Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/9485
Browse
Browsing Lisansüstü Eğitim Enstitüsü by Language "en"
Now showing 1 - 20 of 21
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Bükülmüş Bant Geometrisinin ve Nanoparçacıkların Tüplerde Isı Transfer Performansına Sinerjistik Etkileri(2025) Çakmak, Yılmaz Ömür; Yapıcı, Ekin Özgirgin; Aylı, Ülkü EceBorularda ısı transferini artırmak son yıllarda verimlilik açısından önemli bir konu olmuştur. Bu nedenle birçok pasif yöntem kullanılmış ve araştırmalarda yer bulmuştur. Bükülmüş bant ek parçaları bu pasif yöntemlerden biri olup borudaki akış rejimini ve hareketi değiştirerek ısı transferini artıran yapılar olarak öne çıkmaktadır. Bu parçalar akış içerisinde belirli bölgelerde girdap hareketi oluşturarak türbülans görevi görmekte ve termal sınır tabakasını bozarak ısı transfer katsayısını iyileştirmektedir. Bu çalışmada borularda kullanılan bükümlü bant geometrisinin nanopartiküllerle ısı transferi iyileştirmesine olan etkileri incelenmiştir. Temel amaç, kullanılacak sıvıya çeşitli nanopartikül konsantrasyonlarına sahip nanopartiküller eklenmesi ve sistem yapısına farklı büküm oranlarıyla eklenen bükümlü bant ek parçası ile ısı transferi iyileştirmesindeki artışı incelemek ve gözlemlemektir. Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) simülasyonları kullanılarak, bükülmüş bant geometrisine sahip boru içerisindeki nanoakışkanın ısı transferi davranışı simüle edilmiştir. Bu simülasyonlardan elde edilen sonuçlar, nanopartikül konsantrasyonunun artırılmasının ısı transfer performansını arttırdığını ve en verimli bükümlü bant ek parçası tasarımının 4 büküm oranına sahip olan tasarım olarak tasvir edildiğini göstermektedir. Al2O3-TiO2 (%10-6) nanofluidinin kullanımının sistem üzerinde oldukça olumlu bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Nusselt sayısı, sürtünme faktörü ve Performans değerlendirme kriterleri (PEC) ile ilgili karşılaştırmalar yapılmıştır.Master Thesis Çalışanların Performansı Üzerinde Finansal ve Manevi Teşviklerin Etkisi(2025) Salıhı, Bıshtıwan Ahmed Mohammed; Gökmen, AytaçBu tezin amacı, çalışanların performansı üzerindeki finansal ve manevi teşviklerin etkisini analiz etmektir. Çalışan performansı üzerindeki finansal ve manevi teşviklerin örgütlerdeki etkisini deneysel olarak analiz etmek için, bu bölüm çalışmanın metodolojisini ana hatlarıyla açıklamakta ve anketler yoluyla toplanan verilere dayalı nicel bir deneysel yöntem kullanmaktadır. Sayısal analizden yararlanılmış ve sonuçları sunmak için tablolar ve şekiller kullanılmıştır. Katılımcıların cinsiyete göre dağılımı, 280 kişilik bir örneklemden elde edilen verilerle sunulmuştur. Bunlardan 104'ü kadın, 176'sı ise erkektir. Araştırmacı, çalışmada yer alan değişkenlere ilişkin cinsiyet boyutu açısından kategoriler arasındaki farklılıkları belirlemek için Bağımsız Örneklemler T-Testine başvurmuştur. Analiz sonuçları, birinci eksen için hesaplanan t değerinin (0,214) olduğunu ve erkekler için (40,96), kadınlar için (39,63) olan aritmetik ortalamalara dayanarak, örneklemdeki bireylerin cinsiyet farklılıklarına göre birinci eksene ilişkin görüşlerinde istatistiksel farklılık olmadığını göstermektedir. Bu durum, hesaplanan anlamlılık düzeyi değerinin (0,176) olmasıyla, yani çalışmanın varsayılan anlamlılık düzeyi olan (%1)'den yüksek olmasıyla doğrulanmaktadır. Araştırmacı bazı bulguları vurgulamış ve en önemli sonuçlardan biri olarak: teknolojinin günümüzde istihdam edilebilir ekonomik büyümede dinamik bir rol oynadığı belirtilmiştir. Ölçülebilir sonuçların gelirler ve müşteri memnuniyeti ile yakından ilişkili olduğu yerde, primler, kâr paylaşımı ve performansa dayalı ücretler gibi finansal teşviklerin çalışan motivasyonunu ve verimliliğini önemli ölçüde artırdığı gösterilmiştir.Master Thesis Derin Öğrenme Kullanılarak X-Ray Görüntülerinde Otomatik Tehdit Algılama(2025) Bayezit, Halil Uğur; Tolun, Mehmet ReşitX-ray bagaj taramalarında otomatik nesne tespiti, güvenliği ve yüksek hacimli ortamlar (örneğin, havaalanları) gibi yerlerde operasyonel verimliliği sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. Geleneksel yöntemler, X-ray görüntülemenin benzersiz zorlukları olan üst üste binen nesneler ve düşük kontrast gibi durumlarla baş etmekte genellikle yetersiz kalmaktadır. Derin öğrenmede son yıllarda yaşanan gelişmeler, özellikle YOLO (You Only Look Once) çerçevesi, gerçek zamanlı nesne tespiti için dikkate değer bir potansiyel göstermiştir. Bu tez, en güncel YOLO modellerinden YOLOv8, YOLOv9 ve YOLOv10'un en yaygın kullanılan üç X-ray bagaj veri kümesi üzerindeki performansını incelemekte ve karşılaştırmaktadır. Bu veri kümeleri şunlardır; CLCXray, PIDXray ve SIXray. Araştırma, bu modelleri algılama doğruluğu, çıkarım hızı ve hesaplama verimliliği gibi temel metrikler açısından değerlendirmekte ve gerçek dünya uygulamalarına uygunluklarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, karmaşık ve dağınık ortamlardaki nesneleri tespit etme yeteneklerini kapsamlı deneylerle incelemekte, algılama hassasiyeti ve işlem hızını dengeleme üzerinde yoğunlaşmaktadır. Sonuçlar, YOLOv10'un genel olarak en iyi performansı sergilediğini, üstün doğruluk ve daha hızlı çıkarım