Yüksek Lisans Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12416/9486
Browse
Browsing Yüksek Lisans Tezleri by Language "en"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Bükülmüş Bant Geometrisinin ve Nanoparçacıkların Tüplerde Isı Transfer Performansına Sinerjistik Etkileri(2025) Çakmak, Yılmaz Ömür; Yapıcı, Ekin Özgirgin; Aylı, Ülkü EceBorularda ısı transferini artırmak son yıllarda verimlilik açısından önemli bir konu olmuştur. Bu nedenle birçok pasif yöntem kullanılmış ve araştırmalarda yer bulmuştur. Bükülmüş bant ek parçaları bu pasif yöntemlerden biri olup borudaki akış rejimini ve hareketi değiştirerek ısı transferini artıran yapılar olarak öne çıkmaktadır. Bu parçalar akış içerisinde belirli bölgelerde girdap hareketi oluşturarak türbülans görevi görmekte ve termal sınır tabakasını bozarak ısı transfer katsayısını iyileştirmektedir. Bu çalışmada borularda kullanılan bükümlü bant geometrisinin nanopartiküllerle ısı transferi iyileştirmesine olan etkileri incelenmiştir. Temel amaç, kullanılacak sıvıya çeşitli nanopartikül konsantrasyonlarına sahip nanopartiküller eklenmesi ve sistem yapısına farklı büküm oranlarıyla eklenen bükümlü bant ek parçası ile ısı transferi iyileştirmesindeki artışı incelemek ve gözlemlemektir. Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) simülasyonları kullanılarak, bükülmüş bant geometrisine sahip boru içerisindeki nanoakışkanın ısı transferi davranışı simüle edilmiştir. Bu simülasyonlardan elde edilen sonuçlar, nanopartikül konsantrasyonunun artırılmasının ısı transfer performansını arttırdığını ve en verimli bükümlü bant ek parçası tasarımının 4 büküm oranına sahip olan tasarım olarak tasvir edildiğini göstermektedir. Al2O3-TiO2 (%10-6) nanofluidinin kullanımının sistem üzerinde oldukça olumlu bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Nusselt sayısı, sürtünme faktörü ve Performans değerlendirme kriterleri (PEC) ile ilgili karşılaştırmalar yapılmıştır.Master Thesis Derin Öğrenme Kullanılarak X-Ray Görüntülerinde Otomatik Tehdit Algılama(2025) Bayezit, Halil Uğur; Tolun, Mehmet ReşitX-ray bagaj taramalarında otomatik nesne tespiti, güvenliği ve yüksek hacimli ortamlar (örneğin, havaalanları) gibi yerlerde operasyonel verimliliği sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. Geleneksel yöntemler, X-ray görüntülemenin benzersiz zorlukları olan üst üste binen nesneler ve düşük kontrast gibi durumlarla baş etmekte genellikle yetersiz kalmaktadır. Derin öğrenmede son yıllarda yaşanan gelişmeler, özellikle YOLO (You Only Look Once) çerçevesi, gerçek zamanlı nesne tespiti için dikkate değer bir potansiyel göstermiştir. Bu tez, en güncel YOLO modellerinden YOLOv8, YOLOv9 ve YOLOv10'un en yaygın kullanılan üç X-ray bagaj veri kümesi üzerindeki performansını incelemekte ve karşılaştırmaktadır. Bu veri kümeleri şunlardır; CLCXray, PIDXray ve SIXray. Araştırma, bu modelleri algılama doğruluğu, çıkarım hızı ve hesaplama verimliliği gibi temel metrikler açısından değerlendirmekte ve gerçek dünya uygulamalarına uygunluklarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, karmaşık ve dağınık ortamlardaki nesneleri tespit etme yeteneklerini kapsamlı deneylerle incelemekte, algılama hassasiyeti ve işlem hızını dengeleme üzerinde yoğunlaşmaktadır. Sonuçlar, YOLOv10'un genel olarak en iyi performansı sergilediğini, üstün doğruluk ve daha hızlı çıkarım süreleri sunarken düşük hesaplama karmaşıklığını koruduğunu ortaya koymaktadır. YOLOv8 ve YOLOv9 da belirli