kapsamlı bir değerlendirmesine ulaşmış, bu kapsamda planın uygulanmayan aşamalarını, plan sınırı dahilindeki boş alanları, plandaki merkezsizleşme olasılıklarını, gecekondu bölgelerindeki yenileme olanaklarını ve muhtemel gelişim alanlarını eşik analizine göre değerlendirmiştir Sentez sonucunda bir eylem planı önerilmiş, kentin çevresel kırılganlıklarını azaltacak ve gelecekteki gelişmeleri çözebilmedeki kapasitesini arttıracak,bu kapsamda önecelikli projeler önermek için çevresel dayanıklılık stratejileri sunacak, "şehrin gelecekte nasıl olması gerektiği"ne cevap veren çevresel dayanıklılık vizyonu formüle edilmiştir. Çalışmanın bulguları, Bingazi'deki kentsel yayılmanın kentleşme ve savaştan kaynaklandığı; çevresel risklerin savaştan ve kentsel yayılmadan kaynaklandığını göstermektedir.Çalışma, artan çevresel bozulmayı ve kentsel yayılma sorununun artışını etkileyen temel konulara dair derin bir kavrayış sunmuş,şehirdeki savaş ile kentsel yayılma arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. Çalışma, Bingazi vakası özelinde geleneksel planlama yöntemlerinin yetersiz kalabileceği ve planlamada çevresel dayanıklılık stratejilerinin kullanımının, şehrin gelecekteki gelişmelere uyum sağlama becerisini artırmak suretiyle, çevresel kırılganlıklar ile başa çıkmak için faydalı olabileceği sonuçlarına ulaşmıştır. Çalışma; kentin güçlü ve zayıf yanları, fırsatları ve tehditleri çerçevesinde geliştirdiği eylemler ile Bengazi kenti için bir model önerisinde bulunmuştur. Sonuç olarak, dayanıklılık stratejilerine dayalı bir kentsel eylem planının uygulanmasında ve politika geliştirilmesinde çalışmanın ulaştığı bilgilerin , bugün ve gelecekte, Libya'nın diğer şehirlerinde var olan kentsel ve çevresel sorunları azaltmakta kullanılabileceği düşünülmektedir. Sonuçlar Bingazi kentiyle ilgili olması ve geliştirilen dayanıklılık planı bu kentin koşullara göre inşa edilmiş olmasına karşın, benzer koşulların yaşandığı ve yaşanabileceği diğer kentlerdeki plancılar ve politika koyucular için fayda sağlayabilecektir.Item Citation Count: Haliloğlu, Onur (2022). Dimension reduction methods for hyperspectral imagery / Hiperspektral görüntüde boyut indirgeme yöntemleri. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Dimension reduction methods for hyperspectral imagery(2022) Haliloğlu, Onur; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümüHiperspektral Görüntüler, tek bant ve çok bantlı görüntülere kıyasla çok büyük boyutlara sahiptir. Bu durum, hiperspektral görüntülerin yüksek çözünürlüklü yüzlerce spektral bant içermesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, hiperspektral veri işleme, depolama ve iletme üzerinde uğraşılması gereken önemli konulardır. Ayrıca spektral bantların sayısının artmasıyla belirli bir sınıflandırma yöntemini eğitmek için gerekli örnek boyutunun katlanarak (eksponensiyel olarak) arttığı bir gerçektir. Bu sorunlarla başa çıkmak için ya eğitim veri boyutu genişletilmeli ya da hiperspektral görüntülerin boyut büyüklüğü bazı boyut indirgeme teknikleriyle azaltılmalıdır. Bu tez çalışmasında eğitimli ve eğitimsiz boyut indirgeme yöntemleri incelenmektedir ve bazı yeni yöntemler sunulmaktadır. Sunulan yöntemler, sınıflandırma doğruluğunu mümkün olduğu kadar muhafaza ederek hiperspektral verinin boyutunu azaltmayı ve düşük hesaplama karmaşıklığı ile indirgenmiş boyuta ulaşmayı hedeflemektedir.Item Citation Count: Karadeniz, Talha (2022). Ensemble methods for heart disease prediction / Kalp hastalığı tahmini için ensemble metotlar. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstiüsü.Ensemble methods for heart disease prediction(2022) Karadeniz, Talha; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Bilgisayar Mühendisliği BölümüBu çalışma otomatik kalp hastalığı tahmini için ensemble metotları içermektedir; bu kritik sağlık işlemi birçok yeni algoritma ile gerçekleştirilmiştir. Birincisi, ikili dizilerin rastgelelik analizine göre bir taban tahmincisi geliştirilmiştir. İkincisi, sıkıştırılmış kovaryans tahmini metotlarına dayalı başka bir sınıflandırıcı tanıtılmıştır. Üçüncüsü, kurtosis ve KS-test önem şemasına göre şekillenen bir sınıflandırıcı geliştirilmiştir. Son