süreleri sunarken düşük hesaplama karmaşıklığını koruduğunu ortaya koymaktadır. YOLOv8 ve YOLOv9 da belirli senaryolarda öne çıkan güçlü yönleriyle rekabetçi bir performans sergilemektedir. Bulgular, en yeni YOLO modellerinin gerçek dünya X-ray bagaj tarama sistemlerinin gereksinimlerini karşılamada oldukça etkili olduğunu ve operasyonel güvenlik ortamlarında kullanım potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Bu çalışma, nesne algılama modellerinin kapsamlı bir incelemesini sunuyor, pratik uygulamalar hakkında değerli bilgiler sağlıyor ve otomatik güvenlik sistemlerindeki gelişmelerin temelini oluşturuyor.Master Thesis Ekg Sinyalinin Aritmi Tespiti için Gürültüden Arındırılması(2025) Alag, Ali Khaleel Alag; Preveze, BarbarosBu çalışma, elektrokardiyogram (EKG) sinyalleri üzerinden kalp rahatsızlıklarını tespit etmede karşılaşılan önemli zorluklardan biri olan gürültü azaltımını iyileştirerek çözüm bulmaya odaklanmaktadır. EKG sinyalleri, doğru analiz için gerekli önemli özellikleri gizleyebilecek taban sapması (baseline wander), elektrik hattı paraziti ve kas artefaktları gibi çeşitli gürültü kaynaklarına karşı hassastır. Bu araştırmada, MATLAB kullanılarak etkili bir filtreleme süreci uygulanması hedeflenmiş olup, daha pürüzsüz bir EKG sinyali elde edilmesi ve bunun da ileri teşhis uygulamalarında faydalı olması amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan veriler, analiz için uygun olan çeşitli EKG sinyalleri sağlayan PhysioNet ATM veri tabanından alınmıştır. Bu amaç doğrultusunda, bir dizi filtreleme yöntemi uygulanmıştır: Sonlu Darbe Tepkili (FIR) düşük geçiren filtre, Chebyshev filtreleri (Tip I ve Tip II) ve dalgacık tabanlı yöntem. FIR düşük geçiren filtre, yüksek frekanslı gürültüyü engellemek ve yalnızca sinyalin ana bileşenlerini korumak için tasarlanmıştır. Öte yandan, dalgacık filtreleme, önemli sinyal özelliklerine zarar vermeden geçici (transient) gürültüleri azaltmak için durağan olmayan bir yöntem sunar, Sinyal gürültüsü filtrelendikten sonra, aritmi tespitinde kullanılmak üzere R zirve (R peak) tespiti gerçekleştirilmiştir. Orijinal veriler ile taban sapması giderilmiş (BLW denoised) verilerin karşılaştırılması, aritmilerin ve diğer kalp hastalıklarının ,tanımlanması için gerekli veri işleme sürecini görselleştirmeye olanak tanımaktadır. MATLAB ortamında R zirveleri, 'findpeaks' fonksiyonu kullanılarak tespit edilmiştir, Sonuç olarak, her bir filtreleme yöntemi gürültüyü azaltma konusunda katkı sağlasa da, dalgacık eşikleme (wavelet thresholding), özellikle durağan olmayan gürültülerde bile sadık sinyal bilgilerini koruma açısından daha iyi sonuçlar vermektedir. EKG sinyallerindeki yeni özelliklerin kesin olmayan karakterizasyonu ve nicelendirilmesi rapor edilmiştir; elde edilen sonuçlar, egzersiz stres testi sırasında teşhis yorumlarını iyileştirme potansiyeline sahip gelişmiş filtreleme tekniklerinin daha fazla doğrulanması gerektiğine işaret etmektedir. Bu çalışmanın bulgularının, klinik ve araştırma ortamlarında daha sağlam EKG ön işleme yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Belirtilen tüm yöntemlerle iyileştirilmiş sinyal-gürültü oranı (SNR) elde edilmesi sayesinde, sonuçlar EKG analizinde yüksek doğruluk göstererek tıbbi teşhislerde daha güvenilir sonuçlar elde edilmesine olanak tanımaktadır.Master Thesis Elektrikli Araç Şarj İstasyonları için Optimal Yer Seçimi(2025) Gökler, Ezgi Nagihan; Qadrı, Syed Shah Sultan MohıuddınElektrikli araçların (EV) hızla yaygınlaşması, verimli ve erişilebilir bir şarj altyapısının geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu alandaki temel zorluklardan biri, şarj istasyonlarının optimum konumlandırılmasıdır. Bu yerleşim kararı, kullanıcı erişilebilirliği, operasyonel maliyetler ve genel hizmet verimliliği üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Bu çalışmada, elektrikli araç şarj istasyonu yer seçimi problemi, talep ve kapasite kısıtları altında kurulum maliyetleri ile mesafeye dayalı hizmet maliyetlerini bütünleştiren Karışık Tamsayılı Doğrusal Programlama (MILP) modeli olarak ele alınmıştır. Problemin NP-zor doğası nedeniyle, klasik optimizasyon yöntemleri problem boyutu büyüdükçe hesaplama açısından uygulanamaz hale gelmektedir. Bu sınırlamayı aşmak amacıyla, ölçeklenebilir sezgisel yaklaşımlar olarak tek amaçlı Genetik Algoritma (GA) ve çok amaçlı Sıralı Genetik Algoritma II (NSGA-II) önerilmiş ve uygulanmıştır. Geliştirilen algoritmaların hem gerçek dünya verileri hem de sentetik olarak oluşturulmuş veri kümeleri üzerinde test edilerek çözüm kalitesi, hesaplama verimliliği ve algoritmik sağlamlık açısından kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmıştır. GAMS çözümleyicisiyle elde edilen kesin çözümlerle yapılan karşılaştırmalar, GA'nın önemli ölçüde daha kısa sürelerde neredeyse optimal sonuçlar üretebildiğini göstermektedir. Ayrıca NSGA-II, kurulum ve hizmet maliyetleri arasındaki değiş tokuş yapısını etkili bir şekilde yansıtarak çeşitli Pareto-optimal çözümler üretmekte ve çok kriterli karar verme bağlamında esneklik sağlamaktadır. Bu çalışma, EV şarj altyapısının planlanması alanına, farklı kentsel ortamlara uygulanabilir sağlam ve uyarlanabilir bir çözüm metodolojisi sunarak