senaryolarda öne çıkan güçlü yönleriyle rekabetçi bir performans sergilemektedir. Bulgular, en yeni YOLO modellerinin gerçek dünya X-ray bagaj tarama sistemlerinin gereksinimlerini karşılamada oldukça etkili olduğunu ve operasyonel güvenlik ortamlarında kullanım potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Bu çalışma, nesne algılama modellerinin kapsamlı bir incelemesini sunuyor, pratik uygulamalar hakkında değerli bilgiler sağlıyor ve otomatik güvenlik sistemlerindeki gelişmelerin temelini oluşturuyor.Master Thesis Ekg Sinyalinin Aritmi Tespiti için Gürültüden Arındırılması(2025) Alag, Ali Khaleel Alag; Preveze, BarbarosBu çalışma, elektrokardiyogram (EKG) sinyalleri üzerinden kalp rahatsızlıklarını tespit etmede karşılaşılan önemli zorluklardan biri olan gürültü azaltımını iyileştirerek çözüm bulmaya odaklanmaktadır. EKG sinyalleri, doğru analiz için gerekli önemli özellikleri gizleyebilecek taban sapması (baseline wander), elektrik hattı paraziti ve kas artefaktları gibi çeşitli gürültü kaynaklarına karşı hassastır. Bu araştırmada, MATLAB kullanılarak etkili bir filtreleme süreci uygulanması hedeflenmiş olup, daha pürüzsüz bir EKG sinyali elde edilmesi ve bunun da ileri teşhis uygulamalarında faydalı olması amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan veriler, analiz için uygun olan çeşitli EKG sinyalleri sağlayan PhysioNet ATM veri tabanından alınmıştır. Bu amaç doğrultusunda, bir dizi filtreleme yöntemi uygulanmıştır: Sonlu Darbe Tepkili (FIR) düşük geçiren filtre, Chebyshev filtreleri (Tip I ve Tip II) ve dalgacık tabanlı yöntem. FIR düşük geçiren filtre, yüksek frekanslı gürültüyü engellemek ve yalnızca sinyalin ana bileşenlerini korumak için tasarlanmıştır. Öte yandan, dalgacık filtreleme, önemli sinyal özelliklerine zarar vermeden geçici (transient) gürültüleri azaltmak için durağan olmayan bir yöntem sunar, Sinyal gürültüsü filtrelendikten sonra, aritmi tespitinde kullanılmak üzere R zirve (R peak) tespiti gerçekleştirilmiştir. Orijinal veriler ile taban sapması giderilmiş (BLW denoised) verilerin karşılaştırılması, aritmilerin ve diğer kalp hastalıklarının ,tanımlanması için gerekli veri işleme sürecini görselleştirmeye olanak tanımaktadır. MATLAB ortamında R zirveleri, 'findpeaks' fonksiyonu kullanılarak tespit edilmiştir, Sonuç olarak, her bir filtreleme yöntemi gürültüyü azaltma konusunda katkı sağlasa da, dalgacık eşikleme (wavelet thresholding), özellikle durağan olmayan gürültülerde bile sadık sinyal bilgilerini koruma açısından daha iyi sonuçlar vermektedir. EKG sinyallerindeki yeni özelliklerin kesin olmayan karakterizasyonu ve nicelendirilmesi rapor edilmiştir; elde edilen sonuçlar, egzersiz stres testi sırasında teşhis yorumlarını iyileştirme potansiyeline sahip gelişmiş filtreleme tekniklerinin daha fazla doğrulanması gerektiğine işaret etmektedir. Bu çalışmanın bulgularının, klinik ve araştırma ortamlarında daha sağlam EKG ön işleme yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Belirtilen tüm yöntemlerle iyileştirilmiş sinyal-gürültü oranı (SNR) elde edilmesi sayesinde, sonuçlar EKG analizinde yüksek doğruluk göstererek tıbbi teşhislerde daha güvenilir sonuçlar elde edilmesine olanak tanımaktadır.Master Thesis Hava Araçları için Optik Kablosuz Sistemler(2024) Çoşkun, İsmet Ekrem; Baykal, Yahya KemalHava araçları, içerisinde bir çok alt sistemi barındıran, bu sistemlerin birbiri ile koordineli biçimde çalışmasıyla görev yapabilen ulaşım ve askeri görev araçlarıdır. Fly-by-wire