olarak, lojistik regresyon, çoğunluk oy uygulamasına ve olasılık yoğunluk tahminine dayalı sınıflandırıcı şemalarımız ile birleştirilmiştir. Bu son sınıflandırıcı, state-of-the-art metotlar ile karşılaştırılmış ve elde edilen isabet oranları raporlanmıştır.Item Citation Count: Günaydın Temel, Dilşa (2020). Evaluating appropriations inside and outside the house as a part of socio-spatial integration process of syrian refugees: A case study from Altındağ, Ankara / Suriyeli mültecilerin sosyo-mekansal entegrasyon süreçlerinin bir parçası olarak konut içinde ve dışında yaptıkları uyarlamaların değerlendirilmesi: Ankara Altındağ'dan bir vaka çalışması. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Evaluating appropriations inside and outside the house as a part of socio-spatial integration process of syrian refugees: A case study from Altındağ, Ankara(2020) Günaydın Temel, Dilşa; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Mimarlık BölümüSuriye'de yaşanan iç savaş nedeni ile Türkiye 2011 yılından bu yana Suriye'den göç almaktadır. Sürecin başlangıcından beri, başta Suriye'nin Türkiye ile sınır komşusu olması sebebiyle, sığınmacılar genellikle ilk aşamada Türkiye'ye gelmeyi/sığınmayı tercih etmişlerdir. Bu sığınmacıların bir kısmı bir müddet sonra farklı Avrupa ülkelerine dağılmış olsalar da büyük bir çoğunluğu Türkiye'de, özellikle Hatay, Şanlıurfa, Adana, Ankara, İstanbul gibi kentlere yerleşmişlerdir. Bu durum, kitlesel olarak gerçekleşen bu göç durumu neticesinde sığınmacıların entegrasyonu ve kentlerin her ölçekte bu kitlesel göç hareketi için hazır hale getirilmesi konularını gündeme getirmiştir. Bu çalışmada, yerleştikleri bölgelerde gerek kentsel mekâna gerekse konut alanlarına uyarlamalar yapan Suriyeli mültecilerin, Ankara'da nüfusça çok oldukları tespit edilen bölgeler 'deki sosyo-mekansal entegrasyon süreçlerinin parçası olarak, kültürel aktarımlar ve gündelik ihtiyaçların mekânsal yansıması neticesinde mahalledeki konutlarının hem içerisine hem de konut yakın çevresinde yaptıkları uyarlamalar incelenmiştir. Suriyelilerin savaş öncesi yaşantılarından şimdi yaşadıkları mekanlara nasıl aktarımlar yaptıklarını tespit edebilmek ve konut içi ve yakın çevresinde yaptıkları uyarlamaları/ kendilemeleri belirleyebilmek için öncelikle Suriye'deki yaşantıları araştırılmıştır. Bu çalışmada mahalledeki mekânsal değişimi saptamak için temel olarak gözlemlerden, Suriyelilerin kendi ülkelerindeki yaşam biçimlerini ve mekânsal yansımalarını anlayabilmek için de kaynak ve görsel taraması tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu çalışma, keşfetmeye dayalı bir alan çalışması olarak planlanmıştır. Bu bağlamda, Suriyeli sığınmacılar ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler yapılırken kendilerinden savaş öncesinde yaşadıkları evlerin basit plan şemalarını çizmeleri de istenmiş ve görsel karşılaştırmalar için bu plan şemaları da kullanılmıştır. Yazın üzerinden elde edilen görseller üzerinden yapılan karşılaştırmalar ve bunların yorumlanması alan çalışmasının temelini oluşturmuştur. Çalışmanın bulguları bölgeye yerleşen ve giderek nüfuslarının artan Suriyeli sığınmacıların zaman geçtikçe bu bölgeyi kendi gündelik yaşamlarını ve yaşam tarzlarını devam ettirebilecek bir yer haline getirdiklerini göstermektedir. Kültürel aktarımların mekan üzerine bir yansıması olarak düşünülen bu durum, mekanlara yapılan eklentiler ile göstermektedir. Bu eklentiler, Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları mekanlara uyarlamalar/ kendilemeleri yaptıklarını düşündürtmektedir. Konut içi ve yakın çevresine yapılan bu kendilemeleri sayesinde ise, sığınmacıların yaşadıkları yerlere olan aidiyetlerinin arttığı söylenebilmektedir. Bu sebeple de konut içi ve yakın çevresine yapılan bu uyarlama/ kendilemelerin, aslında sosyo-mekansal bütünleşme süreçlerini hızlandırdığı ve uygulanacak olan stratejilerin önemli bir parçası olabileceği düşünülmektedir. Araştırmanın, günümüz koşullarında devam etmekte olan kitlesel göç süreçlerinde ülkeler, şehirler, yerleşilen alanların ve konutlarının dokusu üzerindeki etkisini ve değişimini izlemek ve oluşan yeni dokunun kente olan etkisini belirleyip, hem kentleri göç sürecine hazır hale getirecek hem de göçmenlerin barınma ve konaklama ihtiyaçlarının karşılanmasında yol gösterecek stratejilerin tespit edilmesinde faydalı olacağı düşünülmektedir.Item Citation Count: Mohamad Bara, Mariam (2022). Exploring an optimal selection method of photovoltaic systems for university campuses / Üniversite kampüslerindeki güneş panellerinin optimal tasarımı. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Exploring an optimal selection method of photovoltaic systems for university campuses(2022) Mohamad Bara, Mariam; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık BölümüElektrik enerjisi üretimi için fosil yakıtların yakılmasıyla ilgili sürekli artan çevresel sorunlar var. Ayrıca, kabul edilebilir maliyetlerde mevcutturlar. Bu gerçekler, güneş, rüzgar, hidro, jeotermal, biyokütle, okyanus enerjileri ve diğerlerinin alternatif kaynaklar olarak düşünüldüğü ve incelendiği bu tür enerjinin kirletici olmayan, yenilenebilir birincil kaynaklarının giderek daha fazla araştırılmasına yol açmıştır. Üniversite kampüslerinde ve eğitim kurumlarında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisi, bu tür kurumların sayısı ve elektrik enerjisi ihtiyaçları arttıkça sürekli artmaktadır. Ağırlıklı olarak mahal ve su ısıtma, havalandırma, iklimlendirme, aydınlatma ve diğer bazı küçük tesis yüklerinden oluşan elektrik yüklerinin doğası, şantiye faaliyetlerinden sonra gündüz saatlerinde en ağır ve gece en düşük olmak üzere hemen hemen aynıdır. Çeşitli yenilenebilir enerji kaynakları arasında, fotovoltaik doğrudan güneş radyasyonunun elektrik enerjisine dönüştürülmesinin çeşitli durumlarda en uygun olduğu kanıtlanmıştır. PV sistemleri son yıllarda geliştirilmiş, verimliliklerini artırıp maliyetlerini düşürerek fizibilitelerini artırmıştır. Dünya çapında çeşitli kampüsler, sürdürülebilir enerji kaynağı, sıfır enerji uygulaması veya yeşil binalar olarak bilinen elektrik enerjisi yüklerinin tamamını veya en azından bir kısmını üretmek için bu teknolojileri tanıttı. Bazı üniversite yarışmaları bu konuyu bu yarışma maddelerinden biri olarak benimsemiştir. PV sistemlerinin farklı türleri, çeşitleri ve üreticileri vardır, bu nedenle ihtiyaçlarına en uygun olanı seçmek mümkündür. Optimum bir seçim için seçim süreci dikkatlice düşünülmelidir. Bu mevcut çalışma, üniversite kampüsleri için PV sistemlerinin uygulamasını gözden geçirmektedir ve sonuç olarak, binaya entegre fotovoltaiklerin (BIPV), özellikle kentsel alanlarda giderek daha fazla bina tasarlanıp inşa edildiğinden, binanın elektrik güç kaynağı için yeterli bir teknoloji olduğu sonucuna varılmıştır. Konvansiyonel şebekelerle beslenen binalara göre birçok avantajı vardır. Üniversite kampüs binaları için teknik, ekonomik, mimari, çevresel, sosyal ve yasal yönler dikkate alınarak optimum PV sisteminin seçilmesi için bir yöntem geliştirilmiştir. Bu modelin mevcut sistemler arasında en düşük maliyetle maksimum enerji verimini vermesi beklenmektedir. Yöntem daha sonra bir vaka çalışmasında gösterilir. Bu, Ankara, Türkiye'deki tipik bir üniversite kampüsünde yapıldı ve özellikle enerji tasarrufu yolları ve araçları uygulandığında önemli ölçüde ekonomik tasarruf sağlayan bu tür uygulamalarda PV sistemlerinin kullanımını daha da teşvik eden makul sonuçlar verdi. Burada ele alınan örnek vaka incelemesinde yıllık enerji verimi 22.059 MWH idi. Bunun 17.905 MWH'si cepheye monte edilen PV sisteminden, 4.154 MWH'si çatı üstü konumlandırma sisteminden elde edildi. Birim enerji maliyeti Kwh başına 8,47 Euro idi.Item Citation Count: Bara, Marıam Mohamed (2022). Exploring an optimal selection method of photovoltaic systems for university campuses / Üniversite kampüslerindeki güneş panellerinin optimal tasarımı. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Exploring an optimal selection method of photovoltaic systems for university campuses(2022) Bara, Marıam Mohamed; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık BölümüElektrik enerjisi üretimi için fosil yakıtların yakılmasıyla ilgili sürekli artan çevresel sorunlar var. Ayrıca, kabul edilebilir maliyetlerde mevcutturlar. Bu gerçekler, güneş, rüzgar, hidro, jeotermal, biyokütle, okyanus enerjileri ve diğerlerinin alternatif kaynaklar olarak düşünüldüğü ve incelendiği bu tür enerjinin kirletici olmayan, yenilenebilir birincil kaynaklarının giderek daha fazla araştırılmasına yol açmıştır. Üniversite kampüslerinde ve eğitim kurumlarında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisi, bu tür kurumların sayısı ve elektrik enerjisi ihtiyaçları arttıkça sürekli artmaktadır. Ağırlıklı olarak mahal ve su ısıtma, havalandırma, iklimlendirme, aydınlatma ve diğer bazı küçük tesis yüklerinden oluşan elektrik yüklerinin doğası, şantiye faaliyetlerinden sonra gündüz saatlerinde en ağır ve gece en düşük olmak üzere hemen hemen aynıdır. Çeşitli yenilenebilir enerji kaynakları arasında, fotovoltaik doğrudan güneş radyasyonunun elektrik enerjisine dönüştürülmesinin çeşitli durumlarda en uygun olduğu kanıtlanmıştır. PV sistemleri son yıllarda geliştirilmiş, verimliliklerini artırıp maliyetlerini düşürerek fizibilitelerini artırmıştır. Dünya çapında çeşitli kampüsler, sürdürülebilir enerji kaynağı, sıfır enerji uygulaması veya yeşil binalar olarak bilinen elektrik enerjisi yüklerinin tamamını veya en azından bir kısmını üretmek için bu teknolojileri tanıttı. Bazı üniversite yarışmaları bu konuyu bu yarışma maddelerinden biri olarak benimsemiştir. PV sistemlerinin farklı türleri, çeşitleri ve üreticileri vardır, bu nedenle ihtiyaçlarına en uygun olanı seçmek mümkündür. Optimum bir seçim için seçim süreci dikkatlice düşünülmelidir. Bu mevcut çalışma, üniversite kampüsleri için PV sistemlerinin uygulamasını gözden geçirmektedir ve sonuç olarak, binaya entegre fotovoltaiklerin (BIPV), özellikle kentsel alanlarda giderek daha fazla bina tasarlanıp inşa edildiğinden, binanın elektrik güç kaynağı için yeterli bir teknoloji olduğu sonucuna varılmıştır. Konvansiyonel şebekelerle beslenen binalara göre birçok avantajı vardır. Üniversite kampüs binaları için teknik, ekonomik, mimari, çevresel, sosyal ve yasal yönler dikkate alınarak optimum PV sisteminin seçilmesi için bir yöntem geliştirilmiştir. Bu modelin mevcut sistemler arasında en düşük maliyetle maksimum enerji verimini vermesi beklenmektedir. Yöntem daha sonra bir vaka çalışmasında gösterilir. Bu, Ankara, Türkiye'deki tipik bir üniversite kampüsünde yapıldı ve özellikle enerji tasarrufu yolları ve araçları uygulandığında önemli ölçüde ekonomik tasarruf sağlayan bu tür uygulamalarda PV sistemlerinin kullanımını daha da teşvik eden makul sonuçlar verdi. Burada ele alınan örnek vaka incelemesinde yıllık enerji verimi 22.059 MWH idi. Bunun 17.905 MWH'si cepheye monte edilen PV sisteminden, 4.154 MWH'si çatı üstü konumlandırma sisteminden elde edildi. Birim enerji maliyeti Kwh başına 8,47 Euro idi.Item Citation Count: Ülkü, İrem (2017). Hybrid hyperspectral image compression method by using online dictionary learning based on sparse coding / Seyrek kodlama ve çevrimiçi sözlük öğrenme kullanılarak hibrit hiperspektral görüntü sıkıştırması. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Hybrid hyperspectral image compression method by using online dictionary learning based on sparse coding(2017) Ülkü, İrem; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği BölümüBu tezde, seyrek kodlama tabanlı çevrimiçi sözlük öğrenme yaklaşımını literatürde ilk kez hiperspektral görüntülerin sıkıştırılması için adapte eden hibrit bir yöntem önerilmiştir. Seyrek kodlama tabanlı çevrimiçi sözlük öğrenme kullanılarak hiperspektral görüntülerin sıkıştırılması için hibrit bir yöntem olarak isimlendirilmiştir. Bu yöntemde, çeşitli seyrek temsil algoritmaları seyrek kodlama problemini çözmek amacıyla kullanılmıştır. Farklı seyrek temsil algoritmaları ile diğer sıkıştırma algoritmaları oran-bozulma performansları açısından karşılaştırılmışlardır. Bilgi koruma performansları da anomali sezimi uygulaması ile ayrıca ölçülmüştür. Deneysel sonuçlar kanıtlıyor ki bit hızı arttıkça yakınlık bazlı eniyileme ve kör sıkıştırmalı örnekleme algoritmalarına ait sıkıştıma performansları diğer algoritmalardan üstün olmaktadır.Item Citation Count: Abulgaasem A Alrtaimi, Abdelkareim (2021). Improved successive cancellation decoding of polar codes / Geliştirilmiş ardışık giderim algoritması ile kutup kodlarının çözümlenmesi. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Improved successive cancellation decoding of polar codes(2021) Abulgaasem A Alrtaimi, Abdelkareim; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektrik Elektronik Mühendisliği BölümüBu tezde, geliştirilmiş ardışık iptal (SC) kutupsal kod çözme algoritmaları öneriyoruz. Çözümlenen bitin yanlış değerde seçilmesi diğer bitlerin de çözümlenmesini etkileyecektir. Bu duruma kutup kodlarında hata yayılımı ismi verilmektedir. Bu konuyu göz önünde bulundurarak ilk önerimizde, klasik ardışık giderim algoritmasında bit 0 lehine karar verilen ????=1 durumunu ele alıyoruz ve birden fazla kod çözücünün paralel olarak çalıştığı çoklu SC kod çözücüleri öneriyoruz. Bu kod çözücüler ????=1 için zıt kararlar verir. Önerilen teknik esnek bir konfigürasyon sağlar ve ardışık giderim liste kod çözme algoritmasına kıyasla düşük karmaşıklık sağlayan ve bunu da gereksiz patika arama işlemlerinin elenmesiyle sağlayan bir algoritmadır. Çoklu paralel SC kod çözme, orijinal SC kod çözme ile karşılaştırıldığında önemli bir performans artışı gösterir ve performansı, ardışık iptal liste kod çözme algoritmasının performansına yaklaşmaktadır. Bir sonraki önerimizde, alınan sinyaldeki güvenilir olmayan örneklerin rastgele üretilen örneklerle değiştirilmesiyle kutupsal kodların yinelemeli bir şekilde çözülmesi için bir yöntem öneriyoruz. Bu yöntemde, önce alınan örnekler ile klasik kod çözme işlemi gerçekleştirilir ve CRC kontrolü yapılır ve bu sağlanmazsa alınan örnekler sanal rastgele kanalından (VRC) geçirilir. Alınan örnekler sanal rasgele kanalından geçirildiğinde, VRC'lerin girişinde içerisinde yeterli bilgi içermeyen örnekler rasgele örneklerle değitirilirler. Daha sonra VRC çıktısı SC çözücüye gönderilir. Çözücünün çıktısı için CRC kontrolü yapılır, ve eğer CRC kontrolü sağlanmazsa alınan örnekler tekrar VRC'ye gönderilir ve işlemler tekrar edilir. Bu prosedür, CRC karşılanmadığı sürece önceden tanımlanmış bir maksimum yineleme sayısına kadar tekrarlanır.Item Citation Count: Koçak, Eyüp (2023). Numerical and experimental investigation of effects of porous layer on cooling of electronic components / Gözenekli malzemelerin elektronik komponentlerin soğutulmasında etkisinin deneysel ve sayısal incelemesi. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Numerical and experimental investigation of effects of porous layer on cooling of electronic components(2023) Koçak, Eyüp; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Mühendisliği BölümüBu tezde, gözenekli ortamla kaplı elektronik bir bileşen üzerindeki ısı transferi ve akış karakteristikleri deneysel ve sayısal olarak araştırılmıştır. Bu amaçla, bir deney düzeneği geliştirilmiş ve kurulmuş ayrıca OpenFOAM platformu kullanılarak bilgisayar programı geliştirilmiştir. Elektronik bileşen, pirinçten yapılmış bir ısı dağıtan blok modeli olarak modellenmiştir. Isıtılmış blok, gerçek bir grafik işlemci birimi (GPU) ile aynı boyutlarda üretilmiştir. Bloğun üst yüzeyi alüminyumdan yapılmış bir gözenekli malzeme ile kaplanmıştır. Bloktan ısı transferini farklı akış koşullarında incelemek için, blok dikdörtgen bir kanala yerleştirilmiştir. Elektronik bileşenlerin soğutmasında gözenekli tabakanın rolünü karşılaştırmak için, gözenekli tabaka olmadan hem deneysel hem de sayısal çalışmalar yapılmıştır. Problemin üç boyutlu, türbülanslı ve zamandan bağımsız olduğu kabul edilmiştir. Deneysel çalışmalarda, ısıtılmış bloktaki sıcaklık dağılımı, gözenekli tabaka kaplanmayan ve kaplanan bloklar için farklı Reynolds sayıları (20000Item Citation Count: Nooruldeen, Anas (2020). Order-preserving models for discrete event systems: Theory and applications / Ayrık olaylı sistemler için sırasal devamlılığı koruma modelleri: Kuram ve uygulamalar. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen bilimleri Enstitüsü.Order-preserving models for discrete event systems: Theory and applications(2020) Nooruldeen, Anas; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği BölümüEsnek Üretim Sistemleri (FMS), farklı ürün türlerinin aynı imalat sistemleri üzerinde işlenmesi ile karakterizedir. Bir FMS çakışması yoluyla farklı ürün türlerine ait yolların ve farklı ürün türlerinin, makine veya taşıma bantları gibi aynı üretim bileşenlerini paylaşmaları mümkündür. Yani, FMS ile ilgili kontrol birimlerini tasarlarken ürünleri doğru bir şekilde işlemek için FMS aracılığıyla taşınan ürünleri takip etmek gereklidir. Farklı ürünlerin sıralı düzeninin FMS'nin dinamik modelleri tarafından yakalanması özellikle önem arz etmektedir. Bu bağlamda ayrık olaylı sistemlerin (DES) modelleme formalizmi FMS'nin sıralı davranışını yakalamaya olanak sağladığı için uygundur. Dolayısıyla bu tezde, DES çerçevesinde FMS'nin denetleyici kontrolüne yönelik yeni bir modelleme tekniği geliştirilmiştir. Tez bilhassa farklı ürün türlerinin üretim bileşenlerini paylaşabileceği ve bu üretim bileşenlerinin ise çoklu ürünleri barındırabileceği FMS'nin genel bir durumunu ele almaktadır. İlk olarak söz konusu üretim bileşeni için uygun bir modelin, bu ürünün türünü ve üretim bileşenlerine giren ve çıkan ürünlerin sırasını takip etmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir. Sonrasında sırasal devamlılığı koruma dilleri, FMS için yeni bir model olarak sunulmuştur. Bu sırasal devamlılığı koruma dillerinin birçok önemli özelliği, usulen ispat edilmiş ve FMS modellemesi için faydaları tartışılmıştır. Bununla birlikte, sonlu durum otamatı kullanılarak gerekli sırasal devamlılığı koruma modellerini algoritmik olarak oluşturmaya ilişkin genel bir yöntem önerilmiştir. Geliştirilen bu yöntemin uygulanabilirliği birkaç uygulama örneği ile gösterilmiştir.Item Citation Count: Al-Mishmish, Hameed Radhi Mohammed (2019). Performance improvement of underlay cooperative cognitive networks bandwidth efficiency under interference limitation / Parazit altındaki işbirliğine dayalı bilişsel ağların bant genişliği verimliliğinin performans geliştirilmesi.Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Performance improvement of underlay cooperative cognitive networks bandwidth efficiency under interference limitation(2019) Al-Mishmish, Hameed Radhi Mohammed; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği BölümüDiversity techniques are known to provide an efficient way of combating fading in wireless communication environments. Time, frequency, and spatial diversity are the three main forms of these diversity techniques. Cooperative diversity could achieve better performance compare to the MIMO system. In cooperative communications, multiple nodes in a wireless network work together to form a virtual antenna array. Using cooperation, it is possible to exploit the spatial diversity of the traditional MIMO techniques, without each node necessarily having multiple antennas. In this work studied with cooperative diversity, cognitive cooperative. The definition of the bandwidth efficiency (BE) of cognitive cooperative network (CCN) is the ratio between a number of the licensed slot(s) or sub-channel(s) used by the unlicensed users to transmit a single data packet from the unlicensed transmitter to unlicensed destination, and from unlicensed relay(s) to unlicensed destination. This paper analyzes and improves the BE in the underlay CCN with a new reactive relay selection under interference and power constraints. In other words, this paper studies how unlicensed cooperative users use the licensed network slot(s) or sub-channel(s) efficiently. To this end, a reactive relay selection method named as Relay Automatic Repeat Request (RARQ) is proposed and utilized with a CCN under interference and power constraints. It is shown that the BE of CCN is higher than that of cooperative transmission (CT) due to the interference and power constraint. Furthermore, the BE of CCN is affected by the distance of the interference links which are between the unlicensed transmitter to the licensed destination and unlicensed relay to the licensed destination. In addition, the BE for multiple relays selection over a CCN under interference and power constraints is also analyzed and studied, and it is shown that the BE of CCN decreases as the number of relays increases.Item Citation Count: Mertyürek, Serkan (2023). Physical expression of social organization and societal