katkı sağlamaktadır. Gelecek çalışmalar; dinamik talep profillerinin entegrasyonu, yenilenebilir enerji kaynaklarının dikkate alınması ve etkileşimli karar destek sistemlerinin geliştirilmesi yönünde ilerleyebilir.Master Thesis Hava Araçları için Optik Kablosuz Sistemler(2024) Çoşkun, İsmet Ekrem; Baykal, Yahya KemalHava araçları, içerisinde bir çok alt sistemi barındıran, bu sistemlerin birbiri ile koordineli biçimde çalışmasıyla görev yapabilen ulaşım ve askeri görev araçlarıdır. Fly-by-wire konseptinin ortaya çıkışından bu yana, uçuş kontrol, navigasyon, haberleşme, tanılama, itki ve iniş-kalkış sistemi gibi bir çok sistem, elektronik haberleşme altyapıları ile koordinasyon sağlamakta ve yine bir çok elektro-mekanik parça digital veriler ile kontrol edilmektedir. Hava araçlarındaki mevcut haberleşme teknikleri ya kablolu altyapılar ile ya da kablosuz radio frekansları ile sağlanmaktadır. Bu teknolojiler, günümüzde artan veri talebini karşılayamacak doygunluğa ulaşmış ve hava araçlarına yeni kabiliyetler kazandırmak giderek zorlaşmaya başlamıştır. Bu çalışmada, son yıllarda ivme kazanan Optik Kablosuz Haberleşme altyapıları incelenmiş, hava araçlarının kullandığı radio frekans'lı altyapılar ve aviyonik ekipmanların birbiri ile olan iletişimindeki altyapılar taranmış, buna bağlı olarak hava araçlarında aviyonik iletişimde mevcut sistemlerin yerini alabilecek optik kablosuz haberleşme sistemi ile elde edilebilecek kazançlar değerlendirilmiştir.Doctoral Thesis İç Mimarlık Eğitim Programlarının Pratiğe Etkisi: Türkiye Örneği(2025) Kemer, Tuğçe; Gökhan, Çiğdem BerdiHızla gelişen dijitalleşme ve teknolojinin etkisi ve yapay zekadaki büyük gelişmeler, iç mimarlık mesleği de dahil olmak üzere mesleklerin tanımı ve özellikleri de değişmektedir. Bu durum, iç mekan tasarlamayı temel alan iç mimarlık eğitimini de etkilemektedir. Çalışma kapsamında, mesleğin günümüzdeki eğitim sisteminin, gelecekteki dijital sistemlere nasıl entegre olması gerekliliğine yönelik cevaplar aranmaktadır. Yani günümüzde Türkiye'de uygulanan eğitim sisteminin ana strüktürüne nasıl bir eklenti ve nasıl bir değişim gelebilir sorusuna yanıt arayan bir durum tespiti üzerne çalışılmaktadır. Bu sayede bu çalışma, ileride yapılacak benzer içerikli akademik çalışmalara ve iç mimarlık lisans eğitimine yönelik değişimlere yol gösterici nitelikltedir. Bu çalışma çerçevesinde iç mimarlık mesleğine yönelik lisans eğitimi sürecinde uygulanan ve dijital ortamda mekan tasarımı kapsamındaki derslerin geleceğe yönelik gereksinimiyle ilgili kapsamlı bir araştırma yürütülmüştür. Bu bağlamda ana çalışma kapsamında uygulanan üç farklı saha çalışmasının yanısıra, AI, VR, AR, MR ve XR teknolojileri, metaverse ve çevrimiçi eğitim sistemleri, ERP programları, parametrik tasarım programları ve dijital serbest çizim programları da ana konuyu desteklemek amacıyla araştırmanın bünyesinde literatürel araştırma boyutunda ele alınmaktadır. İlgili çalışmalarla birlikte, iç mimarlık eğitiminin teknoloji ve dijitalleşme ile olan durumunu anlamak için iç mimarlık eğitiminin akreditasyon standartları ve genel ders grupları da analiz edilerek araştırılmıştır. Bu araştırma, iç mimarlık eğitiminin teknolojik ve dijital ilerlemeye uyması gerektiği bağlamındaki araştırma sorularına yön vermektedir. Bu araştırma sorularına ilişkin hipotezler de belirtilmektedir. Hipotezleri kanıtlamak amacıyla bu çalışmanın kapsamına girecek şekilde Ankara, Türkiye'de biri anket ve diğer ikisi kısa görüşme biçimindeki saha çalışmalarına yer verilmiştir. QFD yöntemiye gerçekleştirilen bu çalışmalarda, toplam 467 iç mimarlık bölümü öğrencisi, öğretim üyeleri ve iç mimarlığın farklı sektörlerinden profesyonel kişilerle olmak üzere toplamda üç farklı grup üzerinden araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmaların sonucunda, araştırma soruları da dahil olmak üzere hipotezlerin çoğu doğrulanmaktadır. Bu durumda, iç mimarlık eğitiminde teknolojik ve dijital gelişmeler arasındaki boşluğu kapatabilmek için sürdürülebilir ve etkileşimli müfredat tasarımının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: İç mimarlık eğitimi, dijital tasarım, yapay zeka, inovasyon, dijital çizim programları.Master Thesis Karanlık Hükümdar Olduğunda: Karanlık Kişilikler ve Kötüye Kullanan Yöneticiliğin İncelenmesi(2025) Bramley, Janette Elizabeth; Köse, Aslı GöncüBu çalışmanın amacı, Karanlık Üçlü kişilik özelliklerinin – Makyevelizm, psikopati ve narsisizm – istismarcı yöneticilik niyeti üzerindeki etkilerini yarı deneysel bir tasarımla inceleyerek daha önce ele alınmamış aracı ve düzenleyici değişkenleri analiz ederek araştırmaktır. Çalışma, Paulhus ve Williams'ın (2002) Karanlık Üçlü Kişilik Teorisi'ne ve Morf ve Rhodewalt'ın (2001) narsisizmin Öz-Düzenleyici Modeli'ne dayanmaktadır. Narsisizmin çelişkili doğasını yakalamak için çift-faktörlü bir model kullanılmış ve büyüklenmeci ve kırılgan narsisizm alt türleri (Wink, 1991) birbirinden ayrıştırılmıştır. Bu yaklaşım, alanyazındaki çelişkili bulguları (Wisse & Sleebos, 2016; Finney ve diğerleri, 2021) göz önünde bulundurmakta ve narsisizmin istismarcı yöneticilik niyeti ile ilişkisine dair daha ayrıntılı bir anlayış sunmaktadır. Başarı tehdidi ve benlik saygısı tehdidi aracıdeğişkenler olarak öne sürülmüş, takipçilerin yöneticiye yönelik sapkın davranışları ise düzenleyici bir değişken olarak incelenmiştir. 