konseptinin ortaya çıkışından bu yana, uçuş kontrol, navigasyon, haberleşme, tanılama, itki ve iniş-kalkış sistemi gibi bir çok sistem, elektronik haberleşme altyapıları ile koordinasyon sağlamakta ve yine bir çok elektro-mekanik parça digital veriler ile kontrol edilmektedir. Hava araçlarındaki mevcut haberleşme teknikleri ya kablolu altyapılar ile ya da kablosuz radio frekansları ile sağlanmaktadır. Bu teknolojiler, günümüzde artan veri talebini karşılayamacak doygunluğa ulaşmış ve hava araçlarına yeni kabiliyetler kazandırmak giderek zorlaşmaya başlamıştır. Bu çalışmada, son yıllarda ivme kazanan Optik Kablosuz Haberleşme altyapıları incelenmiş, hava araçlarının kullandığı radio frekans'lı altyapılar ve aviyonik ekipmanların birbiri ile olan iletişimindeki altyapılar taranmış, buna bağlı olarak hava araçlarında aviyonik iletişimde mevcut sistemlerin yerini alabilecek optik kablosuz haberleşme sistemi ile elde edilebilecek kazançlar değerlendirilmiştir.Master Thesis Karanlık Hükümdar Olduğunda: Karanlık Kişilikler ve Kötüye Kullanan Yöneticiliğin İncelenmesi(2025) Bramley, Janette Elizabeth; Köse, Aslı GöncüBu çalışmanın amacı, Karanlık Üçlü kişilik özelliklerinin – Makyevelizm, psikopati ve narsisizm – istismarcı yöneticilik niyeti üzerindeki etkilerini yarı deneysel bir tasarımla inceleyerek daha önce ele alınmamış aracı ve düzenleyici değişkenleri analiz ederek araştırmaktır. Çalışma, Paulhus ve Williams'ın (2002) Karanlık Üçlü Kişilik Teorisi'ne ve Morf ve Rhodewalt'ın (2001) narsisizmin Öz-Düzenleyici Modeli'ne dayanmaktadır. Narsisizmin çelişkili doğasını yakalamak için çift-faktörlü bir model kullanılmış ve büyüklenmeci ve kırılgan narsisizm alt türleri (Wink, 1991) birbirinden ayrıştırılmıştır. Bu yaklaşım, alanyazındaki çelişkili bulguları (Wisse & Sleebos, 2016; Finney ve diğerleri, 2021) göz önünde bulundurmakta ve narsisizmin istismarcı yöneticilik niyeti ile ilişkisine dair daha ayrıntılı bir anlayış sunmaktadır. Başarı tehdidi ve benlik saygısı tehdidi aracıdeğişkenler olarak öne sürülmüş, takipçilerin yöneticiye yönelik sapkın davranışları ise düzenleyici bir değişken olarak incelenmiştir. 303 katılımcıdan elde edilen veriler, tüm Karanlık Üçlü kişilik özelliklerinin istismarcı yöneticilik niyeti ile pozitif ilişkili olduğunu ortaya koymuştur, ancak motivasyonlar farklılık göstermiştir. Büyüklenmeci narsisizm, baskınlık odaklı davranışlarla ve algılanan tehditlere karşı dirençle ilişkilendirilirken, kırılgan narsisizm özellikle takipçilerin düşük ve orta düzeyde yöneticiye yönelik sapkın davranışları bağlamında başarı tehdidi ve benlik saygısı tehdidine karşı duyarlılığı artırmıştır. Psikopati, tüm takipçi sapkınlık düzeylerinde istismarcı yöneticilik niyetinin güçlü bir yordayıcısı olarak öne çıkmış ve dürtüsel ve duyarsız eğilimlerini vurgulamıştır. Makyevelizm ise adaptasyon göstermiş; yüksek düzeyde takipçi sapkın davranışlarında tehdit algısını artırmış ancak bu algıları nadiren açıkça istismarcı yöneticilik niyetine dönüştürmüştür. Aracılık analizleri, benlik saygısı tehdidinin, orta düzeydeki takipçi sapkınlık davranışı koşulunda Karanlık Üçlü kişilik özellikleri ile istismarcı yöneticilik niyeti arasındaki ilişkiyi kısmen açıkladığını, ancak düşük ve yüksek sapkınlık koşullarında doğrudan etkilerin baskın olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, toksik liderlik modellerini genişleterek Karanlık Üçlü kişilik özelliklerinin farklı mekanizmalarını aydınlatmakta ve istismarcı yöneticilik