structuring in mosque architecture: Evaluation of contemporary mosques in Ankara, Turkey. / Sosyal organizasyon ve toplumsal yapinin cami mimarisinde temsili: Çağdaş camilerin değerlendirilmesi. Ankara, Türkiye. Yayımlanmış yüksek lisans tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Physical expression of social organization and societal structuring in mosque architecture: Evaluation of contemporary mosques in Ankara, Turkey(2023) Mertyürek, Serkan; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Mimarlık BölümüBu tez Türkiye'nin başkenti Ankara'da üç farklı modern cami incelemektedir. Özellikle, Türkiye'de cami envanterinin önemli bir bölümünü oluşturan "Osmanlı" tipi camilerden farklı, yenilikçi ve özgün cami örneklerini araştırmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu sonrası Cumhuriyet dönemi, cami mimarisinde "modern" ve "geleneksel" örnekler üzerinden süregiden bir tartışma ve rekabete tanıklık etmiştir. Aslında bu problem farklı yönleriyle ele alınmış olsa da, akademide genellikle camilerin "modern" veya "geleneksel" olarak sınıflandırılması üzerinden tartışılmıştır. Oysa, bu sınıflandırma cami mimarisinde geleneğin repertuvarını oluşturan camilerin farklı fiziksel özelliklerini temel almalıdır. Bu çalışmada camiler kütle ve cephe tasarımları, mekansal organizasyon, iç mekan formları, mimari program, malzeme seçimi ve bezeme, süsleme detayları olmak üzere camilerin fiziksel özelliklerine göre altı gruba ayrılmış, 18 farklı faktöre göre değerlendirilmiştir. Tez bir taraftan cami mimarsinde "modern" ve "geleneksel" temsil biçimleri tartışmasına katkı koymak ve bu tartışmada "gelenek", "geleneksel" ve "modern" kavramlarının ayırt edilmesi ve anlaşılması konusundaki bulanıklığı gidermeyi amaçlamaktadır. Diğer taraftan, "modern" camilerin somut analitik bir çerçeve içinde fark edilmesi yanında, tezin çekirdeği "Osmanlı" tipi camilerin önünde uygulanmış "modern" camilerin arkasındaki aktörleri, koşulları ve mekanizmaları bulmayı amaçlamaktadır. Bu tez kümülatifte sosyal organizasyon ve toplumsal yapı olarak sınıflandırabileceğimiz sosyal ilişki ağları, hiyerarşiler ve farklı toplumsal rolleri yansıtan kadim cami mimarisini incelemektedir. Cami ve inanç yapılarının ortaya çıkmasında etkin olan sosyal organizasyon ve toplumsal yapının aktörleri kullanıcı-talep eden tarafında cemaatler ve geliştiren-arz eden tarafında da cami yaptırma dernek ve yönetimleri, mimarlar, diyanet konusunda yetkili kamu görevlileri ve yapıcı ustalar olarak belirlenmiştir. Bu çizgide, "modern" camilerin ortaya çıkmasının gerisindeki sosyal organizasyon ve toplumsal yapıyı anlamak için seçilmiş camilerin inşa edilmesinde karar alma, fon yaratma, tasarım ve planlama ve inşa etme süreçlerinde yer almış aktörlerle görüşülmüştür. Araştırma sonuçları yenilikçi formlardaki cami ve inanç yapılarının ortaya çıkmasına katkı sağlayan en önemli etkenin yapıların mimarları olduğunu ve çalışmada örnek olarak seçilen "modern" camilerin düzenli kullanıcılarına -cemaat mensupları ve imamlar- danışılarak inşa edilemeyeceklerini açık etmiştir. Sonuçlar aynı zamanda yenilikçi, özgün cami ve inanç yapıları inşa etme konusunda kararlı olan mimarların işverenlerini ikna edebilecekleri fikrini taşımaktadır. Çalışmanın örnek camilerinde işverenler başarı öyküsü olan, kariyer sahibi ve eğitimli kimselerdir. Ampirik çalışma toplumun dindar olmayan kesimlerinin de cami ve inanç yapıları inşa edilmesi süreçlerinde sayılıp, yer alabilecekleri ve bazı durumlarda süreçlere katılarak, katma değer sağlayabilecekleriyle ilgili ipuçları vermektedir.Item Citation Count: Arlı, Ahmet Çağrı (2020). Polar code decoding with soft decision algorithms / Kutupsal kodların yumuşak tabanlı algoritmalar ile çözümlenmesi. Yayımlanmış doktora tezi. Ankara: Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.Polar code decoding with soft decision algorithms(2020) Arlı, A. Çağrı; Çankaya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği BölümüShannon'un haberleşmenin matematiksel teorisini anlattığı ünlü makalesi ile birlikte doğan bilgi teorisi kapsamında Shannon tarafından çizilen performans sınırlarına ulaşmak için çok sayıda kanal kodu geliştirilmiştir. Başlangıçta, kanal kodları ikili vektör alt uzayları, yani blok kodları kullanılarak oluşturulur ve bu kodların performansları bilgisayar simülasyonları ile ölçülmştür. İyi simülasyon sonuçlarına sahip kodlar pratik iletişim sistemlerine uyarlanmıştır.Farklı bir kanal kodu sınıfı olarak, evrişim kodları 1955 yılında Elias tarafından keşfedilmiştir. Evrişimli kodlar, kodlama ve kod çözme işlemlerinde blok kodlara göre temel farklılıklar gösterir. 