303 katılımcıdan elde edilen veriler, tüm Karanlık Üçlü kişilik özelliklerinin istismarcı yöneticilik niyeti ile pozitif ilişkili olduğunu ortaya koymuştur, ancak motivasyonlar farklılık göstermiştir. Büyüklenmeci narsisizm, baskınlık odaklı davranışlarla ve algılanan tehditlere karşı dirençle ilişkilendirilirken, kırılgan narsisizm özellikle takipçilerin düşük ve orta düzeyde yöneticiye yönelik sapkın davranışları bağlamında başarı tehdidi ve benlik saygısı tehdidine karşı duyarlılığı artırmıştır. Psikopati, tüm takipçi sapkınlık düzeylerinde istismarcı yöneticilik niyetinin güçlü bir yordayıcısı olarak öne çıkmış ve dürtüsel ve duyarsız eğilimlerini vurgulamıştır. Makyevelizm ise adaptasyon göstermiş; yüksek düzeyde takipçi sapkın davranışlarında tehdit algısını artırmış ancak bu algıları nadiren açıkça istismarcı yöneticilik niyetine dönüştürmüştür. Aracılık analizleri, benlik saygısı tehdidinin, orta düzeydeki takipçi sapkınlık davranışı koşulunda Karanlık Üçlü kişilik özellikleri ile istismarcı yöneticilik niyeti arasındaki ilişkiyi kısmen açıkladığını, ancak düşük ve yüksek sapkınlık koşullarında doğrudan etkilerin baskın olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, toksik liderlik modellerini genişleterek Karanlık Üçlü kişilik özelliklerinin farklı mekanizmalarını aydınlatmakta ve istismarcı yöneticilik davranışlarını şekillendiren bağlamsal ve kişilik temelli faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler: istismarcı yöneticilik, Karanlık Üçlü kişilik özellikleri, takipçilerin yöneticiye yönelik sapkın davranışları, başarı tehdidi, benlik saygısı tehdidiMaster Thesis Kredi Kartı Dolandırıcılığı Tespiti için Federated Learning: Kontrollü Gürültü Entegrasyonu ile Gizlilik Koruyucu Yaklaşım(2025) Maqadas, Rusul Mahdı Abdulhadı Al; Saran, MuratE-ödeme teknolojisinin hızla artmasıyla birlikte, kartlar önemli araçlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Ancak, bu büyüme dolandırıcılık saldırılarının riskini de beraberinde getirerek ilgili tarafların zarar görmesine ve kayıplar yaşamasına neden olabilir. Bankalar, varlıklarını korumak ve düzenleyici kurallara uymak için güçlü dolandırıcılık tespit sistemleri kurmayı hedeflemektedir. Bu nedenle, güvenlik ve bütünlük gereksinimlerini karşılayan bir model geliştirmek kritik öneme sahiptir. Bu araştırma projesinde, Derin Sinir Ağı (DNN) ve AdaBoost ile topluluk öğrenimi gibi gelişmiş Makine Öğrenimi (ML) modelleri tanıtılarak, veri setlerindeki dengesiz yapıyı dengeleme yöntemleriyle dolandırıcılık tespit edilmiştir. Ayrıca, veri gizliliğini koruyarak bankalar arasında Federated Learning (FL) aracılığıyla iş birliği içinde öğrenme kolaylaştırılmıştır. Bu çalışmada, FL modeli, öğrenme sürecini sabote etmeye çalışan bankaların kötü niyetli eylemlerine karşı dayanıklılığı değerlendirmek için farklı oranlarda etiket tersine çevirme saldırılarına karşı test edilmiştir. Modeller, bir Irak bankasından alınan gerçek bir veri seti ve tanınmış Kaggle kredi kartı veri seti üzerinde test edilmiştir. Yöntemlerin tüm yönlerini kapsayacak bir dizi performans metriği ile değerlendirilmiştir. Sonuçlar, Random Forest (RF) ve AdaBoost ile topluluk öğreniminin her iki veri setinde de dikkate değer bir performans sergilediğini göstermiştir. Ayrıca, FL cosine tabanlı yöntem, mevcut Federated Average yönteminden daha iyi sonuçlar vermiştir. Son olarak, RF+AdaBoost ile FL cosine birleşimini içeren önerilen yaklaşım, özel bir banka veri setinde doğrulama yapıldığında %96.47 doğruluk ve %94.58 geri çağırma oranı ile mevcut yöntemi geride bırakmıştır. Bu çalışma, dolandırıcılık tespiti alanında gerçek veri setlerinin eksikliğini ele alarak akademik literatüre katkıda bulunmuştur.Master Thesis Makine Öğrenmesi ile Kesme Kuvveti Tahmini(2025) Fındıklı, Okan Yüksel; Akar, SametBu tez, Sonlu Elemanlar Yöntemi (FEM) simülasyonlarından elde edilen verileri kullanarak metal kesme işlemlerinde kesme kuvvetlerini tahmin etmek için makine öğrenimi yöntemlerinin uygulanmasını araştırmaktadır. Sinir ağları, karar ağaçları ve topluluk yöntemleri gibi çeşitli makine öğrenimi algoritmalarının tahmin yeteneklerini analiz ederek, çalışma kesme kuvvetlerini doğru bir şekilde tahmin etmedeki etkinliklerini göstermektedir. Araştırma, makine öğreniminin işlem parametrelerini optimize etme, takım aşınmasını en aza indirme ve endüstriyel verimliliği iyileştirmedeki dönüştürücü potansiyelini vurgulamaktadır. Çalışma, veri kalitesini ve makine öğrenimi modelleri için uygunluğu artırmak amacıyla simülasyon veri kümelerinin ön işlenmesini ve dönüştürülmesini içermektedir. Doğru tahminleri sağlamak için aykırı değer kaldırma, normalleştirme ve korelasyon analizi gibi teknikler kullanılmıştır. Sonuçlar, makine öğrenimi algoritmalarının işlem parametreleri ve kesme kuvvetleri arasındaki karmaşık ilişkileri etkili bir şekilde modelleyebileceğini ve işlem optimizasyonu için eyleme geçirilebilir içgörüler sağlayabileceğini doğrulamaktadır. Ayrıca araştırma, gerçek zamanlı tahminleri ve uyarlanabilir işlem kontrollerini etkinleştirmek için makine öğrenimini