davranışlarını şekillendiren bağlamsal ve kişilik temelli faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler: istismarcı yöneticilik, Karanlık Üçlü kişilik özellikleri, takipçilerin yöneticiye yönelik sapkın davranışları, başarı tehdidi, benlik saygısı tehdidiMaster Thesis Kredi Kartı Dolandırıcılığı Tespiti için Federated Learning: Kontrollü Gürültü Entegrasyonu ile Gizlilik Koruyucu Yaklaşım(2025) Maqadas, Rusul Mahdı Abdulhadı Al; Saran, MuratE-ödeme teknolojisinin hızla artmasıyla birlikte, kartlar önemli araçlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Ancak, bu büyüme dolandırıcılık saldırılarının riskini de beraberinde getirerek ilgili tarafların zarar görmesine ve kayıplar yaşamasına neden olabilir. Bankalar, varlıklarını korumak ve düzenleyici kurallara uymak için güçlü dolandırıcılık tespit sistemleri kurmayı hedeflemektedir. Bu nedenle, güvenlik ve bütünlük gereksinimlerini karşılayan bir model geliştirmek kritik öneme sahiptir. Bu araştırma projesinde, Derin Sinir Ağı (DNN) ve AdaBoost ile topluluk öğrenimi gibi gelişmiş Makine Öğrenimi (ML) modelleri tanıtılarak, veri setlerindeki dengesiz yapıyı dengeleme yöntemleriyle dolandırıcılık tespit edilmiştir. Ayrıca, veri gizliliğini koruyarak bankalar arasında Federated Learning (FL) aracılığıyla iş birliği içinde öğrenme kolaylaştırılmıştır. Bu çalışmada, FL modeli, öğrenme sürecini sabote etmeye çalışan bankaların kötü niyetli eylemlerine karşı dayanıklılığı değerlendirmek için farklı oranlarda etiket tersine çevirme saldırılarına karşı test edilmiştir. Modeller, bir Irak bankasından alınan gerçek bir veri seti ve tanınmış Kaggle kredi kartı veri seti üzerinde test edilmiştir. Yöntemlerin tüm yönlerini kapsayacak bir dizi performans metriği ile değerlendirilmiştir. Sonuçlar, Random Forest (RF) ve AdaBoost ile topluluk öğreniminin her iki veri setinde de dikkate değer bir performans sergilediğini göstermiştir. Ayrıca, FL cosine tabanlı yöntem, mevcut Federated Average yönteminden daha iyi sonuçlar vermiştir. Son olarak, RF+AdaBoost ile FL cosine birleşimini içeren önerilen yaklaşım, özel bir banka veri setinde doğrulama yapıldığında %96.47 doğruluk ve %94.58 geri çağırma oranı ile mevcut yöntemi geride bırakmıştır. Bu çalışma, dolandırıcılık tespiti alanında gerçek veri setlerinin eksikliğini ele alarak akademik literatüre katkıda bulunmuştur.Master Thesis Makine Öğrenmesi ile Kesme Kuvveti Tahmini(2025) Fındıklı, Okan Yüksel; Akar, SametBu tez, Sonlu Elemanlar Yöntemi (FEM) simülasyonlarından elde edilen verileri kullanarak metal kesme işlemlerinde kesme kuvvetlerini tahmin etmek için makine öğrenimi yöntemlerinin uygulanmasını araştırmaktadır. Sinir ağları, karar ağaçları ve topluluk yöntemleri gibi çeşitli makine öğrenimi algoritmalarının tahmin yeteneklerini analiz ederek, çalışma kesme kuvvetlerini doğru bir şekilde tahmin etmedeki etkinliklerini göstermektedir. Araştırma, makine öğreniminin işlem parametrelerini optimize etme, takım aşınmasını en aza indirme ve endüstriyel verimliliği iyileştirmedeki dönüştürücü potansiyelini vurgulamaktadır. Çalışma, veri kalitesini ve makine öğrenimi modelleri için uygunluğu artırmak amacıyla simülasyon veri kümelerinin ön işlenmesini ve dönüştürülmesini içermektedir. Doğru tahminleri sağlamak için aykırı değer kaldırma, normalleştirme ve korelasyon analizi gibi teknikler kullanılmıştır. Sonuçlar, makine öğrenimi algoritmalarının işlem parametreleri ve kesme kuvvetleri arasındaki karmaşık ilişkileri etkili bir