1993'te turbo kodlar, paralel sıralı evrişim kodları olarak tanıtıldı. Turbo kodların şaşırtıcı performansı kanal kodlama toplumunda bir kilometre taşı olmuştur ve araştırmacılar arasında sıralı kodların tasarımına büyük ilgi duymuştur. Tasarlanan kodlar, turbo kodların üstün performansının arkasındaki ana nedenlerden biri olan yinelemeli bir şekilde çözülür.Araştırmacılar arasında 2000 yıllarındaki ortak fikir, yinelenebilir şekilde deşifre edilmiş birleştirilmiş kodların uzun yıllar üstesinden gelinmeyecek kodlar olmasıydı. 2009 yılında Erdal Arıkan tarafından kutup kodları tanıtıldı. Kutupsal kodlar bilgi teorisi kavramları kullanılarak tasarlanmıştır ve performansları matematiksel olarak kanıtlanmıştır. Kutupsal kodlar, önemsiz olmayan bir şekilde tasarlanan tek kanallar olarak kabul edilebilir ve kanal kodlama alanında bir atılım olarak düşünülebilir. Bu doktora tezinde, kutupsal kodların yumuşak karar tabanlı algoritmalarla çözümlenmesi incelenmiştir. Yumuşak karar temelli algoritmalardan biri olan karar yayılım algoritması ayrıntılı olarak literatürde incelenmiştir. Kutup kodları, karar yayılma algoritması kullanılarak çözülebilir. İletişim sistemleri için kod çözme gecikmesi kritik bir konudur. Kod çözme gecikmesi paralel işlemciler kullanılarak azaltılabilir. Bu bağlamda, karar yayılım algoritması paralel işleme operasyonları için uygundur. Literatürde, karar yayılma algoritması ile kodu çözülen kutup kodlarının, ardışık giderim algoritması tarafından kodu çözülen kutup kodlarından daha kötü performans gösterdiği belirtilmektedir. Bu tezde, karar yayılma algoritması tarafından çözülen kutup kodlarının performansını artırmayı hedefledik. Performans iyileştirmesi elde edildiği takdirde, inanç yayılma algoritmasının paralel işleme özelliğine uygunluğu öne çıkacaktır. Karar yayılma algoritmasında güvenilmez olasılıkların yayılması kutupsal kodların performansını kötüleştirir. İletilerin güvenilirliğini arttırmak için yapay olarak üretilen zayıf gürültü sinyallerini kullandık. Simülasyon sonuçlarından, alıcaya gelen sinyale zayıf gürültü eklenmesinin, karar yayılma algoritması tarafından çözülen kutup kodlarının performansını arttırdığı görülmektedir. Önerilen yaklaşım, gürültü destekli karar yayılımına dayalı liste, yani Na-BPL, kutupsal kod çözücü olarak adlandırılabilir. Önerilen yaklaşımla, karar yayılımı kod çözücüleri ile kutupsal kod performansının, en gelişmiş ardışık giderim liste kutup çözücüleri performansına yaklaştığı görülmektedir. Kutupsal kodların sistematik versiyonları da karar yayılma algoritmasına uygulanmıştır. Sistematik kodlama, ardışık giderim kutupsal kod çözücüsüne fazladan ek yükler getirir. Öte yandan, karar yayılma algoritması ile kullanıldığında, kod çözücü kısmında fazladan ek yük görülmez. Bu şekilde, kutupsal karar yayılım kod çözücülerinin performansını daha da geliştiriyoruz. Ayrıca, Na-BPL ile sistematik polar kodlar kullanıldığında, daha iyi kod çözme performansı elde edilir. Bölünmüş kanal kapasitelerinin doğru hesaplanması, kutupsal kod performansını etkileyen kritik bir konudur. Kutupsal kodlarının tasarımı için genetik algoritmayı da dikkate aldık. Tezde, genetik algoritma ile tasarlanan kutupsal kodların, mükemmel bilgi tabanlı erken tespit yöntemi kullanan Na-BPL ile çözüldüğünde, gelişmiş performans elde edildiği ve elde edilen performansın, en son teknolojiye sahip kutupsal kod çözücünün, yani CRC ile desteklenmiş SCL kutupsal kod çözücü performansından sadece 0.1dB uzakta olduğu belirtilmiştir. Na-BPL kod çözücü mükemmel bilgi tabanlı erken tespit yöntemi kullanılmadığında CRC ile desteklenmiş SCL kod çözücüyle yarışamıyor fakat hata düzeltme performansı SCL kod çözücünün performansına kıyasla ileridedir.