endüstriyel sistemlere entegre etmenin değerini vurgulamaktadır. Sonuçlar, veri parametreleri genişletilir ve üretim sahalarından daha çok veri alınırsa endüstriyel ortamlarda ilerlemenin önün açmaktadır. Tez, Arthur Samuel'in 1950'lerdeki öncü çalışmalarıyla başlayan makine öğreniminin tarihsel gelişimini ve bu alandaki önemli kilometre taşlarını kapsamlı bir şekilde inceleyerek başlar. Bu bağlamda, metal şekillendirme işlemlerinde kesme kuvveti tahmini için sonlu elemanlar yönteminin kullanımı üzerinde özel bir vurgu yapılmıştır. Bu çalışmanın özgün katkısı, makine öğrenimi tekniklerinin metal şekillendirme alanında nasıl uygulanabileceğini ortaya koymasıdır. Bu, alandaki mevcut literatüre değerli bir katkı sağlamakta ve bu tür yöntemlerin sanayi uygulamalarında pratik yararlarını göstermektedir. Bu sonuçlar, makine öğrenimi yöntemlerinin, veri kalitesi, etik kaygılar ve algoritmik önyargılar gibi potansiyel zorluklarına rağmen, kesme kuvveti tahmininde başarılı bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir. Tez ayrıca makine öğreniminin büyük ve karmaşık veri kümelerini işleme kapasitesini ve tahmine dayalı analitik süreçlerdeki dönüştürücü etkisini değerlendirmektedir. Farklı sektörlerdeki uygulamaları metodolojik bir perspektifle ele alarak, bu teknolojilerin karar verme süreçlerini ve operasyonel verimliliği nasıl optimize ettiğini analiz etmektedir. Sonuç olarak, bu tez, makine öğreniminin sanayi uygulamalarındaki dönüştürücü potansiyelini teyit etmekte ve bu teknolojinin daha geniş uygulama alanlarına yayılmasının önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, makine öğrenimi yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulanması, sanayi süreçlerinde verimliliği artırma ve karar alma mekanizmalarını iyileştirme potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, toplumsal ilerlemeye olumlu katkıda bulunurken, bu teknolojilerin etik ve algoritmik önyargılar gibi ilişkili risklerinin de dikkatle yönetilmesi gerektiğini savunmaktadır. Analizler sırasında iş parçası titanium seçilmiştir.Master Thesis Mıl-std-461g Ce102'yi Karşılayacak Dc-dc Dönüştürücüler için Emı Filtre Tasarımı(2025) Ovalı, Tuğba Nur Atabey; İskender, İresElektromanyetik girişim (EMI), elektrikli cihazlar tarafından yayılan ve diğer elektrikli ekipmanların çalışmasını olumsuz yönde etkileyen istenmeyen dalgaları ifade eder. Günümüzde birçok elektronik cihaz, işlevselliğini ve performansını olumsuz yönde etkileyen EMI sorunları yaşamaktadır. Bu sorunu çözmek için çeşitli topolojilere sahip filtreler kullanılır. Özellikle tasarlanan filtrelerin MIL-STD-461G gibi EMC standartlarına uygun olmasına ve filtre tasarımlarının kesme frekansı, empedans uyumu, parazit etkileri gibi parametrelerle uyumlu olmasına dikkat edilmektedir. Elektromanyetik uyumluluk (EMC), cihazların yaydığı elektromanyetik enerji nedeniyle diğer cihazların çalışmasına müdahale etmeden çalışabilmesini ve harici elektromanyetik girişimlerden etkilenmeden işlevlerini yerine getirmeye devam edebilmesini sağlar. Günümüz teknolojisinde EMC uyumlu dönüştürücüler, savunma ve havacılık sanayisinden, uydu ve uzay sistemlerine, tıbbi cihazlardan endüstriyel otomasyon ve kontrol sistemlerine kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu cihazlar elektromanyetik girişim kontrolü sayesinde performans kriterlerini karşılar. Bu çalışma, MIL-STD-461G CE102 standartlarına uygun DC-DC dönüştürücüler için EMI filtrelerinin tasarımına odaklanmaktadır. Başlangıçta askeri sınıf dönüştürücünün gürültü profili ölçümleri elde edildi. Gürültü profilleri çıkarıldıktan sonra kullanılacak kesme frekansı ve ekleme kaybı gibi parametreler filtre tasarımında hesaplanmıştır. Son olarak teorik hesaplamalar LTspice programı kullanılarak simüle edildi ve filtrenin uygulamalı üretimi yapıldı.Master Thesis Nanopartiküller ve Farklı Geometrilere Sahip Kanatçıklar Kullanarak Borularda Isı Transferi İyileştirme(2025) Eğerci, Neslihan; Yapıcı, Ekin Özgirgin; Türkoğlu, HaşmetEnerji, havacılık ve otomotiv gibi sektörlerde mühendislik uygulamaları geliştirmek, ısı transfer verimliliğini artırmak için yaratıcı yöntemler gerektirir. Isı transfer yüzey alanını genişleterek, ısı eşanjörlerindeki boru kanatçıkları termal performansı artıran temel parçalardır. Ancak, tipik kanatçık tasarımlarının en iyi performansı göstermesini engelleyen birkaç kısıtlama vardır. Nanopartiküller, akışkan özelliklerini ve termal iletkenliği artırarak daha etkili ısı iletimi sağlar. Geleneksel soğutma sıvılarından daha fazla termal iletkenlik sunarak, nanofluidlerin kullanımı boru kanatçık sistemlerinde ısı transferini artırır. Bu çalışmanın amacı, farklı geometrilerde kanatçıklı bir boru tasarımı yaparak en etkili tasarımda farklı konsantrasyonlarda sabit boyutta nanoakışkanlar kullanarak ısı transferini incelemektir. Kanatçık çalışması için çeşitli konfigürasyonlar incelendi (üçgen, dikdörtgen ve daire). Üçgen kanatçıklı borunun en uygun olduğu çalışmalar sonucunda bulundu. Üçgen kanatçıklı yapıya farklı konsantrasyonlarda nano akışlar eklendi. Sonuç olarak en iyi nano akış konsantrasyonu ve geometri yapısı bulundu. En iyi nanoakış Al₂O₃-TiO₂ ve konstrasyonu %10-6' dır. En iyi geometri üçgen yapılı fin