şekilde modelleyebileceğini ve işlem optimizasyonu için eyleme geçirilebilir içgörüler sağlayabileceğini doğrulamaktadır. Ayrıca araştırma, gerçek zamanlı tahminleri ve uyarlanabilir işlem kontrollerini etkinleştirmek için makine öğrenimini endüstriyel sistemlere entegre etmenin değerini vurgulamaktadır. Sonuçlar, veri parametreleri genişletilir ve üretim sahalarından daha çok veri alınırsa endüstriyel ortamlarda ilerlemenin önün açmaktadır. Tez, Arthur Samuel'in 1950'lerdeki öncü çalışmalarıyla başlayan makine öğreniminin tarihsel gelişimini ve bu alandaki önemli kilometre taşlarını kapsamlı bir şekilde inceleyerek başlar. Bu bağlamda, metal şekillendirme işlemlerinde kesme kuvveti tahmini için sonlu elemanlar yönteminin kullanımı üzerinde özel bir vurgu yapılmıştır. Bu çalışmanın özgün katkısı, makine öğrenimi tekniklerinin metal şekillendirme alanında nasıl uygulanabileceğini ortaya koymasıdır. Bu, alandaki mevcut literatüre değerli bir katkı sağlamakta ve bu tür yöntemlerin sanayi uygulamalarında pratik yararlarını göstermektedir. Bu sonuçlar, makine öğrenimi yöntemlerinin, veri kalitesi, etik kaygılar ve algoritmik önyargılar gibi potansiyel zorluklarına rağmen, kesme kuvveti tahmininde başarılı bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir. Tez ayrıca makine öğreniminin büyük ve karmaşık veri kümelerini işleme kapasitesini ve tahmine dayalı analitik süreçlerdeki dönüştürücü etkisini değerlendirmektedir. Farklı sektörlerdeki uygulamaları metodolojik bir perspektifle ele alarak, bu teknolojilerin karar verme süreçlerini ve operasyonel verimliliği nasıl optimize ettiğini analiz etmektedir. Sonuç olarak, bu tez, makine öğreniminin sanayi uygulamalarındaki dönüştürücü potansiyelini teyit etmekte ve bu teknolojinin daha geniş uygulama alanlarına yayılmasının önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, makine öğrenimi yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulanması, sanayi süreçlerinde verimliliği artırma ve karar alma mekanizmalarını iyileştirme potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, toplumsal ilerlemeye olumlu katkıda bulunurken, bu teknolojilerin etik ve algoritmik önyargılar gibi ilişkili risklerinin de dikkatle yönetilmesi gerektiğini savunmaktadır. Analizler sırasında iş parçası titanium seçilmiştir.Master Thesis Mıl-std-461g Ce102'yi Karşılayacak Dc-dc Dönüştürücüler için Emı Filtre Tasarımı(2025) Ovalı, Tuğba Nur Atabey; İskender, İresElektromanyetik girişim (EMI), elektrikli cihazlar tarafından yayılan ve diğer elektrikli ekipmanların çalışmasını olumsuz yönde etkileyen istenmeyen dalgaları ifade eder. Günümüzde birçok elektronik cihaz, işlevselliğini ve performansını olumsuz yönde etkileyen EMI sorunları yaşamaktadır. Bu sorunu çözmek için çeşitli topolojilere sahip filtreler kullanılır. Özellikle tasarlanan filtrelerin MIL-STD-461G gibi EMC standartlarına uygun olmasına ve filtre tasarımlarının kesme frekansı, empedans uyumu, parazit etkileri gibi parametrelerle uyumlu olmasına dikkat edilmektedir. Elektromanyetik uyumluluk (EMC), cihazların yaydığı elektromanyetik enerji nedeniyle diğer cihazların çalışmasına müdahale etmeden çalışabilmesini ve harici elektromanyetik girişimlerden etkilenmeden işlevlerini yerine getirmeye devam edebilmesini sağlar. Günümüz teknolojisinde EMC uyumlu dönüştürücüler, savunma ve havacılık sanayisinden, uydu ve uzay sistemlerine, tıbbi cihazlardan endüstriyel otomasyon ve kontrol sistemlerine kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu cihazlar elektromanyetik girişim kontrolü sayesinde performans kriterlerini karşılar. Bu çalışma, MIL-STD-461G CE102 standartlarına uygun DC-DC dönüştürücüler için EMI filtrelerinin tasarımına odaklanmaktadır. Başlangıçta askeri sınıf dönüştürücünün gürültü profili ölçümleri elde edildi. Gürültü profilleri çıkarıldıktan sonra kullanılacak kesme frekansı ve ekleme kaybı gibi parametreler filtre tasarımında hesaplanmıştır. Son olarak teorik hesaplamalar LTspice programı kullanılarak simüle edildi ve filtrenin uygulamalı üretimi yapıldı.Master Thesis Su Alama Ağzında Düşey Hava-Girişli Çevirinti(2025) Al-Hakeem, Yasameen Mansoor A.; Yıldırım, Nevzat; Taştan, KeremHava girişli çevrinti su alma ağız yapılarında ve buna bağlı hidrolik yapılarda verim kayıplarına, yapılarda titreşimlere ve işletimlerinde aksaklıklara sebep olmaktadır. Havalı çevrinti üzerinde geçmişte çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen söz konusu çalışmaların her biri (bilhassa deneysel olanları) kendine özgü akım ve geometrik şartlar altında yapılmış olması nedeniyle genelde her çeşit akım ve geometrik şartlarda uygulanabilir değildir. Havalı çevrintinin çok karmaşık bir olay olması nedeniyle havalı çevrinti için geneli kapsayacak tek bir teorik kanun veya formül bulunamamıştır. Mevcut yarı-teorik çalışmalar yapıldıkları özel durumlar ve şartlar için geçerlidir. Diğer taraftan her ne kadar sayısal (nümerik) çalışmalar varsa da bu çalışmaların sağlaması için deneylerin yapılması ve bunlardan elde edilecek verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tez çalışmasının ana hedefi yukarıda belirtilen zorlukların üstesinden gelmek ve su alma ağzında oluşacak hava-girişli düşey çevrintinin şekline ait yarı-teorik (ampirik) genel bir yöntem geliştirmektir. Bu amaç için hava-girişli olmayan düşey çevrintiye (askıda ki hava girişli olmayan düşey çevrintiye) ait mevcut yarı-teorik formülde gerekli düzenlemeler yapılmış olup söz konusu formülün genel olarak tüm hava-girişli düşey çevrintilere uygulanabileceği gösterilmiştir. Hava-girişli çevrintinin tüm düşey yüksekliği (hava-girişli çevrintinin su alma ağzı mansabındaki kısmının hayali olması nedeniyle) ölçülemediğinden ve bilinmeyen sayısının denklem sayısından fazla olması nedeniyle hava-girişli düşey çevrintinin şeklini veren ampirik formülün çözümünde 'deneme-yanılma' yöntemi kullanılmıştır. Uygulamaya kolaylık sağlamak için gerekli formül ve grafikler elde edilmiştir. Mevcut deney verileri ile bu tez çalışmasının neticeleri karşılaştırılmış olup aralarındaki uyumun iyi olduğu gösterilmiştir. Bu araştırma aşağıdaki ilerlemeleri ortaya koymaktadır. 1-Hava-girişli düşey çevrintinin geometrik şeklini veren yarı-teorik (ampirik) bir yöntem geliştirilmiştir. Hava-girişli olmayan düşey çevrinti için geliştirilmiş olan mevcut yarı-teorik formül hava-girişli düşey çevrinti için de kullanılabilir duruma getirilmiştir. Bulunan yarı-teorik formülün ve yöntemin mevcut deney verileriyle karşılaştırılması yapılmış olup söz konusu yöntemin gerçek hayatta uygulanabilirliği ispatlanmıştır. 2-Gerçek hayatta uygulamaya yönelik olarak mühendisler için kolaylık sağlayan formül ve grafikler geliştirilmiştir. 