olarak bulunmuştur.Master Thesis Su Alama Ağzında Düşey Hava-Girişli Çevirinti(2025) Al-Hakeem, Yasameen Mansoor A.; Yıldırım, Nevzat; Taştan, KeremHava girişli çevrinti su alma ağız yapılarında ve buna bağlı hidrolik yapılarda verim kayıplarına, yapılarda titreşimlere ve işletimlerinde aksaklıklara sebep olmaktadır. Havalı çevrinti üzerinde geçmişte çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen söz konusu çalışmaların her biri (bilhassa deneysel olanları) kendine özgü akım ve geometrik şartlar altında yapılmış olması nedeniyle genelde her çeşit akım ve geometrik şartlarda uygulanabilir değildir. Havalı çevrintinin çok karmaşık bir olay olması nedeniyle havalı çevrinti için geneli kapsayacak tek bir teorik kanun veya formül bulunamamıştır. Mevcut yarı-teorik çalışmalar yapıldıkları özel durumlar ve şartlar için geçerlidir. Diğer taraftan her ne kadar sayısal (nümerik) çalışmalar varsa da bu çalışmaların sağlaması için deneylerin yapılması ve bunlardan elde edilecek verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tez çalışmasının ana hedefi yukarıda belirtilen zorlukların üstesinden gelmek ve su alma ağzında oluşacak hava-girişli düşey çevrintinin şekline ait yarı-teorik (ampirik) genel bir yöntem geliştirmektir. Bu amaç için hava-girişli olmayan düşey çevrintiye (askıda ki hava girişli olmayan düşey çevrintiye) ait mevcut yarı-teorik formülde gerekli düzenlemeler yapılmış olup söz konusu formülün genel olarak tüm hava-girişli düşey çevrintilere uygulanabileceği gösterilmiştir. Hava-girişli çevrintinin tüm düşey yüksekliği (hava-girişli çevrintinin su alma ağzı mansabındaki kısmının hayali olması nedeniyle) ölçülemediğinden ve bilinmeyen sayısının denklem sayısından fazla olması nedeniyle hava-girişli düşey çevrintinin şeklini veren ampirik formülün çözümünde 'deneme-yanılma' yöntemi kullanılmıştır. Uygulamaya kolaylık sağlamak için gerekli formül ve grafikler elde edilmiştir. Mevcut deney verileri ile bu tez çalışmasının neticeleri karşılaştırılmış olup aralarındaki uyumun iyi olduğu gösterilmiştir. Bu araştırma aşağıdaki ilerlemeleri ortaya koymaktadır. 1-Hava-girişli düşey çevrintinin geometrik şeklini veren yarı-teorik (ampirik) bir yöntem geliştirilmiştir. Hava-girişli olmayan düşey çevrinti için geliştirilmiş olan mevcut yarı-teorik formül hava-girişli düşey çevrinti için de kullanılabilir duruma getirilmiştir. Bulunan yarı-teorik formülün ve yöntemin mevcut deney verileriyle karşılaştırılması yapılmış olup söz konusu yöntemin gerçek hayatta uygulanabilirliği ispatlanmıştır. 2-Gerçek hayatta uygulamaya yönelik olarak mühendisler için kolaylık sağlayan formül ve grafikler geliştirilmiştir. 3-Deney verileriyle geçerliliğin ispatı – Bu tez çalışmasında bulunan yöntemin doğruluğunu göstermek ve kontrol etmek için bulunan formül ve yöntem daire kesitli su alma ağız yapılarında ki hava-girişli düşey çevrintiyle ilgili deney verileriyle karşılaştırılmış ve aralarındaki uyumun iyi olduğu görülmüştür. Bu tez çalışmasındaki bulgular uygulamada ki mühendislere su alma ağız yapılarında oluşan hava-girişli düşey çevrintiyle ilgili önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada geliştirilen yöntem gerçek hayatta hava-girişli düşey çevrintilerle ilgili sorunların çözümüne çok yardımcı olacaktır.Master Thesis Suprametrik Uzaylarda Yakınsaklık Metotları(2025) Alişiroğlu, Pınar; Yalçın, CeylanBu tezde, dizi uzaylarında karşımıza çıkan yakınsaklık fikirlerinin, suprametrik uzaylara taşınması ve bu uzaylarda genelleştirilmiş yakınsaklık tiplerini incelemeyi amaçlamaktadır. İstatistiksel yakınsama, rough istatistiksel yakınsama ve lacunary istatistiksel yakınsama kavramları suprametrik uzaylardaki uygulamalarıyla birlikte sunulmaktadır. Tez, farklı yakınsama türlerinin temel özelliklerini, etkileşimlerini, güçlü yanlarını ve literatüre katkılarını analiz etmektedir. Ayrıca, yeni yöntemler için farklı örnek diziler sunulmuştur. Böylece, suprametrik yapının faydaları vurgulanmıştır. Bu yeni yöntemlerin teorik temelini desteklemek için çeşitli teoremler de ispatlanmıştır. Sonuçlar, beklenildiği gibi suprametrik yapıların standart metrik yapılara kıyasla daha esnek ve genel teoriler oluşturduğunu göstermektedir.Master Thesis Tekil Pozisyonların Varlığında Düzlemsel Paralel Bir Robotun Yörünge Tasarımı(2025) Özkök, Emre Umut; İder, Sıtkı KemalParalel manipülatörlerin tahrik tekilliği konumlarında, tahrik elemanları uç‐efektörü belirli yönlerde kontrol etme yeteneğini kaybeder. Ancak dinamik denklemlerin belirli tutarlılık koşulları uygun yörünge tasarımıyla sağlandığında, manipülatör tekil konfigürasyonlardan geçerken gerekli tahrik kuvvetleri ve sistem hareketi kararlı kalabilir. Bu çalışmada incelenen mekanizma, sabit bağlantı dâhil altı mafsal ve altı bağlantıdan oluşan, üç serbestlik derecesine sahip bir sistemdir. İlk aşamada mekanizmanın kinematik analizi ve dinamik simülasyonu gerçekleştirilmiştir. Kinematik analizde bağlantıların kütle merkezlerinin orta noktalarında bulunduğu varsayılmış, buna göre konum ve hız denklemleri türetilmiştir. Ardından bağlantıların kinetik ve potansiyel enerjileri hesaplanmış, bu değerler kullanılarak dinamik denklemler oluşturulmuştur. Manipülatör tekil konuma tutarsız ve tutarlı yörüngelerle geçerken tahrik torklarının zamana bağlı değişimi incelenmiştir. Söz konusu analiz MATLAB ortamında yürütülmüştür. Kinematik sonuçların doğruluğu, Autodesk Inventor'dan elde edilen verilerle karşılaştırılarak doğrulanmıştır. Kinematik analizin geçerliliği teyit edildikten sonra dinamik denklemler test edilmiştir; bu doğrulama, mekanizmanın serbest düşme hareketi yapıp yapmadığının gözlemlenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Serbest düşme hareketi uygun şekilde simüle edildikten sonra, hem dinamik denklemlerin hem de elde edilen tork grafiklerinin doğruluğu doğrulanmıştır (Serbest düşme hareketinin doğruluğu, Working Model ve MATLAB ortamında yapılan analizlerin karşılaştırılmasıyla teyit edilmiştir.).Bu tez, daha önce önerilmiş yöntemleri kullanarak bir paralel manipülatörün analizini sunmaktadır.Master Thesis Topluluk Öğrenimi Kullanılarak Geliştirilmiş Çevrimiçi Reklamcılık.(2025) Talabani, Nawar Fayq Arıf; Görür, Abdül KadirDijital reklamcılık çağında, kullanıcı etkileşimini doğru bir şekilde tahmin etmek, reklam yerleşimlerini optimize etmek ve geliri maksimize etmek açısından oldukça önemlidir. Bu araştırma, reklam tıklama tahminlerini geliştirmek amacıyla topluluk öğrenme (ensemble learning) algoritmalarını kullanan Geliştirilmiş Bir Reklamcılık Çerçevesi sunmaktadır. Çalışma, veri ön işleme, özellik mühendisliği ve korelasyon analizini içeren yapılandırılmış bir yaklaşımı takip ederek en uygun özellik seçimini sağlamıştır. Verisetleri eğitim ve test olarak ikiye ayrılmış; modeller, çeşitli değerlendirme metrikleri kullanılarak eğitilmiş ve test edilmiştir. Değerlendirme ve test süreci; demografik veriler, cihaz bilgileri ve reklam etkileşim kayıtları gibi çeşitli bilgileri içeren üç veri seti üzerinde gerçekleştirilmiştir. XGBoost, AVAZU veri setinde 0.9333 ve DIGIX veri setinde 0.9743 AUC skoru ile en yüksek başarıyı göstermiştir. Öte yandan, AdaBoost, dengelenmiş Online Advertising Campaign veri setinde %98.52 F1 skoru ve 0.9926 AUC değeri ile en iyi performansı göstermiştir. Sonuçlar, topluluk modellerinin kullanıcı davranışlarındaki karmaşık örüntüleri yakalama konusundaki etkinliğini ortaya koyarak daha doğru reklam hedeflemesine olanak sağladığını göstermektedir.Master Thesis Türkiye'de Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Yüksek Lisans Programlarındaki Araştırma Eğilimlerinin Konu Modelleme Teknikleri Kullanılarak Belirlenmesi: Lda, Top2vec, And Bertopıc(2025) Al-Jumaili, Marwan Tareq Shakir; Saran, MuratBu tez, konu modelleme tekniklerinin uygulanması yoluyla Türkiye'deki Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Yüksek Lisans programlarındaki araştırma eğilimlerinin belirlemeyi hedeflemektedir. Tez çalışmasında, yök tez veritabanı aracılığıyla elde edilen 2020-2024 yılları arasında Türkiye'de yayınlanan 6.174 Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Yüksek Lisans tezinin araştırma konularını belirlemek için BERTopic, Top2Vec ve LDA metodolojileri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre hem LDA hem de BERTopic tekniklerinin tutarlılık skoru en iyi sonuçları verirken, LDA çapraşıklık metriği açısından üstün performans göstermiştir. Bulgular, 2020'deki tezlerin ağırlıklı olarak veri analizi ve yazılım uygulamalarına odaklandığını, makine öğreniminin ise 2021'de öne çıkan bir araştırma alanı olduğunu ortaya koymaktadır. 2022'de, görüntü işleme ve makine öğrenimi konuları, 2023'te ise makine öğrenimi ve algoritma teorisi konuları öne çıkmaktadır. Son olarak, 2024 yılında en popüler konular yapay zekâ ve doğal dil işleme olmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, üniversite yöneticilerine akademik ve araştırma gündemlerini bilgisayar mühendisliği ve bilgisayar bilimleri araştırmalarının gelişen ulusal ortamıyla uyumlu hale getirmek için veri odaklı bir metodoloji ve ileriye dönük içgörüler sağlamaktadır.Master Thesis Ultrason Görüntüleme ile Alkolik Olmayan Yağlı Karaciğer Hastalığı Teşhisinde Öz-Denetimli Öğrenme(2025) Buktash, Ali Abdulameer Buktash; Görür, Abdül KadirArka Plan: Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı, karaciğerle ilişkili morbiditenin önde gelen nedenlerinden biridir ve erken teşhis edilip tedavi edilmemesi durumunda karaciğer fibrozisi, siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi karaciğer hasarlarına ilerleyebilir. Ultrason görüntüleme, teşhis için yaygın olarak kullanılan girişimsel olmayan bir tanı aracıdır. Ancak, görüntüleme cihazlarındaki farklılıklar ve etiketlenmiş veri setlerinin yetersizliği, otomatik teşhis için genelleştirilebilir makine öğrenimi modellerinin geliştirilmesini zorlaştırmaktadır. Amaç: Bu tez, etiketli verilere olan bağımlılığı en aza indirirken tanısal doğruluğu artırmak amacıyla, Öz-Denetimli Öğrenme (Self-Supervised Learning, SSL) yöntemlerinden özellikle Bootstrap Your Own Latent (BYOL) ve Simple Contrastive Learning of Visual Representations (SimCLR) yöntemlerinin kullanımını araştırmayı amaçlamaktadır. Bu sayede radyologların görüntüleri etiketlemek için harcadığı zaman ve maliyet düşürülebilecektir. Yöntemler: BYOL ve SimCLR, etiketlenmemiş görüntülerden iyi kaliteli görüntü temsilleri öğrenmek için kullanılmıştır. Model