3-Deney verileriyle geçerliliğin ispatı – Bu tez çalışmasında bulunan yöntemin doğruluğunu göstermek ve kontrol etmek için bulunan formül ve yöntem daire kesitli su alma ağız yapılarında ki hava-girişli düşey çevrintiyle ilgili deney verileriyle karşılaştırılmış ve aralarındaki uyumun iyi olduğu görülmüştür. Bu tez çalışmasındaki bulgular uygulamada ki mühendislere su alma ağız yapılarında oluşan hava-girişli düşey çevrintiyle ilgili önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada geliştirilen yöntem gerçek hayatta hava-girişli düşey çevrintilerle ilgili sorunların çözümüne çok yardımcı olacaktır.Master Thesis Türkiye'de Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Yüksek Lisans Programlarındaki Araştırma Eğilimlerinin Konu Modelleme Teknikleri Kullanılarak Belirlenmesi: Lda, Top2vec, And Bertopıc(2025) Al-Jumaili, Marwan Tareq Shakir; Saran, MuratBu tez, konu modelleme tekniklerinin uygulanması yoluyla Türkiye'deki Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Yüksek Lisans programlarındaki araştırma eğilimlerinin belirlemeyi hedeflemektedir. Tez çalışmasında, yök tez veritabanı aracılığıyla elde edilen 2020-2024 yılları arasında Türkiye'de yayınlanan 6.174 Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Yüksek Lisans tezinin araştırma konularını belirlemek için BERTopic, Top2Vec ve LDA metodolojileri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre hem LDA hem de BERTopic tekniklerinin tutarlılık skoru en iyi sonuçları verirken, LDA çapraşıklık metriği açısından üstün performans göstermiştir. Bulgular, 2020'deki tezlerin ağırlıklı olarak veri analizi ve yazılım uygulamalarına odaklandığını, makine öğreniminin ise 2021'de öne çıkan bir araştırma alanı olduğunu ortaya koymaktadır. 2022'de, görüntü işleme ve makine öğrenimi konuları, 2023'te ise makine öğrenimi ve algoritma teorisi konuları öne çıkmaktadır. Son olarak, 2024 yılında en popüler konular yapay zekâ ve doğal dil işleme olmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, üniversite yöneticilerine akademik ve araştırma gündemlerini bilgisayar mühendisliği ve bilgisayar bilimleri araştırmalarının gelişen ulusal ortamıyla uyumlu hale getirmek için veri odaklı bir metodoloji ve ileriye dönük içgörüler sağlamaktadır.Master Thesis Ultrason Görüntüleme ile Alkolik Olmayan Yağlı Karaciğer Hastalığı Teşhisinde Öz-Denetimli Öğrenme(2025) Buktash, Ali Abdulameer Buktash; Görür, Abdül KadirArka Plan: Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı, karaciğerle ilişkili morbiditenin önde gelen nedenlerinden biridir ve erken teşhis edilip tedavi edilmemesi durumunda karaciğer fibrozisi, siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi karaciğer hasarlarına ilerleyebilir. Ultrason görüntüleme, teşhis için yaygın olarak kullanılan girişimsel olmayan bir tanı aracıdır. Ancak, görüntüleme cihazlarındaki farklılıklar ve etiketlenmiş veri setlerinin yetersizliği, otomatik teşhis için genelleştirilebilir makine öğrenimi modellerinin geliştirilmesini zorlaştırmaktadır. Amaç: Bu tez, etiketli verilere olan bağımlılığı en aza indirirken tanısal doğruluğu artırmak amacıyla, Öz-Denetimli Öğrenme (Self-Supervised Learning, SSL) yöntemlerinden özellikle Bootstrap Your Own Latent (BYOL) ve Simple Contrastive Learning of Visual Representations (SimCLR) yöntemlerinin kullanımını araştırmayı amaçlamaktadır. Bu sayede radyologların görüntüleri etiketlemek için harcadığı zaman ve maliyet düşürülebilecektir. Yöntemler: BYOL ve SimCLR, etiketlenmemiş görüntülerden iyi kaliteli görüntü temsilleri öğrenmek için kullanılmıştır. Model boyutunun sınıflandırma performansına etkisini ölçmek için ResNet-50 ve ResNet-101 mimarilerkullanılmıştır. Ayrıca, varsayılan ve uyarlanmış veri artırma (augmentation) yöntemleri, dengeli ve dengesiz sınıf