boyutunun sınıflandırma performansına etkisini ölçmek için ResNet-50 ve ResNet-101 mimarilerkullanılmıştır. Ayrıca, varsayılan ve uyarlanmış veri artırma (augmentation) yöntemleri, dengeli ve dengesiz sınıf dağılımı protokolleri ve farklı mini yığın (batch) boyutları ile birlikte, değişen yüzdelerde etiketli veriler kullanılarak hem doğrusal (linear) hem de hassas ayar (fine-tuning) değerlendirmeleri gerçekleştirilmiştir. Bulgular: BYOL ve ResNet-50 kullanılarak önerilen özel veri artırma yöntemi ve dengeli sınıf dağılımı protokolü ile en yüksek doğruluk elde edilmiştir. Üç farklı rastgele alt küme üzerinde yapılan doğrusal değerlendirme sonucunda, etiketlerin sırasıyla %100, %10 ve %1'i kullanıldığında ortalama doğruluk oranları %91.71, %90.91 ve %86.64 olarak elde edilmiştir. Bu, etiketlerin küçük bir kısmı ile eğitilen denetimli öğrenme modeline kıyasla istatistiksel olarak anlamlı bir farktır (P < 0.05). Ayrıca, %10 ve %1 etiket kullanıldığında, denetimli öğrenme modeline kıyasla %10.47 ve %16.47 daha yüksek doğruluk sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, biri-dışarıda çapraz doğrulama yöntemi kullanıldığında, tam etiketli veri ile BYOL modeli ortalama %97.81 doğruluk ve 0.971 AUC değerlerine ulaşmıştır. Çalışmanın önemli bir bulgusu, önerilen özel veri artırma yönteminin performansı önemli ölçüde artırmasıdır; test edilen tüm yöntemler arasında en yüksek doğruluk ve AUC değerleri bu yöntemle elde edilmiştir. Ayrıca, BYOL'un sınıf dengesizliğinin üstesinden gelme konusunda SimCLR'den daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç: Özel veri artırma yöntemiyle kullanılan BYOL, etiketlere bağımlı olmadan yüksek kaliteli görüntü temsilleri öğrenebilir. Bu durum, özellikle sınırlı anotasyona sahip veri setleri için, tıbbi görüntüleme uygulamalarında öz-denetimli öğrenmenin potansiyelini ortaya koymaktadır.Master Thesis Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Teknikleri Yoluyla Çevrimiçi Perakendeciler için Pazarlama Bütçelerinin Optimize Edilmesi(2025) Al-Janabı, Marwan Abdulkareem Abdullah; Gökmen, AytaçÖzet Çevrimiçi tüccarlar için pazarlama bütçesi tahsisini en üst düzeye çıkarmak amacıyla bu tez, yapay zekâ (AI) ve makine öğrenmesi (ML) yaklaşımlarının kullanımını araştırmaktadır. Geleneksel bütçeleme teknikleri, perakende sektörünün hızlı dijitalleşmesi ve müşteri iletişim kanallarının artan karmaşıklığı ışığında yetersiz kalmıştır. Bu çalışma, pazarlama sonuçlarını tahmin eden ve tahmini modellemeyi kullanarak harcama verimliliğini en üst düzeye çıkaran veri odaklı bir strateji sunmaktadır. Pazarlama kampanyası verilerinin ön işlenmesi, keşifsel veri analizi ve PyCaret çerçevesinde Random Forest, Gradient Boosting ve LightGBM gibi karmaşık makine öğrenme modellerinin kullanımı, metodolojinin bir parçasıdır. Doğruluk ve yorumlanabilirliğe dayanarak, en iyi performans gösteren model seçilir ve özellik önemi SHAP analizi ile belirlenir. Bulgular, makine öğrenimi tahminlerine dayalı akıllı bütçe tahsisinin müşteri hedefleme taktiklerini büyük ölçüde artırdığını, gereksiz harcamaları azalttığını ve pazarlama etkinliğini artırdığını göstermektedir. Sonuçlar, yapay zeka destekli optimizasyonun bütçe planlama prosedürlerinde nasıl devrim yaratabileceğini ve e-ticaret karar vericileri için önemli sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.Master Thesis Yatay Su Alma Yapıları için Önerilen Kritik Batıklık Denklemlerinin Karşılaştırılması(2025) Al-Obaıdi, Dalal Abdulkareem Husseın; Göğüş, Mustafa; Gökmener, SerkanSu alma yapılarında oluşan hava-sürükleyen girdaplar, su alma yapılarının işletilmesinde birtakım güçlüklere sebep olmakta, verim kayıplarına ve hidrolik ekipmanlarda olası hasarlara yol açabilmektedir. Bu çalışma, simetrik ve asimetrik yaklaşım akım koşulları altındaki yatay su alma yapıları için hava sürüklenmesini önlemek amacıyla gerekli düşey mesafe olan kritik batıklığın, Sc, tahminine odaklanmaktadır. Boyut analizi kullanılarak, giriş geometrisi, yaklaşım Froude sayısı, su alma yapısı Froude sayısı, Reynolds sayısı ve Weber sayısının kritik batıklığa olan etkileri analiz edilmiştir. Simetrik ve asimetrik yaklaşım akış koşulları için sırasıyla, farklı çalışmalardan alınmış, 409 ve 225 adet deney verisi, daha genel ve doğru ampirik denklemler türetmek amacıyla analiz edilmiştir. Analizler, su alma yapisi Froude sayısı ve geometrik parametrelerin boyutsuz kritik batıklık (Sc/Di) üzerinde baskın etkiler gösterdiğini ortaya koymuştur. Ayrıca, türetilen ampirik denklemler istatistiksel olarak yüksek doğruluk sergilemiş ve R² değerleri sırasıyla simetrik koşullar için 0.988, asimetrik koşullar için ise 0.949 mertebelerinde elde edilmiştir. Tüm akış ve geometrik parametreleri dikkate alınarak oluşturulan ampirik denklemler, en tutarlı sonuçları göstermiştir. Buna karşılık, yalnızca (Fr)i dikkate alınarak türetilen denklemler, Sc/Di'nin tahmininde orta düzeyde doğruluk sağlamıştır. Bu denklemler literatürdeki benzer denklemlerle karşılaştırılmış ve önerilen denklemlerin küçük ve büyük ölçekli modellere ait ampirik denklemler arasında dengeli bir korelasyon sunduğu, ayrıca daha geniş bir hidrolik koşul aralığında daha iyi genellenebilirlik sağlayabileceği gösterilmiştir.