dağılımı protokolleri ve farklı mini yığın (batch) boyutları ile birlikte, değişen yüzdelerde etiketli veriler kullanılarak hem doğrusal (linear) hem de hassas ayar (fine-tuning) değerlendirmeleri gerçekleştirilmiştir. Bulgular: BYOL ve ResNet-50 kullanılarak önerilen özel veri artırma yöntemi ve dengeli sınıf dağılımı protokolü ile en yüksek doğruluk elde edilmiştir. Üç farklı rastgele alt küme üzerinde yapılan doğrusal değerlendirme sonucunda, etiketlerin sırasıyla %100, %10 ve %1'i kullanıldığında ortalama doğruluk oranları %91.71, %90.91 ve %86.64 olarak elde edilmiştir. Bu, etiketlerin küçük bir kısmı ile eğitilen denetimli öğrenme modeline kıyasla istatistiksel olarak anlamlı bir farktır (P < 0.05). Ayrıca, %10 ve %1 etiket kullanıldığında, denetimli öğrenme modeline kıyasla %10.47 ve %16.47 daha yüksek doğruluk sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, biri-dışarıda çapraz doğrulama yöntemi kullanıldığında, tam etiketli veri ile BYOL modeli ortalama %97.81 doğruluk ve 0.971 AUC değerlerine ulaşmıştır. Çalışmanın önemli bir bulgusu, önerilen özel veri artırma yönteminin performansı önemli ölçüde artırmasıdır; test edilen tüm yöntemler arasında en yüksek doğruluk ve AUC değerleri bu yöntemle elde edilmiştir. Ayrıca, BYOL'un sınıf dengesizliğinin üstesinden gelme konusunda SimCLR'den daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç: Özel veri artırma yöntemiyle kullanılan BYOL, etiketlere bağımlı olmadan yüksek kaliteli görüntü temsilleri öğrenebilir. Bu durum, özellikle sınırlı anotasyona sahip veri setleri için, tıbbi görüntüleme uygulamalarında öz-denetimli öğrenmenin potansiyelini ortaya koymaktadır.Master Thesis Yönetim Bilişim Sistemlerinin Örgütsel Karar Alma Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi: Teknolojik ve Yönetsel Faktörlerin Rolü(2025) Al-Bazirgan, Batol İhsan Ali; Şener, İrge; Pusatlı, Özgür TolgaGünümüz örgütsel ortamında, karar alma süreçleri stratejik ve operasyonel başarının sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu çalışma, teknolojik faktörler, üst yönetim desteği ve bilgisayar özyeterliliğinin örgütsel karar alma yaklaşımları ve kültürü üzerindeki bütünleşik etkisini araştırmaktadır. Irak'ın petrol ve gaz sektöründe faaliyet gösteren devlet şirketi Basra Petrol Şirketi'nden (BOC) 379 katılımcıdan elde edilen veriler doğrultusunda, bu araştırma nicel bir tasarım kullanarak değişkenler arasındaki ilişkileri incelemektedir. Bulgular, üst yönetim desteği ve bilgisayar özyeterliliğinin örgütsel karar alma yaklaşımlarını ve kültürünü önemli ölçüde güçlendirdiğini, ancak sistem kalitesi ve bilgi kalitesi gibi teknolojik faktörlerin doğrudan etkisinin sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, teknolojik kaynakların etkili bir şekilde kullanılabilmesi için yönetsel ve bireysel faktörlerin kritik önemini vurgulamaktadır. Çalışma, örgüt liderleri, politika yapıcılar, bilişim sistemleri geliştiricileri ve araştırmacılar için değerli içgörüler sunmaktadır. Teknoloji, yönetim ve bireysel yetkinliklerin birbirini tamamlayıcı rolünü öne çıkararak, karar alma dinamiklerine yönelik teorik anlayışı genişletmekte ve karar alma süreçlerini iyileştirmek için pratik öneriler sunmaktadır. Bulgular, bilgi sistemlerinin etkili bir şekilde entegre edilmesi ve kullanılabilmesi için liderlik katılımının ve kullanıcı güveninin gerekliliğini vurgulayarak, karmaşık örgütsel bağlamlarda uyarlanabilir ve verimli karar alma uygulamalarının sağlanmasına katkıda bulunmaktadır.